13 Aralık 2014 Cumartesi

Kısa Bir LONDRA Turu...



Londra’ya en son gidişimin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş. O zaman da iş için gitmiştim, şimdi de yine iş için rotayı Londra’ya çevirdim. İstanbul’dan Londra’ya gitmek için günde en az dört kez yapılan THY uçuşlarını ya da İngiliz Havayollarının yaptığı uçuşları kullanabilirsiniz. Bunun yanında Heathrow Havalimanı  değil de başka havalimanlarını tercih ederseniz,  başka havayolları uçuşlarının da mevcut olduğunu da eklemeden geçmeyeyim.

Heathrow

Hristiyan alemi için büyük önem taşıyan Noel öncesi gittiğim Londra, süslemeleri ile başka bir güzel geldi gözüme. İş için orada olduğumdan Londra’nın gündüzünü pek göremedim, kendime ayırıp dışarda olabildiğim tek gecede de hayli hızlı bir tur yapmak durumumda kaldım. Yine de  süslü, ışıltılı silüeti ile tam bir nostalji yaşadım bu birkaç saatte...Eğer üç saatte nereleri görebiliriz diye bir soru sorulsa ancak bu soruya cevap verebilecek kadar zamanım oldu bu kez. Ben de kısa bir turda Londra’nın olmazsa olmazlarını yazayım istedim. 

Oxford Street
 
Daha hızlı olması açısından yürümek yerine metro ile seyahat etmeyi tercih ederek iş için kaldığım otele yakın olan “Bank” istasyonundan günlük bilet alarak turuma başlıyorum. Metro bileti kullanmak isterseniz ve ikiden fazla kez metroya binecekseniz, 8,95 Pound vererek günlük bilet almanızı öneririm. Bu biletle hem otobüs hem de metro hatlarını istediğiniz kadar kullanmak mümkün oluyor. Londra’da pek çok metro hattı var ve bu yüzden de Covent Garden gibi bazı merkezi metro hatları yerin 15 kat altına kadar derinlerde yer alıyormuş. Ben ilk olarak Central hattı kullanarak, en bilinen merkezlerden biri olan Oxford Circus durağına ulaşıyor ve buradan da Regent Street yürüyerek Piccadilly Circus’a ulaşıyorum. Oxford Circus’un da bulunduğu Oxford Street ile Regent Street Londra’da alışşverişin en bilinen adresleri. Oxford Street, daha hesaplı alışveriş yapabileceğiniz dükkanların yer aldığı, Regent Street ise bu anlamda daha pahalı alışveriş markalarını bulabileceğiniz bir cadde. Yılbaşı ve Noel kutlamaları sebebiyle her iki caddenin de ışıl ışıl olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Oxford Circus

Piccadilly Circus
 
Piccadilly Circus’tan Piccadilly Caddesi üzerinde doğu yönünde ilerleyerek Green Park metro durağına ulaşıyorum. Hazır buraya yolum düşmüşken, bu cadde üzerinde daha çok gurme yiyecek-içecek satılan ve üst katında çay tadımı da yapabileceğiniz bir bölümü olan Fortnum & Mason’a uğrayarak çeşit çeşit çaylar arasında kaybolup çay alışverişi yapıyor ve yoluma devam ediyorum. Green Park istasyonuna ulaştıktan sonra biraz daha doğuya doğru ilerleyerek önce Hyde Park Corner’a sonra da meşhur Harrods mağazasının bulunduğu  Knightsbridge’e ulaşmak mümkün. Ne yazık ki zamanım kısıtlı olduğundan bu kez buralara gidemiyor ve metro ile Piccadilly hattını kullanarak Covent Garden’a ulaşıyorum. Burası da yılbaşı için çok renkli ve ışıltılı. Yemeğimi buradaki Apple Market içinde yiyor ve bu kez kısa bir yürüyüşle Leicester Square’e ulaşıyor,  birkaç fotoğraf çektikten sonra bu kez önce Piccadilly hattını kullanıp Central hattıyla başladığım yere, Bank istasyonuna, ulaşıyorum. 

Fortnum & Mason

Fortnum & Mason


Covent Garden


Apple Market

Apple Market

Apple Market
Amacım, vakit hayli ilerlemiş olsa da Londra’nın alemet-i farikalarından biri olan Tower Bridge’i ve buradan Thames Nehri’nin manzarasını görebilmek... Bank durağından hayli uzun bir yeraltı yürüyüşüyle Monument durağına geçip buradan beni Tower Brigde’e ulaştıracak Yeşil (District) ya da Sarı ( Circle) hatta binerek Tower Hill durağında iniyor ve geceyi Tower Bridge üzerinde yürüyüp Londra ve Thames Nehrinin gece manzarasını izleyerek kapatıyorum.

Tower Bridge

Thames
 
Dediğim gibi, Londra üç saatte gezmek için çok büyük bir şehir. Belki de birkaç günün bile yetmeyeceği kadar fazla müze ve görülecek yer barındırıyor. Ne yazık ki bu yazımda sadece üç saate sığdırabildiklerimi yazabildim. Bir dahaki sefere bu kez göremediğim ve yazımda bahsedemediğim noktalara yolculuk yapmayı planlıyorum:)