16 Mart 2016 Çarşamba

PUGLİA Bölgesi - ITRİA VADİSİ

Çizmeye benzetilen İtalya haritasının topuk kısmını oluşturan en güneydoğu bölümündeki Puglia, falezli sahilleri, şarapları ve bölgenin alamet-i farikası trulli evleriyle İtalya’nın en görülmeye değer bölgelerinden biri. Puglia’nın tam ortasında yer alan Itria Vadisi ise geniş üzüm bağları ile bölgede şarapçılığın gelişmesinde önemli rol oynamış. Puglia Bölgesi lokal trenlerle gezilebileceği gibi pratiklik açısından bizim yaptığımız gibi araba kiralayarak da gezilebiliyor. İtalya'da trenler pek dakik olmadığından ve kasaba aralarındaki kısa mesafeleri katetmek için tren saatlerine bağımlı kalmak ciddi zaman kayıplarına yol açtığından size tavsiyem, araç kiralamanız.

Itria Vadisi - Locorotondo'dan...

Konakladığımız Bari’den, sabah saatlerinde hareket ederek ilk olarak konik yapılarıyla bilinen trulli evlerinin en yoğun olduğu Alberobello’ya gidiyoruz. Bari - Alberobello arası yaklaşık 60 km. ve bu yolu bir saate yakın bir sürede alıyoruz. Hava ne yazık ki yağmurlu ama güzel bir havada bu yolda gitmenin çok daha zevkli olacağına eminim.

Bari-Alberobello arası
Bari-Alberobello arası

Alberobello’da, trulli evlerinin bulunduğu şehir merkezinin içine araba girmediğinden, arabayı biraz dışarda bırakarak kısa bir yürüyüş ile şehir merkezine ulaşıyoruz. Burada trulli evlerinden oluşan bir masal kasabası karşılıyor bizi adeta. Bu evler, kafe, hediyelik eşya dükkanı ve hatta butik otel olarak kullanılıyor. Yerli halk, bu turistik merkezin biraz dışında yine benzer evlerde yaşıyor. Yağmur altında biraz sokaklarında dolaşıp hediyelik eşya dükkanlarını gezdikten sonra hem biraz kurumak hem de soluklanmak için bu evlerden birinin içindeki Bar Rione Monti adındaki kafeye giriyor ve sahibinin önerdiği espressino’yu içiyoruz. Aynı kafede bir de gözlem terası olduğunu öğrenip oraya çıkıyor ve bölgeyi fotoğraflıyoruz.

Alberobello

Alberobello

Alberobello

Alberobello

Alberobello

Alberobello

Alberobello

Alberobello

Önümüzde görülecek hayli kasaba ve gezecek tek günümüz olduğundan, bir sonraki hedefimiz yaklaşık 10 km. uzaklıktaki Locorotondo’ya doğru yola çıkıyoruz. Locorotondo, daha çok beyaz şaraplarıyla meşhur. Ayrıca, bir tepe üzerinde kurulu olduğundan buraya girerken arabamızı durdurarak Itria Vadisi’ni fotoğraflamayı ihmal etmiyoruz. Daha sonra Locorotondo sokaklarına dalıyor ve çoğunluğu beyaz evlerden oluşan kasabanın yokuşlu sokaklarını geziyoruz.

Locorotondo

Locorotondo

Locorotondo

Locorotondo

Locorotondo

Sonraki durağımız ise Locorotondo’dan 7 km. uzaklıktaki Martina Franca oluyor. Burası, Akdeniz mimarisinin izlerini taşısa da, barok mimarinin de hakim olduğu oymalı binaları ile ilgimizi çekiyor. “Eski” şehrin küçük merkezinde bile barok mimarili piazza’lara (meydanlara) rastlıyoruz. Burada Garibaldi Bistrot adındaki bir aile işletmesinde yemeğimizi yedikten sonra Ostuni’ye doğru yola çıkıyoruz.

Locorotondo - Martina Franca arası...

Locorotondo - Martina Franca arası...

Martina Franca

Garibaldi Bistrot

Martina Franca

Martina Franca

Martina Franca

Martina Franca

Martina Franca

Martina Franca

Martina Franca

Yaklaşık 30 km.lik yolu takip ederek yarım saatte Ostuni’ye varıyoruz. Ostuni, kireç kaplı beyaz evleri ile ünlenmiş ve “beyaz şehir” olarak biliniyor. 17. yüzyılda ortaya çıkan veba salgınından korunmak için evlerde kullanılan kireç, şehrin bugünkü haline gelmesine sebep olmuş. Burada tepede yer alan "Santa Maria Kilise"si de şehrin görülmesi gereken noktalarından. “Eski” şehrin içine araba girişi olmadığından arabamızı biraz dışarı park ettikten sonra şehir merkezinin sokaklarında dolaşıyoruz.

Ostuni

Ostuni

Ostuni

Ostuni

Ostuni

Ostuni - Santa Maria

Ostuni'den - Itria Vadisi ve Adriyatik Denizi...

Ostuni

Ostuni

Ostuni

Ostuni molamızdan sonra, saat de hayli ilerlediğinden günü sonlandırmak üzere Ostuni’ye 50 km. uzaklıkta  Adriyatik kıyısındaki Polignano a Mare’ye doğru yola çıkıyoruz. Günbatımını izlemenin çok zevkli olduğu söylenen şehre, tam da günbatımı vaktinde ulaşıyoruz. Önce şehrin merkezini ve Adriyatik denizini uzaktan gören bir noktadan güneşin batımını yağmurun izin verdiği ölçüde izleyip “Eski” şehre doğru devam ediyoruz. Burası da tam karşısında yer alan Dalmaçya sahilleri gibi falezli yapısıyla tanınıyormuş ve yaz aylarında turistlerin uğrak noktası olan şehirlerden biriymiş.

Ostuni - Polignano a Mare arası...

Polignano a Mare

Adriyatik Denizi

Polignano a Mare

Polignano a Mare 

Polignano a Mare, Puglia Bölgesi’nin Adriyatik sahiline açılan en güzel noktalarından biri. Ne yazık ki Puglia Bölgesi’nin Lecce, Brindisi, Otranto ve Gallipoli  gibi şehirlerinin bulunduğu en güney noktası olan ve Salento diye anılan bölgesini gezmek için zamanımız yetmiyor ve bu bölgeyi ayrı bir zamana bırakıyoruz. Ancak buralara gelmek isterseniz havanın biraz daha iyi olduğu Mayıs ve Haziran başı ile Eylül ayları en uygun dönemler. Yaz aylarında deniz için de gelebilirsiniz ama bu dönem, bölgeyi gezmek için hayli sıcak oluyormuş.

Uzun sözün kısası, Puglia Bölgesi, İtalya’nın en görülesi yerlerinden biri. Sadece görselliği, mimarisi ile değil aynı zamanda canayakın insanları ile de İtalya’nın görmekten çok zevk aldığım bölgelerinden biri oldu.

15 Mart 2016 Salı

PUGLİA'nın Başkenti: BARİ

A’sı uzatılarak okunan İtalya’nın Bari kentine, İstanbul’dan haftanın belirli günlerinde yapılan THY’nin tarifeli seferleriyle 1.5 saatte ulaşmak mümkün. Bir çizmeyi andıran İtalya haritasının topuğuna denk gelen bir noktada yer alan Bari, aynı zamanda üzüm bağları, Adriyatik kıyısına açılan sahilleri ve konik biçimli Trulli evleri ile nam salmış Puglia Bölgesi’nin de başkenti.

Bari

Liman Bölgesi

Liman Bölgesi

Biraz da bölgeyi gezmek amacıyla havalimanından kiraladığımız arabamızla 20 dakika gibi kısa bir sürede havalimanından şehre ulaşıyoruz. Havalimanından şehre ulaşım için havalimanı geliş terminalinden Bari merkez tren istasyonunun bulunduğu Piazza Aldo Moro’ya direkt hizmet veren Tempesta adı verilen otobüslerle de kısa bir sürede ulaşmanız mümkün. Bu otobüslerin fiyatı da 4.15 Euro imiş ve bileti otobüsün içinden de almak mümkünmüş. Başka bir alternatif de yine havalimanı geliş terminalinin hemen yanıbaşından hareket eden trenler.

Bari

Bari

Şehre ulaşır ulaşmaz yeni şehir ile eski şehrin tam birleştiği noktada yer alan Corso Vittorio Emmanuele II Caddesi üzerinde yer alan otelimize eşyalarımızı bırakarak öncelikle eski şehri görmek üzere yola çıkıyoruz. Otelimize çok yakın mesafede yer alan ve şehrin 2 büyük kalesinden biri olan Castello Svevo ilk durağımız oluyor. Burayı fotoğrafladıktan sonra hemen yanıbaşındaki “Eski” Şehir kapılarından birini kullanarak “Eski” Şehre giriyor ve şehrin sokaklarında kah kaybolarak kah fotoğraf çekerek ilerliyoruz.

Castello Svevo

Bari Vecchia (Eski Şehir) girişi

Bari Vecchia (Eski Şehir) girişi

Eski şehirde görülmesi gereken yerler arasında San Sabino Katedrali, Basilica di San Nicola (Kilisesi), daha küçük bir kilise olan San Marco Kilisesi var. Bunun dışında irili ufaklı pek çok kilise var ama bu yapılardan daha çok sokaklarında dolaşıp fotoğraflamayı tercih ediyoruz. Bana Dalmaçya kıyısındaki Karadağ’ın Budva şehri ile Rodos adasının eski şehrini anımsatıyor Bari’nin eski şehri. Girdiğimiz noktada yer alan Svevo Kalesi’nin tam simetriğinde batı yönünde ise Antonio Abate Kalesi yer alıyor ve burası aynı zamanda Polignano a Mare’ye ve oradan da Adriyatik kıyısı boyunca uzanan sahil yolunun  da (Lungomare) başlangıcı.

Bari Vecchia (Eski Şehir) girişi

Bari Vecchia (Eski Şehir) 

Bari Vecchia (Eski Şehir) 

Piazza Mercantile

San Nicola

Lungomare


Şehre gelmeden önce hırsızlık ve güvenli olmayacağı konusunda pek çok uyarı aldığımız Bari’ye geldiğimizde, güvenlik konusunda temkini elden bırakmıyoruz ancak gördüğümüz kadarıyla insanları çok cana yakın. Bir adres sorduğumuzda dil bilmeseler bile yaptıkları işi bırakıp yol tarif etmeye çalışıyorlar ve çok güler yüzlüler. Hatta bize yol tarif edebilmek için yolunu değiştirenlere bile tanık olduk. Bu anlamda kendimi bir hayli güvensiz hissettiğim Napoli’den çok farklı buranın halkı. Ancak özellikle tren istasyonu tarafı daha fazla göç aldığından o bölgelerde dolaşırken daha dikkatli olmak gerekiyormuş.

Bari

“Eski” Şehir’den sonra rotamızı,  “Yeni” şehre doğru çeviriyor ve Eski Şehrin en görülesi meydanlarından biri olan Piazza Mercantile’den geçip Piazza Del Ferrrarese’ye ulaşıyor ve meydanın sahil tarafında yer alan Teatro Margherita’nın hemen karşısından başlayan Corso Vittorio Emmanuele II Caddesi’ne ulaşıyoruz tekrar.  Hazır yeri gelmişken, Piazza Mercantile’de yer alan Colonna della Giustizia (Adalet Sütunu)’nu da görmekte fayda var.

Piazza Mercantile

Teatro Margherita

Corso Vittorio Emmanuele II,  bahsettiğim gibi sanki şehrin “Eski” (Bari Vecchia) ve Napolyon’un generallerinden biri olan Murat’tan adını alan “Yeni” bölümlerini ayıran bir çizgi gibi... Burayı dik kesen Corso Camillo Benso Cavour  ve aynı caddeye 3. paralel Via Sparano da Bari şehrin en hareketli caddeleri ve dünya markalarını görebileceğiniz caddeler. Bari, büyük bir liman olduğundan “cruise” gemilerinin de uğrak noktası. Dolayısıyla bu caddelerde, hem pahalı ve lüks alışveriş markalarını hem de lokal markaların mağazalarını bulmanız mümkün. Bir ucu Corso Vittorio Emmanuele II’den başlayan Via Sparano’nun diğer ucu şehrin ana tren istasyonunun yer aldığı Piazza Aldo Moro’ya kadar uzanıyor.

Via Sparano da Bari
Corso Vittorio Emmanuele II

Corso Vittorio Emmanuele II

Corso Vittorio Emmanuele II

Gelelim Bari mutfağına; Bari’de bütün İtalya’da olduğu gibi pizza ve makarna (pasta) yiyebileceğiniz gibi deniz ürünleri de rağbet görüyor. Adını küçük bir kulağa benzediği için küçük kulak anlamına gelen “orecchiette” kelimesinden alan makarnaları pek meşhur ve bu bölgeye özgü. Bu makarnayı “Eski” Şehir bölümündeki pek çok restoranda bulabileceğiniz gibi beğenirseniz yine “Eski” Şehir’deki   Str. Palazzo di Città, 38 adresindeki Panifcio Fiore adlı fırından da satın alıp yanınızda getirip bu tadı özlediğinizde kendiniz de evde yapabilirsiniz. Buradaki çeşit çeşit orecchiette’ler de İtalya’nın pek çok yerine göre hayli ucuz. Yarım kiloluk paketleri 2.5 Euro’ya satılıyor.

Panifcio Fiore

Restoran olarak, Piazza Mercantile’deki La Cecchina’yı tavsiye edebilirim. Orecchiette ve şaraptan oluşan lezzetli menümüze kişi başı 13 Euro gibi bir hesap ödedik. Ayrıca Piazza Mercantile’ye açılan sokaklardan biri olan Via Manfredi de pek çok lokal restoranı bulabileceğiniz bir caddeymiş. Eğer canınız pizza çekerse self servis bir restoran olan ancak pizzasının tadına doyamadığımız Corso Vittorio Emmanuele II üzerindeki Mastro Ciccio şiddetle tavsiye edebileceğim bir yer. Tamamını bitiremediğimiz pizzamız için bir kadeh şarapla birlikte kişi başı 7 Euro gibi bir hesap ödedik. Ayrıca bize tavsiye edilen ancak gitmeye fırsatımız olmayan Corso Vittorio Emmnuele II üzerindeki Verve adlı restoranda da güzel orecchiette yemeniz mümkünmüş.

La Cecchina

La Cecchina

Mastro Ciccio 

Verve


Kısacası Bari, tahminimizden çok daha hoşça vakit geçirdiğimiz, cana yakın insanları ve küçük ama renkli yüzüyle güzel anılar bırakıyor bizde. Uzun bir gezi için değil ama 1-2 günlüğüne uğramak için ideal bir şehir. Aynı zamanda ayrı bir yazıda yazacağım Puglia Bölgesi’nin diğer küçük şehirlerine ulaşmak için de üs olarak kullanabileceğiniz şirin mi şirin bir yer burası...