13 Ocak 2018 Cumartesi

KARS



İstanbul’dan iki saatlik uçak mesafesindeki Kars, Ermenistan sınırımızda yer alıyor. Derin bir kanyondan akan Arpaçay Nehri, Ermenistan ile aramızdaki doğal sınırı oluşturuyor. En doğu illerimizden biri olan bu güzel şehir, etrafındaki ilçeleriyle de görülmeye değer.

Kars
 

Kars Havalimanı, merkeze kara yoluyla 15 dakikalık mesafede. Uçaklar genelde öğleden sonra indiğinden ilk gün şehir merkezini tanımak için sokaklarında dolaşmak en iyi alternatif. Merkezde kalınabilecek iyi oteller arasında bir butik otel olan Kar’s ve eski Rus yapısı bir binada hizmet veren ve sokak arasında yer alan Cheltikov Otelini sayabiliriz. Şehrin merkezinde akan Kars Çayı’nın hemen yanıbaşındaki taş bir binada hizmet veren bizim de konakladığımız Katerina Sarayı da yine merkezi sayılabilecek iyi otellerden.

Kars Havalimanı

Kar's Otel

Kars Çayı ve Katerina Sarayı Otel



Kars merkezindeki eski şehir,  Kaledüzü ya da Tahtdüzü diye anılan daha çok Rus yapımı binaların bulunduğu bölge ile eski Osmanlı yapılarının yer aldığı iki bölümden oluşuyor. İlk gecemizde Rus yapılarının yer aldığı sokakları dolaşıyoruz. Hali hazırda bu yapılardan en bilinenleri valilik, Azerbaycan Başkonsolosluğu, Sanayi Odası, Defterdarlık  gibi kurumlara ev sahipliği yapıyor.

Kars

Kars
 

Rus yapılarının yanısıra Kars’ta görülmesi gereken yerler arasında, Evliya Cami, eski bir Ortodoks Kilisesi olup şimdi cami olarak kullanılan Havariler Kilisesi (Kümbet Cami), Ulu Cami, Kars Kalesi’nin hemen alt tarafındaki Muradiye Hamamı ile Namık Kemal’in bir dönem yaşadığı ev yer alıyor. 

Kars

Kümbet Cami

Evliya Cami

Kars Çayı

Muradiye Hamamı

Kars Kalesi

Ulu Cami
 

Atatürk Caddesi  ve bu caddeyi dik kesen Halit Paşa Caddesi şehrin kalbi diye niteleyebileceğim noktalar. Atatürk Caddesi üzerinde pek çok mağaza, şehrin meşhur gravyerini ve kaşar peynirini satın alabileceğiniz dükkanlar ile kafeler yer alıyor. Aynı zamanda Kafkas Üniversitesi’nin de bulunduğu şehir, bu özelliği ile de bir üniversite şehri. Atatürk Caddesi üzerinde yer alan ve daha çok genç nüfusun zaman geçirdiği “Milk Bar” adlı kafe de hem dekorasyonu hem de güleryüzlü hizmeti ile bizim de çok hoşumuza gidiyor. Kars’ın genelinde Anadolu misafirperverliğini ve yardımseverliğini yaşıyor ve en azından burada değerlerimizin unutulmadığını sevinerek gözlemliyoruz.

Balcılar

Milk Bar

Milk Bar
 

Kars merkezini gezmek için bir gün yeterli ancak etrafında oldukça fazla görülecek yer var. Bunların başında da Ani Ören Yeri, Çıldır Gölü ve kayak yapmak niyetindeyseniz Sarıkamış’ı sayabiliriz.  Ani Ören Yeri, Ermenistan ile doğal sınırımızı olan Arpaçay Nehri’nin oluşturduğu kanyonun Türkiye tarafında Kars merkeze 45 km. uzaklıkta Ocaklı Köyü sınırları içinde yer alıyor. Bir saatten daha az sürede ulaştığımız Ani’ye giriş 8 TL. Müzekart ile ücretsiz gezilebiliyor. Ani’de Resimli Kilise’yi, Ani Katedrali’ni (Fethiye Cami) ve Ulu Cami (Manuçehr Cami)’ni ziyaret ediyoruz. Resimli Kilise içindeki boyamalar iyi korunmamasına rağmen hala olanca renkliliği ile bizi selamlıyor. Ulu Cami ya da Manuçehr Cami de, Türkiye sınırları içinde inşa edilen en eski camiymiş. Kısacası 1001 kilise şehri veya 40 kapılı şehir diye de adlandırılan Ani, hem Ermeni kültürü, sanatı, mimarisiyle ilgili önemli bir yer, hem de Orta Çağ boyunca Mezopotamya, Orta Asya ve Kafkaslardan gelen çok uluslu ve çok dinli toplulukların buluşma yeri olmuş. Anadolu’daki en eski camiye de (Manuçehr Cami) ev sahipliği yapan Ani’nin, Türk ve İslam dünyasında da önemli bir yere sahip olduğu bir gerçek. 

Ani

Ani

Ani

Ani

 
Ani - Resimli Kilise


Çıldır Gölü de Kars’a komşu, görülmesi gereken diğer bir nokta. Kışın donan gölde atlı kızaklarla tur atmak bir ritüelmiş. Ancak biz gittiğimizde göl tam donmadığından kendimiz ayaklarımızın üstünde kaymakla yetiniyoruz:) Çıldır’da “Atalay’ın Yeri”nde gölden tutulan sarı sazan balığının tadına da bakmayı ihmal etmemek gerek. Çıldır Gölü’nün birbirinden güzel manzaralarını fotoğraflamaya doyamıyor insan.

Çıldır

Çıldır

Çıldır
 

Kars’a yaklaşık 50 km.uzaklıktaki Sarıkamış, aynı zamanda bir kayak merkezi. Pek çok otelin yer aldığı Sarıkamış’a giderken yol üzerinde önce Allahuekber Dağları’nda 1915 yılında şehit verdiğimiz askerlerimiz için 1996 yılında yaptırılan Anıt’ı ziyaret ediyoruz. Yol üzerindeki  Katerina’nın Av Köşkü olarak bilinen ve yekpare ağaçtan çivi kullanılmadan inşa edilen köşk de bu bölgede görülmesi gereken yerlerden...

Şehitler Anıtı


Av Köşkü

Av Köşkü

Av Köşkü

 
Sarıkamış

Sarıkamış


Son olarak, bir de Boğatepe Köyü’nden biraz bahsetmeden geçmeyeyim istedim. Burası Kars gravyerinin doğduğu yer.  Boğatepe Köyü’nde peynir yapımını ilk olarak başlatan şimdiki köylülerin dedeleri, tadına bile bakamadıkları gravyer üretimiyle tam 13 yıl boyunca dünyada en iyi gravyeri üretenler olarak seçilmişler. Gravyerin tadına neden bakamamışlar derseniz, 60 ile 150kg. arasında değişen tekerler şeklinde üretilen gravyeri  yurt dışına gönderirken  bozulup ziyan olmasın diye kesip kendilerine bir parça bile ayırmadan bunun üretimini yapmışlar. Şimdilerde de Türkiye’nin ilk ve tek peynir müzesi burada bulunuyor. Bu müze aynı zamanda Türkiye’nin ilk eko müzesi olma özelliğini de taşıyormuş. Müzenin üst katında bir de peynir satış mağazası var. Aynı zamanda köyün çalışkan kadınları bir araya gelerek bir dayanışma derneği kurmuşlar. Gelen tur gruplarına kendi evlerinde kahvaltı veriyorlar hem de kendi elleriyle hazırladıkları peynirden, tereyağından, çeşit çeşit reçellerden, keteden, bişiden oluşan harika bir kahvaltı. Biz de Safiye Abla’nın evine konuk oluyoruz ve yaptığımız harika kahvaltının tadı damağımızda kalıyor.

Boğatepe

Boğatepe

Kahvaltımız...

Boğatepe

Müze

Müze

Boğatepe
 

Kars’ta kahvaltı dışında ne yenir derseniz, pek çok yöresel tat mevcut. Kaz eti bunlardan en bilineni... Merkezde yer alan ve yine bir hanımın işlettiği “Kaz Evi” de mutlaka uğranılması gereken bir mekan. Müşterileriyle tek tek ilgilenen Nuran Hanım’ın elinden çıkan tandır kıvamındaki kaz eti ve hazırladığı kaz ciğerinin tadına mutlaka bakılmalı. Ayrıca yemek sonrası izlenen Kafkas Halk Oyunları gösterisinin de seyrine doyum olmuyor. Naif Bey’in işlettiği “Han’ı Hanedan”da piti denilen kuzu incikten yapılan yemeğin tadına mutlaka bakın derim. 

Kaz Evi

Piti

Kars Gravyeri

 Kars Kaz Evi
 

Uzun sözün kısası Kars, doğal güzellikleri, yemekleri, peyniri, Rus etkisinde kalan mimarisi ve en önemlisi misafirperver ve yardımsever insanlarıyla bizde çok hoş anılar bırakıyor. Dönüş yolculuğumuza başlarken (belki başka bir mevsimde) yolumuzu tekrar buraya düşürmeyi diliyoruz.