10 Şubat 2016 Çarşamba

Bir İstanbul Hikayesi; FENER - BALAT

Son zamanların moda mekanları, Fener ve Balat İstanbul’un Haliç kıyısında birbirinin içine geçmiş semtler. Fener’in alamet-i farikaları, ben dahil çoğumuzun  ilk bakışta kırmızı tuğlaları ve muhteşem mimari  yapısıyla Patrikhane sandığı Rum Lisesi ile sahile yakın Patrikhane.

Haliç

Rum Okulu

Patrikhane

Fener’den biraz daha Eyüp yönünde ilerlediğinizde ise Balat’a ulaşıyorsunuz. Balat’ın da alemet-i farikası yenilenmeye başlatılan ve kabuk değiştiren renkli sokakları ve evleri. Bu evler arasında göze çarpan kafeler de bu bölgeye ayrı bir ruh katıyor.

Fener Sokakları

Fener Sokakları


Fener ve Balat İstanbul’un en eski semtlerindenmiş. Bu sebepten olsa gerek, tarihi dokusu daha girer girmez insanı derinden etkiliyor. Şimdilerde İstanbul’da bu tarihi dokuyu taşıyan fazlaca yer kalmadığından eski İstanbul’u hissetmek insana iyi geliyor.


Balat Sokakları

Balat Sokakları

Balat


Fener veya Balat’a, Eminönü’nden 99 veya 99A no’lu belediye otobüsleri ile ulaşabileceğiniz gibi metro hattının Haliç durağında inerek yine aynı otobüslerle birkaç durak sonra Fener ya da bir sonraki Balat duraklarını kullanıp rahatça ulaşım mümkün.  Biz de böyle yaparak Balat durağında iniyor ve sahilden iç tarafa geçip sahil yoluna paralel uzanan ve Balat’ın en bilinen caddeleri olan Vodina ve Yıldırım caddelerini geziyoruz önce. Burada pek çok kafe var. Binaların çoğu ya yenilenmiş ya da yenileniyor ve hayli renkli. Bazı yerlerde grafitiler bile var...

Yıldırım Caddesi ( Sokağı)

Vodina Caddesi (Sokağı)

Vodina Caddesinden (daha doğrusu sokağından) biraz ilerledikten sonra sağa kıvrılan bir yokuştan yukarı çıkmaya başlıyor ve bu sokaktaki merdivenleri kullanarak meşhur Rum Okulu’na doğru çıkıyoruz. Burası hayli dik, o yüzden çıkarken yokuş yerine bu merdivenleri kullanmak dinlenme imkanı verdiğinden daha akıllıca bir seçim oluyor bizim için.

Vodina Caddesi

Vodina Caddesi

Rum Okulu'na çıkan merdivenler...

Rum Okulu'na çıkarken...

Rum Okulu, şu an 50-60 civarı çok az sayıda öğrenciyle faaliyet gösteriyormuş ve atılan taşlar yüzünden zarar gördüğünden camlarına teller takılmış ve yüksek duvarlarla korunuyor. Ne yazık ki özel müsade ile yapılan ziyaretler dışında okulu ziyaret etmek mümkün değil. Biz gittiğimizde de zaten okul saati olduğundan içeri girmemiz mümkün olmuyor. Okuldan biraz daha yukarı çıktığınızda Fatih’in meşhur  İsmail Ağa Sokağına ulaşılıyor. Bu bölgede pek çok tekke ve irili ufaklı cami var.

Rum Okulu

Fener'de eski bir bina

Fener

Biz de biraz sokaklar arasında dolaşıp fotoğrafladıktan sonra daha fazla yukarı çıkmayarak okulun çevresinden geçip bizi Vodina Caddesi’ne ulaştıran dik  yokuştan iniyoruz. Sonraki durağımız, yine Vodina Caddesini takip ederek ulaştığımız Patrikhane oluyor. Burası da gri, hayli bakımlı bir bina ve ziyarete zaman zaman kapansa da biz gittiğimizde ziyarete açıktı.

Fener

Vodina Caddesi

Öğle yemeğimizi yemek için soluğu, methini daha önceden duyduğumuz fındık kabuğu ateşinde köftesiyle meşhur Fındık Kabuğu Restoran (Köfteci)da alıyoruz. Köftesi tam kıvamında pişmiş olarak geliyor önümüze. Burası, sahil caddesi üzerinde Bulgar kilisesinin karşısına denk gelen bir noktada lastikçilerin arasında esnaf lokantasını andıran iki katlı bir lokanta aslında ama köftesi kesinlikle denemeye değer.

Fındık Kabuğu Restoran'dan...

Fındık kabuğunda pişen köfte...

Yemek sonrası, hemen karşıdaki  Bulgar Kilisesini de görmek istiyoruz , ancak bakım-onarım çalışmalarından dolayı giremiyoruz. Biz de, hemen yanındaki Camhane’ye girerek birbirinden zevkli cam eserleri görüyoruz. Buranın satış mağazasından alışveriş yapmak da mümkün.

Camhane'den Haliç

Bulgar Kilisesi


Sıra Balat sokaklarını dolaşmaya geliyor. Bu kez, daha önce gördüğümüz ve gezdiğimiz Vodina ve Yıldırım Caddelerinin zıt yönünde yer alan sokakları gezerek fotoğraflıyoruz. Buradaki Cumbalı Kahve turkuaz şirin dekorasyonu ile ilgimizi çekiyor. Çeşit çeşit kahvelerinden denemenizi öneririm.  Bu anlamda tavsiye edebileceğim başka bir yer de Vodina Caddesi üzerindeki Vodina Kafe. Burası, Balat Kültür Evi olarak hizmet veren binanın giriş katı ve avlusunda hizmet veriyor. Burada aynı zamanda bu semtte yaşayan kadınların el emeği kurabiyeleri, reçelleri, mantıları satılıyor. İster satın alabilir, ister menüsünde yer alan çeşitleri deneyebilirsiniz.

Cumbalı Kahve


Buradan sahile doğru inen sokakların arasında yer alan Çıfıt Çarşısı diye bilinen çarşı da çok renkli. Gelmişken mutlaka uğrayın derim. Çıfıt Çarşısı, adından da anlaşılacağı gibi yorgandan, nalburiyeye, tencereden kırtasiyeye pek çok şeyi aynı anda bulabileceğiniz iki sokaktan oluşuyor.  Eskiden Balat semti daha çok Yahudilerin yaşadığı bir bölge olduğundan bu çarşı da bölge esnafının dükkanlarına ev sahipliği yapan bir yermiş.  Bu çarşı içinde aynı zamanda bir girişi de sahil yolu üzerinde bulunan ve 1890’dan beri hizmet veren, hatta şarkılara konu olmuş Agora Meyhanesi de var.

Çıfıt Çarşısı

Çıfıt Çarşısı

Çıfıt Çarşısı

Agora Meyhanesi


Ayrıca, sahilden içeri taraflara çıktıkça çok renkli fotograflar veren  sokaklar ve evleri fotoğraflamak da bir o kadar zevkli. Kısacası, Balat ve Fener, İstanbul’un en eski semtlerinden ve şimdilerde de bu tarihe sahip çıkılıp yeniden elden geçirildiğini görmek umutlandırıyor insanı. 

2 yorum:

  1. Guzel paylasımlar ıcın.. Sonsuz tesekkurler..
    Unuttuklarımızı hatırlatmaya yardımcı oldugunuz ıcınde...
    Sevgıler...

    YanıtlaSil