1 Mart 2016 Salı

HANNOVER

Almanya’nın büyük şehirlerinden biri olan Hannover, Aşağı Saksonya eyaletinin de başkenti. 2000 yılındaki CEBIT Bilişim Fuarına da ev sahipliği yapış bir şehir burası. Nüfusu 600.000 civarında olan şehir,  2.Dünya Savaşı’ndan çok zarar gördüğü için Altstadt denilen eski şehri küçük, tarihi yerleri de diğer Alman şehirlerine göre oldukça azmış. Biz de Münster’den bindiğimiz  IC (InterCity) treni ile Osnabrück’ten aktarma yaparak ulaştığımız Hannover da,  ilk olarak hemen şehrin merkezindeki Ernst-August-Platz’daki Hauptbahnhof ile başlıyoruz şehir turumuza...

Hannover manzaraları...

Hannover sokakları...

Hauptbahnhof

Hannover Hauptbahnhof, şehrin Altstadt olarak bilinen merkezine çok yakın bir noktada ve buradan çıkar çıkmaz ortasında Ernst August 1’in heykeli olan  Ernst-August Platz’da buluyoruz kendimizi. Buradan kısa bir yürüyüşle ulaştığımız nokta şehrin en önemli ikinci büyük meydanı olan Kröpcke. Burası adını, 1870’den beri burada hizmet veren kafeden alıyor. Şimdilerde hemen yanıbaşında bir de Mövenpick’in kafesi açılmış.

Ernst-August Platz

Ernst-August Platz

Kröpcke

Altstadt çevresinde görülmesi gereken diğer bazı yerler ise Altes Rathaus (Eski Belediye Sarayı), Neues Rathaus (Belediye Sarayı), çok hareketli kapalı bir pazar olan Markthalle, Opernhaus (Opera Binası), Aegidienkirche ve tabi ki Marktkirche. Kısa bir not daha: 4 km. boyunca şehrin kaldırımlarına ve yollarına çizilmiş “The Red Thread” (Kırmızı çizgi)yi takip ederek  rehbere ihtiyaç duymadan şehrin 36 tarihi eserini rahatça gezebilmek mümkün.

Opera Binası

The Red Thread (Kırmızı Çizgi)

Altes Rathaus gerçekten dış görüntüsü ile hayranlık uyandıran bir yapı.

Altes Rathaus

Marktkirche ise minimalist iç mimarisi ile görülmeye değer ve ilk defa rastladığım bir uygulamayla bir resim-heykel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Marktkirche

Neues Rathaus (Belediye Binası) ise şu an içinde evlilik törenlerinin de yapıldığı ve fuayesinde Hannover’in geçmişten günümüze geçirdiği aşamaları gösteren dört ayrı maket var. O yüzden içine girip bir göz atmakta fayda var.

Neues Rathaus

Maketlerden biri...

Markthalle, gittiğimizde günlerden Cumartesi olduğundan dolayı da olsa gerek hayli kalabalık ve canlıydı. Dilerseniz buradan yiyecek alışverişi yapabilir, dilerseniz de kafe ve restoranlarında mola verip ayaküstü birşeyler yiyip içebilirsiniz. Burada yer alan ve burada yaşayan arkadaşımın abisinden öğrendiğimiz Tee-Treff adında sahibi Türk bir hanım olan çaycıdan da çay alışverişi yaparak yolumuza devam ediyoruz.

Markthalle

Markthalle

Sonraki durağımız buraya çok yakın Aegidienkirche oluyor. Bu kilise 2.Dünya Savaşı sırasındaki bombalardan hayli zarar görmüş ve sadece 4 duvarı ile saat kulesi ayakta duruyor.

Aegidienkirche

Burayı da gezdikten sonra Altstadt’taki Hollandische Kakao-Stube’de kısa bir “Kaffee & Kuchen” (Kahve ve Pasta) molası veriyor ve kahveyle birlikte erik turtasının ve Berliner’in tadına bakıyoruz. Erik turtasını denemenizi tavsiye ederim.

Hollandische Kakao-Stube

Hollandische Kakao-Stube

Daha sonra metroyla Herrenhauser Garten diye bilinen şehrin kuzeybatı ucundaki park bBölgesi’ne gidiyoruz. Ancak, hava çok yağmurlu olduğundan burada gezme fırsatımız olmuyor ve birkaç fotoğraf çektikten sonra, Altstadt Bölgesi’nde Neues Rathaus’un arkasında yer alan Maschpark’tan geçerek rahatça ulaşılabilen Maschsee’ye gidiyoruz.

Herrenhauser Garten

Herrenhauser Garten

Herrenhauser Garten

Herrenhauser Garten

Maschsee , Hitler tarafından buradaki bataklık kurtularak yapılmış yapay bir göl. Çevresinde yürüyüş ve koşu parkurları ile bir yelken kulübü, yazın göle girmeye izin veren yapay bir kumsal  ve bir otel var. Hemen kenarındaki dikilitaşta gölün tarihçesi var ve üzerinde yapıldığı dönemde yer alan damalı haç motifi sonradan kazınmış.

Maschsee

Maschsee

Dikilitaş

Birkaç saatlik ziyaretimiz sırasında hem zaman kalmadığından hem de hava elvermediğinden şehrin kuzeybatısındaki Şehir Parkı ve burada yer alan hayvanat bahçesini görme fırsatımız olmuyor.

Hannover’de de yemek için pek çok opsiyon var ama biz burada bir Alman klasiği yapıp yemeğimizi Nordsee adındaki balık restoranları zincirinde yiyoruz. Dönmeden önce şehir merkezinde Kleine Packhofstrasse üzerindeki Balsac Caffee’de de bir kahve molası veriyoruz. Buranın ikinci katından şehir manzarası seyretmek de hayli eğlenceli.

Balsac Caffee'den...


Hannover, Almanya’nın büyük şehirlerinden olmasına rağmen büyük şehir karmaşasından çok uzak, gayet düzenli tipik bir Alman şehri. Neredeyse şehrin yarısını kaplayan parkları da Alamanya’da ve Avrupa’nın genelinde yeşile verilen önemin en güçlü kanıtı.  

1 yorum:

  1. Esracm cok guzel anlatmışsın Hannoveri , tekrar yaşadım valla o günü , iyiki şu blog yazma işine başladin canım ,
    aynen devam ...

    YanıtlaSil