8 Ağustos 2016 Pazartesi

ARTVİN'in Cennet Köşeleri: ŞAVŞAT - MACAHEL



Bu kez seyahatim, Kardeniz’in en kuzeydoğu ucuna doğruydu. Hedefte Şavşat ve Macahel ile o yörede yer alan birbirinden güzel köyler, yaylalar ve dağlar vardı. 

Şavşat Yavuzköy Seyir Terası

Mençuna Şelalesi
 

Artvin’e uçakla Hopa üzerinden gelebleceğiniz gibi yine uçakla Trabzon’a gelip buradan kısa bir yolculukla ulaşım mümkün. İkinci alternatif hem daha fazla uçak opsiyonu sağlıyor hem de daha hesaplı. Ayrıca Hopa uçuşları Batum üzerinden yapıldığından biraz daha indi-bindi yapmak ve kara sınırından transit geçiş yapmak gerekiyor ki Batum ile aramızdaki Sarp sınır kapısının kaotik ortamı yüzünden pek kullanmak isteyeceğiniz bir sınır olmadığını söylemem gerek. Bu sınır kapısıyla ilgili detayları Batum yazımda ayrıca yazacağım.


Gelelim Artvin yolculuğumuza:  Sabah 6:00 uçağı ile seyahat ettiğimizden 8:00 gibi Trabzon’a ulaşıyor ve burada bizi bekleyen aracımızla Şavşat’a dogru yola çıkıyoruz. Arada Hopa'da bir yemek molası verip yol üzerindeki Mençuna Şelalesi’ni gördükten ve Deriner Barajı’nın fotoğraflarını çektikten sonra öğleden sonra “cittaslow” yani sakin şehir olarak bilinen Şavşat’tayız. Eğer Trabzon’dan Şavşat’a direkt gelmek isterseniz yol,  300 km. civarında.

Şavşat
 

Şavşat’a, 1999’da İtalya’da kurulan Belediyeler Birliği tarafından  2015’de “cittaslow” yani “Sakin Şehir” ünvanı verilmiş ve burası Türkiye’nin 10. “Sakin Şehri” olmuş. Şavşat, bir ilçe ve 70 köyden oluşuyormuş. Bu köylerin 10’u bizim de ziyaret ettiğimiz Meydancık Beldesine bağlıymış.

Mençuna Şelalesi

Mençuna Şelalesi
 
Deriner Barajı
 

Şavşat’ta Yeşil Vadi adındaki işletmede yer alan bungalovlarda konaklıyoruz. Ancak burada kalmak isterseniz beton ana  bina yerine bahçede yer alan 5 adet iki katlı bungalovlarda kalmayı tercih edin. Bir de hemen tesisin yanına aynı ismin İngilizce versiyonu kullanılarak “Green Valley” adında daha lüks görünümlü büyük bir otel inşa edilmiş. Bu bölgede adını duyduğum bir başka konaklama opsiyonu da Laşet. Burada da aynı şekilde bungalovlarda konaklanıyormuş.

Yeşil Vadi
 

Bungalovlarımıza yerleşip biraz yorgunluğumuzu attıktan sonra Yavuzköy Seyir Teras’ından gün batımını seyretmek üzere yola çıkıyor ve güneşi burada ve karşısındaki tepede batırıyoruz. Manzaranın muhteşem göründüğünü söylememe gerek yok sanırım.

Yavuzköy Seyir Terası

Günbatımı
 

İlk günümüzü otelimizde açık havada aldığımız yemekle sonlandırıp serin bir havada güzel bir uyku çekiyoruz. İstanbul’un yaz sıcağından sonra insanın, gece yorganın altında uyuması ve uyandığında burnunun ucunun üşüdüğünü hissetmesi güzel bir duygu!


Ertesi gün rotamızı Meydancık ve Maden köylerine ve burada yer alan yaylalara çeviriyoruz. Önce Meydancık’da aracımızdan inip Papart Vadisi ve Arsiyan Tepesi üzerinden Cancir Yaylası’na ulaşıyoruz. Buradan biraz daha yürümek (daha doğrusu dere-tepe düz gitmek) isteyenleri Sakorya’ya bırakıp biz tekrar Meydancık’taki  bir aile evinde bol karbonhidratlı  ama bir o kadar da lezzetli öğle yemeğimizi yiyoruz.  Sonrasında yürüyerek gelen grup da bize katılıyor. Biz de bu esnada köyde yer alan gölete gidiyoruz. Bu kez rehberimiz yemek yediğimiz evin sahibinin torunu Emir oluyor. 

Meydancık

Papart Vadisi

Papart Vadisi

Arsiyan Tepesi

Cancir

Cancir

Cancir

Papart Vadisi
Sakorya

Meydancık'ta Gölet
 

Üçüncü günümüzde bu kez rotamızı önce Balık Gölü’ne ve buradan yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüşle ulaştığımız Şırata Gölleri’ne çeviriyoruz. Şırata Gölleri birbirine çok yakın iki göl ve suları oldukça soğuk. Dilerseniz burada yüzebilirsiniz de... Ancak göl çevresinde pek ağaç yok, o yüzden sıcak havada gölgelenmek için pek alternatif yok civarda. Dönüşümüzde yine aynı yolu takip ederek Balık Gölü’ne ulaşıyor ve burada yer alan göl manzaralı aile işletmesinde yemeğimizi yiyoruz. Burada özellikle Gürcü mantısı silor ve köftenin tadına mutlaka bakın derim. Silorun aynı zamanda tatlısı da yapılıyormuş. Burada olmasa da Macahel’de tatlısının da tadına bakma şansımız oluyor. Silor, ince hamurun kat kat hazırlanıp katlarının arasına kıyma eklenerek lokmalık porsiyonlar halinde kesilip üzerine tereyağı ve sarımsaklı yoğurt eklenmesiyle sunulan bir tat ve gerçekten iyi yapıldığında parmaklarınızı yiyebilirsiniz.  

Balık Gölü

Balık Gölü - Şırata Gölleri yürüyüşü

Suları azalmış Şırata Gölü 2

Şırata Gölü 1

Balık Gölü- Şırata Gölleri arası yürüyüş
  

Balık Gölü’nden sonra otelimize dönmeden önce Şavşat Karagöl’e gidiyoruz. Gölde kayığa binebilir ya da etrafında 15-20 dakikada tur atabilirsiniz. Etrafı genelde ağaçlarla kaplı, gölgesi bol güzel bir yürüyüş parkuru. Bu bölgede Karagöl adını sıkça duymak mümkün. Bir başka Karagöl de Borçka’da var.  Karagöl ziyaretinden sonra Cevizli Köyü’ne uğruyor ve buradaki eski evleri ve Tibeti Kilisesi’ni görüyoruz. Böylece Şavşat’taki son günümüzü de tamamlayıp ertesi gün Macahel’e doğru yola çıkmadan önce son gecemizi geçirmek üzere tekrar Yeşil Vadi’deki bungalovlarımıza dönüyoruz. 

Şavşat - Karagöl

Şavşat - Karagöl

Şavşat - Karagöl
  
Cevizli Köyü

Cevizli Köyü

Tibeti Kilisesi

Sabah ilk iş, Şavşat ‘tan Macahel Bölgesi’ne doğru yola çıkıyor ve gayet virajlı ve dimdik tepelerin arasından bir aracın bile zor geçtiği yollardan geçerek Maral Köyü’ndeki  İremit Pansiyon adındaki aile işletmesine ulaşıyoruz. Burada yer alan İremit Camii’ni de mutlaka görün. Dışardan küçücük ahşap bir dağ evine benzeyen caminin kapısı ve iç boyamaları insanı hayrete düşürecek kadar renkli ve güzel. Yine burada yer alan Camili Köyü Cami de biraz daha büyük ve içinin boyamasıyla bizi kendine hayran bırakan ahşap bir cami.

Şavşat-Macahel arası

Şavşat-Macahel arası

İremit Cami

İremit Cami

İremit Cami


 
Camili Köyü Cami

Camili Köyü Cami

Camili Köyü Cami

 
Maral Köyü


İremit Pansiyon'da yemekler bir harika. Sahibi Sevda’nın yaptığı yemekler gerçekten bu yörede yediğim en lezzetli tatlardı. Akşamları çorba, bir kaç çeşit yöresel yemek ve tatlıdan oluşan menülerinin tadı hala damağımda... İremit Pansiyon yöredeki pekçok yer gibi bir aile işletmesi. Yalnız buralarda en büyük sorun tuvaletlerin ortak olması. Oda sayısı kadar tuvalet var ve tertemizler ancak gün içinde buraların  yemek için ya da günübirlik ziyaret için gelen misafirler tarafından kullanılması sebebiyle üst kattaki odalarda özel tuvaletin olmadığını söyleyebilirim. Odaları, bu yörede ve hatta hayatım boyunca gördüğüm tüm pansiyonlara göre oldukça geniş, 5 odasının 3 ünde en az 4 yatak var ve çok ferahlar. Bir de odanızın kapısı içerden bir çengelle kapanıyor, o yüzden hele benim gibi zaman zaman kafa dinleyip kendine özel alan isteyenlerdenseniz üst kattaki odalar pek size göre değil, zira her an kapı açılıp içeri birisi girebilir. Çünkü burası gerçekten yaşanılan bir ev ve kaldığınız odalar bu evin odaları aslında... Bu anlamda  alt katta yer alan ve sadece 2 adet olduğunu öğrendiğim kendi duşu ve tuvaleti olan odalarda kalmak daha doğru bir seçenek olabilir. 

İremit Pansiyon

İremit Pansiyon'dan manzara

İremit Pansiyon
 

Bu kısa bilgiden sonra şimdi gelelim gezi programımıza; Macahel’deki İremit Pansiyona öğle saatlerinde ulaşıp odalarımıza eşyalarımızı bıraktıktan sonra Sevda'nın Mutfağında hazırlanan harika yemeklerin tadına bakıyoruz. Sonrasında da köye de adını veren Maral Şelalesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Aracımızla girişine kadar ulaşıp kısa ve güzel bir yürüyüşle şelalenin üst kısmında yer alan çay bahçesine geliyoruz. Şelaleye kadar gitmek isteyenler merdivenlerle hayli dik olan br yolu takip ederek aşağıya kadar inebiliyor ve hatta şelalenin döküldüğü yerdeki küçücük gölde yüzebiliyor. Sanırım söylememe gerek yok ama buranın suyu hayli soğuk... Şelale dönüşü Macahel Green Roof Otel’de mola veriyor ve kahvelerimizi içiyoruz. Burası da bu bölgede kalınabilecek güzel alternatiflerden.

Maral Şelalesi

Maral Şelalesi
Maral Şelalesi'ne yürürken...


Macahel’deki son günümüzde bu kez Gorgit Yaylası’na doğru yola çıkıyoruz. Önce aracımızla Efeler Köyü’ne gelip burada yine bir aile işletmesinde kısa bir çay molası alıp kah orman içi, kah ağaçsız patikalardan geçerek ulaşılacak nokta Gorgit Yaylası. Yol üzerinde doğal su pınarları mevcut ve bazı yerler hayli dik tırmanışlar gerektiriyor. Toplam yükseklik 1700 metre ve buradan bölgenin çoğu yerinden olduğu gibi Gürcistan ile doğal sınırımızı oluşturan Karçal Dağları manzarası bir harika.

Karçallar

Efeler Köyü'ndeki dinlenme tesisimiz :)

Dinlenme Tesisinde akordeon dinletisi :)

Artvin Bölgesi’ndeki son günümüzü de böylece tamamladıktan sonra ertesi gün Batum’a geçmek üzere Sarp sınır kapısına gideceğiz. Burası ayrı br yazı konusu benim için...


Çoğu yazımda bahsettiğim gibi turla seyahat etmek mecbur kalmadıkça  pek tercih ettiğim bir yöntem değil.  Ancak bu yöreyi bir bilenle gezmek ve amatör ruhla profesyonel bir iş çıkarttıkları için kendinizi BuklaTur’a emanet etmek bir ayrıcalık. Bu anlamda, yöreyi tanımamıza vesile olup her sorunumuza hızlı bir şekilde çözüm üreten, her derdimize koşan, tezcanlı ama bir o kadar da sabırlı, kendimizi  her daim  güvenli hissettiren rehberimiz Sadık Enderoğlu’na , bir önceki Doğu Karadeniz seyahatimde tanıdığım özü-sözü bir, tatlı dilli, sabırlı, gereken her yerde elimizden tutan, Karadeniz’in yüksek ve virajlı yollarında hiç görmediğim dikkatle araç kullanıp bizi sağ salim seyahat ettiren Kazım Kesimal’e ve neşeli sohbetiyle günlerimize renk katan, fotoğraf tüyolarıyla da bilgi dağarcığımızı güçlendiren Kadir Yarıcı’ya buradan da kocaman bir teşekkür ediyorum. 

2 yorum:

  1. Esram iyi ki seninle birlikte gördüm bu güzel yerleri, fotoğrafladım, leziz yemeklerini tattım, tertemiz yürekli insanlarını tanıdım, evlerine, sofralarına konuk oldum... Yazın çok aydınlatıcı, detaylı ve net olmuş; eline, kalemine sağlık. Seninle gezmek bir ayrıcalık. ��

    YanıtlaSil