14 Ağustos 2017 Pazartesi

Letonya'nın Başkenti: RİGA



İngilizcede Latvia olarak bilinen Letonya’nın başkenti Riga, Vilnius’un yaklaşık 400 km. kuzeyinde. Sabah erken saatlerde çıktığımız Vilnius’tan Riga’ya aracımızla giderken ilk durağımız Hıristiyanlar tarafından kutsal sayılan “Hill of Crosses” (Haçlar Tepesi) oluyor. Burası dileklerinin kabul olması için çeşitli boyutlarda haç getirip bırakanların oluşturduğu bir tepecik olarak tanımlanabilir. Bir nevi dilek tepesi diye düşünebilirsiniz. Araba park edilen noktadan uzunca bir yürüyüşle bu tepeye ulaşıp dua edip dilek dileyerek getirilen hacın bırakılması gibi bir ritüeli varmış. Buradaki danışma ofisinin yanındaki hediyelik eşya dükkanında çok fazla çeşit ve fiyatta hediyelik amber (ya da bizim bildiğimiz adıyla kehribar) ürün bulmak mümkün. Buradaki kısa moladan sonra yolumuza devam edip yemeğimizi yol üzerinde şirin bir çiftliğe benzeyen ve aynı zamanda küçük bir pansiyonu da olan Girele adlı bir restoranda yiyoruz. 

Vilnius-Riga arası...

Haçlar Tepesi
 

Yolumuz uzun olduğundan ve yolda uğramak istediğimiz bir yer daha olduğundan molayı fazla da uzatmayıp tekrar yola revan oluyoruz. Bu kez durağımız, aynı zamanda St. Petersburg’daki Peterhof Sarayı’nın da mimarı olan Bartolomeo Rastrelli tarafından 1736’da Cortland Dükü için inşa edilmiş Rundale Sarayı oluyor. Burası geniş bir alanda inşa edilmiş çokça sayıda odası olan gösterişli bir saray. Bahçesi de dillere destanmış. Ancak biz bastıran yağmurun etkisiyle ne yazık ki bahçesini sadece uzaktan görmekle yetiniyoruz. Saray girişi 7 Euro ve bu bilete bahçe girişi de dahil. Ancak dilerseniz, akülü bir araçla 2,5 Euro karşılığında bahçesinde 15 dakikalık tur alabilirsiniz. Ancak yanları açık olduğundan ve yağmur da bardaktan boşanırcasına yağdığından bu araç bile ıslanmaya engel değil :)


Rundale Sarayı

Rundale Sarayı

Rundale Sarayı bahçesi...
 

Riga da, Vilnius gibi içinden nehir geçen bir şehir. Daugava Nehri’nin doğu ve batı olarak ikiye ayırdığı başkentin eski şehri , doğu yakasında. Ancak Daugava, hayli geniş akıyor ve üzerinde köprülerle ana karaya bağlanan adacıklar da var. Riga, 1201’de kurulmuş ve adını da Daugava Nehri’nin kollarından birinden alıyormuş. Biz de ilk gün oldukça geç saatte ulaştığımızdan şehrin eski bölümünü gezmeyi ertesi güne bırakıyoruz. Büyük ve modern yapılı Kütüphane’nin yakınında olan otelimize yerleşiyor ve yine bu bölgedeki geniş parktan geçerek Şehitler Anıtı’nı görüyoruz. Bu kısımdaki diğer önemli bir yapı da hemen Kütüphane’nin yanındaki Demiryolu Müzesi. Kütüphane’nin şehrin neredeyse her yerinden görülebilen modern bir dağ evini andıran yapısı okuduğum okullar dışında yaşadığım şehirde fazlaca kütüphane göremediğimden olsa gerek çok etkileyici geliyor. Eski kütüphane Binası şehrin diğer yakasındaymış ve yeni bina yapıldığında kitaplar kurulan insan zinciri ile elden ele geçirilerek yeni binaya ulaştırılmış. 

Kütüphane
 

Ertesi gün ilk işimiz, kütüphane binasının hemen yanındaki Akmens tilts (köprü)sünden geçerek batı yakasında yer alan eski zeplin hangarlarının içinde kurulan büyük sabit pazara gitmek oluyor. Burada balık ürünlerinden, ete, baharata, ekmeğe, sebze-meyveye kadar pek çok ürün bulmak mümkün. Özellikle siyah paketler içinde satılan konserve balıklar halk arasında pek meşhurmuş. Bu balıkların domatesli ve diğer pek çok çeşit sosta hazırlanmış değişik alternatifleri de mevcut. Fiyatları da pek uygun. Biz de hazır gelmişken 95 cent’e satılan bu paketlerden birkaç tane alıp yolumuza devam ediyoruz. 

Pazar

Pazar
 

Sonraki durağımız, şehrin Art Nouveau binaların çoğunlukta bulunduğu bölümü. Burası eski şehrin biraz kuzeyinde. Yapılar, özellikle Alberta Caddesi ve bu caddeyi dik kesen Antonijas Caddesi üzerinde yoğunlaşmış durumda. Şimdilerde çoğunluğu büyükelçilik ve işyeri olarak hizmet veren bu binalara bakmaya doyulmuyor. Türk Büyükelçiliği de bu bölgedeymiş. Yine burada Alberta Caddesi üzerinde bir de Art Nouveau Müzesi ve yine bu bölgede Tıp Müzesi zamanınız varsa ziyaret edilebilecek müzeler. Hazır yeri gelmişken, Riga da toplu taşıma yerel halk için ücretsiz, ziyaretçiler için ise 2 Euro. Biletler otobüs ve tramvayların içinden alınabiliyormuş.

Art Nouveau Binalar

Art Nouveau Binalar

Art Nouveau Binalar
 
Art Nouveau Binalar

Artık eski şehri keşfetmeye hazırız ve eski şehrin kuzeyinde yer alan Opera Binası önündeki parktan başlayarak bu güzel şehri tanımaya devam ediyoruz. Riga’nın Eski Şehir bölümü UNESCO Dünya Mirasları listesine alınmış ve koruma altında. Eski şehri boylu boyunca kesen Kalku Iela (Kalku Caddesi)nin başlangıç noktası hemen opera meydanının yanı başında parkın bittiği yerdeki küçük saat kulesi. Diğer ucu da Akmens Tilts (Akmens Köprüsü)ne açılan Latviesu Strelnieku Laukums Meydanı.  Ancak biz bu yolu dümdüz gitmek yerine sokaklara saparak sırasıyla Liela Gilde (Esnaf Loncası)’nı  ve hemen bunun karşısındaki Cat House (Kedili Ev)’i, Savunma Müzesi’nin yer aldığı Kule’yi, zengin bir tüccar tarafından büyük cezalar ödenerek yaptırılan şehir kapılarından birini, Parlamento Binası’nı ve Three Brothers (Üç Erkek Kardeş) olarak bilinen tarihi yapıları görüyoruz. Pils Iela (Pils Caddesi) üzerinden devam ederek Katedral Meydanı’na ulaşıyoruz. Katedral Meydanı’nın yakınındaki Rozena Iela da şehirdeki en dar sokak olarak biliniyor. Buradan geçerek üzerinde seyir terası olan Sv. Petera Baznica (St. Peter Kilisesi)ne gidiyoruz. Ancak şiddetle yağan yağmurdan dolayı göz gözü görmediğinden seyir terasına çıkmayı pas geçiyoruz. Sahile doğru devam ederken Siyah Kafalıların Evi olarak bilinen ve bekar denizcilerin toplandığı lokal şeklinde özetleyebileceğim binanın da yer aldığı ve 1521 yılında dünyanın en eski noel ağaçlarından birinin kurulduğu söylenen meydana (Latviesu Strelnieku Laukums) ulaşıyoruz. Belediye Binası da bu meydanda yer alıyor. 



Opera

Kalku Caddesi

Kedili Ev

Rozena Sokağı


Katedral

3 Erkek Kardeş

Parlamento

St. Peter

Riga

Siyah Kafalıların Evi
 

Riga yakınında görülmesi gereken noktalardan biri de Riga’ya yaklaşık 80 km. uzaklıkta Cesis’te yer alan Türk şehitliği. Burası Plevne Savaşı’nda şehit olan 27 Türk askeri için yapılmış küçük bir şehitlik.  Cesis’ten Riga’ya doğru dönerken de Riga’ya 50 km. uzaklıktaki Turaida Kalesi’ni görmeden geçmemek gerek. Bu Kale, Gauja Milli Parkı içinde yer alıyor ve bu bölge de Letonya’nın İsviçre’si olarak biliniyormuş. 

Şehitlik

Cesis

Turaida

Turaida


Yine Riga civarında ister nehir yoluyla tekneyle ister karayoluyla, ister tren yoluyla ulaşabileceğiniz başka bir sayfiye şehri de Baltık Denizi kıyısındaki Jurmala. Buraya tekne ile ulaşmak isterseniz sabah saatlerinde Riga’dan tek yön bilet 20 Euro, gidiş-dönüş biletler ise 30 Euro imiş. Zamanınız varsa denize girmeseniz bile 30 km.lik uzun Baltık sahilini görmek, şirin sokaklarında zaman geçirmek ve otantik tahta evlerini görmek için mutlaka Jurmala’ya uğrayın derim. Jurmala’sız bir Riga gezisi yarın kalmış sayılır :)

Jurmala - Baltık kıyısı

Jurmala

Jurmala

Jurmala

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder