Marseille yani Marsilya, Fransa’nın Paris’ten sonra 2. büyük
şehri ve aynı zamanda en önemli liman kentiymiş. Marsilya’nın biz Türklerle başka bir
bağlantısı daha var. Buradaki zeytin ağaçları 2500 yıl kadar önce ilk olarak
Fenikeliler tarafından Foça’dan getirilmiş.
|
Kuşbakışı Marsilya.. |
|
Kuşbakışı Marsilya... |
Biz de dönüş rotamızda Aix-En-Provence’dan sonra tekrar Marsilya’ya uğradık ve burayı
gezmek için de bir günümüzü ayırdık. İki şehir arasındaki mesafe 30 km. Otobanı kullanarak 20 dakikalık kısa
bir yolculukla Marsilya’ya ulaştık.
|
Marsilya'da bir bina |
|
Eski Liman'dan bir görüntü |
|
|
Eski Liman (Vieux Port) |
Marsilya,
bölgedeki diğer şehirlerle ya da kasabalarla kıyaslandığında gerçek bir ‘büyükşehir’
havasında. Ciddi miktarda göç aldığı için de hırsızlık konusunda dikkat etmemiz
konusunda uyarıldık. Şehirde ilk olarak belki İstanbul’daki trafikten bile daha
yoğun bir trafik kaosu ile karşılaştık. Bir ara arabayı bir yerde bırakıp
yürümenin zaman anlamında daha hızlı bir yol olacağını bile düşündük.
İlk durağımız,
şehre tepeden bakan Notre Dame de la
Garde (Notre Dame Katedrali), şehrin biraz dışında. Tepede olduğundan
buraya arabayla gitmenin daha iyi bir yol olacağını düşündüğümüzden haritadan
buraya yakın bir otoparkın koordinatlarını “Navigatörümüz Naciye”ye yükledik. Ancak
otoparka vardığımızda, kapının duvar olduğunu görünce başka bir otopark aramaya
koyulduk. Zar zor bulduğumuz ikinci bir otoparkta arabamızı park edip Notre Dame’a doğru gitmek isterken yol
sormak için yanaştığımız Sinop’lu:) bir vatandaşın yardımıyla da aslında gitmek
istediğimiz yere hayli uzakta olduğumuzu ve katedralin içinde de bir otopark
olduğunu öğrendik. Bize, arabayla oraya kadar gidebileceğimizi hem de bize
eşlik edebileceğini söyleyince de hiç naza çekmeden hemen bu güzel teklifi
kabul ettik. 10 dakika içinde arabamızı park etmiş şehre yukarıdan bakıyorduk. Ona,
Marsilya’nın ortasında bize yaşattığı Türk misafirperverliği için çok teşekkür
ediyoruz. Notre Dame de la Garde, hem Marsilya’yı kuşbakışı görmek hem de içindeki
kilisenin ihtişamından dolayı görülmesi gereken yerlerden...
|
Notre Dame de la Gare |
|
Notre Dame de la Gare |
Burayı ziyaret
ettikten sonra arabamızla şehir merkezine inip
arabayı park ettikten sonra artık turumuza yaya olarak devam etmeye
hazırdık. Hemen istasyonun içinden geçerek önce Boulevard d’Anthene Caddesi’nden inip Canabiere Caddesi’nden limana doğru ilerliyoruz. Burası, üzerinde
dükkanlar ve bazı kafelerin olduğu geniş bir cadde.
|
Boulevard d’Anthene |
|
Canabiere Caddesi |
Liman bölgesi
cıvıl cıvıl, hareketli ve kalabalık bir bölge. Artık iyice acıktığımızdan liman
manzaralı bir yerde yemeğimizi yiyoruz. Sonra da limanın etrafındaki sokaklarda
dolaşmaya başlıyoruz. Rue Paradis’den geçerek buraya çok yakın Opera Binası’nı görüyoruz. Bu
bölgede alışveriş için de birçok alternatif var ve Paris’te bir klasik olan Galerie La Fayette’in de burada iki
şubesi mevcut. Biz, alışverişi boş verip biraz daha sokaklarda dolaşıyor, sonra
da tekrar liman tarafında, bir gün önce Aix-en-Provence’da
gördüğümüz dondurmacının buradaki şubesinden dondurmalarımızı almayı ihmal
etmiyoruz.
|
Opera |
|
Liman civarındaki sokaklar |
|
Vieux Port (Eski Liman) |
|
Limanda tepetaklak olmak:) |
|
Dordurmanın sunumu da tadı da güzel:) |
Kısa bir liman
turunun ardından bu kez limanın batı tarafında yer alan Hotel de Ville (Belediye Binası)’nın yer aldığı eski şehre doğru
gidiyoruz. Burada Sergi Salonu’nu takip eden meydandan yokuş yukarı çıkıyoruz.
Karşımıza çıkan Intercontinental Otel’inin
manzarası ve ışıklandırması harika. Önce Place
de Lenche ve sonra da Place des
Moulins Meydan’larını görüyoruz. Her iki meydan da çok etkileyici meydanlar
değil. Özellikle Place de Lenche
hayli kalabalık bir meydan, insanlar daha çok meydanda oturup bir şeyler içiyor.
|
Eski Şehir'den limana bakış |
|
Hotel de Ville |
|
Intercontinental Hotel |
|
Place de Lenche |
Zaman hayli
ilerleyip artık akşam olduğundan dönüşe geçiyoruz. Limandan geçerek Vieux Port (Eski Liman) durağından
otelimize doğru metroya binmeden önce hemen yakındaki Galerie La Fayette’e uğrayarak marketinden yanımızda götürmek üzere
peynir & şarap alışverişimizi yapıyoruz . Metroya bindikten 10 dakika sonra
ise otelimizdeyiz.
Ertesi sabah
havalimanına gitmeden önce, daha önce görmeye fırsat bulamadığımız Palais de Longchamp (Longchamp Sarayı)
ve Amerikan Başkanı Kennedy’den ismini alan bizim sahil yoluna benzeyen Corniche
President Kennedy’e gidiyoruz.
|
Palais Longchamp |
|
Palais Longchamp |
Palais de Longchamp gerçekten çok görkemli bir saray ve zaman
olmadığı için göremediğimiz bahçesi de çok büyük ve içinde bir de hayvanat bahçesi
barındırıyor. Corniche President Kennedy
ise Pazar sabahı olduğundan koşarak ve yürüyerek sabah sporu yapanlarla dolu
çok güzel manzaralı bir cadde. Bu
caddede Porte de L’Orient ve Helice De Cesar anıtlarını da görüyoruz.
Hemen Helice De Cesar Anıtı’ndan
devam ettiğinizde plajlar başlıyor. Marsilya’nın en önemli plajlarından biri
olan Prado Plajı da burada ama mevsimden dolayı bomboş...
|
Porte de L’Orient |
Artık Marsilya’nın
kuzeybatısında yer alan Marignane Havalimanına doğru yola çıkmaya hazırız:)
teşekkürler
YanıtlaSil