20 Nisan 2017 Perşembe

KIRŞEHİR, HACIBEKTAŞ ve KAMAN...



Kırşehir’e, uçakla geldiğimiz Nevşehir havalimanından yaklaşık 1 saatte ulaşılıyor. Ancak biz, yol üzerinde Hacıbektaş’a da uğruyoruz. 

Hacıbektaş

Hacıbektaş
 

Nevşehir Havalimanından Hacıbektaş’a giden karayolu iki şeritili ve araba kullanması çok rahat bir yol. Adını Bektaşiliğin kurucusu Bektaşi Veli’den alan Hacıbektaş’a vardığımızda ilk olarak Külliye’yi görüyoruz. Ücretsiz gezilebilen Külliye’de dede, baba ve dervişlerin o zamanki yaşantılarıyla ilgili bilgi veren değişik bölümler, açıklamalar mevcut.  

Hacıbektaş

Hacıbektaş
 

Sonraki durağımız hemen buranın yan sokağında yer alan Arkeoloji Müzesi ve şimdilerde müze olan Atatürk’ün de kaldığı ev oluyor. Müzeye giriş 5 TL ama müzekartınız varsa ücretsiz gezilebiliyor. 

Atatürk Evi

Atatürk Evi
 

Hacıbektaş’tan sonra yaklaşık yarım saatlik bir araba yolculuğu ile Kırşehir’e varıyoruz. Ancak Kırşehir bana daha çok bir şantiyedeymişim izlenimi veriyor. Yollar kazıldığı için toz-toprak hayli fazla. Bir de yağan yağmurun etkisi eklenince yollarda ilerlemek araba ile de olsa hayli zorlaşıyor. Trafik kuralları konusunda da en son yıllarca önce Mısır’a gittiğimde hisettiğim gibi kuralsızlık içinde kayboluyorum.  Buradaki sürücülerin kuralsız ve farklı araba kullanma stilleri şehre girer girmez gözüme çarpan nokta oluyor.


Kırşehir, esnaf ve zannatkarların piri kabul edilen Ahi Evran’ın önderliğini yaptığı Ahi yapılanmasının en bilinen şehirlerinden biri. Hatta Kırşehir’de Ahi Evran Cami adında bir de Cami var. Biz, ilk olarak aracımızla daha fazla yollarda zorluk çekmemek için park edip yaya olarak Lale Cami , Cacabey Cami ve Medresesi ile Melik Gazi Türbesi’ni ziyaret ediyoruz. Bu yapılar şehirde yer alan onlarca Selçuklu yapısından sadece birkaçı. 

Melik Gazi Türbesi

Cacacbey Cami ve Medresesi

Cacabey Cami ve Medresesi
 

Yağmurun şiddetini arttırmasıyla biraz da acıktığımızdan aracımıza geri dönüyor ve yerel yemekler yiyebileceğimizi okuduğumuz  ve tarihi konakların birinin yenilenerek restoran haline getirildiği bir binada hizmet veren Ağalar Konağı’na gitmek üzere aracımıza biniyoruz. Ağalar Konağı’nda yemeğimizi yiyip konağı da ziyaret ettikten sonra hemen yakınındaki Kırşehir Kalesi’ne doğru devam ediyoruz. Yalnız Kale dediğime bakmayın, burası daha çok bir tepe ve şehri nispeten yüksekten görebildiğiniz bir nokta.

Ağalar Konağı
 

Sonraki durağımız hemen buranın aşağısında yer alan Ahi Evran Cami ve türbesi oluyor. Bu caminin de etrafında büyük bir sergi kompleksi  inşaatı çalışması var. Burayı ziyaret ettikten sonra Kızılırmak’ın kollarından biri üzerinde yapay olarak inşa edilen göletin üzerine kurulu Kentpark’a uğruyoruz. Burada gölet üzerinde kurulu kafe ve restoranlar, ayrıca yürüyüş alanları mevcut. 

Ahi Evran Cami

Kentpark
 

Günümüzü burada tamamladıktan sonra otelimize geçiyoruz. Ertesi gün ilk durağımız ise Kırşehir’in 55 km. kuzeyindeki Kaman oluyor. Buradaki Kalehöyük Müzesi ve Japonya dışında yer alan en büyük Japon bahçesi olduğu söylenen Kaman Japon Bahçesi’ni ziyaret ediyoruz. Hem Kalehöyük Müzesi hem de Japon Bahçesi gerçekten görmekten zevk alacağınız yerler. Kalehöyük, Japon arkeologların 1985 yılından bu yana kazısını yaptıkları bir höyük ve hibe edilen parayla yapılan Müze’de Türkiye’de gördüğüm müzelerin en başarılarından biri kanımca. Müzeye giriş 5 TL ve müzekartla da ücretsiz gezilebiliyor. 

Kalehöyük

Kalehöyük Müzesi

Japon Bahçesi

Japon Bahçesi
 

Havalimanına dönüş yolunda ise Ağalar Konağı’nda yemek yedikten sonra bu kez köylerden geçerek ilerlediğimiz karayolunda Kesikköprü’yü ve hemen bu köprünün yanıbaşındaki Cacabey Kervansarayı’nı görüyoruz. Ancak Kervansaray tadilatta olduğu için ne yazık ki kervansaraya giremiyoruz. Kesikköprü’yü de fotoğrafladıktan sonra artık havalimanına doğru yola çıkmaya hazırız.

Kesikköprü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder