Marbella’dan Malaga’ya uzanan 50km.lik yolu kullanarak bir saat içinde Malaga’ya ulaşıyoruz. Burası, Sevilla’dan sonra
ikinci büyük Endülüs şehri ve Barselona’dan sonra ikinci büyük liman kentiymiş.
Endülüs’teki ikinci büyük şehir olmasına rağmen Sevilla’dan çok daha modern ve
tabi deniz kıyısında olması da şehre bambaşka bir hava katmış.
|
Malaga'da Plaj |
Malaga’da beni en çok şaşırtan, sokaklarda ve havalimanında
bile İspanyolca’dan sonra konuşulan ikinci dilin Almanca olması oldu. Ciddi
miktarda Alman turist aldığı, hatta birçok Alman bu bölgede ev sahibi olduğu
için bana biraz bizim Antalya sahillerini hatırlattı. Ancak, şehirde tarihe çok
daha sadık kalındığı için bir Avrupa şehrinde gezdiğiniz ufak detaylarda saklı
adeta. Malaga civarında denizin yanısıra golf turizmi de önemli bir yer
tutuyormuş. Ama Antalya bölgesinde yapıldığı gibi çam ormanları kesilerek değil
daha çok dağlık alanlar düzleştirilerek golf sahaları elde edilmiş.
|
Gibralfaro'dan Arena ve şehir manzarası |
Gelelim Malaga’da bizi nelerin beklediğine...Aracımızla
şehre vardığımızda ilk ziyaretimiz, bütün şehri tepeden harika bir manzarayla
seyrettiğimiz Gibralfaro Kalesi
oluyor. Buraya çıkış, hayli yokuşlu o yüzden yaya olarak çıkmanın ciddi yorucu
olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Merkezdeki Alcazaba’dan, Gibralfaro
girişini de kapsayan 3.50 Euro’luk biletle yaya olarak da buraya çıkabilirsiniz.
Sadece Gibralfaro girişi ise 2.20
Euro. Eğer şehri City Sightseeing otobüsleri ile gezerseniz, bu otobüslerle de
buraya rahat bir şekilde ulaşabilirsiniz. Alcazaba demişken,
burası da 11.yüzyılda inşa edilmiş kalenin şehir merkezindeki bölümü. Alcazaba’nın girişinin yanında 2. yüzyıldan kalma bir
Roma tiyatrosu var. Şehirdeki Arena da özellikle boğa güreşi olduğu zamanlarda
çok kalabalık oluyormuş.
|
Gibralfaro'dan Malaga'ya bakmak... |
Gibralfaro’yu
gördükten sonra artık otelimize yerleşmek üzere aracımızla şehir merkezine gidiyoruz.
Otelimiz AC HotelMalaga Palacio by
Marriot. Yeri, katedralin hemen yanında çok merkezi. Terasında havuzu ve
bar restoranı var. Bu bölüm zaman geçirmekten sıkılmayacağınız, şehri
dolaştıktan sonra yorgunluğunuzu atabileceğiniz hem seyirli hem de güzel bir yer.
Kesinlikle tavsiye edeceğim bir otel.
|
Otelimizin terasından Marina manzarası |
Otele yerleşir yerleşmez saat de hayli ilerlediğinden şehirdeki
kısıtlı zamanımızı daha iyi değerlendirmek için hemen yürüyerek Malaga
sokaklarına atıyoruz kendimizi. Malaga, aynı zamanda Picasso’nun şehri. Merkezde Picasso müzesini ve Picasso’nun doğduğu evi ancak dışardan
görebiliyoruz çünkü kapalı. Müze, Pazartesi hariç hergün 9:00-19:00 arası
açıkmış ve Perşembeleri 21:30’da kadar hizmet veriyormuş. Giriş ücreti ise
geçici sergi ücreti dahil 14 Euro.
|
Malaga Sokakları |
Picasso’nun doğduğu evi de dışardan gördükten sonra şehrin
en önemli meydanı Plaza de Constitucion’da
alıyoruz soluğu. Buradaki Cafe Central’de
oturup içkiniz ya da kahveniz eşliğinde şehrin hareketini gözlemlemek ayrı bir
zevk. Plaza de Constitucion şehir merkezinin tam göbeğinde ama bu meydan
dışında da pek çok görülesi meydan var. Plaza
de Constitucion’dan sahile doğru güney yönünde ilerlediğinizde şehrin en
renkli alışveriş caddelerinden biri olan Marques
de Larious Caddesi’ne ulaşıyorsunuz. Hem Malaga’da hem tüm Endülüs’te İspanyol
mağaza zincirleri olan Mango, Zara, Stradivarious, Bershka gibi markaların birçok
şubesi bu cadde üzerinde.
|
Malaga |
|
Plaza de la Merced - Picasso'nun doğduğu ev, meydanın köşesinde |
|
Katedral |
|
Malaga |
|
Marques
de Larious |
|
Cafe Central |
Malaga’da ne yenebilir derseniz; biz akşam yemeğimizi biraz
da gezinin yorgunluğundan otelimizin terasında atıştırarak yedik ama adını
duyup da deneme fırsatı bulamadığım birkaç restoranın adından bahsedebilirim.
Özellikle Pepa y Pepe’nin burada pek
çok subesi var ve hepsi birbirinden şirin küçük mekanlar. Alışveriş Caddesi Marques de Larious’dan sahile doğru
giderken solunuzda karşınıza çıkan Strachan
caddesi üzerinde pek çok tapas restoranı varmış ve bunlardan en meşhurları Gorki ve hemen karşısındaki Strachan’mış...
|
Malaga |
Akşam ise Marina Bölgesi’nde tur atmadan şehri tam olarak
görmüş sayılmazsınız. Marina’dan şehrin ve kalenin ışıklı görüntüsü çok güzel.
Bizim otelimizin hemen önünden başlayan Marina’da, fenere kadar geniş bir
yürüme yolu yapılmış. Bir yanınızda, mağazalar ve restoranları, diğer yanınızda
büyüklü küçüklü tekne ve yatları ve tabi Akdeniz’in görüntüsünü alarak
yapacağınız güzel bir yürüyüş sizi bekliyor.
|
Marina'dan Katedral manzarası |
Son olarak genelde sabahları 9:00’dan sonra açılan ve yerel
yiyeceklerin satıldığı kapalı bir pazar olan Mercado’ya da mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Mercado hemen
sahil caddesi Alameda Principal
caddesine ikinci paralel Prim Atarazanas
Caddesi üzerinde ve büyük bir bloğu kaplayan dışardan ferforje görüntüsüyle
mutlaka görmek isteyeceğiniz bir yapı. Bir şey almasanız bile sadece fotoğraf
çekmek için uğramanızı tavsiye edeceğim bir yer burası.
|
Mercado |
|
Mercado |
Kısacası ne yazık ki Malaga’dan 24 saatten daha kısa bir
sürede ayrılmak zorunda kalıyorum. Ama tartışmasız, Endülüs’ün Costa del Sol (Güneş Sahili) bölgesinin
en beğendiğim şehri oluyor Malaga. Bu bölgeye seyahat edecekseniz en az bir tam
gününüzü buraya ayırmanızı öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder