23 Şubat 2014 Pazar

Scorpions şarkısındaki 'Değişim Rüzgarının' estiği şehir - MOSKOVA


10 milyonu aşan nüfusuyla Rusya’nın en büyük şehrine yolculuğumuz St.Petersburg’dan bindiğimiz nehir gemisi ile oluyor. Mevsimlerden yaz olduğundan gecelerin kısa, gündüzlerin hiç bitmeyecekmiş gibi uzun olduğu bir dönemde görüyoruz eskiden “Demir Perde Ülkeleri”  diye nitelenen topluluğun başkentini. Şimdilerde ise bu özelliğinin yerinde yeller esiyor. Hatta öyle ki, en fazla milyarderin yaşadığı şehirmiş ve 2007 yılında dünyanın en pahalı şehirleri listesinde bir numaraya yerleşmiş Moskova... Değişimi çok hızlı ve çok etkili yaşamış bir şehir anlayacağınız.

Kızıl Meydan'a girerken - Tarih Müzesi

Tarih Müzesi

Moskova denildiğinde ilk akla gelen yer, Kızıl Meydan ve hemen bu meydanın yanındaki Kremlin Sarayı tabi ki... Biz de olmazsa olmazları görebilmek için ilk olarak buraları ziyaret ediyoruz. Rusça’da “kale, hisar” anlamına gelen Kremlin, önceleri Rus çarlarının ikametgahıymış. Burası tek ve büyük bir bina değil, bir binalar topluluğu ve sadece bazı bölümleri ziyarete açık. Bahçesinde “Çar Kolokol yani Çanların Çarı” şeklinde nitelenen 200 ton ağırlığındaki dünyanın en büyük çanını da görüyoruz. Kremlin Sarayı’nı Perşembe hariç her gün ziyaret edebilirsiniz, ancak giriş ücreti, ziyaret etmek istediğiniz bölümlerine göre farklılık gösteriyor. Girişi, Kızıl Meydan’ın dışındaki Kutafya Kulesi’nden yapılıyor ama burada genelde çok uzun kuyruklar var, zaman kaybetmek istemezseniz kulenin diğer tarafında daha az kuyruk olan iki ayrı gişe daha var. İkinci bir seçenek biletinizi önceden internet üzerinden satın almak.

Kremlin

Kremlin'deki kilise binası

Kızıl Meydan ise gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel bir meydan. Eskiden büyük bir pazar alanı olan meydan, Moskova’yı Rusya’nın diğer kentlerine bağlayan yolların kavşağıymış. Meydanın kuzey ucunda Tarih Müzesi, güney ucunda ise soğan kubbeli ve renkli yapısıyla daha çok bir masal şatosunu andıran Vasili Blajenni Katedrali yer alıyor. Meydanın doğu tarafında Rusların GUM olarak adlandırıldığı SSCB döneminde devlet mağazası olan şimdilerde ise bir alışveriş merkezi haline dönüştürülmüş bina var. Meydanın batısındaki Kremlin Sarayı’nın duvarlarının hemen önünde Lenin’in mozolesi ve başka anıt mezarlar yer alıyor. Biz şanslıydık ve Meçhul Asker Anıtı olarak bilinen anıt mezarlar önünde günün belli saatlerde yapılan nöbet değişim törenine denk geldik.


Kızıl Maydan'dan Kremlin

Kızıl Meydan'dan Tarih Müzesi

Vasili Blajenni Katedrali
 
Meçhul Asker Anıtı
 
GUM Alışveriş Merkezi

Moskova’nın geceleri ise ayrı güzel. Şehir ve özellikle Kızıl Meydan’ı mutlaka gece de görmek gerek. Biz de, gece yaptığımız turda biraz da metroyu kullanarak belli noktalara gitmeye çalışıyoruz. Moskova’daki metro istasyonları gerçekten görülmeye değer. Moskova metrosu, dünyanın en eski metro sistemlerinden biriymiş, üç katlı ve 100den fazla metro istasyonu varmış. Bazıları çok eski tarihlerde yapıldığından büyük avizeleri, süslemeleri, heykelleri ile tarihi bir yeri ziyaret ediyormuşuz izlenimi bırakıyor bizde. Daha yeni bazı istasyonlar ise parlak mermerleri ve minimalist görüntüleriyle pek modern görünüyorlar. Ancak istasyonlardaki yürüyen merdivenler çok dik ve bizim alışık olduğumuzdan çok daha hızlı hareket ediyor. Bir de tabi alfabenin farklılığından olsa gerek bizler için bir yerden bir yere gitmek, hele aktarma yapmak, zaman zaman sıkıntılı olabiliyor. İstasyondaki haritalarda yer alan durak isimlerini bir haritayı değil de bir resme bakıyor gibi inceliyoruz:)

Bir Metro İstasyonundan...
 
Modern bir metro istasyonu

Metrodan çıkarken...

Kızıl Meydan'da gece...

Moskova’daki iki günlük kısa ziyaretimizde son durağımız, meşhur alışveriş caddesi ve bir yaya yolu olan Arpad Caddesi oluyor. Burada eskiden Rusya’da adını bile söylemeye cesaret edemeyeceğiniz Hard Rock Cafe bile var. Ve tabi öğle yemeğimizden sonra içinde Kruçev, Nazım Hikmet ve 1991 yılında demir perdeyi ortadan kaldıran Mihail Gorbaçov’un eşi Raisa Gorbaçov’un da mezarlarının bulunduğu Devlet Mezarlığını görüyoruz. 

Arpad Caddesi

Gemide yolculuk ettiğimden şehirdeki restoranlara çok fazla uğrama fırsatı bulamamış olsam da, Cafe Pushkin sizi eskilere götüren dekorasyonu ve Rusya standartlarına göre üst düzey hizmet kalitesiyle hem biraz nostalji yaşamak hem de kendinizi şımartmak isteyeceğiniz, görülmeye değer bir restoran. Burası Tverskaya Caddesi üzerinde yer alıyor ve giderseniz bu üç katlı binanın katları arasında hizmet veren antika asansörü kullanmayı da ihmal etmeyin. Moskova denilince akla gelen ilk şeylerden biri de votka sanırım. Pek çok yerel votka markası mevcut ama bu işi bilenlerin tercihi Russian Standard (Russi Standart) markasıymış. Unutmadan, Ruslar genelde votkayı çeşitli meyve suları ile karıştırarak değil, sek içmeyi tercih ediyorlar.

Scorpions’un “Wind of Change” şarkısında bahsedilen şehir Moskova. Bende de benzer bir etki bıraktığını söylemem gerek sanırım. Rusya’da yaşanmış ve halen yaşanan değişimi çok net görebilmek mümkün başkent Moskova’da. Yaşamın bir şekilde çok hızlı akıp işlerin de bir o kadar yavaş yürüdüğü bir şehir burası...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder