3 Nisan 2016 Pazar

Bir Masal Köyü: HALLSTATT

Hallstatt, Hallstatter Gölü kenarında, Dachstein dağları arasında yer alan Avusturya’nın en eski köylerinden biri. 1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne de alınmış. Aynı zamanda tuz çıkarılan Salzkammergut Bölgesi’nde yer alıyor ve köyde tuz madenleri de var. 

Hallstatt

Bu masalsı köy, Salzburg-Graz arasında, Salzburg’dan 70 km., Graz’dan ise 177 km. uzaklıkta yer alıyor. Buraya karayoluyla gidilebileceği gibi trenle hem Salzburg’dan direkt hem de tek aktarmayla Graz’dan gitmek mümkün. Biz de böyle yapıyor ve Graz’dan 9:45’de bindiğimiz trenle Stainach-Irding istasyonunda 4 dakika süren kısa bir aktarma ile 2 saat 50 dakikada Hallstatt’a ulaşıyoruz. Graz’dan yol biraz uzun olduğu için IC ya da EC trenleri kullanarak seyahat etmek gerekiyor. Durum böyle olunca da tren biletleri pek ucuz sayılmaz. Gidiş- dönüş yolculuk için kişi başı 75 Euro ödüyoruz.

İstasyon

Trenimiz

İstasyondan İskeleye Doğru...

İstasyondan Hallstatter Gölü...

Tren istasyonuna ulaştıktan sonra her treni karşılayan teknelerle tek yön 2.5 Euro ödeyerek Halsttatter Gölünün karşı yakasına geçerek köyün iskelesine ulaşıyoruz. Köye 10:00-17:00 saatleri arasında araba giremiyor. Eğer özel araçla gelirseniz girişteki otoparka aracınızı park edip yürümeniz gerekiyormuş ve sezonda hele geç saatlere kalınırsa park yeri bulmak imkansız oluyormuş.

Göl & Tekne

Bu kısa bilgiden sonra artık biraz da Hallstatt’a sizleri nelerin beklediğinden bahsedeyim:
Hallsttatt’a tekneyle vardığınız iskele, Marktplatz denilen kasaba meydanına çok yakın. Hemen yukarıda ise Katolische Kirche (Katolik Kilisesi) var.  Bu kiliseye ulaşmak için tekneyle indiğiniz noktadan sağa ya da sola devam ettiğinizde karşınıza çıkan merdivenleri kullanmanız gerekiyor. Ancak merdivenler hayli yüksek. Yükseldikçe göle doğru baktığınızda önümüze çıkan manzara müthiş. Karlı dağların göle yansımasıyla kartpostalları aratmayacak harika görüntüler bizi kendine hayran bırakıyor.


İskele

Markplatz

Hallstatter Gölü

Biz, kiliseye çıkmadan önce tekneden indiğimiz iskeleden sahile paralel yaya yolundan sol yönde devam ederek hemen iskelenin yanında kasabanın iki büyük kilisesinden biri olan Evangelische Kirche (Evangelist Kilisesi)‘yi görüyoruz. Hallstatt’ın, Lahn kasabasıyla birleştiği noktaya ulaştıktan sonra geriye dönerek gölü fotoğraflamak için seyir terasına doğru merdivenlerden çıkıyoruz. Bu merdivenler Markplatz’a çok yakın bir noktada. Seyir terasından diğer yöne devam ederek hafif bir iniş ve sonra tırmanışla Katolik Kilisesine ulaşıyoruz.

Hallstatt


Evangelische Kirche (Kilise)

Seyir Terasından...

Lahn İskelesi

Kilisenin bahçesinde aynı zamanda kasabanın mezarlığı da var. Ancak burası küçük bir alan olduğundan eskiden dönem dönem buradan çıkarılan kemikler, Beinhaus  denilen hemen kilisenin yanındaki bir binada kayıt altına alınarak sergilenirmiş. 70’li yıllarda bu uygulama durdurulmuş. Katolik Kilisesinin gölü izleyebileceğiniz teras bölümünü de ziyaret ediyoruz. Burası da hemen mezarlık bölümünün yanında yer alıyor.


Mezarlık

Kiliseden sonra, geldiğimiz yönün aksine devam ederek merdivenlerden iniyor ve bu kez de sahile paralel yoldan Hallstatt’ın diğer ucuna gidip hem gölü hem de masal evlerini  andıran kasaba evlerini fotoğraflıyoruz.

Evler

Evler


Hallstatt’ın bir ucundan diğer ucuna 1-2 saate rahatça gidilebiliyor. Sahil yolu üzerinde de pek çok kafe ve restoranın yanı sıra hediyelik eşya dükkanları var. Bu dükkanlarda yöreye özgü değişik otlarla tatlandırılmış tuzlardan tutun da, cam objelere, bez bebeklere, ahşap ürünlere, bahçe süslerine kadar pek çok ürün satılıyor.

Hallstatt

Mart ayında gittiğimizden henüz sezon açılmadığı için restoranların bazıları kapalıydı. Biz, göle terası da olan Polreich adındaki restoranda tavuk schnitzel yedik ve kişi başı 15 Euro ödedik. Ancak hayli talep gören bir yer olduğu için özellikle yoğun saatlerde yer bulmak zor olabilir. Hele göl manzaralı yerler karaborsa denebilir:)

Polreich

Polreich'den...

Hallstatt’ın tuz madenleri ile de ünlendiğinden bahsetmiştim. Eğer mevsiminde gelirseniz, füniküler ile çıkarak hem bu madenleri ziyaret edebilir hem de göle en yüksek noktadan bakarak bambaşka bir tecrübe yaşayabilirsiniz. Biz gittiğimizde ne yazık ki madenler kapalıydı. Kasım-Nisan döneminde kapalı olan tuz madeni turunu, açık olduğu dönemde füniküler bedeli dahil 30 Euro ödeyerek yapmak mümkünmüş.

Uzun sözün kısası , gölün dinginliği ve bir tabloya benzeyen görüntüsü ziyaret edenleri bambaşka bir dünyaya götürüyor. Yolunuz Avusturya’ya ve özellikle de Salzburg’a düşerse mutlaka rotanızı Hallstatt’a da çevirin. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder