15 Nisan 2019 Pazartesi

GAZİANTEP ve Civarı


Gaziantep benim için defalarca iş için gittiğim ve iş sebebiyle kebapçıları ve iş yerimin dışında pek bir yerini göremediğim bir yerdi. Belki de onlarca kez yolumun düştüğü şehri gezip tanımak bu sefere kısmet oldu.

Bu kez uçakla gelmek yerine Adıyaman’dan yola çıkarak kara yoluyla Gaziantep’e ulaştık. Yol üzerinde sırasıyla Fırat Nehri üzerindeki Atatürk Barajı, dillere destan Halfeti ve Birecik durak noktalarımız oldu.

Kuşbakışı Atatürk Barajı


Atatürk Barajı, oldukça geniş bir alanda ve uçaktan Adıyaman Havalimanına inerken harika görüntüler veriyor. Bu görüntülerden sonra Atatürk Barajı seyir terasından baraj gölüne uğradık. Sonrasında Urfa’ya doğru ilerleyerek şehrin siyah gülleriyle ünlü kasabası Halfeti’ye ulaştık. “Yavaş Şehir – Citta Slow” Halfeti, bir güneydoğu kasabasından ziyade bir sahil kasabasındaymış izlenimi veriyor insana. Şanlıurfa’nın yaklaşık 100 km. batısındaki Halfeti’nin bir bölümü sular altına kalmış. Sulara gömülen kasabanın sadece minareleri görünen camileri gerçek üstü bir görünüm veriyor. Fırat’ın doğu yakasında kurulan Halfeti’nin yanı başında Birecik ve buranın hemen karşısında da Gaziantep var. Halfeti’nin batık şehrine merkezdeki teknelerle ulaşılıyor. Teknelerle batık şehir dışında Rumkale’yi de görüyoruz. Hz.İsa’nın havarilerinin Rumkale’deki bir mağarada İncil’in nüshalarını çoğalttığı söyleniyor. Biz de bu teknelerle çok zevkli bir yolculuk yapıyor ve geri dönüp Birecik’e doğru yolumuza devam ediyoruz. Birecik’te Fırat Nehri kıyısındaki restoranlardan biri olan Gül Baba’da yörenin meşhur patlıcan kebabının tadına bakıyoruz. Birecik’in başka bir özelliği de kelaynak kuşları. Kelaynak kuşları, sadece Mısır’daki Nil Vadisi’ni ve Halfeti-Birecik hattını severmiş. Bugün koruma altına alınan kelaynaklar için yapılmış güzel bir müze ve koruma alanı da var Birecik’te ve bölgeye yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim. Bu molalardan sonra Adıyaman’dan başladığımız yolculuğumuza Gaziantep’e doru devam ediyoruz.

Halfeti

Halfeti

Halfeti

Patlıcan Kebabı

Kelaynak Koruma Alanı

Kelaynaklar

Zeugma Antik Kenti’nin orijinal yerini de görmek için durakladıktan sonra akşam saatlerinde Gaziantep’e varıyoruz. Şehri gezmek için tek günümüz var. Bu günün en önemli bölümünü de bir gün önce kurulduğu yeri gördüğümüz ve adını bir bölümü sular altında kalmış Zeugma Antik Kenti’nden alan ve kanımca Türkiye’nin en önemli müzelerinden biri olan Zeugma Müzesi’ni görmeye ayırıyoruz. Bu müze gerçekten çok etkileyici ve görülmesi gereken bir yer. Burası, Zeugma Antik Kenti’nin şimdilerde sular altında kalan bölümünden çıkarılan mozaik ve arkeolojik eserlerin sergilendiği bir müze olmasının yanı sıra “Anadolu’nun Mona Lisa”sı olarak da bilinen “Çingene Kızı” mozaiğinin de sergilendiği müze… Müzeye giriş 20 TL ve müzekart geçerli.

Zeugma

Zeugma

Zeugma Müzesi

Zeugma Müzesi

Çingene Kızı


Gaziantep’in bir başka önemli özelliği de Kurtuluş Savaşı yıllarında Fransız işgaline karşı verdiği mücadele. Hatta adının başındaki “Gazi” ünvanı da bu kahramanlıklara ithafen verilmiş. Bu kahramanlıkları anlatan Milli Mücadele Müzesi de şehirde görülmesi/gezilmesi gereken noktalardan bir diğeri. Ayrıca eskiden su kaynağı ve banyo olarak kullanılan Kastel de hemen Milli Mücadele Müzesinin arkasında yer alıyor.

Milli Mücadele Müzesi

Milli Mücadele Müzesi

Milli Mücadele Müzesi

Gelelim Kale’nin hemen yanı başındaki eski şehir bölümüne… Antik çağda Dolike olarak bilinen Gaziantep, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biriymiş ve Kommagene’den Bizans’a dek pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. 11. Yüzyıldan itibaren de Türk hakimiyetine girmiş.

Kalenin yakınındaki eski şehir de daha tarihi evlerin yer aldığı, Kürkçü Han, Tuz Hanı, Mecidiye Hanı, Şıra Han, Bakırcılar Çarşısı gibi pek çok tarihi bölüme ev sahipliği yapıyor. Bu bölgede Bakırcılar Çarşısını geçerek ulaştığınız noktada karşınıza bir Gaziantep klasiği olan Tahmis Kahvesi çıkıyor. Hemen buranın ardında da bir Mevlevihane var. İkisine de uğramanızı tavsiye ederim.

Çarşı

Mevlevihane

Tahmis Kahvesi

Tahmis Kahvesi
 
Tahmis Kahvesi


Çarşı


Gaziantep deyince yemeğe, kebaba dem vurmadan yazıyı bitirmek olmaz. Gaziantep’de eskiden beri bilinen ve hem kebapları hem de tatlılarıyla meşhur İmam Çağdaş, Kalealtı bölgesinde yer alıyor. Ancak kanımca burası şimdilerde fazlaca turistik bir hal almış. Ayrıca merkezde yer alan BayazHan yine yemeklerinden memnun kalacağımız son dönemin en uğrak noktalarından biri. Ne yazık ki kebap dışında yöresel yemek yiyebileceğimiz pek bir restorana gitme fırsatımız olmadı ama merkez bölgede yer alan Aşina lezzetli yöresel yemekler yapan bir yermiş. Son olarak namını önceden duyduğum ve kahvaltısı ve katmeriyle ün yapmış Orkide Pastanesi’ne de gitme fırsatı yakaladık. Kahvaltı olmasa da katmerini tattık. Ancak bu mekan hakkında ne yazık ki olumlu bir şeyler söylemem mümkün değil. Buradan restoranlarla ilgili olumlu/olumsuz çok fazla yazmayı tercih etmiyorum genelde. Ancak burası için kısaca şöyle bir yorum yapmakla yetineyim. Katmerinin tadı ne kadar güzelse, hizmeti, insana saygısı, müşteriye yaklaşımı da bir o kadar kötü. Tat ve hizmet tamamen ters orantılı yani. Yine de gidip kendim deneyimlemek isterim derseniz, kolay gelsin derim😊

Bayazhan

Bayazhan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder