Bu geziye
çıkmadan önce hep Mısır merak uyandırmıştı bende. Ancak o kadar çok yerden o
kadar farklı duyum ve yorum aldım ki
kendim görmeden burası hakkında doğru bir karar vermenin mümkün olmayacağını
anladım. Bir şey kesindi; o da buraya mümkünse iyi bir turla gidip iyi
otellerde kalmak gerektiği. Biz de böyle yaptık aslında. BP’den birkaç
arkadaşım ve aileleriyle çıktık bu tura, hem de oldum olası turla gezmeyi pek
sevmeyen benim gibi biri için gayet güzel bir gelişme oldu bu. Turumuz bize
özel çok az sayıda kişinin katıldığı kapalı bir turdu. Böyle olunca gezmek de
daha zevkli bir hal aldı tabi, yanındaki insanlardan zevk alınca...
Bir bayram
tatiliydi hem de Kurban Bayramı. Kurban bayramlarında Arap ülkelerine
gidilmemesi gerektiği konusunu hep duyarım ama gezinin büyük bölümü Nil Nehri’nde
geçeceği için bu detayın büyük sorun yaratmayacağını düşündük. Gerçekten de
düşündüğümüz gibi oldu. Mısır Havayolları’nın uçağı ile Kasım ayında bir Cumartesi
günü yola çıktık. Aslında hem uçak saatinin çok biçimsiz oluşundan hem de uçak
yolculuğunun kalitesinden pek de memnun kaldığımızı söyleyemeyeceğim. Sabahın
erken saatlerinde Kahire’ye vardık. Ama Kahire’de havalimanından çıkmak o kadar
da kolay olmuyormuş!! Neredeyse 3 saate
yakın havalimanında toplu olarak alınan pasaportlarımızın bize gelmesini
bekledik, bir ara pasaportları bir daha göremeyeceğimizi bile düşündük:) Ama korkulan olmadı ve pasaportlarımıza
kavuştuk ve 3 saat sonra havalimanından çıkmayı başardık.
Kalacağımız otel
tam şehir merkezinde 5 yıldızlı bir oteldi. Ancak otele gitmeden önce Kahire’de
kale turumuzu yaptık ve otele giderek biraz dinlenmeye karar verdik. Ertesi gün
Pazar’dı ve biz de güzel bir sabah kahvaltısının ardından Kahire Müzesi’ni
ziyaret ettik. Kahire Müzesi çok farklı, ilginç ve mutlaka görülmesi gereken
birçok eseri bünyesinde barındırıyor ancak o kadar kötü bir sergilenme şekli
var ve bir o kadar da kalabalık ki çoğu zaman izdihamdan eserlerin yanına
yaklaşmak bile mümkün olmuyor. Neyse ki hem konusuna hakim hem de İngilizceyi
çok iyi konuşan bir rehberimiz vardı ve bize mümkün olduğunca kalabalığa
karışmadan ve mümkün olduğunca çok şeyi paylaşarak müzeyi gezdirmeyi başardı:) Ama zannederim buraya kendim gitsem
klastrofobik olduğum için hiçbir şey göremeden çıkardım müzeden. Öğle
yemeğinden sonra durağımız dünyanın 7 harikasından biri olan Keops Piramidinin
de yer aldığı Giza’nın 3 büyük Piramidi ve Sfenks heykeli oldu. Daha sonra da
papirus yapım atölyesini ziyaret ettik. Akşam yemeğinden sonra da güzel bir ses
& ışık gösterisi izlemek için tekrar Piramitlere gittik.
Ertesi gün önce
Sakkara Piramitlerini sonra da Koptik Kahire’yi
( Kahire’nin Hıristiyan bölümü) ziyaret ettik. Sonrasında da yerel
eşyaların satıldığı Khan El Khali çarşısını gezdik. Kahire’de ve genelde Mısır’da
gözüme çarpan en önemli nokta, hiç kimsenin trafik kurallarına uymayışı, gece
arabaların far yakmaması ve karşıdan karşıya ancak yola kendini atarak geçilebilmesi
oldu. Anlayacağınız birkaç ezilme tehlikesinden sonra İstanbul trafiğini mumla
arar hale geldik:)
Dördüncü günümüzde
artık Luxor’a doğru yola çıkıp gemimize binmeye hazırdık. Ancak bunun için önce
yapılması gereken bir uçak yolculuğu vardı. Sabah erken bir uçakla 1 saatlik kısa
bir yolculuk sonrası Luxor’a vardık ve Nil üzerinde yolculuk yapacağımız
gemimize transfer olduk. Nil’deki gemiler farklı farklı ve çok şık & güzel
gemiler olduğu gibi çok daha kötü durumda olan nehir gemileri de var. Limanlarda
fazla yer olmayışından dolayı kendi geminize zaman zaman başka gemilerin
içinden geçerek gidiyorsunuz, hal böyle olunca da bu gemiler hakkında genel bir
bilgi edinmeniz mümkün oluyor. Biz şanslıydık ve “Alexander “ adındaki gemimiz
eski olmasına rağmen henüz yenilenmiş ve ilk yolcuları biz olarak yeniden
sefere çıkmaya hazırlanan bir gemiydi. Kamaramıza girince ne kadar şanslı
olduğumzu bir kez daha gördük. Kamaramızda bir adet çift kişilik, 2 adet de tek
kişilik yatağın yanısıra çok geniş bir dolabımızla kamara içinde kocaman boş bir
alanımız ve de tamamı ahşapla kaplı küvetli bir banyomuz vardı:) Yani gemi yolculuğu için güzel bir
başlangıç yapmıştık.
Gemide yediğimiz
güzel bir öğle yemeğinden sonra Nil Nehri’nin batısına geçerek Memnon
heykellerini, Krallar Vadisi’ni ve Hatçepsut tapınağını ziyaret ettik. Bu güzel
günün ardından gemide güzel bir yemeği hak ettik doğrusu.
Beşinci günümüzde
gemideki kahvaltıdan sonra antik başkent Luxor’un doğu kıyısını keşfetmek üzere
Mısır’ın ve dünyanın en büyük tapınağı olan Karnak tapınağını ve Luxor
Tapınağını ziyaret etmek için yola çıktık. Gemiye döndüğümüzde artık gemimiz
hareket etti ve daha sonra Esna’da kanaldan geçerek Nil üzerindeki
yolculuğumuzu sürdürdük.
Yol boyunca yerel
halk sandallarla geminin yanına gelerek yöresel ürünler satıyor ve ilgilendiğinizi
gördükleri ürünleri çok ilginç bir şekilde size gemiye atıyorlar siz de almak
isterseniz pazarlık yapıp parasını aşağıya atıyorsunuz. İlginç bir pazar oluşmuş
anlayacağınız:)
Ertesi gün artık
Edfu’daydık. Kahvaltının ardından Edfu’da tüm Mısır’da en iyi korunmuş tapınak
olan Horus tapınağını ziyaret ettik, öğle yemeğinden sonra da Kom Ombo’ya
vardık ve Sebek tapınağını ziyaret ederek Aswan’a doğru hareket ettik. Akşam
saatlerinde artık Aswan’a varmıştık. Burada gemiden inerek şehirde ve hediyelik
eşya satan dükkanlarda ufak bir tur yapmak istedik ama neredeyse bir at
tarafından eziliyordum bu macera sonunda, o yüzden kendi adıma artık gemiye
dönme vakti geldiğine karar verdim:)
Son
günümüzde kahvaltının ardından 2.Ramses’in
yaptırdığı Abu Simbel tapınağını ziyaret etmek üzere 20 dak. bir uçuşla Abu
Simbel’e gittik. Buranın gerçekten çok etkileyici bir yer olduğunu söylemem
gerek. Bu geziden sonra tekrar uçakla Aswan’a dönerek dünyanın 3. Büyük barajı
olan Aswan Baraj’ını, Philae tapınağını, granit taş ocaklarını ve bitmemiş
dikilitaşı gezdik. Sonrasında da güzel bir kapanış yapmak üzere yerel motorsuz
yelkenli teknelerle (yani felluca’larla) Nil üzerinde keyifli bir gezi
bekliyordu bizi. Bu gezinin sonunda kendimizi ünlülerin de sıkça ziyaret ettiği
ve bazı filmlere bile konu olmuş “Cataract Otel” inde bulduk. Güzel bir kahve
molası verdik kendimize. Gemideki veda
partisinin ardından artık güzel anılarla dönüş yolculuğu için hazırdık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder