Lucca, Ligurya Denizi’ne de oldukça yakın ve Toskana
Bölgesinin kuzeyinde yer alan şirin bir İtalyan kasabası. Biz de buraya Pisa havalimanından neredeyse her saat
başı kalkan VaiBus denilen bir
otobüsle bir saatte varıyoruz. Otobüs
biletini geliş terminalinden 3 Euro karşılığında almak mümkün. Otobüs içinde de
bilet satılıyor. Otobüs, şehir surlarının dışında ama şehir merkezine oldukça
yakın bir noktada bırakıyor bizi.
|
Pisa-Lucca arası |
Lucca, küçük bir kasaba olduğundan şehirde konaklama
olanakları hayli kısıtlı ve genelde lokal aile işletmeleri var. Biz de
bunlardan birinde kalıyoruz. Otele eşyalarımızı bırakır bırakmaz da Lucca’yı
tanımak için yola düşüyoruz. Ertesi gün Siena’ya gideceğimiz için otelden çıkar
çıkmaz şehir surları dışında ama hem otelimize hem de şehir merkezine çok yakın
bir yerde bulunan tren istasyonundan Siena biletimizi alıyoruz. Siena’ya Lucca’dan
direkt ulaşım yok. Floransa ya da Empoli üzerinden aktarma yapmak gerekiyor.
Biz de tek aktarmayla gitmek istediğimiz için Floransa üzerinden aktarma yapmayı
tercih ediyor ve 14 Euro olan tren biletlerimizi alarak Lucca’yı tanımaya
başlıyoruz.
|
Lucca Tren İstasyonu |
Tren istasyonundan karşıya geçerek ulaştığımız şehir surlarından
Lucca’nın eski şehrine açılan birkaç kapı var. Biz istasyonun hemen karşısında yer
alan ve surların altından bir nevi yeraltı geçidini andıran Mura Urbana – Sortita Est kapısından
eski şehre girerek turumuza başlıyoruz.
|
Mura Urbana - Sortita Est |
|
Sortita Est ve Şehir Surları |
|
Mura Urbana - Sortita Est |
İlk gördüğümüz yerler, bu girişin yakınındaki San Martino Kilisesi, biraz kuzeyindeki San Giovanni Kilisesi oluyor. Hemen buranın yakınında Puccini’nin
doğduğu eve ve müzesine ev sahipliği yapan Piazza Citadella’yı görüyoruz. Biraz daha doğuya ilerleyerek Lucca’nın en
önemli meydanı Piazza Napoleone’ye
ulaşıyoruz.
|
Piazza Napoleone |
|
Piazza Citadella |
Piazza Napoleone’den Via Vittorio Veneto boyunca kuzeye
ilerleyerek ulaşılan San Michele Kilisesi de Lucca’nın görülmesi gereken
noktalaraından. Buradan biraz daha kuzey çıkarak Piazza S. Salvatore’ye, sonra
da kasabanın en kuzey noktasında yer alan Palazzo Pfanner’e gidiyoruz. Bu
sarayın bahçesi de 4.5 Euro karşılığında ayrıca gezilebiliyor. Hem Saray hem
bahçesini gezmek isterseniz de 9 Euro ödemek gerekiyor. Bu saraya çok yakın bir
noktada Frediano Kilisesi var ve bu
kilisenin dış mozaikleri görülmeye değer. Biraz daha ilerleyip tekrar eski şehre
doğru yönümüzü değiştirdiğimizde karşımıza Lucca’nın en görülesi meyadanı Piazza Amfiteatro’da buluyoruz
kendimizi. Burası gerçekten Lucca ile özdeşleşmiş ve mutlaka zaman geçirilmesi
gereken bir meydan. Burada Pane e Vino adındaki mekanda oturarak bir İtalya klasiği bruschetta ile Chianti şarabı deniyoruz.
|
San Michele |
|
Piazza Amfiteatro |
|
Piazza Amfiteatro |
|
Piazza Amfiteatro |
Meydandan Via Filungo
üzerinden devam ederek Porta del Borghi’ye
ve oradan da Via del Fosso’ya ulaşıyoruz.
Caddedeki kanal boyunca evlerin manzarasını izlemenizi tavsiye ederim. Evlerin
yeşil panjurlu görüntüleri ve pencerelerden sarkan çamaşırları fotoğraflarda
sıkça karşılaştığımız klasik bir İtalya görüntüsü sergiliyor. Biz de buraları fotoğraflamayı ihmal etmiyoruz
tabi..
|
Via del Fosso |
|
Via del Fosso |
|
Via del Fosso |
Via del Fosso’nun
en güney ucunda ise Botanik Bahçesi var. Toskana’nın çoğu şehrinde bir botanik
bahçesine rastladık demek sanırım yalan olmaz. Ulaştığımız noktada şehrin güney
kapılarından biri olan Porta S. Gervasio
var. Buraya çok yakın bir noktada da S.
Maria Kilisesi’ni görüyoruz. Ayrıca eski şehrin çevrelediği surların
dışında da Lucca merkezini çevreleyen geniş bir park mevcut.
|
Lucca |
|
Lucca |
Lucca’da ayrıca görülesi iki önemli kule var. Bunlardan
birisi Torre delle Ore (Saat Kulesi)
, diğeri ise Torre Guinigi. Guinigi Kulesinin üst tarafı bahçe
şeklinde ve yeşillikler içindeki görüntüsü de bu kuleyi gördüğümüz diğer kulelerden
biraz farklı kılıyor.
|
Torre Guinigi |
|
Torre delle Ore |
Lucca, aslında yarım günde gezilebilecek küçük bir şehir... Chianti diye bilinen Floransa-Siena
arasında kalan bölgenin biraz daha güneyinde kaldığı hem de tam mevsiminde
gitmediğimiz için çok kalabalık değil. Bu da Lucca’yı daha da rahat gezmemizi
sağlıyor.
|
Lucca |
Gezimize Lucca sokaklarında kaybolarak devam edip akşam
yemeğimizi otelimizden aldığımız tavsiye üzerine gittiğimiz Piazza Amfiteatro yakınındaki küçük bir
meydan olan Piazza del Carmine ‘de
yer alan “Gigi” adlı restoranda
yiyoruz. İtalya’nın çoğu yerinde olduğu gibi restoranlar akşam servisine
19:00-19:30 civarı başlıyorlar, restoranlara giderken bu detaya dikkat etmekte
fayda var.
Yaklaşık 85.000 nüfuslu Lucca, şirin bir kuzey Toskana
kasabası. Floransa, Siena, San Gimignano’dan sonra Toskana’nın en bilinen rotalarından biri.
Ancak burada uzun zaman geçirmeye gerek yok zira bizim gibi birkaç saat
ayırarak şehri kolayca gezebilirsiniz. Şehrin en aklımda kalan noktaları, ortasında
yer alan çeşmesi ve tipik görüntüsüyle Via
del Fosso ile Piazza Amfiteatro oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder