Londra’ya en son gidişimin üzerinden 10 yıldan fazla zaman
geçmiş. O zaman da iş için gitmiştim, şimdi de yine iş için rotayı Londra’ya
çevirdim. İstanbul’dan Londra’ya gitmek için günde en az dört kez yapılan THY
uçuşlarını ya da İngiliz Havayollarının yaptığı uçuşları kullanabilirsiniz.
Bunun yanında Heathrow Havalimanı değil de başka havalimanlarını tercih
ederseniz, başka havayolları uçuşlarının
da mevcut olduğunu da eklemeden geçmeyeyim.
|
Heathrow |
Hristiyan alemi için büyük önem taşıyan Noel öncesi gittiğim
Londra, süslemeleri ile başka bir güzel geldi gözüme. İş için orada olduğumdan Londra’nın
gündüzünü pek göremedim, kendime ayırıp dışarda olabildiğim tek gecede de hayli
hızlı bir tur yapmak durumumda kaldım. Yine de
süslü, ışıltılı silüeti ile tam bir nostalji yaşadım bu birkaç saatte...Eğer
üç saatte nereleri görebiliriz diye bir soru sorulsa ancak bu soruya cevap
verebilecek kadar zamanım oldu bu kez. Ben de kısa bir turda Londra’nın olmazsa
olmazlarını yazayım istedim.
|
Oxford Street |
Daha hızlı olması açısından yürümek yerine metro ile seyahat
etmeyi tercih ederek iş için kaldığım otele yakın olan “Bank” istasyonundan
günlük bilet alarak turuma başlıyorum. Metro bileti kullanmak isterseniz ve
ikiden fazla kez metroya binecekseniz, 8,95 Pound vererek günlük bilet almanızı
öneririm. Bu biletle hem otobüs hem de metro hatlarını istediğiniz kadar
kullanmak mümkün oluyor. Londra’da pek çok metro hattı var ve bu yüzden de Covent Garden gibi bazı merkezi metro
hatları yerin 15 kat altına kadar derinlerde yer alıyormuş. Ben ilk olarak
Central hattı kullanarak, en bilinen merkezlerden biri olan Oxford Circus durağına ulaşıyor ve
buradan da Regent Street yürüyerek Piccadilly Circus’a ulaşıyorum. Oxford Circus’un da bulunduğu Oxford Street ile Regent Street Londra’da alışşverişin en bilinen adresleri. Oxford Street, daha hesaplı alışveriş
yapabileceğiniz dükkanların yer aldığı, Regent
Street ise bu anlamda daha pahalı alışveriş markalarını bulabileceğiniz bir
cadde. Yılbaşı ve Noel kutlamaları sebebiyle her iki caddenin de ışıl ışıl
olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
|
Oxford Circus |
|
Piccadilly Circus |
Piccadilly Circus’tan
Piccadilly Caddesi üzerinde doğu yönünde
ilerleyerek Green Park metro durağına
ulaşıyorum. Hazır buraya yolum düşmüşken, bu cadde üzerinde daha çok gurme yiyecek-içecek
satılan ve üst katında çay tadımı da yapabileceğiniz bir bölümü olan Fortnum & Mason’a uğrayarak çeşit
çeşit çaylar arasında kaybolup çay alışverişi yapıyor ve yoluma devam ediyorum.
Green Park istasyonuna ulaştıktan
sonra biraz daha doğuya doğru ilerleyerek önce Hyde Park Corner’a sonra da meşhur Harrods mağazasının bulunduğu
Knightsbridge’e ulaşmak
mümkün. Ne yazık ki zamanım kısıtlı olduğundan bu kez buralara gidemiyor ve
metro ile Piccadilly hattını
kullanarak Covent Garden’a
ulaşıyorum. Burası da yılbaşı için çok renkli ve ışıltılı. Yemeğimi buradaki Apple Market içinde yiyor ve bu kez kısa
bir yürüyüşle Leicester Square’e ulaşıyor, birkaç fotoğraf çektikten sonra bu kez önce Piccadilly hattını kullanıp Central hattıyla başladığım yere, Bank
istasyonuna, ulaşıyorum.
|
Fortnum & Mason |
|
Fortnum & Mason |
|
Covent Garden |
|
Apple Market |
|
Apple Market |
|
Apple Market |
Amacım, vakit hayli ilerlemiş olsa da Londra’nın alemet-i
farikalarından biri olan Tower Bridge’i
ve buradan Thames Nehri’nin
manzarasını görebilmek... Bank
durağından hayli uzun bir yeraltı yürüyüşüyle Monument durağına geçip buradan beni Tower Brigde’e ulaştıracak Yeşil (District) ya da Sarı ( Circle)
hatta binerek Tower Hill durağında
iniyor ve geceyi Tower Bridge üzerinde yürüyüp Londra ve Thames Nehrinin gece
manzarasını izleyerek kapatıyorum.
|
Tower Bridge |
|
Thames |
Dediğim gibi, Londra üç saatte gezmek için çok büyük bir
şehir. Belki de birkaç günün bile yetmeyeceği kadar fazla müze ve görülecek yer
barındırıyor. Ne yazık ki bu yazımda sadece üç saate sığdırabildiklerimi
yazabildim. Bir dahaki sefere bu kez göremediğim ve yazımda bahsedemediğim
noktalara yolculuk yapmayı planlıyorum:)