31 Ocak 2019 Perşembe

SIĞACIK ve TEOS ANTİK KENTİ


İzmir’e yaklaşık bir saat uzaklıkta küçük bir balıkçı köyü olan Sığacık aynı zamanda şarap tanrısı Dionysos’un da memleketiymiş. Ünlü denizci Piri Reis burayı, “Sivrihisar Limanı içinde küçük bir sığlık” olarak tanımlamış burayı. Kendisine verilen “citta slow” yani yavaş şehri unvanını hak etmek istercesine taş döşeli sokakları ve alçak şirin evli kale içi sokakları dingin ve güzel bir yer Sığacık. Sanırım bu dinginliğe hareket katan tek şey, Pazar günü kurulan pazarı…
Sığacık

Sığacık


Biz de bu pazara denk geldiğimiz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Sığacık’ın bir labirenti andıran şirin sokaklarında kurulan pazarda yöre halkının el emeği göz nuru ile hazırladıkları birbirinden güzel dolmalar, börekler, tatlılar, hamur işleri ve diğer yanda da takılar, örgülerle dolu tezgahların arasından süzülmek o kadar zevkli ki... Vardığımızda yağan şiddetli yağmurdan sığınmak için girdiğimiz Avlu Kafe’de yediğimiz keşkek’e bayılıyoruz.  
Sığacık

Sığacık

Sığacık

Sığacık

Avlu Kafe

Keşkek :)


Kale içinden sahile doğru yürüyerek ulaşılan limanda turuncu, siyah ve kırmızı renkteki balıkçı ağları ve rengarenk teknelere bakmaya doyum olmuyor.  Hemen kıyıdaki Sığacık Kalesi de Teos Antik Kenti’nin kalıntılarından alınmış taşlarla örülmüş. Sığacık’ın bir de efsanesi varmış: Bir gece Sığacık açıklarında fırtınaya kapılan denizciler, limanda parlak bir ışık görmüşler. Kurtulmak için yollarını ışığa doğru yöneltince Sığacık Limanı’na ulaşmışlar. Geminin kaptanı da ölümünden sonra buraya gömülmeyi ve adına bir türbe yapılmasını vasiyet etmiş. İşte bu türbenin yanından tepeye doğru çıkan yol da 12 İon Kenti’nden biri olan Teos’a ulaşıyormuş.
Sığacık

Sığacık


Hazır Teos demişken, yağmur altında gezebilmiş olsak da M.Ö. 1080 yılında kurulan Teos Antik Kentindeki Dionysos Tapınağı bölgedeki şarap ve Dionysos kültü hakkında bilgi veriyormuş. Bu yapı aynı zamanda Anadolu’daki en büyük Dionysos Tapınağı olma özelliğini taşıyormuş. Ancak tapınaktan, günümüze sadece temelleri kalmış. 
Teos

Teos

Teos

Teos

Teos

Teos

KLAZOMENAİ ve URLA


Karaburun’dan Urla’ya giderken uğradığımız Klazomenai Antik Kenti’nde bugüne kadar yapılan kazılarda Erken Tunç Çağ’ına ait Saray kalıntılarının bir bölümü açığa çıkarılmış. Antik kentin asıl önemi ise tarihi M.Ö.6. yüzyıla dayanan bir zeytinyağı imalathanesinin burada bulunması. Klazomenai’de kazısı tamamlanan zeytinyağı imalathanesi, dünyada bugün de kullanılan teknolojinin 2600 yıl önce ilk defa bu bölgede geliştirdiğini kanıtlıyormuş. Tüm Antik Kent'i görmek bizim için mümkün olmasa da tarihi binlerce yıl öncesine dayanan zeytinyağı imalathanesi görülmeye değer.
Klazomenai

Klazomenai

Klazomenai

Klazomenai


Klazomenai ziyaretimizden sonra Urla’ya doğru yolumuza devam ediyoruz. Urla’nın arastası ve Sanat Sokağı’nın da yer aldığı ana caddesi mutlaka uğranılması gereken yerlerden. Sokakta pek çok şirin kafe/restoran ve hatta sahaf bile var. Her birinin dışı ayrı içi ayrı güzel şeklinde ifade edilebilir sanırım.
Urla Arasta

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla

Urla


Urla’ya yolunuz düşerse bir de güzel bir bağ rotası yapmanız mümkün. Bazı bağlar gerçekten size Toskana’da geziyormuş izlenimi veriyor. Bu seferki ziyaretimizde yapamamış olsak da bir önceki ziyaretimizde bazı bağları ziyaret etme fırsatı yakalayabilmiştik.

Uzun sözün kısası, İzmir’e yolunuz düştüğünde otoyolla da rahat bir şekilde ulaşılan Urla’ya uğramak için zaman ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim.

30 Ocak 2019 Çarşamba

MORDOĞAN ve KARABURUN



Antik çağlardaki adı Mimas olan Mordoğan Köyü, Karaburun’a çok yakın bir mevkide yer alıyor. Havalimanından yaklaşık 1 saatte ulaştığımız Mordoğan, aynı zamanda nergis çiçeğinin de ana yurdu sayılıyormuş. Her yıl aralık ayından şubat sonuna kadar Mordoğan ile Karaburun arasındaki tarlaların beyaz ve sarı renkteki nergislerle süslü olduğu söylenir. Ancak biz gittiğimizde henüz nergisler tam açmadığından Karaburun’un Yeni Liman bölgesinde açılan ufak pazarı dışında fazlaca bir nergis görme şansımız olmadı. Ancak orada gördüğümüz nergisler bile hem görüntüsü hem de kokusu ile bizleri büyüledi. 

Nergis pazarı

Nergis pazarı

Yeni Liman


Ege Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre Karaburun ve Mordoğan’daki 650 dönümlük alanda yılda yaklaşık 25 milyon nergis çiçeği yetiştiriliyormuş. Kış çiçeklerinden biri olan ve bu sebeple de soğuğa dayanıklı olan nergis, ocak ayının sonundan mart ayına kadar çiçek açıyormuş. Çin inanışına göre nergis çiçeklerinin yeni yılın ilk günlerinde açması o yılın bereketli olacağı anlamına geliyormuş.

Hazır yeri gelmişken biraz da nergisin adının geldiği Narkissos efsanesinden bahsedelim. Efsane bu ya, dünyanın en güzel erkeği Narkissos Karaburun’da yaşarmış ve civarda yaşayan bütün kızlar hatta periler bile ona aşıkmış. Ondan yüz bulamayan perilerden biri Tanrı Zeus’a gidip onu cezalandırmasını istemiş. Zeus da onun isteğini kabul edip “Başkalarını sevmeyen kendini sevsin” diyerek Narkissos’u kendini aşırı beğenir hale getirmiş. Bir gün kendi aksini suda gören Narkissos yine kendine bakarken düştüğü gölde ölünce düştüğü yerde nergis çiçekleri çıkmış. Periler de rengi ve kokusuyla çok beğendikleri bu çiçeğe nergis adını vermişler.

Nergisin hikayesinden sonra biraz da Mordoğan’da göreceklerinizden bahsedelim. Aslında Karaburun’un bir mahallesi olan Mordoğan, taş evleri ve 14.yüzyılda inşa edilen Ayşe Kadın Camii ile biliniyor. Kesme taş kullanılarak tek kubbeli inşa edilen camii, Ayşe isimli genç bir kızın ölürken son arzusu olan “çeyizimi satın, cami yaptırın” vasiyeti üzerine annesi tarafından yaptırılmış. Buranın en önemli özelliği Ayşe Kadın’ın çeyizlerindeki nakışlarından yola çıkılarak kubbesine nakşedilmiş resimler. Ancak ne yazık ki bu boyamalar nemden dolayı biraz hasar görmüş durumda. Bir de caminin hemen yanında Müesser Aktaş adlı emekli bir öğretmenin eskiden kendi okuduğu okulda kendi çabalarıyla bir araya getirdiği küçük Etnografya Müzesi’ni  de görmeden geçmeyin derim. 

Mordoğan

Ayşe Kadın Cami

Ayşe Kadın Cami

Mordoğan

Mordoğan

Müze

Müze

Müze

Müze

Müze

Müze

Mordoğan


Mordoğan’dan sonraki durağımız önce Karaburun Yeni Liman Bölgesi sonra da Karaburun sahili oluyor. Buradaki balık lokantalarının birinde balık yiyerek yapılması gerekenleri tamamlayıp yolumuza Urla’ya doğru devam ediyoruz.
Karaburun

Karaburun

Karaburun