Almanya’nın büyük şehirlerinden biri olan Hannover, Aşağı
Saksonya eyaletinin de başkenti. 2000 yılındaki CEBIT Bilişim Fuarına da ev
sahipliği yapış bir şehir burası. Nüfusu 600.000 civarında olan şehir, 2.Dünya Savaşı’ndan çok zarar gördüğü için
Altstadt denilen eski şehri küçük, tarihi yerleri de diğer Alman şehirlerine
göre oldukça azmış. Biz de Münster’den bindiğimiz IC (InterCity) treni ile Osnabrück’ten aktarma
yaparak ulaştığımız Hannover da, ilk
olarak hemen şehrin merkezindeki Ernst-August-Platz’daki Hauptbahnhof ile
başlıyoruz şehir turumuza...
|
Hannover manzaraları... |
|
Hannover sokakları... |
|
Hauptbahnhof |
Hannover Hauptbahnhof, şehrin Altstadt olarak bilinen merkezine
çok yakın bir noktada ve buradan çıkar çıkmaz ortasında Ernst August 1’in
heykeli olan Ernst-August Platz’da
buluyoruz kendimizi. Buradan kısa bir yürüyüşle ulaştığımız nokta şehrin en
önemli ikinci büyük meydanı olan Kröpcke. Burası adını, 1870’den beri burada
hizmet veren kafeden alıyor. Şimdilerde hemen yanıbaşında bir de Mövenpick’in
kafesi açılmış.
|
Ernst-August Platz |
|
Ernst-August Platz |
|
Kröpcke |
Altstadt çevresinde görülmesi gereken diğer bazı yerler ise Altes Rathaus (Eski Belediye Sarayı), Neues Rathaus (Belediye Sarayı), çok
hareketli kapalı bir pazar olan Markthalle,
Opernhaus (Opera Binası), Aegidienkirche ve tabi ki Marktkirche. Kısa bir not daha: 4 km.
boyunca şehrin kaldırımlarına ve yollarına çizilmiş “The Red Thread” (Kırmızı
çizgi)yi takip ederek rehbere ihtiyaç
duymadan şehrin 36 tarihi eserini rahatça gezebilmek mümkün.
|
Opera Binası |
|
The Red Thread (Kırmızı Çizgi) |
Altes Rathaus
gerçekten dış görüntüsü ile hayranlık uyandıran bir yapı.
|
Altes Rathaus |
Marktkirche ise
minimalist iç mimarisi ile görülmeye değer ve ilk defa rastladığım bir uygulamayla
bir resim-heykel sergisine ev sahipliği yapıyor.
|
Marktkirche |
Neues Rathaus
(Belediye Binası) ise şu an içinde evlilik törenlerinin de yapıldığı ve fuayesinde Hannover’in geçmişten günümüze geçirdiği aşamaları gösteren dört
ayrı maket var. O yüzden içine girip bir göz atmakta fayda var.
|
Neues Rathaus |
|
Maketlerden biri... |
Markthalle,
gittiğimizde günlerden Cumartesi olduğundan dolayı da olsa gerek hayli
kalabalık ve canlıydı. Dilerseniz buradan yiyecek alışverişi yapabilir,
dilerseniz de kafe ve restoranlarında mola verip ayaküstü birşeyler yiyip
içebilirsiniz. Burada yer alan ve burada yaşayan arkadaşımın abisinden
öğrendiğimiz Tee-Treff adında sahibi
Türk bir hanım olan çaycıdan da çay alışverişi yaparak yolumuza devam ediyoruz.
|
Markthalle |
|
Markthalle |
Sonraki durağımız buraya çok yakın Aegidienkirche oluyor. Bu kilise 2.Dünya Savaşı sırasındaki
bombalardan hayli zarar görmüş ve sadece 4 duvarı ile saat kulesi ayakta
duruyor.
|
Aegidienkirche |
Burayı da gezdikten sonra Altstadt’taki Hollandische Kakao-Stube’de kısa bir “Kaffee & Kuchen” (Kahve
ve Pasta) molası veriyor ve kahveyle birlikte erik turtasının ve Berliner’in
tadına bakıyoruz. Erik turtasını denemenizi tavsiye ederim.
|
Hollandische Kakao-Stube |
|
Hollandische Kakao-Stube |
Daha sonra metroyla Herrenhauser
Garten diye bilinen şehrin kuzeybatı ucundaki park bBölgesi’ne gidiyoruz.
Ancak, hava çok yağmurlu olduğundan burada gezme fırsatımız olmuyor ve birkaç
fotoğraf çektikten sonra, Altstadt
Bölgesi’nde Neues Rathaus’un arkasında yer alan Maschpark’tan geçerek rahatça ulaşılabilen Maschsee’ye gidiyoruz.
|
Herrenhauser Garten |
|
Herrenhauser Garten |
|
Herrenhauser Garten |
|
Herrenhauser Garten |
Maschsee , Hitler
tarafından buradaki bataklık kurtularak yapılmış yapay bir göl. Çevresinde yürüyüş
ve koşu parkurları ile bir yelken kulübü, yazın göle girmeye izin veren yapay
bir kumsal ve bir otel var. Hemen
kenarındaki dikilitaşta gölün tarihçesi var ve üzerinde yapıldığı dönemde yer
alan damalı haç motifi sonradan kazınmış.
|
Maschsee |
|
Maschsee |
|
Dikilitaş |
Birkaç saatlik ziyaretimiz sırasında hem zaman kalmadığından
hem de hava elvermediğinden şehrin kuzeybatısındaki Şehir Parkı ve burada yer
alan hayvanat bahçesini görme fırsatımız olmuyor.
Hannover’de de yemek için pek çok opsiyon var ama biz burada
bir Alman klasiği yapıp yemeğimizi Nordsee
adındaki balık restoranları zincirinde yiyoruz. Dönmeden önce şehir merkezinde Kleine Packhofstrasse üzerindeki Balsac Caffee’de de bir kahve molası
veriyoruz. Buranın ikinci katından şehir manzarası seyretmek de hayli eğlenceli.
|
Balsac Caffee'den... |
Hannover, Almanya’nın büyük şehirlerinden olmasına rağmen
büyük şehir karmaşasından çok uzak, gayet düzenli tipik bir Alman şehri.
Neredeyse şehrin yarısını kaplayan parkları da Alamanya’da ve Avrupa’nın genelinde
yeşile verilen önemin en güçlü kanıtı.
Esracm cok guzel anlatmışsın Hannoveri , tekrar yaşadım valla o günü , iyiki şu blog yazma işine başladin canım ,
YanıtlaSilaynen devam ...