Son zamanların moda mekanları, Fener ve Balat İstanbul’un Haliç
kıyısında birbirinin içine geçmiş semtler. Fener’in
alamet-i farikaları, ben dahil çoğumuzun ilk bakışta kırmızı tuğlaları ve muhteşem
mimari yapısıyla Patrikhane sandığı Rum Lisesi ile sahile yakın Patrikhane.
|
Haliç |
|
Rum Okulu |
|
Patrikhane |
Fener’den biraz daha Eyüp yönünde ilerlediğinizde ise Balat’a
ulaşıyorsunuz. Balat’ın da alemet-i farikası yenilenmeye başlatılan ve kabuk
değiştiren renkli sokakları ve evleri. Bu evler arasında göze çarpan kafeler
de bu bölgeye ayrı bir ruh katıyor.
|
Fener Sokakları |
|
Fener Sokakları |
Fener ve Balat İstanbul’un en eski semtlerindenmiş. Bu
sebepten olsa gerek, tarihi dokusu daha girer girmez insanı derinden etkiliyor.
Şimdilerde İstanbul’da bu tarihi dokuyu taşıyan fazlaca yer kalmadığından eski
İstanbul’u hissetmek insana iyi geliyor.
|
Balat Sokakları |
|
Balat Sokakları |
|
Balat |
Fener veya Balat’a, Eminönü’nden 99 veya 99A no’lu belediye
otobüsleri ile ulaşabileceğiniz gibi metro hattının Haliç durağında inerek yine
aynı otobüslerle birkaç durak sonra Fener ya da bir sonraki Balat duraklarını
kullanıp rahatça ulaşım mümkün. Biz de
böyle yaparak Balat durağında iniyor ve sahilden iç tarafa geçip sahil yoluna
paralel uzanan ve Balat’ın en bilinen caddeleri olan Vodina ve Yıldırım
caddelerini geziyoruz önce. Burada pek çok kafe var. Binaların çoğu ya
yenilenmiş ya da yenileniyor ve hayli renkli. Bazı yerlerde grafitiler bile
var...
|
Yıldırım Caddesi ( Sokağı) |
|
Vodina Caddesi (Sokağı) |
Vodina Caddesinden
(daha doğrusu sokağından) biraz ilerledikten sonra sağa kıvrılan bir yokuştan
yukarı çıkmaya başlıyor ve bu sokaktaki merdivenleri kullanarak meşhur Rum Okulu’na doğru çıkıyoruz. Burası
hayli dik, o yüzden çıkarken yokuş yerine bu merdivenleri kullanmak dinlenme
imkanı verdiğinden daha akıllıca bir seçim oluyor bizim için.
|
Vodina Caddesi |
|
Vodina Caddesi |
|
Rum Okulu'na çıkan merdivenler... |
|
Rum Okulu'na çıkarken... |
Rum Okulu, şu an 50-60
civarı çok az sayıda öğrenciyle faaliyet gösteriyormuş ve atılan taşlar
yüzünden zarar gördüğünden camlarına teller takılmış ve yüksek duvarlarla
korunuyor. Ne yazık ki özel müsade ile yapılan ziyaretler dışında okulu ziyaret
etmek mümkün değil. Biz gittiğimizde de zaten okul saati olduğundan içeri
girmemiz mümkün olmuyor. Okuldan biraz daha yukarı çıktığınızda Fatih’in meşhur
İsmail Ağa Sokağına ulaşılıyor. Bu
bölgede pek çok tekke ve irili ufaklı cami var.
|
Rum Okulu |
|
Fener'de eski bir bina |
|
Fener |
Biz de biraz sokaklar arasında dolaşıp fotoğrafladıktan
sonra daha fazla yukarı çıkmayarak okulun çevresinden geçip bizi Vodina Caddesi’ne ulaştıran dik yokuştan iniyoruz. Sonraki durağımız, yine Vodina Caddesini takip ederek ulaştığımız
Patrikhane oluyor. Burası da gri,
hayli bakımlı bir bina ve ziyarete zaman zaman kapansa da biz gittiğimizde
ziyarete açıktı.
|
Fener |
|
Vodina Caddesi |
Öğle yemeğimizi yemek için soluğu, methini daha önceden
duyduğumuz fındık kabuğu ateşinde köftesiyle meşhur Fındık Kabuğu Restoran (Köfteci)da alıyoruz. Köftesi tam kıvamında
pişmiş olarak geliyor önümüze. Burası, sahil caddesi üzerinde Bulgar kilisesinin
karşısına denk gelen bir noktada lastikçilerin arasında esnaf lokantasını
andıran iki katlı bir lokanta aslında ama köftesi kesinlikle denemeye değer.
|
Fındık Kabuğu Restoran'dan... |
|
Fındık kabuğunda pişen köfte... |
Yemek sonrası, hemen karşıdaki Bulgar
Kilisesini de görmek istiyoruz , ancak bakım-onarım çalışmalarından dolayı
giremiyoruz. Biz de, hemen yanındaki Camhane’ye
girerek birbirinden zevkli cam eserleri görüyoruz. Buranın satış mağazasından
alışveriş yapmak da mümkün.
|
Camhane'den Haliç |
|
Bulgar Kilisesi |
Sıra Balat sokaklarını dolaşmaya geliyor. Bu kez, daha önce gördüğümüz
ve gezdiğimiz Vodina ve Yıldırım Caddelerinin zıt yönünde yer
alan sokakları gezerek fotoğraflıyoruz. Buradaki Cumbalı Kahve turkuaz şirin
dekorasyonu ile ilgimizi çekiyor. Çeşit çeşit kahvelerinden denemenizi
öneririm. Bu anlamda tavsiye
edebileceğim başka bir yer de Vodina Caddesi üzerindeki Vodina Kafe. Burası, Balat Kültür Evi olarak hizmet veren
binanın giriş katı ve avlusunda hizmet veriyor. Burada aynı zamanda bu semtte
yaşayan kadınların el emeği kurabiyeleri, reçelleri, mantıları satılıyor. İster
satın alabilir, ister menüsünde yer alan çeşitleri deneyebilirsiniz.
|
Cumbalı Kahve |
Buradan sahile doğru inen sokakların arasında yer alan Çıfıt Çarşısı diye bilinen çarşı da çok
renkli. Gelmişken mutlaka uğrayın derim.
Çıfıt Çarşısı, adından da anlaşılacağı gibi yorgandan, nalburiyeye,
tencereden kırtasiyeye pek çok şeyi aynı anda bulabileceğiniz iki sokaktan
oluşuyor. Eskiden Balat semti daha çok
Yahudilerin yaşadığı bir bölge olduğundan bu çarşı da bölge esnafının dükkanlarına
ev sahipliği yapan bir yermiş. Bu çarşı
içinde aynı zamanda bir girişi de sahil yolu üzerinde bulunan ve 1890’dan beri
hizmet veren, hatta şarkılara konu olmuş Agora
Meyhanesi de var.
|
Çıfıt Çarşısı |
|
Çıfıt Çarşısı |
|
Çıfıt Çarşısı |
|
Agora Meyhanesi |
Ayrıca, sahilden içeri taraflara çıktıkça çok renkli
fotograflar veren sokaklar ve evleri
fotoğraflamak da bir o kadar zevkli. Kısacası, Balat ve Fener, İstanbul’un en
eski semtlerinden ve şimdilerde de bu tarihe sahip çıkılıp yeniden elden
geçirildiğini görmek umutlandırıyor insanı.
Guzel paylasımlar ıcın.. Sonsuz tesekkurler..
YanıtlaSilUnuttuklarımızı hatırlatmaya yardımcı oldugunuz ıcınde...
Sevgıler...
Çok teşekkürler:)
Sil