8 Eylül 2017 Cuma

SARDUNYA ADASI


Sardunya, Akdeniz'in en büyük ikinci adası. Ancak adaya Türkiye’den direkt ulaşım mümkün değil. THY’nin tarifeli seferleri ile Roma’ya gelip buradan Sardunya Adası’nın muhtelif şehirlerinden birine aktarma yapmak gerekiyor. Biz giderken adanın güneyindeki Cagliari’ye gidip, dönerken de batıdaki Alghero’dan Roma’ya ulaştık.

Sabah erken saatte Istanbul’dan kalkan uçağımız olmasına rağmen aktarmalı uçtuğumuzdan dolayı ancak akşama doğru Cagliari’ye ulaşıyoruz. Cagliari’nin Elmas havalimanı, şehir merkezine yarım saat uzaklıkta ve aracımızla şehre doğru giderken otele varmadan önce İstanbul gibi 7 tepe üzerinde kurulu Cagliari’nin tepelerinden birinden şehri kuşbakışı  gözlemliyoruz. Cagliari aynı zamanda flamingolar şehri olarak da biliniyormuş ve yol boyunca pek çok flamingoyu (uzaktan da olsa) görüyoruz. Otele ancak akşam yemeği saatinde ulaşabildiğimizden ilk akşam etrafı keşfetmeye pek enerjimiz kalmıyor.

Cagliari
 

Ertesi gün, erken bir saatte yola çıkıp ilk olarak yakındaki antik kent Nora’ya gidiyoruz. Yol üzerinde Nebida falezlerini, Carbonia kasabasını görüyor ve buraya çok yakın Iglesias kasabasına uğruyoruz. Falezlerden Akdeniz manzarasını izlemek hayli zevkli ancak yollar virajlı ve dar, o yüzden burada araba kullanmak pek de kolay değil.

Nora

Nora

Falezler

Iglesias
 

Öğlen yemeği için Carbonia’da “S’Anninnia” adındaki bir restorana uğradıktan sonra Cagliari’ye dönüyoruz. S’Anninnia aynı zamanda bir pansiyonmuş ve deniz mahsullü menüsünden memnun kalıyoruz. 


Cagliari’ye döndükten sonra ilk olarak Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret ediyoruz. Buraya giriş 18 yaşından küçükler için ücretsiz, 18 yaşından büyükler için 7 Euro ve yaz aylarında akşam 8:00’e kadar açıkmış. Cagliari’ye yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edilmesi gereken noktalardan biri.  

Müze - Cagliari

Müze gezimizin ardından Cagliari’yi yaya olarak tanımak üzere turumuza başlıyoruz. Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu Kale içindeki Arsenal Meydanı’ndan devam ederek Piazza Indipendenza’dan geçip Katedral’e ulaşıyoruz. Katedralin bulunduğu meydandan katedrali arkamıza alarak devam ettiğimizde eski şehrin paralel sokaklarını keserek aşağıya doğru iniyor ve Scaletta Santa Groce merdivenlerinden geçerek şehrin ve denizin manzarasına hakim bir seyir terasına ulaşıyoruz. Burada bir kafe de var. Kısa bir fotoğraf molasının ardından Üniversite’nin de yer aldığı Via Universita’dan aşağı doğru devam edip şehrin kalbi diyebileceğimiz Bastione St. Remy’nin de yer aldığı bir Piazza Costituzione (Anayasa Meydanı)’na ulaşıyoruz.  Burada pek çok kafe, restoranın yanı sıra bir de süpermarket var. Bu meydana açılan caddelerden Via Manno alışveriş caddesi ve aynı zamanda yaya yolu. Biz de buradan devam ederek yukarı doğru çıkıp otelimizin bulunduğu Viale Regina Margherita Caddesi’ne ulaşıyoruz. Burası her daim canlı bir cadde ve aşağı dümdüz inilince liman bölgesine ulaşılıyor. Liman Bölgesi’nde yer alan Via Roma, “portico”lu binalara ev sahipliği yaptığı gibi bu binaların bittiği noktada İtalya’nın çok katlı mağazası “La Rinascente” var.


Cagliari

Katedral Meydanı

Katedral

Cagliari

Piazza Costituzione

Cagliari

Via Manno
 

Cagliari’de geçirdiğimiz bu güzel günün ardından ertesi gün hedefimiz, adanın kuzeydoğu ucundaki Oblia oluyor. Cagliari-Olbia arası oldukça uzun bir yol, neredeyse bütün günümüzü alıyor. Ancak giderken yol üzerinde kümbet şeklinde yapısıyla bu bölgede tanınan ve “nuragi” adı verilen yapıları görüp Orgosolo kasabasının duvar süslemeleriyle bezenmiş sokaklarında kısa bir mola veriyoruz.  Akşam saatlerinde Olbia’ya vardığımızdan ancak yemek yemeğe vaktimiz oluyor.

Nuragi

Orgosolo

Orgosolo

Orgosolo

Orgosolo
 

Ertesi gün ilk olarak 10:15 feribotuyla adanın kuzeyindeki Palau’dan La Maddalena Adası’na giden feribota binip 15 dakikada adaya ulaşıyoruz. Adanın merkezinde limandan Piazza Umberto’ya kadar gidip, kafe ve dükkanların bulunduğu Via Garibaldi’de dolaşıyoruz. Buradaki kafelerden birinde kısa bir kahve molasının ardından Via XX.Settembre’yi takip edip tekrar liman bölgesine ulaşıp bir paralel sokaktan Kilise’nin de bulunduğu Piazza S.Maria Magdalena Meydanı’na geliyoruz. Kiliseyi de gördükten sonra bu kez araçla ada falezlerini görmek üzere yola çıkıyoruz. 15:45 feribotuyla Palau’ya döndükten sonra aracımızla önce Baija Sardinia (Sardunya Körfezi) adı verilen sahile, sonra da Costa Smeralda olarak bilinen yemyeşil denizi ve beyaz kumuyla ünlü sahile doğru gidiyoruz. Costa Smeralda’nın en bilinen kasabası olan ve jet sosyetenin tatil üssü Porto Cervo’ya uğruyoruz. Burası  yat turizmi ile ünlü olmasının yanı sıra Sardunya Adası’nın en turistik ve en pahalı noktalarından biriymiş. Porto Cervo’nun içinde denize girilecek bir sahil yok ancak pek çok lüks restoran ve ev var. Burayı da gördükten sonra otelimizin bulunduğu Olbia’ya dönüyoruz.

Feribot

La Maddalena

La Maddalena

La Maddalena

La Maddalena

La Maddalena

La Maddalena

Baia Sardinia (Sardunya Koyu)

Baia Sardinia (Sardunya Koyu)

Baia Sardinia (Sardunya Koyu)

Porto Cervo

Porto Cervo

Porto Cervo

Porto Cervo

Porto Cervo
 

Olbia’daki son günümüzde Olbia’yı gezmeyi öğleden sonraya bırakarak ilk önce aracımızla granit taşlarıyla ünlü Tempio Pausania kasabasına gidiyoruz. Ve şansımız yaver gidiyor, her eylül ayının ilk Pazar günü yapılan “Bereket Bayram”ına denk geliyoruz. Bu bayram sebebiyle kasabadaki geçit törenini de izliyoruz. Kasabanın granit taşlardan yapılan evleri ile meşe mantarından yapılan ürünlerin sergilendiği butiği görülmeye değer. Bu yörede meşe mantarı önemli bir geçim kaynağı ve özellikle meşe mantarından şişe mantarı üreten fabrikalar bu bölgede göze çarpıyor. Kasabanın ana caddesinden Kilise’ye kadar yürüyüp geçit törenini de seyrettikten sonra bu kez rotamızı, M.Ö 3000 yıllarından kalma ve zenginlerin mezarı olarak kullanılan “dolmen” adı verilen bir yapıya çeviriyoruz. Burayı gördükten sonra öğle yemeği için yol üstiünde Bonvicino adlı lokal bir restoranda duruyoruz. Gitar çalan ve harika şarkı söyleyerek bizi coşturan gitaristimizle yediğimiz yemeğin tadına doyum olmuyor. Hem napoliten hem de meşhur İtalyanca şarkıları söylerken dilimiz döndüğü kadarıyla ona eşlik ediyoruz:)

Tempio Pausania

Tempio Pausania - Kilise

Bu butikte herşey meşe mantarından yapılmış...

Bereket Bayramı - Geçit Töreni

Bereket Bayramı - Geçit Töreni

Tempio Pausania
 

Bu moladan sonra artık Olbia’ya dönüyor ve biraz da burayı tanımaya zaman ayırıyoruz. Olbia’nın en önemli caddesi, pek çok dükkan ve kafenin bulunduğu Corso Umberto. Hem bu caddede hem de bu caddeye açılan sokaklarda biraz zaman geçirdikten sonra  günümüzü sonlandırıyoruz. Akşam yemeği için de Aldo Moro Caddesi üzerindeki  Da Bartolo” adlı deniz ürünleri restoranına gidiyoruz ve yediklerimizden memnun kalıyoruz. Midye sevmememe rağmen, yediğim parmesan peynirli midyenin tadı hala damağımda...

Olbia

Olbia

Olbia

Olbia

Olbia
 

Ertesi gün Olbia’dan son durağımız Alghero’ya doğru giderken önce yol üzerinde Castelsardo’da duruyor ve kale içindeki küçük kasabayı geziyoruz. Bu kasaba, Cenevizli Doria Ailesi tarafından kurulmuş. Öğle yemeğini “Sa Tanca Noa” adında agriturismo (yani tarım turizmi) yapan yerel bir restoranda yiyoruz.  Yemekler çok lezzetli ve personeli pek güler yüzlü.  Ancak buraya giderken öyle bozuk toprak yollardan geçiyoruz ki bir ara gerçekten kaybolduğumuzu düşünmeye başlıyorum:)

Castelsardo

Castelsardo

Castelsardo

Castelsardo

Castelsardo
 

Yemekten sonra Neptün Mağarası’na (Grotte di  Nettuno) gitmek için Alghero’dan kalkan teknelere yarı yoldan biniyor ve oldukça zahmetli bir yanaşma ile mağaraya ulaştıktan sonra 50 dakikalık mağara ziyaretimizi de yapıp tekneyle 1 saatte Alghero’ya gidiyoruz. Otelimiz şehrin hemen göbeğinde, o yüzden yerleşir yerleşmez başka zamanımız olmadığından akşam yemeğine kadar Alghero’yu tanımaya çalışıyoruz. Alghero’nun eski şehir kapılarından birinden girip, ana meydanını gördükten sonra, sokaklarında dolaşıyor, iki önemli kilisesini gördükten sonra tiyatro binasını ve konservatuvarı da görüyoruz. 45.000 kişinin yaşadığı bu küçücük şehirde bile konservatuvar ve tiyatro binası olması çok etkileyici geliyor insana... Alghero'nun bir başka özelliği de şehirdeki bina duvarlarına burada yaşayan ve 100 yaşını aşmış kişilerin fotoğraflarının konulmuş olması... Sardunya'da iklimden midir, insanların stressiz yaşamalarından mıdır bilinmez, 100 yaşın üzerinde pek çok kişi varmış ve özellikle Alghero'da bu kişilere duyulan saygıdan ötürü fotoğrafları binaların duvarlarını süslüyor.

Neptün Mağarası

Neptün Mağarası

Alghero

Alghero

Alghero

Alghero

Alghero

Alghero - 100 yaşının üzerinde bir kişinin fotoğrafı

Alghero

Alghero - otelden gece görüntüsü

Alghero

Alghero


Artık Sardunya Adası’nda son günümüz ve uçağa kadar olan zamanımızı Alghero’dan yaklaşık 1.5 saat uzaklıktaki Bosa şehrini keşfetmeye ayırıyoruz. Bosa’nın dar ve renkli arka sokakları ile adanın içinden nehir geçen tek kasabası olması, Sardunya’dan ayrılmadan önce güzel bir anı olarak aklımıza kazınıyor. Bosa sokaklarının bu kadar renkli olmasının sebebi belki de kasabada yaşayan balıkçıların evlerini de teknelerinin renginde boyamaları olabilir:)

Bosa

Bosa

Bosa

Bosa

Bosa

Bosa

Bosa

Sardunya büyük bir ada. Kuzeyi ve güneyinde pek çok görülecek yer var. Ancak antik şehir gezmek gibi özel bir zevkiniz yoksa ve zamanınız kısıtlıysa kuzeyini gezmek için daha fazla zaman ayırmanızı öneririm. Güneyinde Cagliari dışında mutlaka görülmesi gerekir diyebileceğim bir nokta olmadı. Adanın doğal bitki örtüsü de maki olduğundan, güneye indikçe oldukça çoraklaşıyor. Bir de yine kuzeyde yer alan Santa Teresa'dan Korsika'nın Bonifacio kasabasına gemi seferleri var. Fiyatları gidiş-dönüş 50 Euro civarında. Ancak bu rota, rüzgardan çok etkilendiğinden sık sık seferler iptal ediliyor. Ne yazık ki biz de bu hava muhalefetinden etkilendik ve planda olmasına rağmen günübirlik de olsa Korsika'ya gidemedik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder