Granada,
ismini İspanyolca’da “nar” anlamına gelen kelimeden alan ve Endülüs Emeviler’inin
1492 yılında yıkıldığında bölgede son terkettikleri yer ünvanını taşıyan bir şehir.
Müslümanlar arasında Gırnata olarak
da biliniyor. Malaga’dan 135 km.
uzaklıktaki şehre, yaklaşık bir buçuk saatlik bir otobüs yolculuğuyla
ulaşıyoruz.
|
Puerta Real |
Sabah uçağı
ile yola çıkmış olsak da Malaga’ya 4.5 saate varan uçuşun sonrasında havalimanından
çıkıp otobüsle Granada’ya vardığımızda vakit akşama yaklaşıyor. Bu yüzden
Granada’nın alamet-i farikası Alhambra
(El-Hamra) gezisini ertesi güne
bırakıp şehir turu yapmaya karar veriyoruz.
|
Bir İspanya Klasiği: Yelpazeler |
Otelimiz NH Victoria, Puerta Real’de şehrin tam göbeğinde, beş yolun kesişim noktasında. Lokasyon
ve servis olarak tavsiye edebileceğim bir otel. Otelden çıkarak Calle Reyes
Catolicos Caddesi boyunca yürüyerek önce Plaza Bib-Rambla’yı görüyoruz. Barcelona’da da yer alan Ramblas Caddesi’nin adaşı olan bu
meydan, altında eski şehrin olmasından dolayı bu ismi alıyormuş. Plaza Bib-Rambla’ya açılan sokaklardan Alcaiceria’ya (yani Arap’lardan kalma
ipek çarşısı) giriyoruz. Bu çarşıda İspanyol ürünlerinden çok Fas’ta da
rastladığım hediyelik eşya ve özellikle deri ürünleri, ipek şallar satılıyor.
Kendimi bir Avrupa şehrinden çok, dar sokaklarıyla beni etkileyen Fas’ın Fes
şehrinde geziyormuş gibi hissediyorum.
|
Plaza Bib-Rambla |
Alcaiceria’dan
geçerek Katedral ve Palacio de la Madraza olarak bilinen
eski medreseye ulaşıyoruz. Katedral Müzesi’ne girmek isterseniz 4 Euro ödemeniz
gerekiyor. Ferforje bir kapıyla caddeden ayrılan bu bölüm Gran Via de Colon adıyla bilinen Granada’nın en işlek caddelerinden
birine açılıyor.
|
Sağda Katedral, Solda Madraza |
Ferforje
kapıdan çıkıp Gran Via de Colon’dan sağa
doğru biraz ilerlediğimizde tekrar Calle
Reyes Catolicos’da buluyoruz kendimizi. Bu kez bu caddeden kuzeye doğru
ilerleyerek önce Plaza de Isabel Catolica,
sonra da Plaza Nueva’dan geçerek Darro Nehri’ne ulaşıyoruz. Ancak yazın
yaklaşmasıyla nehrin suları hayli azalmış, hatta nehir olduğunu söylemeseler
sadece derin bir çukura baktığımı zannettiğimi itiraf etmem gerek sanırım:) Nehir vadisi boyunca uzayan Carrero del Darro yolundan ilerliyoruz. Sağ
tarafımızda başımızı kaldırıp El-Hamra
Sarayı’nı gördüğümüz noktada solumuzda da çingene mahallesi olarak bilinen Albayzin yer alıyor. Bulunduğumuz yerden Albayzin’e doğru yükselen
dar yokuşlu sokaklar bana Mardin sokaklarını çağrıştırıyor. Albayzin, “atmaca avcılarının yeri”
demekmiş ve buradan özellikle gün batarken Alhambra
(El-Hamra) manzarası harika oluyormuş. Hayli yorulduğumuzdan ve El Hamra’yı
ertesi gün yakından göreceğimizden Albayzin’e tırmanmıyor ve merkeze geri
dönerek yemek yemeyi tercih ediyoruz.
|
Plaza Isabel Catolica |
|
Gran Via de Colon |
|
Carrera del Darro |
|
Darro Nehri... |
|
Plaza Nueva |
Yemek
konusunda çok sayıda alternatif mevcut. Granada’daki tek gecemiz için yemek
mekanımız Gran Via de Colon Caddesi’ndeki manastırdan otele döndürülmüş bir
otel olan AC Palacio de Santa Paula Otel’inin
restoranı oluyor. Granada’da İspanya’nın çoğu yerinde olduğu gibi yemek geç
saatlerde yeniyor. Biz de yemeğimiz bitip de restorandan ayrılırken manastırdan
çevrildiği için rahibe mezarlarını barındıran otel avlusunda sesi gitgide
yükselen müziğe kulak kabartıp, gece hayatının daha yeni başladığına tanık
oluyoruz. Granada’da restoran ismi veremesem de bir İspanya klasiği olan gazpacho dedikleri soğuk domates çorbası’nın
denemenizi öneririm.
|
Alhambra (El-Hamra) |
|
Carrera del Darro |
Gelelim El-Hamra Sarayı’na... Sabah ilk işimiz UNESCO
Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve Granada’ya hakim bir tepe üzerinde kurulu
El-Hamra Sarayı’na gitmek oluyor. Biz turla gezdiğimiz için rezervasyonumuz
önceden yapılmıştı ama bireysel olarak gezecekseniz mutlaka biletinizi önceden
internet üzerinden alın. Sabah (8:30-14:00) ve öğleden sonra (14:00-18:00)
(18:00-2000) saatleri için gündüz biletleri 14 Euro, gece biletleri ise 8 Euro.
Ancak rehberli tur isterseniz bu fiyatlar biraz daha artıyor. İçeriye bilet
saatinize göre alıyorlar. Eğer saatinizi kaçırırsanız tekrar bilet almanız
gerekiyor. Saraya günde belirli sayıda ziyaretçi aldıklarından biletler
konusunda çok hassaslar.
|
Alhambra'dan Granada'ya bakmak... |
1200’lü yıllarda
burada kurulan Ben-i Ahmer Devleti döneminde inşa edilen El-Hamra, adını duvarlarında kullanılan kırmızı tuğladan alıyormuş.
Saray bahçesinin tam ortasına İspanya Kralı 5.Charles tarafından yaptırılan ve
hiç uğramadığı saray yapılırken orjinal sarayın bir bölümü yıkılmış. El-Hamra Sarayı birbiriyle bağlantılı
çok sayıda odadan oluşuyor ve bu mekanlar yeşil ve havuzlu bahçeler, çeşmelerle
birbirine bağlanmış. Bir de Generalife
denilen yazlık bölümünü mutlaka ziyaret etmek gerek. Sarayın hemen her
bölümünde özellikle iç mekanlardaki duvarlarda “La Galip İllallah” (tek galip
Allah) yazıyor. Sarayın en büyüleyici mekanlarından biri de elçilerin kabul
edildiği salon. Bu odanın sedir ağacından ince bir işçilikle işlenmiş tavanı
gerçekten görülmeye değer. Bu incecik işçilikle tavanda yazanın; “O, yedi katı
birbiri üzerine yarattı. Allah’ın yarattığında bir aykırılık göremezsin”
olduğunu öğreniyoruz. Bunca zaman hor kullanılmasına rağmen dimdik ayakta duran
El-Hamra Sarayı’nda gezmek, 1001 gece masallarındaki bir sarayı geziyormuşum
gibi hissettirdi bana... El-Hamra Sarayı’nın 5.Charles tarafından yaptırılan
bölümünde 5.Charles kalmamış ama 1829 yılında Amerika’nın Madrid Büyükelçisi
olan Washington Irving kalmış ve yaşadıklarını ve öğrendiklerini daha sonra
Türkçe’ye de çevrilen kitabında yazmış. Bu kitap müzenin dükkanında da
satılıyor. Washington Irving kitabında Emevilerin bölgeye medeniyet
getirdiklerini ve zamanla fetih ruhunu kaybettiklerinden bahsediyormuş. Emevilerin,
en son 1492’de kaybettikleri topraklardan çıkarlarken İspanyollar tarafından
çoğu el yazmasının, kitap, cami ve mederesenin yok edildiği yazıyormuş kitapta.
Henüz okuma fırsatı bulamadığım bu kitabı okunacaklar listeme aldım hemen...
|
Alhambra (El-Hamra) |
|
Alhambra (El-Hamra) |
|
Alhambra (El-Hamra) |
|
Yazlık Saray (Generalife)'den Alhamra |
Granada,
bizlerin Endülüs, İspanyolların Andalucia dedikleri bölgede Müslümanların en
son terk ettikleri yer olması açısından önemli bir şehir. Granada demek El-Hamra
demek aslında ama El-Hamra dışında da görülesi bir yer. Granada sokaklarında
dolaşırken bir yandan kendinizi Avrupa’da hissederken diğer yandan da oryantal
bir hava soluyorsunuz sanki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder