Bu, aslında ikinci Karadeniz ve dolayısıyla yayla yazım...
Birkaç yıl önce yaylalara bir tur yapmış ve tadı da damağımda kaldığından kendi
kendime en kısa zamanda geri dönmeye söz vermiştim. Ne yazık ki geri dönüşüm
pek o kadar çabuk olamadı, aradan 3 yıl geçmiş.
|
Kavrun Yaylası'ndan tırmanırken.. |
|
Göller |
Bu kez de yine önceki sefer yaptığım gibi şehirden ziyade
Doğu Karadeniz yaylarında soluklanmak ve yenilenmek istediğimden sadece
yaylarda bulunabileceğim bir gezi yapmayı seçtim. Biliyorsunuz, normalde tur ve otel adı
vermeyi, reklama kaçtığını düşündüğümden buradan paylaşmayı sevmiyorum. Ancak
yayla turu yapmak isterseniz ve kendi kendinize rota çizip ulaşımı nasıl
yapabilirim diye kara kara düşünüyorsanız Buklatur’un
değişik rotalarını denemenizi tavsiye
ederim.
|
Ayder |
Gelelim bizim rotaya; bu seferki yayla maceramın geçen
seferkinden biraz daha zorlu geçtiğini söylemeliyim. Benim için en zorlu
parkurlarımız, Palakçur Yaylası-Kaşvaç ve buradan aşağıya Galer Düzü denilen bölgeye indiğimiz
rota ile Yukarı Kavrun Yaylası ile 4 krater gölünü harika manzarayla izleyebildiğimiz
Kaçkar Dağları üzerindeki 2900 metreye ulaştığımız parkur oldu. Hatta, Kaşvaç-
Galer Düzü arasındaki orman içi yolda, güzelliğinin yanısıra dikliği yüzünden dizimi
hafif çapta sakatladım. Bu sebeple, bu
iki rotayı biraz yürüyüş tecrübeniz varsa ve biraz da antremanlıysanız
yapmanızı tavsiye ederim. Her durumda, her iki rotada da harika manzaralarla
yüzleşiyor, bulut denizi ne demekmiş görme fırsatı yakalıyorsunuz, sadece bu
neden için bile görülmeye değer.
|
Göller |
|
Göller |
|
Bulut Denizi... |
|
Palakçur-Kaşvaç arası |
|
Palakçur |
|
Palakçur |
|
Palakçur-Kaşvaç arası |
|
Bulut Denizi |
Bir de her Karadeniz seyahatinde yapıldığı üzere Kale-i Zil (Zil Kalesi) ve Palovit
Şelalesi’ne gitmeyi ihmal etmedik. Konakladığımız Ayder Yaylası’ndan, Zil Kale ve
Palovit Şelalesi’ne ulaşmak için önce Çamlıhemşin’e,
oradan da Çinçiva olarak da bilinen Şenyuva’dan geçerek Fırtına Vadisi
boyunca yol alıyoruz. Şenyuva’nın hemen yanıbaşında bir yol ayrımından girerek
ulaşacağınız Ortan Köyü’nü de buraya kadar gelmişken görmenizi tavsiye ederim.
Burası, “Mucit” olarak da bilinen Dursun Ahmetoğlu’nun, Karayolları Şube
Şefliği'nin kullanmadığı trafik işaret levhalarını toplayıp onardığı ve altına
çeşitli yazılar yazarak köy yolu boyunca sıraladığı 20 dolayında tabelayla
meşhur. Ortan yazılı tabela ile köye doğru ayrılan yol üzerinde ilk olarak,
"Daralan yol" levhasının altında "Veda Pınarı" yazısının
bulunduğu levha yer alıyor ve birbirinden ilginç levhalar bunu takip ediyor.
|
Ortan Köyü |
|
Çinçiva Köprüsü |
|
Çinçiva-Şenyuva |
Zil Kale ise, Doğu Karadeniz sahil yolunda Rize’nin Pazar
ilçesinde yer alan Kız Kalesi ve Çamlıhemşin ilçesine 40km. uzaklıktaki Hisarcık
Köyü’nde yer alan Kale-i Bala ile aynı
dönemde yapılmış. Bu üç kalenin birbirlerini belli bir hat üzerinde takip
ettikleri ve Cenevizliler döneminde kullanıldıkları söyleniyor.
Son olarak, çok yorucu bir karayoluyla yaklaşık 2 saatte
ulaşılan Sal ve Pokut Yaylalarını ve belki de daha çok balçık diyebileceğimiz bir
patikadan ünimog denilen eskinin
cemselerine benzer taşıtlarla çıktığımız Tatskeri
Yaylası’nı da gördük. Ancak bir kez daha Pokut’u görme fırsatı yakaladığım
için çok şanslı hissetsem de sadece sisli yüzünü gösterdi bize her iki yayla
da...
|
Sal-Pokut arası |
|
Tatskeri Yaylası yolu |
|
Tatskeri Yaylası |
|
Pokut Yaylası |
Ayrıca Ayder’e çok yakın mesafedeki Çat Deresi boyunca 1.5
km.lik yürüyüş parkuru sonucunda ulaştığımız Bulut Şelalesi de görülmeye değer.
Hatta vaktiniz varsa şelalenin altında yüzmek de ayrı bir zevk. Ancak , yürüyüş
parkuru boyunca zaten dar olan yola atları da aldıkları için, yürürken at
pisliklerinden korunmak için özel bir çaba sarfetmek gerekiyor.
|
Bulut Şelalesi |
Gelelim yiyip içtiklerimize; Karedeniz’in yöresel yemeklerini
tatmak isterseniz, Çamlıhemşin’in Konaklar Mahallesi’nde yer alan Filiz’in Yeri Sini Kafe’yi ve
Çamlıhemşin’deki Livera Kitapevi &
Kafe’yi tavsiye ederim. Livera’nın
giriş katı aynı zamanda küçük br kitapevi, bence sırf bu sebepten dolayı bile
görülmeye değer...
|
Livera |
Kısacası macerası bol, bir o kadar da dinlendirici bir tatil
geçirdim Doğu Karadeniz Yaylaları’nda. Bu seyahatimizin her anını renkli kılan
rehberimiz Mustafa’ya ve dizimi bıraktığımı sandığım Kaşvaç-Galer düzünün son
bölümünde aşağı kadar sağ salim inmemi sağlayan yardımcı rehberimiz Kazım’a
özel teşekkürlerimi bir kez de buradan iletmek isterim. Son söz olarak
diyebileceğim, Karadeniz’e mutlaka gidin ve bilen birileri ile dolaşın ki tadına
varın. “Haydi gidelum Karadeniz”e diyerek yazımı sonlandırırken inşallah bir
dahaki sefere başka bir rotayla geri döneceğim buralara diyorum.
Memlekemizin guzelligini ancak boyle anlasilinir ve degerlendirilir. Bu manzaralari bizlen paylasdigin icin tesekkurler.
YanıtlaSil