6 Mart 2016 Pazar

İçinden PO Geçen Şehir: TORİNO



İtalya Alpler’inin eteklerinde kurulu Torino, aynı zamanda Piyemonte Bölgesi’nin de başkenti. İtalyanca kelime anlamının kökeninde “boğa” olan şehrin flamasında da boğa resmi bulunuyormuş. Aynı zamanda bir sanayi kenti olan Torino, 2006 kış olimpiyatlarına da ev sahipliği yapmış. 

Po Nehri

Torino...

1.5 milyon nüfuslu Torino’ya, İstanbul’dan 9:00 da kalkan THY uçağımızla saat 11:00 civarı varıyoruz. Havalimanından şehir merkezine taksi ile gidilebileceği gibi tren ve shuttle otobüs alternatifleri de mevcut. Şehir merkezine taksi ile gitmek yaklaşık 35 Euro civarı tutuyormuş. Biz, hemen havalimanı geliş terminalindeki makinelerden kolayca biletini alabileceğiniz Sadem otobüsleriyle merkeze gitmeye karar veriyoruz. Biletleri otobüse binmeden havalimanındaki makinelerden alırsanız 6.5 Euro, eğer otobüste alırsanız 7.5 Euro ödüyorsunuz. Normalde yarım saatte çok rahat bir şekilde ulaşılması gereken bir yolculuk olmasına rağmen durağa gittiğimizde çok uzun bir kuyruğun bizi beklediğini görüyoruz. İş çıkış saatlerinde Zincirlikuyu istasyonundan metrobüs binişlerini andıran bir yoğunluk ve keşmekeş içinde otobüse binmeyi başardığımız için kendimizi şanslı sayıyoruz! Neyse ki şanslıyız ve yolculuk, binişimiz kadar sancılı olmuyor ve yarım saatte şehir merkezindeki büyük istasyonlardan biri olan Porta Susa istasyonunda iniyoruz. Sadem otobüsleri ile merkeze gelmek isterseniz şehir merkezindeki iki büyük tren istasyonundaki duraklardan birinde iniyorsunuz, bunlar daha eski ve büyük olan güneydeki Porta Nuova ile daha yeni olan batıdaki Porta Susa İstasyonları.

Porta Susa

Porta Nuova

Porta Susa’ya yakın otelimize ulaşıp eşyalarımızı bırakır bırakmaz şiddetli yağmura rağmen şehri tanımak üzere kendimizi Torino sokaklarında buluyoruz.  İlk durağımız, şehrin ve hatta Avrupa’nın en uzun yaya yollarından biri olarak bilinen, mağazaların yoğunlukta olduğu Via Garibaldi’yi geçerek ulaştığımız şehrin kalbi sayılan Piazza Castello oluyor. Buradan güneye doğru devam ederek Piazza San Carlo ve  Piazza Carlo Felice’ye ulaşıyoruz. Piazza San Carlo ile Piazza Felice arasında kalan iki büyük cadde var. Bunlar, Via Roma ve Via Lagrange. Via Lagrange şehrin önemli müzelerinden biri olan Mısır Müzesi’nin de üzerinde bulunduğu cadde. Via Roma ise şehirde daha pahalı alışveriş dükkanlarının olduğu ve “portico”ların altından yürüyerek gittiğinizde yağmur yağsa da hiç ıslanmadan yürümenin mümkün olduğu oldukça hareketli bir cadde. Torino’da da ilk olarak Bolonya’da rastladığım “portico”lar çok sık karşımıza çıkıyor. Bunların en yoğun olduğu caddeler ise Via Roma, Via Garibaldi’ye paralel caddelerden biri olan Via Cernaia ve Corso Vittorio Emmanuele 2.

Via Garibaldi

Piazza Castello

Piazza Castello

Piazza Castello

Piazza San Carlo

Via Roma

Via Roma üzerinde Romano Pasajı
 
Corso Vittorio Emmanuele 2


Corso Vittorio Emmanuele 2

Corso Vittorio Emmanuele 2


Piazza San Carlo’nun Via Roma’ya açıldığı noktada ikiz kiliseler olarak bilinen San Carlo e Santa Cristiana şehrin görülmesi gereken noktalarından. Biz de bu kiliselere uğruyoruz ve ilk girdiğimiz San Carlo’da bir düğün törenine tanık oluyoruz:)

San Carlo e Santa Cristiana

Şehrin kalbi sayılan Piazza Castello’nun yanıbaşındaki Piazza Reale, Torino’nun geçmişinde önemli yeri olan Savoy Hanedanlığının Saray’ı olarak bilinen ve 1997’de UNESCO Dünya Mirasları listesine alınan Palazzo Reale’ye ev sahipliği yapıyor. Saray’ın aynı zamanda çok büyük bir bahçesi de var. Burası Pazartesi hariç her gün gezilebiliyor ve Saray’a giriş ücreti 12 Euro.

Kuşbakışı Palazzo Reale

Palazzo Reale


Piazza Reale’den şehri ikiye ayıran Po Nehri’ne doğru uzanan Via Po üzerinden devam edip Via Montebello’dan sola döndüğünüzde şehrin en bilinen kulesine yani Mole Antonelliana’ya ulaşıyoruz. Burası aynı zamanda Sinema Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Ayrıca en üst katındaki seyir terası da şehri kuşbakışı olarak görebileceğiniz güzel noktalardan biri. Sinema müzesine giriş 10 Euro, seyir terasına çıkış ücreti ise 7 Euro. 

Mole Antonelliana

Mole Antonelliana'dan Torino
 
Mole Antonelliana'dan Torino




Via Po demişken, Piazza Castaello’dan Via Po boyunca ilerleyip yolun sonuna ulaştığımızda aynı zamanda Po Nehri’ne de ulaşmış oluyoruz. Burada Torino'nun önemli meydanlarından biri Piazza Vittorio Veneto var ve devamında Po nehri üzerindeki iki önemli köprüden biri olan Ponte Vittorio Emmanuele 1'e ulaşılıyor. Köprünün tam karşısında ise Piazza Gran Madre di Dio Meydanı ve buraya ismini veren kilise yer alıyor. 

Gran Madre di Dio

Piazza Gran Madre di Dio
Biz bu kiliseyi ziyaret etmeyi daha sonraya birakıp batı yakasında kalarak nehir boyunca ilerleyip Murazzi – Borgo Medioevale – Italia 61 durakları arasında hizmet veren teknelerden birine biniyor ve Borgo Medioevale durağında inerek buradaki küçük ortaçağ şehrini ve Valentino Parkı’nı görüp nehir boyunca ilerliyoruz.

Ponte Vittorio Emmanuele 1

Borgo Medioevale

Po Nehri

Borgo Medioevale

Borgo Medioevale

Valentino Parkı


Torino, pek çok müzeye ev sahipliği yapıyor. Eğer müze gezmeyi sevenlerdenseniz bu anlamda pek çok alternatif mevcut. Bunların en önemlileri, yukarıda bahsettiğim Sinema Müzesi, Palazzo Reale ve Mısır Müzesi – Museo Egizio’nin yanısıra; Araba Müzesi - MAUTO, Modern Sanat Müzesi – GAM, Oriental Sanat Müzesi – MAO gibi müzeler. Şahsen şehir sokaklarını gezmeyi müze gezmeye tercih edenlerden olduğumdan bu müzeler konusunda bahsettiklerim dışında detaylı bilgi veremiyorum.


Torino’nun olmazsa olmazlarından birisi de şehrin kuzeydoğusunda yer alan Superga tepesi ve burada yer alan Basilica di Superga (Kilisesi).  Buraya ulaşmak için aynı zamanda Porta Nuova’nın da üzerinde bulunduğu Corso Vittorio Emmanuele 2’den 68 no’lu otobüse binerek Sassi durağında iniyor ve buradan nostaljik fünikülere binerek zevkli bir yolculuk sonrası Superga Tepesi’ne ulaşıyoruz. Fünikülere binmek için Füniküler İstasyonu’ndaki makinelerden 6 Euro karşılığında bilet almanız gerekiyor. Ancak, bu füniküler her saat başı Sassi’den Superga yönünde, her buçukta ise Superga’dan Sassi yönünde çalışıyor ve bizim orada olduğumuz dönemde ilk seferini 10:00’da, son seferini de 18:30da yapıyordu.  

Sassi İstasyonu

Sassi İstasyonu

Basilica di Superga

Basilica di Superga
 
Superga Tepesi


Son olarak Via Garibaldi’nin kuzeyine doğru Via Milano üzerinde ilerlediğinizde şehrin en büyük meydanlarından biri olan ve Cumartesi günleri açıkhava pazarınında kurulduğu Piazza Della Republica’ya ulaşılıyor. Bu meydan ile Via Garibaldi arasında kalan bölge de gece hayatının yoğun olduğu ve bolca restoranın bulunduğu Quadrilatero Bölgesi. Gece hayatının yoğun olduğu bir başka bölge de Porta Nuova ve Piazza Carlo Felice’nin güneyinde kalan San Salvario Bölgesi imiş. Ancak burası biraz da "ghetto" kıvamında bir yer olduğu için geceleri ne kadar güvenilir olduğundan pek emin olamıyoruz:)


Gelelim Torino’da neler yenilir konusuna; burası bir çikolata cenneti.  Via Lagrange 1 Numara’daki Guido Gobino’nun yeri bu anlamda en bilinen noktaymış. Burası aynı zamanda kavrulmuş fındık ve kakaonun harika bir bileşimi olan "gianduiotto"nun da doğduğu yermiş. Şehirde pek çok kafe var. Bunlardan en bilinenleri Piazza San Carlo’daki Cafe Torino, Cafe Neuv Caval de Brons ve Piazza Castello’daki  aynı zamanda çikolataları ünlü olan Baratti & Milano. Bunların herhangi birinde bir Torino klasiği olan ve krema, eritilmiş çikolata ve espressonun karışımı “bicerin”in tadına bakabilirsiniz. Torino’da genelde öğle yemekleri 12:30-14:00 akşam yemekleri de 19:30-23:00 saatleri arasında servis ediliyor. Bu saatler dışında canınız yemek isterse işiniz biraz zor. En iyi tercih, öğleden sonra saat 18:30 civarı çoğu kafe ve barda sunulan aperitivo denilen bir içkiyle birlikte şarküteri ve peynir çeşitlerinden oluşan tadımlıklar. Restoran olarak tavsiye edebileceğim en iyi yerlerden biri hem öğlen hem de akşamları servisi olan ve 1872’den beri hizmet veren Via Lagrange üzerindeki Pastificio Defilippis. Makarnaları ve tiramisusu bir harika. Pizza yemek için ise San Salvario Bölgesi’ndeki Via Saluzzo üzerinde yer alan Cammafa adlı restoranın methini duyduk. Ancak gittiğimizde servisi açık olmadığından ne yazık ki deneyemedik. Ayrıca aynı cadde üzerinde Baladin yerel bir bira üreticisiymiş ve hamburger/bira canınız çekerse deneyebileceğiniz bir restoran. Torino’da yemek konusunda biraz da görev edinip restoranların açık olduğu saatlere uymak zorundasınız, aksi taktirde aperitivo ile karnınızı doyurmak zorunda kalmanız pek muhtemel:)

Baratti & Milano

Bicerin

Pastificio Defilippis - Tiramisu

Çikolata...

Caffe Torino

Uzun sözün kısası Torino, tüm İtalyan şehirlerinde olduğu gibi meydanlarında dolaşmaktan, mimarisine bakmaktan zevk alacağınız bir şehir.  Özellikle önemli tüm sokak ve caddeleri boyunca uzanan “portico”larının, sanayi şehri olarak anılan bu şehre çok farklı bir hava kattığını söylemeden geçemeyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder