19 Mart 2018 Pazartesi

Kolonyanın Doğduğu Şehir: KÖLN



İstanbul’dan üç saatlik mesafedeki Köln’e öğlene doğru ulaşıyoruz. Köln Havalimanı, şehir merkezinden yaklaşık 15 km. uzaklıkta ve Köln ile birlikte Bonn şehrine de hizmet verdiğinden Köln/Bonn Havalimanı olarak biliniyor. Havalimanından şehir merkezine ulaşımın en ucuz ve pratik yolu tren. Hemen havalimanının alt katına inerek makinelerden 2.90 Euro karşılığı alınan biletlerle ve aşağı yukarı her 20 dakikada bir yapılan tren seferleri ile 10 dakikada Köln Hauptbahnhof (Merkez Tren Garı)’na ulaşılıyor.

Deutzer Köprüsünden Eski Şehir...


Köln ve Ren


Tren İstasyonu

Merkez Tren Garı’na ulaştığınızda şehrin göbeğine de ulaşmış oluyorsunuz. Biz de uçağımız indikten 45 dakika sonra merkezdeki otelimize ulaşmıştık. Eşyalarımızı otele bırakır bırakmaz da zaman kaybetmeden şehri  tanımak üzere yollara düştük. İlk durağımız, hemen ana tren istasyonunun yanı başında Dom diye de bilinen Köln Katedrali oldu. Daha trenden iner inmez bütün heybetiyle bizi karşılayan ve yapımı tam tamına 632 yıl süren Katedral,  gerçekten görülmeye değer bir yapı. Geceleri de ışıklandırılmış hali de ayrı bir güzel olan Katedral, Köln’ün olmazsa olmazlarından. 

Katedral
 

Eski Şehir ve Katedral,  şehri doğu ve batı olarak ikiye ayıran Ren Nehri’nin batısında kalıyor.  Bu bölgede Katedral dışında aynı zamanda Köln’ün alamet-i farikası olarak niteleyebileceğimiz Hohenzollern Köprüsü de, üzerinden sadece yaya ve tren trafiğine izin verilen bir köprü. Bu köprüde yer alan asma kilitlerin ağırlığı 2 tondan daha fazlaymış.  Aynı zamanda bu köprü, Almanya’nın en yoğun demir yolu köprüsü olma özelliğini taşıyormuş. Biz de eski şehir tarafından nehrin doğu tarafında kalan Deutz Bölgesi’ne geçerken bu yoğunluğu yerinde izleme şansını yakalıyoruz. 

Hohenzollern Köprüsünde Kilitler

Hohenzollern Köprüsü
 

Eski Şehir bölgesinden başlayan Hohe Caddesi ve bunu takip eden Schildergasse  Caddesi aynı zamanda yaya yolu olan şehrin en kalabalık alışveriş caddeleri ve üzerlerinde pek çok mağaza yer alıyor. Schildergasse Caddesi , Neumarkt’ta sonlanıyor. Burası da oldukça hareketli bir meydan ve toplu taşıma araçlarının da ana duraklarından biri. 

Hohe Caddesi

Schildergasse
 

Eski Şehrin diğer önemli bir noktası da, Rathaus’un (Belediye Binası) bulunduğu Alter Markt (Eski Pazar Meydanı).  Noel zamanı  burası da oldukça keyifli bir pazara ev sahipliği yapıyormuş. Ayrıca hemen bu meydandan sahile doğru gidildiğinde Gross St. Martin Kilisesi ve bu kilisenin yanı başındaki renkli evlerin görüntüsü tam fotoğraflık. Sahil boyunca pek çok kafe ve restoran da, yemek yemek ve Köln’e özel Kölsch birası içmek için doğru adresler.

Hazır kiliseden söz açılmışken, şehirde diğer önemli bir kilise de Dom’un biraz batısında yer alan St.Gereon Kilisesi. Yalnız, kiliselerin çoğunluğu 17:00 de kapanıyor ve bu kilise de Pazar’ları 13:00de ziyarete açılıyormuş. Ziyaret etmek isterseniz bu saatleri kollamakta fayda var.

Gross St. Martin & Evler...


Alter Markt

Ren Kenarı
 

Ayrıca kuzeybatısındaki Belgisches Viertel (Belçika Bölgesi) de şehrin Neustadt olarak bilinen yeni bölümünde yer alan ve methini duyduğumuz bir yer olduğundan burayı da ziyaret edilecekler listemize alıyoruz. Buraya gitmek için Friesenplatz metro durağını kullanıyoruz. Her ne kadar buraya Belçika Bölgesi dense de sokak adları dışında Belçika’yı çağrıştıran pek fazla bir şey olmadığını söyleyebilirim. Burada pek çok kafe, restoran ve bar var.

Belçika Bölgesi

Belçika Bölgesi
 

Köln’de toplu taşıma kullanmak bazı noktalara ulaşmak için işimizi kolaylaştırdığından ve havanın soğukluğundan daha az etkilenmemizi sağladığından  günlük bilet alarak toplu taşıma kullanmayı tercih ediyoruz. Günlük bilet almak için kişi başı 8.60 Euro ödemek gerekiyor, ancak 5 kişiye kadar kullanılan grup günlük biletler  13.10 Euro. Şehir içinde rahatça dolaşmak için toplu taşıma iyi bir alternatif. Toplu taşıma oldukça gelişmiş ve her noktaya bu şekilde ulaşım mümkün. 


Köln merkezi aslında yaya olarak da rahatça gezilebilecek büyüklükte. Ancak şehrin biraz dışında yer alan ve daha “hipster” bir bölge olması sebebiyle Berlin’in Kreuzberg’ine benzetilen Ehrenfeld Bölgesi daha çok Türklerin de yoğunlukla yaşadıkları bir yer. Bu bölgede yer alan Verlöen ve Körnerstrasse caddeleri, duvar resimleriyle sokaklarında gezmek için biraz zaman ayrılması gereken  yerler.

Ehrenfeld

Ehrenfeld



Ren Nehri’nin doğu yakasında Hohenzollern ve Deutzer Köprüleri arasında kalan bölge de Deutz olarak anılıyor ve burada iş merkezleri, modern binalar ile Arena yer alıyor. Deutz’un kuzey bölümünde ise Köln Fuar Alanı yani Kölnmesse var.


Köln aynı zamanda müzeler açısından da zengin bir şehir. Özellikle bir sanat müzesi olan Ludwig Müzesi hemen Dom’un olduğu meydanda ve hemen yanında da Roma-Germen Müzesi (Römisch-Germanisches Museum) yer alıyor. Ayrıca Ren kenarında Deutzer köprüsünün biraz güneyinde batı yakasında bir adacıkta yer alan Çikolata Müzesi de çok rağbet gören bir müze. Köln denilince akla kolonya geliyor. Hal böyle olunca da Parfüm Müzesi de şehrin önemli müzelerinden biri . Bizim kolonya olarak bildiğimiz “eau de cologne”nun yaratıcısı Farina isimli bir İtalyan  gurbetçiymiş ve bu parfümü (yani kolonyayı) Avrupa’ya ihraç etmiş. Sonraları ilk kolonya fabrikasını Mülhens isimli bir Alman kurmuş ve Farina ve Mülhens arasındaki çekişme uzun yıllar devam etmiş. Hali hazırda 4711 ismiyle şehrin pek çok noktasında kendi özel butik dükkanlarında satılan kolonya, Mülhens üretimi olanlarmış. 4711 ismi de, fabrikanın numarasından ilham alıyormuş. 

Çikolata Müzesi


4711 Vitrini
 

Gelelim Köln’de ne yenir konusuna... Almanya’nın çoğu şehrinde olduğu gibi oldukça fazla yeme-içme alternatifi mevcut. Am Dom’da yer alan ve aynı zamanda Köln’ün en önemli bira markası olan Früh am Dom lokal bir şeyler yemek isterseniz çok iyi bir alternatif ve her daim dolu. Ayrıca güzel pastaları olan Merzenich de şehrin pek çok yerinde şubesi olan güzel bir pastane.  Bir de yine Dom Meydanı’nda  yer alan Funk Haus hem kahvaltı için güzel bir mekan, hem de akşamları hoş bir bar oluyor. Son olarak, Neustadt bölgesinde  Friesen durağı ile Rudolfplatz arasında kalan Hohehnzollern-ring  Caddesi üzerindeki “Hans im Glück” de hamburger yemek isterseniz kesinlikle tavsiye edebileceğim bir yer. Almanya’da Hans im Glück ‘ün şubesi olan şehirlerde bir öğünümü burada yemek gibi bir geleneğim olduğundan burada da şubesini görünce çok sevindiğimi itiraf etmeliyim.

Merzenich

Funk Haus
Früh am Dom
 

Köln, 1 milyon nüfusuna rağmen Almanya’nın en büyük kentlerinden biri.  Yolunuz bu şehre düşerse çoğunlukla şehre ilk girilen nokta olan Ana Tren İstasyonu’nun hemen yanı başındaki Katedralin bütün ihtişamıyla gelenleri selamlaması bu şehirden aklımda kalan en önemli fotoğraf oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder