10 Şubat 2019 Pazar

KAYSERİ


Bir saatlik kısa bir uçuşla sabah saatlerinde vardığımız Kayseri’de kış olmasına rağmen güneşli bir hava karşılıyor bizi. Biz de hem zamanımız kısa olduğundan hem de bu güzel havadan faydalanmak için hiç zaman kaybetmeden önce uzak yerlerden başlayarak Kayseri’yi ve civarını keşfe başlıyoruz.

İlk durağımız havalimanından yarım saatlik bir araç yolculuğu ile ulaştığımız Germir oluyor. Germir’e varmadan önce hemen girişte bulunan ancak ne yazık ki bütün yıpratılmalara rağmen hala ayakta durmaya çalışan Aya Panagia (diğer adıyla Endürlük) Kilisesi’ne uğruyoruz. Germir yazar ve yönetmen Elia Kazan ile Kim Kardashian’ın babaannesin köyü olarak da biliniyormuş. Biz de eski bir Ermeni köyü olan Germir’in büyük bölümü harap olmuş, bir bölümü tamir görmüş evleri arasında dolaşarak yolumuza meşhur Gesi Bağları türküsüne de konu olan Gesi’den de geçerek Ağırnas’a ulaşıyoruz. 
Endürlük Kilisesi

Endürlük Kilisesi

Endürlük Kilisesi

Germir

Germir


Ağırnas’da önce şimdi küçük bir müze olan Mimar Sinan’ın doğduğu evi ve Ağırnas yeraltı şehrini gördükten sonra Kültepe Karum’a doğru devam ediyoruz yolumuza. Burası, Asurluların kurduğu büyük ticaret kolonilerinin başkentliğini yapmış bir yerleşim birimiymiş ve Anadolu’daki ilk yazılı tabletler burada bulunmuş. 

Ağırnas

Mimar Sinan Evi

Mimar Sinan Evi

Mimar Sinan Evi

Mimar Sinan Evi

Ağırnas Yeraltı Şehri

Ağırnas Yeraltı Şehri

Kültepe Karum


Buradan 45 dakikalık bir araç yolculuğu ile Erciyes Dağı’ndan geçerek Develi’ye gidiyor ve burada meşhur “Develi Cıvıklısı”nı yerinde "Kemeraltı" adlı restoranda yiyoruz. Bu güzel ziyafetin ardından biraz da kar havası alalım diye Erciyes Dağı’na çeviriyoruz rotamızı. Burada kayak merkezinin olduğu oldukça kalabalık olan Tekir Kapısı’nı gördükten sonra ve kayak yapmaya zamanımız olmadığından en azından teleferiğe binmek için Hacılar Kapısı’na gidip buradan teleferik ile zirveye çıkıp az da olsa karlı temiz havanın tadına varıyoruz. Bu arada Tekir Kapısı’na çok yakın bir noktada yer alan "Tekir Tatlıcısı"nda hamur tatlısının tadına mutlaka bakın derim. Hayatımda bu kadar kıtır “burma” ve “arap kadayıfı” yediğimi hatırlamıyorum.
Develi - Kemeraltı

Erciyes

Tekir Tatlıcısı

Erciyes

Erciyes

Erciyes


Bu ziyaretlerden sonra vakit de akşam üstüne yaklaştığından günün son durağı Talas’a doğru devam ediyoruz. Talas’da Kayseri’ye yaklaşık 10 km. uzaklıkta ve Kayseri’ye yolunuz düşerse mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Yukarı Talas ve Aşağı Talas olarak iki bölümü olan bu mahallenin Yukarı Talas bölümünde daha çok Ermeniler, Aşağı Talas bölümünde ise Müslümanlar yaşarmış. Yukarı Talas’da sokaklar arasında çok zevkli bir yürüyüş yapıyoruz. Burada en görülesi yapılar ise, 1968’de kapanan Amerikan Koleji’nin tepedeki binası ile 1972’de kapanan Amerikan Hastanesi’nin şimdilerde Erciyes Üniversitesi misafirhanesi olarak kullanılan binası. Bir de kilise olarak yapılıp şimdilerde camii olarak hizmet veren Yamandede Camii (Panaya Kilisesi) gerçekten çok etkileyici. Bu yapı, 1886’da 2. Abdülhamit’in izniyle yapılmış ve 1926’da camiye çevrilmiş. Bir dönem cami olarak kullanıldıktan sonra kapatılmış ve daha sonra tadil edilerek Yaman Dede Camii adıyla yeniden hizmet vermeye başlamış. İsmini de sonradan Müslüman olan bir Ermeni’den alıyormuş. 
Yamamdede Camii

Yamamdede Camii

Talas

Talas

Talas


Ertesi günü Kayseri merkezi tanımaya ayırıyoruz. Kayseri’nin kalbinin attığı yer Cumhuriyet Meydanı ve burada görülmesi gereken yapılar arasında bizim gittiğimiz dönemde tadilatta olan Kayseri Kalesi, Kayseri Saat Kulesi, Bürüngüz Camii ve Kurşunlu Camii var. Yine meydanın hemen yanı başındaki Hunat Hatun Camii ve Zeynel Abidin Türbesi ile Kapalıçarşı önemli yapılardan. Buradaki Kapalıçarşı İstanbul’dan sonra Türkiye’deki ikinci büyük kapalı çarşıymış. 
Kurşunlu Camii

Kurşunlu Camii

Kurşunlu Camii

Kapalıçarşı

Kale

Zeynel Abidin Türbesi


Yine meydana çok yakın Mimar Sinan Parkı içinde yer alan ve önceden Gevher Nesibe Hatun Şifahanesi olarak bilinen ve şimdilerde Selçuklu Uygarlığı Müzesi olarak hizmet veren müzeyi görmeden Kayseri’yi görmüş sayılmazsınız. Giriş ücretinin sadece 2 TL olduğu bu müzeyi mutlaka gezin derim. 
Selçuklu Uygarlığı Müzesi

Selçuklu Uygarlığı Müzesi

Selçuklu Uygarlığı Müzesi


Bu bölgenin biraz daha güneyinde yer alan Kayseri Lisesi - Milli Mücadele Müzesi de Kayseri’nin olmazsa olmazlarından… Kayseri Lisesi, Ankara’nın işgal edilme riski olduğu ve Millet Meclisi’nin Kayseri’ye taşındığı bir dönem Millet Meclisi olarak kullanılmış. Aynı zamanda Lise’nin son sınıf öğrencileri Sakarya Meydan Muhaberesine gönüllü olarak katılmış ve tümü şehit düşmüş. Öğleden sonra 5’e kadar açık olan müzeye zamanınız varsa uğramanızı öneririm.

Son olarak, şehirdeki Arkeoloji Müzesi ve Etnografya Müzesi de görülebilecek yerler arasında yer alıyor. Ancak, biri biz gittiğimizde yenilendiğinden biri de taşınma sürecinde olduğundan her ikisini de gezme fırsatı bulamadık.

Kalenin hemen yanı başında Kayseri’nin çarşı caddesi yer alıyor. Hemen buranın başlangıcında yer alan “Elmacıoğlu”, iskender kebabı ve başta mantı olmak üzere yöresel tatlarıyla meşhur. Biz mantı ve bamya çorbasını deniyor ve çok beğeniyoruz. Yeme içme alternatifi olarak “Elmacıoğlu” yanında bir de “Kemal Koçak” çok tavsiye edilen bir yer ama biz zamansızlıktan oraya gidemiyor ve 48 saatlik kısa ama bir o kadar da yoğun geçen seyahatimizin sonuna geliyoruz. Kayseri’nin doğal güzelliklerini keşfetmeyi başka bir seyahate bırakarak veda ediyoruz. 
Elmacıoğlu

Kayseri Mantısı :)

1 Şubat 2019 Cuma

ALAÇATI


Alaçatı genelde yaz turizmi ve özellikle de sörf merkezi olarak bilinir. Ancak yaz aylarında birçok kez gittiğim bu şirin yer, son zamanlarında sokaklarında yürümek bile imkansız hale geldiğinden, rotamı başka yerlere çevirmeme sebep olmuştu. Merkezi denize yakın olmadığından da denize girmek için merkezi yerine çevresindeki sahil ve plajlarından birinde konaklamak yaz ayları için daha doğru bir seçenek. Ancak bu kez bir değişiklik yapıyor ve yaz sezonu dışında yolumuzu buraya düşürüyoruz. Ve aslında şirin sokaklarının arasında gezinerek tadına varmak için daha doğru zaman olduğuna karar veriyoruz. Haliyle yaz sezonundaki yoğunluktan eser yok. Ama yazın detaylarını görmeye fırsat bulamayacağımız pek çok şeyi yakalamak mümkün oluyor. Ancak çoğu yer kapalı olduğundan da biraz hüzün veriyor insana o kalabalıktan sonra terk edilmiş sokaklar…
Alaçatı

Alaçatı


Alaçatı’ya daha girerken bizi selamlayan yel değirmenleri, bu şirin kasabanın rüzgarla ilişkisinin ne denli yakın olduğunun bir göstergesi. Alaçatı sokakları her daim renkli. Alaçatı işte tam da bu rüzgarı nedeniyle de rüzgar sörfü yapanların gözdesi. 
Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı

Alaçatı


Parke taşlı Alaçatı sokakları da Arnavut kaldırımlarının iki yanındaki iki katlı, çoğu cumbalı taş evleri ile dolaşmaya değer. Pazaryeri denilen Alaçatı’nın iki ana sokağının birleştiği noktadaki camii de biz gittiğimizde kapalı olsa da açık yakalarsanız görmenizi önereceğim bir anıt. Buranın en büyük özelliği ise önce bir kilise olarak yapılmasına rağmen camiye çevrildikten sonra da özel izinle geçtiğimiz yıllarda Fener Rum Patriği Bartholomeos’un yönettiği ayine ev sahipliği yapmış olmasıymış. İzmir Valiliğinden alınan izinle gerçekleştirilen ayine, Kuzey Ege Adaları Valisi, Girit Metropolü ile adalardan gelen yaklaşık 150 kişi katılmış. Aynı zamanda bu camide Müslümanlar namaz kılarken, turistler caminin perde ile ayrılan kilise bölümünü ziyaret edebiliyormuş. Cuma namazında camiye sığmayan cemaat ise, kilise bölümüne geçerek burada da namaz kılabiliyormuş. Uzun sözün kısası, önce kilise olan ve sonra camiye çevrilen İzmir Alaçatı’daki Pazaryeri Camii, hem Müslümanlara hem de Hristiyanlara ev sahipliği yapıyormuş…
Pazaryeri Camii