Bir saatlik kısa bir uçuşla sabah saatlerinde vardığımız
Kayseri’de kış olmasına rağmen güneşli bir hava karşılıyor bizi. Biz de hem
zamanımız kısa olduğundan hem de bu güzel havadan faydalanmak için hiç zaman
kaybetmeden önce uzak yerlerden başlayarak Kayseri’yi ve civarını keşfe
başlıyoruz.
İlk durağımız havalimanından yarım saatlik bir araç
yolculuğu ile ulaştığımız Germir oluyor. Germir’e varmadan önce hemen girişte
bulunan ancak ne yazık ki bütün yıpratılmalara rağmen hala ayakta durmaya
çalışan Aya Panagia (diğer adıyla Endürlük) Kilisesi’ne uğruyoruz. Germir yazar
ve yönetmen Elia Kazan ile Kim Kardashian’ın babaannesin köyü olarak da
biliniyormuş. Biz de eski bir Ermeni köyü olan Germir’in büyük bölümü harap
olmuş, bir bölümü tamir görmüş evleri arasında dolaşarak yolumuza meşhur Gesi
Bağları türküsüne de konu olan Gesi’den de geçerek Ağırnas’a ulaşıyoruz.
|
Endürlük Kilisesi |
|
Endürlük Kilisesi |
|
Endürlük Kilisesi |
|
Germir |
|
Germir |
Ağırnas’da önce şimdi küçük bir müze olan Mimar Sinan’ın
doğduğu evi ve Ağırnas yeraltı şehrini gördükten sonra Kültepe Karum’a doğru
devam ediyoruz yolumuza. Burası, Asurluların kurduğu büyük ticaret
kolonilerinin başkentliğini yapmış bir yerleşim birimiymiş ve Anadolu’daki ilk
yazılı tabletler burada bulunmuş.
|
Ağırnas |
|
Mimar Sinan Evi |
|
Mimar Sinan Evi |
|
Mimar Sinan Evi |
|
Mimar Sinan Evi |
|
Ağırnas Yeraltı Şehri |
|
Ağırnas Yeraltı Şehri |
|
Kültepe Karum |
Buradan 45 dakikalık bir araç yolculuğu ile Erciyes Dağı’ndan
geçerek Develi’ye gidiyor ve burada meşhur “Develi Cıvıklısı”nı yerinde "Kemeraltı" adlı restoranda yiyoruz. Bu güzel ziyafetin ardından biraz da kar havası alalım
diye Erciyes Dağı’na çeviriyoruz rotamızı. Burada kayak merkezinin olduğu
oldukça kalabalık olan Tekir Kapısı’nı gördükten sonra ve kayak yapmaya zamanımız
olmadığından en azından teleferiğe binmek için Hacılar Kapısı’na gidip buradan
teleferik ile zirveye çıkıp az da olsa karlı temiz havanın tadına varıyoruz. Bu
arada Tekir Kapısı’na çok yakın bir noktada yer alan "Tekir Tatlıcısı"nda
hamur tatlısının tadına mutlaka bakın derim. Hayatımda bu kadar kıtır “burma”
ve “arap kadayıfı” yediğimi hatırlamıyorum.
|
Develi - Kemeraltı |
|
Erciyes |
|
Tekir Tatlıcısı |
|
Erciyes |
|
Erciyes |
|
Erciyes |
Bu ziyaretlerden sonra vakit de akşam üstüne yaklaştığından
günün son durağı Talas’a doğru devam ediyoruz. Talas’da Kayseri’ye yaklaşık 10
km. uzaklıkta ve Kayseri’ye yolunuz düşerse mutlaka görülmesi gereken
yerlerden. Yukarı Talas ve Aşağı Talas olarak iki bölümü olan bu mahallenin
Yukarı Talas bölümünde daha çok Ermeniler, Aşağı Talas bölümünde ise Müslümanlar
yaşarmış. Yukarı Talas’da sokaklar arasında çok zevkli bir yürüyüş yapıyoruz.
Burada en görülesi yapılar ise, 1968’de kapanan Amerikan Koleji’nin tepedeki
binası ile 1972’de kapanan Amerikan Hastanesi’nin şimdilerde Erciyes Üniversitesi
misafirhanesi olarak kullanılan binası. Bir de kilise olarak yapılıp şimdilerde
camii olarak hizmet veren Yamandede Camii (Panaya Kilisesi) gerçekten çok
etkileyici. Bu yapı, 1886’da 2. Abdülhamit’in izniyle yapılmış ve 1926’da
camiye çevrilmiş. Bir dönem cami olarak kullanıldıktan sonra kapatılmış ve daha
sonra tadil edilerek Yaman Dede Camii adıyla yeniden hizmet vermeye başlamış.
İsmini de sonradan Müslüman olan bir Ermeni’den alıyormuş.
|
Yamamdede Camii |
|
Yamamdede Camii |
|
Talas |
|
Talas |
|
Talas |
Ertesi günü Kayseri merkezi tanımaya ayırıyoruz. Kayseri’nin
kalbinin attığı yer Cumhuriyet Meydanı ve burada görülmesi gereken yapılar
arasında bizim gittiğimiz dönemde tadilatta olan Kayseri Kalesi, Kayseri Saat
Kulesi, Bürüngüz Camii ve Kurşunlu Camii var. Yine meydanın hemen yanı başındaki
Hunat Hatun Camii ve Zeynel Abidin Türbesi ile Kapalıçarşı önemli yapılardan.
Buradaki Kapalıçarşı İstanbul’dan sonra Türkiye’deki ikinci büyük kapalı çarşıymış.
|
Kurşunlu Camii |
|
Kurşunlu Camii |
|
Kurşunlu Camii |
|
Kapalıçarşı |
|
Kale |
|
Zeynel Abidin Türbesi |
Yine meydana çok yakın Mimar Sinan Parkı içinde yer alan ve
önceden Gevher Nesibe Hatun Şifahanesi olarak bilinen ve şimdilerde Selçuklu
Uygarlığı Müzesi olarak hizmet veren müzeyi görmeden Kayseri’yi görmüş
sayılmazsınız. Giriş ücretinin sadece 2 TL olduğu bu müzeyi mutlaka gezin
derim.
|
Selçuklu Uygarlığı Müzesi |
|
Selçuklu Uygarlığı Müzesi |
|
Selçuklu Uygarlığı Müzesi |
Bu bölgenin biraz daha güneyinde yer alan Kayseri Lisesi -
Milli Mücadele Müzesi de Kayseri’nin olmazsa olmazlarından… Kayseri Lisesi,
Ankara’nın işgal edilme riski olduğu ve Millet Meclisi’nin Kayseri’ye taşındığı
bir dönem Millet Meclisi olarak kullanılmış. Aynı zamanda Lise’nin son sınıf
öğrencileri Sakarya Meydan Muhaberesine gönüllü olarak katılmış ve tümü şehit
düşmüş. Öğleden sonra 5’e kadar açık olan müzeye zamanınız varsa uğramanızı
öneririm.
Son olarak, şehirdeki Arkeoloji Müzesi ve Etnografya Müzesi
de görülebilecek yerler arasında yer alıyor. Ancak, biri biz gittiğimizde yenilendiğinden
biri de taşınma sürecinde olduğundan her ikisini de gezme fırsatı bulamadık.
Kalenin hemen yanı başında Kayseri’nin çarşı caddesi yer
alıyor. Hemen buranın başlangıcında yer alan “Elmacıoğlu”, iskender kebabı ve
başta mantı olmak üzere yöresel tatlarıyla meşhur. Biz mantı ve bamya çorbasını
deniyor ve çok beğeniyoruz. Yeme içme alternatifi olarak “Elmacıoğlu” yanında
bir de “Kemal Koçak” çok tavsiye edilen bir yer ama biz zamansızlıktan oraya
gidemiyor ve 48 saatlik kısa ama bir o kadar da yoğun geçen seyahatimizin
sonuna geliyoruz. Kayseri’nin doğal güzelliklerini keşfetmeyi başka bir
seyahate bırakarak veda ediyoruz.
|
Elmacıoğlu |
|
Kayseri Mantısı :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder