Oxford, Londra’nın yaklaşık 100 km kuzeybatısında bir
üniversite şehri. Hatta üniversitesinin ünü belki kasabanın kendi ününden daha büyük…
Araçla şehre girişe pek izin verilmiyor. Ancak burada yaşayanlar
ve özel izinleri olanlar üniversitenin tarihi binalarının ve kilisenin de
bulunduğu eski şehre araçla girebiliyorlar. Araçların ve otobüslerin
park ettiği meydandaki Ashmolean Müzesi zamanınız varsa görülmesi gereken bir müze
ve ücretsiz gezilebiliyor.
|
Ashmolean Müzesi |
|
Ashmolean Müzesi |
Buradan devam ederek şehrin en meşhur oteli Randolf Oteli’nin
önünden karşıya geçerek Oxford’un en önemli caddesi Broad Street’ten
yürümeye devam ediyor ve sağımda Tiyatro ve Kütüphane Binalarını geçerek sağa Parks
Road’a dönüyorum. Hemen solumda
yukarıda Hertford Koleji’nin iki binasını birbirine bağlayan 1914 yapımı Köprü’yü
görüyorum. Bu köprü “Bridge of the Sighs” olarak biliniyor ve Venedik’teki
köprüye benzerliğiyle tanınıyor. Parks Road’dan devam ederek sağımda Bodleian
Kütüphanesi’ni geçtikten sonra belki de Oxford’un alamet-i farikası
diyebileceğimiz Radcliffe Camera adındaki yuvarlak yapı çıkıyor karşıma. Yapımı
1748’de tamamlanan bu yapı, hali hazırda Oxford Üniversitesinin fen kütüphanesi
olarak kullanılıyor ve ismini de 17.yüzyılda yaşamış fizikçi ve aynı zamanda
üniversitenin mezunu John Radcliffe’den alıyormuş. Biraz daha ilerlediğimde
karşıma üniversitenin kilisesi olan St. Mary Kilisesi çıkıyor.
|
Broad Street |
|
Köprü |
|
Oxford |
|
Radcliffe Camera |
|
St. Mary Kilisesi |
Kilisenin arka tarafına geçip hemen karşıdaki dar sokağa
girip yoluma devam ediyor ve ilk sağa döndüğümde karşıma Oxford’un en eski
üniversite pub’ı “Bear Inn” çıkıyor. Bu pub’ın en büyük özelliği tavanında ve
duvarlarında şimdilerde önemli yerlere gelmiş olan eski öğrenci ve mezunlarının
makasla kesilmiş kravatlarından parçalar asılı olmasıymış.
|
Bear Inn |
Bear Inn’de kısa bir bira molasından sonra aynı sokaktan ilerlediğimde
önce Belediye Binası’nı görüyorum. Buradan sağa kıvrılarak Cornmarket Street’e
doğru devam edince ‘Covered Market’ yani Kapalı Pazar çıkıyor karşıma…Buraya
da uğrayıp hem restoranlara hem de lokal yiyecek satan tezgahlara bakmanızı
öneririm. Tekrar Cornmarket Street’ten devam ettiğimde karşıma Oxford’un en
eski binası Saxon Kulesi (Saxon Tower) çıkıyor. Buranın yapımı 1040 yılına
dayanıyormuş. Bu kuleye 3 Pound karşılığında çıkarak Broad Street’e kuş bakışı
bakmak mümkün.
|
Pazar |
|
Pazar |
|
Oxford |
|
Oxford |
|
Oxford |
|
Broad Street |
Burayı da gördükten sonra artık başladığımız noktaya çok
yakınız. Oxford gerçekten tarihi dokusu, özel mimari stili olan binaları ile
bir film setindeymiş izlenimi bırakıyor bende. Şehir aslında iki saatte rahatça
gezilebilecek büyüklükte ama müzelerini ve tarihi binalarını zaman ayırıp gezmek
ve pub’larında biraz daha vakit geçirmek isterseniz burada geçireceğiniz süreye
birkaç saat daha eklemenizde fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder