Sözleşmiş gibi tam da başrolünde Nicole Kidman’in oynadığı
Monaco prensesi Grace Kelly’nin hayatından bir kesit anlatan “Grace of Monaco”
filmini izler izlemez gittim Monaco’ya ve bu ülkenin en az kendisi kadar ünlü
semti Monte-Carlo’ya... Yıllar önce bir iş seyahati sırasında uğradığım Monte-Carlo’da
sadece bir akşam yemeği yiyebilme fırsatı bulabilmiş ve inşallah bir daha gelip
görme fırsatı bulabilirim buraları diye içimden geçirmiştim. Öyle de oldu:)
Marina - Port Hercule |
Vatikan’dan sonra dünyanın ikinci küçük ülkesi olan
Monaco’ya, Nice’den 25 dakikalık bir
tren yolculuğu ile ulaşıyoruz. Tren bileti için kişi başı, gidiş-dönüş 8 Euro
gibi bir ücret ödüyoruz. Tren istasyonu, Monte-Carlo ile Monaco şehir merkezinin arasında yer alıyor. Monte-Carlo , özellikle
kumarhanesi ve Formula 1 yarışlarıyla tanınıyor. 35.000 nüfuslu ülkenin 25.000
kişisi de Monte-Carlo’da yaşıyormuş. Monaco’da
Monte-Carlo dışında, Monaco-Ville denen, Saray ve Katedral’in de
bulunduğu merkez, stadın bulunduğu Fontvieille
ve tren istasyonun da bulunduğu Condamine
semtleri en bilinen bölgeler.
İstasyon çıkışı |
İstasyon |
Katedral - Monacoville |
Saray - Monacoville |
Tren istasyonu sahile çok yakın ama ülke dağlara doğru
kurulduğundan deniz seviyesinden biraz yüksekte yer alıyor. Biz de trenden iner
inmez hemen istasyondaki turizm ofisine uğrayarak önce bir harita ediniyor ve
gezilecek yerler hakkında kısa bir bilgi alıyoruz. Katedral ve Saray’ın da
bulunduğu şehrin batı tarafındaki Monaco-Ville’e
hemen tren istasyonundan sahile indiğimizde karşımıza çıkan otobüs durağından 1
veya 2 no’lu otobüsle ulaşıldığını öğreniyor ve ilk gelen 2 numaralı otobüse
biniyoruz. Bu küçük ülkede ulaşım genelde belediye otobüsleriyle sağlanıyor ve
tek biniş için 2 Euro, günlük bilet alırsanız 5.5 Euro ödemeniz gerekiyor. Her yere
bu otobüsleri kullanarak ulaşmanız mümkün.
Belediye otobüsü |
Monaco’yu daha az yorularak gezmek isterseniz iki alternatif
var. Bunlardan ilki, yarım saatlik “petite
tren” denilen araçla Monaco sokaklarında dolaşmak, ikincisi ise üstü açık
bir minibüsle istediğiniz yerde inip tekrar binebileceğiniz hop-on, hop-off (Monaco Le Grand) turunu almak. Eğer küçük trenle gezmek
isterseniz 9 Euro, minibüsle gezmek isterseniz 20 Euro gibi bir ücret ödeniyor.
Tren Monacoville’deki Musee Oceanographique önünden kalkıyor,
minibüsün de 8. Durağı aynı yer olduğu için her ikisine de buradan binmek
mümkün.
Musee Oceanographique |
Musee Oceanographique |
Ne yazık ki ölü sezonda bu turların arası hayli azaldığından
biz bu iki turu da kullanamıyoruz ama belediye otobüsü ile geldiğimiz Fontvieille’de Saray ve Katedrali gezip
biraz da renkli sokaklarda dolaştıktan sonra tekrar otobüse binip bu kez
Monte-Carlo’ya gidiyoruz. Monte- Carlo’da,
ritüele uyarak Casino’nun tam
karşısındaki Cafe de Paris’de
kahvelerimizi içiyoruz. Bu arada Casino’yu gezmek isterseniz tek salonunu 10
Euro karşılığında ziyaret etmek mümkün.
Monaco-ville |
Monaco-ville |
Marina - Port Hercule |
Monaco - ville |
Monaco - ville |
Monaco - ville |
Cafe de Paris - Monte Carlo |
Monte-Carlo molamızın ardından tekrar önce Monacoville ile Monte-Carlo arasında
yer alan marina bölgesine dönüyoruz. Bu marinanın adı Port Hercule... Fontvieille ile Monacoville arasında Port de
Fontvieille adında ikinci bir marina daha var. Bu marina Port Hercule’den biraz daha küçük. Monacoville’de gezerken, yukardan
baktığınızda ise harika bir görüntü sergiliyor.
Marina - Port Hercule |
Port de Fontvieille |
Monaco, Fransız Riviera’sındaki en zengin bölümlerden biri.
Yaşam standardının yüksek olduğu insanların kılık-kıyafetine ve davranış
şekillerine de yansımış kamımca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder