Delphi Tapınağı, Atina’nın 180 km. kuzeybatısında
yer alıyor ve Atina’dan karayoluyla yaklaşık üç saat sürüyor. Ancak Delphi’yi anlatmaya başlamadan önce
buraya hem gelirken hem de dönerken mola verdiğimiz Arachova’dan bahsetmeden geçmek olmaz.
|
İyon Denizi'ne bakış... |
Arachova, Delphi’ye 10 km. uzaklıkta yer alan ve Yunanistan’ın İsviçre’si olarak
bilinen, özellikle kış aylarında sosyetenin uğrak noktası olan bir kayak
merkeziymiş. Burayı yazın ortasında görmüş
olsak da, Parnassos Dağı yamacında
şirin bir kasaba olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki biz gördüğümüzde, kışın
olduğu söylenilen canlı halinden eser yok. Ancak küçük dükkanlarında, sıcağa
rağmen satılan kürk aksesuar ve mantolar bizi oldukça şaşırtıyor. Hem Delphi’ye
giderken yol üstünde kahve molası verdiğimiz, kasaba meydanındaki Cafe
Bonjour hem de dönüşte mola verdiğimiz saat kulesi ve dağ manzaralarının
güzel bir seyir noktası olan Cafe Dimaki
uğranmaya değer. Yolunuz düşerse Arachova’da
görülmesi gereken yapılar arasında Saat Kulesi ve hemen yanındaki St. George Kilisesi var.
|
Arachova |
Arachova’dan yola çıktıktan sonra 10 dakikada ulaştığımız Delphi ise adını yunus
biçiminde sembolleştirilen Apollo
Delphinos’dan alıyormuş. Kasabaya da
adını veren tapınak, pek çok tapınak arasında ayrıcalıklı bir konuma sahipmiş
çünkü burası antik Yunan dünyası tarafından arzın merkezi olarak kabul
ediliyormuş.
|
Delphi |
Biz de öğleden sonra Delphi’ye ulaştığımızdan antik şehir
turumuzu ertesi güne bırakıp biraz dinlendikten sonra bu şirin kasabayı
tanımaya başlıyoruz. Kaldığımız Hotel
Apollonia bir aile işletmesi ve neredeyse her odasından vadi ve İyon
Denizi’nin harika manzarası var. Çok tatlı bir çift tarafından işletiliyor.
Otelden günbatımını izlemek ayrı bir güzel.
|
Günbatımı |
Delphi’de sokaklar arasında dolaşırken kasabanın okulu ve belediye binasının önünden
geçiyoruz. Delphi’de yemek yediğimiz To
Patriko Mou harika deniz ürünleri yapıyor. Ayrıca In Delphi Cafe dekorasyonu ile, Restaurant
Zion ise kasabanın ana caddesine hakim lokasyonu ile eğer yolunuz bu
kasabaya düşerse yemek için tavsiye edebileceğim yerler. Biz de ilk gün
yemeğimizi To Patriko Mou’da yiyor ve
çok memnun kalıyoruz.
|
Delphi Sokakları |
Ertesi gün ilk durağımız
antik Delphi Tapınağı oluyor. Müze ve antik tapınağın girişi için bilet 12
Euro. Sadece tapınağı gezmek isterseniz 6 Euro ödemek gerekiyor. Tapınağın
önemli parçalarından biri olan ve birbirine sarılı üç yılandan oluşan sunak,
Bizans imparatoru tarafından yeniden imar edilen o zamanki Konstantinopolis’i
süslemek amacıyla İstanbul’a getirilmiş. Şimdilerde ise günümüz İstanbul’unu
Sultanahmet Meydanındaki burmalı sütun olarak süslemeye devam ediyor.
|
Delphi |
|
Delphi |
|
Delphi |
Delphi Tapınağından sonra
İyon Denizi kenarındaki Galaxidi
kasabasına yöneliyoruz. Delphi’ye yaklaşık 30 km. mesafedeki kasabaya
ulaştığımızda önce biraz sevimli sokakları arasında dolaşıp sonra sahildeki O Tasos
adlı restoranda çok lezzetli ve oldukça hesaplı bir yemek yiyoruz. İçkiyle
beraber kişibaşı 40 TL ödediğimiz
menüdeki herşey çok güzel ama özellikle ızgara ahtapot yumuşaklığı, aterinalar
kıtırlığı ile beni benden alıyor. Yemek sonrası biraz daha kasabanın sokakları
arasında dolaşıp tarihi tatlıcısında badem ezmesi ve pirinç unundan yapılan
revanisinin tadına bakıp Delphi’ye geri dönüyoruz.
|
Galaxidi |
|
Galaxidi |
|
O Tasos |
|
O Tasos |
|
Galaxidi |
Gezimizin son gününde bu
kez Atina’ya geri dönerken yol üzerinde Aziz
Loukas Manastırı’na uğruyoruz. Genel görünümü bana Trabzon’daki Ayasofya Müzesi’ni hatırlatan manastır
10.yüzyılın ortalarında yapılmış. Buradaki ziyaretimizi de tamamladıktan sonra
Atina’ya doğru yolumuza devam ediyoruz.
|
Aziz Loukas Manastırı |
|
Aziz Loukas Manastırı |
|
Aziz Loukas Manastırı |
Son olarak, bu sürpriz
seyahati bizim için organize eden ve belki
gidene kadar adını bile duymadığımız yerleri görmemizi sağlayan sevgili
arkadaşlarımız Christian ve George ile yol arkadaşlıkları için Marina, İsabella
ve Nitsa’ya ve bütün bu gezinin mimarı olan can arkadaşım Neşe’me teşekkür
etmeden bu yazıyı sonlandırmak olmaz:) Efharisto poli!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder