Ankara’nın 100 km. batısındaki konakları ve evleriyle ünlü
bu güzel ilçeye Ankara’dan yaklaşık 1.5 saatte çok rahat bir karayolu yolculuğu
sonunda ulaşıyoruz. Beypazarı’na
vardığımda ilk dikkatimi çeken, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sine de konu
olmuş cumbalı, üstünde guşgana adı
verilen çatıdan oluşan iki-üç katlı evleri oluyor.
|
Beypazarı |
|
Beypazarı |
Unutmadan, ilçenin girişinde Hıdırlık Tepesi’nde mola verip çayımızı
yudumlarken bölgeyi kuşbakışı gözlemlemeyi ihmal etmiyoruz. Ancak buradan
bakarken vadiyi kaplayan tarihi ev ve konakların arasında yükselen uydu
antenlerinin yarattığı görüntü
kirliliğini söylememe gerek yok sanırım. Hazır yeri gelmişken, Safranbolu &
Ankara gibi çoğu Anadolu şehrinde de şehrin en yüksek yerlerine Hıdırlık adının
verilmesi de geçmişten kalma bir gelenekmiş ve
şehrin en yüksek noktaları olan bu tepelerde Hz. Hızır’ın dua ettiğine
inanılırmış. Arapça ve Türkçe arasındaki seslerin farklılığından dolayı da
Hızırlık, Hıdırlık olarak anılmış.
|
Hıdırlık'tan... |
Beypazarı’nda görülmesi gereken yerlerin başında Yaşayan Müze geliyor. Bu konak 19. yüzyılda
yapımına başlanan ve iki yılda tamamlanan iki konaktan biri. Burası, geleneği
ve kültürü korumayı hedefleyerek hizmete açılmış bir müze ve burayı ziyaretiniz
sırasında Osmanlı dönemindeki hayatı biraz da olsa yaşamak mümkün oluyor. Yaşayan
Müze’de ebru, hat sanatı, kurşun dökümü, Hacivat-Karagöz perde oyunu gibi
bazı tarihi sanat unsurlarını canlı yaşayabiliyor hatta isterseniz belli bir
ücret karşışığı deneyimleyebiliyorsunuz. Müzenin giriş ücreti 2 TL ancak kurşun
döktürmek, ebru çalışması yapmak için 10TL civarında ücret ödemeniz gerekiyor.
|
Yaşayan Müze'de misafir salonu |
|
Hacivat-Karagöz |
|
Ebru çalışmamız |
Beypazarı’nda eski binaların restore edilerek müzeye
dönüştürüldüğü yerlerden olan Kent Tarihi
Müzesi ve Kültür Evi de görülmesi
gereken yerlerden. 1996 yılında açılan Kültür Evi’nde
Beypazarı kültürünü yansıtan eserleri, antika eşyaları ve Beypazarı tarihine
ışık tutan bazı belgeleri görmek mümkün. Giriş ücreti 2 TL olan Kent Tarrihi Müzesi de aynı zamanda en sanatlarını yaşatmaya
çalışan zanaatkarların küçük dükkanlarının yer aldığı İmaret Meydanı’nda. Buradaki dükkanlara, tarihi dokuyu bozmamak
adına ufak Beypazarı evi görüntüsü verilmiş.
Tarihi çarşının içinden geçen uzunca sokağın ismi de Alaaddin Sokak. Beypazarı’nda yer alan
ve sayısı 3500’e yaklaştığı söylenen evlerin büyük bölümü de burada. Bu evlerin
ve konakların büyük çoğunluğu mesken olarak kullanılıyor. Sadece küçük bir
bölümünde yöresel ürünlerin satıldığı dükkanlar var. Burada satılan ürünler
arasında özellikle incecik sarılmasıyla ün yapmış Beypazarı sarmasının tadına bakmanızı tavsiye ederim. Yöresel tatların yanısıra çeşitli el sanatları
ürünlerini de buradan satın almak mümkün.
|
Alaaddin Sokak |
|
Alaaddin Sokak |
Yöresel tatlar denince sarmanın yanısıra güveç kaplarda pişirilen et, 80 kat ince
yufkadan yapıldığı söylenen baklava, havuç lokumu, Beypazarı kurusu ve neredeyse adım başı karşınıza çıkan havuç suyundan tatmadan dönmeyin.
|
Tarihi Güveç Fırını |
Son olarak Belediye’nin binasının da bulunduğu pasajda yer
alan Gümüşçüler Çarşısı’na uğrayarak Beypazarı ziyaretinizi
tamamlayabilirsiniz. Bu çarşıda el yapımı gümüş takılarla her yerde
rastlayabileceğiniz turistik ürünler bir arada satılıyor.
Yeri gelmişken şimdilerde Ankara Belediye Başkan Adayı olan
Mansur Yavaş, Beypazarı Belediye Başkanı
iken yaptığı çalışmlarla halkın güvenini kazanmış. Beypazarı’nı yıkımdan
kurtarıp tarihi dokusunun korunması için önemli çalışmalara imza atmış. Yörede
yaşayanlardan, birçok evin restore edilip müze olarak açılmasında önemli rolü
olduğunu öğreniyoruz.
|
Beypazarı |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder