Ankara’ya ilk ziyaretim üniversite yıllarımda oldu. Bundan
sonra da iş için pek çok kez başkentimize uğradımsa da gezi amaçlı ziyaretim son
yıllara dayanır. Ankara’da yaşayan sevgili arkadaşım Sıdıka’ya her gidişimde
hem Ankara’yı, hem de civar şehir ve ilçeleri gezme fırsatı yarattık kendimize.
Son gidişimde de, neredeyse 25 yıl önce gittiğim Anıtkabir’i tekrar görme
fırsatı yakaladım.
|
Anıtkabir |
Havalimanından Ankara merkeze taksi dışında iki yolla gitmek
mümkün. İster belediyenin yani EGO’nun 442 no’lu hattını kullanarak (ki bu
hatta belediye otobüsü yerine BelkoAir denen bir firma servis veriyor) 5,25TL
ödeyerek Kızılay’a ulaşabilir, isterseniz de Havaş’ın otobüsleriyle 10TL
ödeyerek Ulus’a gidebilirsiniz.
Öğle saatlerinde Kızılay’a ulaştıktan sonra öğle yemeğimizi ,
Ankara’da üç şubesi bulunan ve 1963’den beri hizmet veren Düveroğlu Kebap’ın Anıttepe
semtindeki şubesinde yedik. Eğer yolunuz düşerse denemenizi tavsiye ederim.
|
Anıtkabir |
Dediğim gibi, son ziyaretim, biraz da Ankara’yı başkent
yapan özelliklerini yerinde görme fırsatı tanıdı bana. Hal böyle olunca da, ilk
durağım Anıtkabir oldu. Önceki adıyla
Rasattepe şimdiki adıyla Anıttepe denilen bölgede kurulmuş ve şehri panoramik
olarak görebileceğiniz bir tepede inşa edilen Anıtkabir, gezerken de dışardan gördüğümde de tarihte bir yolculuk
yaptırdı sanki. Eğer Tandoğan Meydanı tarafındaki kapısından girerseniz, Anıtkabir’i
arabanızı da park edip ziyaret edebiliyorsunuz. Girişte ruhsatınızı teslim edip
çıkışta aldığınız çok rahat ve düzenli bir şekilde işliyor sistem. Biz de bu
yolu tercih ederek 262 metrelik Aslanlı
Yol’dan yürüyüp mozole bölümüne ulaşıyoruz. Aslanlı Yol’un her iki yanında yer alan ve yola adını veren aslan
heykelleri Türk devletinin gücünü ve kudretini simgeliyormuş.
|
Aslanlı Yol |
Aslanlı Yol’un girişinde İstiklal ve Hürriyet Kuleleri yer
alıyor. İstiklal Kulesi’nde Anıtkabir’in bölümlerini anlatan maket, Hürriyet
Kulesi’nde ise yapım aşamasına ait fotoğraflar ve kullanılan taş örnekleri
sergileniyor.
|
Hürriyet Kulesi önünde nöbet tutan asker |
|
İstiklal Kulesi'ndeki Anıtkabir Maketi |
|
Mozole |
|
Mozole |
Aslanlı Yol’dan
geçerek ulaştığınız ana bölümde mozolenin yanısıra, bu bölümün altında yer alan
Müze de mutlaka görülmesi gereken bir
yer. Müze içinde fotoğraf çekmek yasak ama Kurtuluş Savaşı’mız ve o günlerde ne
zorluklarla bağımsızlık kazanıldığı çok güzel bir şekilde anlatılmış. Bir de
mozolenin tam altında Atatürk’ün naaşının yer aldığı gerçek mezar kapısını görüyoruz.
Burada Anıtkabir hakkında çok düzgün bir Türkçe ile bilgi veren görevliler
sorularınızı cevaplamak üzere hazır bekliyorlar. Anıtkabir’i gezerken Kurtuluş Savaşı’nın aslında gerçekten de ne
zorluklarla kazanıldığını bir kez daha idrak ediyor insan.
|
Müze |
Hazır yeri gelmişken, T.C.
Cumhurbaşkanlığı Atatürk Müze Köşkü’nden de bahsetmek istiyorum bu yazımda...
Burası da Çankaya Köşkü Kompleksi içinde yer alan ve sadece Cumartesi – Pazar günleri
13:00-17:00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilen bir müze. Bana
kalırsa en az Anıtkabir kadar görülmeye değer bir yer. Çankaya Köşkü içinde yer
aldığı için arabanızı parkedip giriş kaydınız yapıldıktan sonra özel bir araçla,
bir şöför ve görevli eşliğinde müzeye götürülüyorsunuz. Orada bizi, yine çok
güzel Türkçe ile müze hakkında bilgi veren bir görevli karşılıyor. Köşk bahçesi
ve müze içinde fotoğraf çekmek yasak. Sadece müzenin dışardan görüntüsünü
alabiliyoruz. Bina, 1923’de Atatürk’ün İzmir’de Latife Hanım ile evlendikten
sonra Ankara’da yaşaması için, önceleri
de kullandığı bağ evinin büyütülüp
yenilenmesi ile bugünkü şeklini almış. 1923 yılından 1932’de inşa edilen Pembe
Köşk’ün bitirilmesine kadar da Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak kullanılmış.
|
Atatürk Müze Köşkü |
Müze’nin beni en etkileyen bölümlerinden biri
kütüphanesi ile önemli yemeklere ev sahipliği yapmış yemek odası bölümü oldu.
28 Ekim 1923 günü Atatürk, bu odadaki sofrada “Arkadaşlar, yarın Cumhuriyet
ilan edeceğiz” demiş. Elçi Kabul Odası’nda bir katibin görüşmeler sırasında not
alması için kullanılan masanın arkasındaki paravan ise Atatürk’ün emriyle
Dolmabahçe Sarayı’ndan getirilmiş ve üstündeki tuğralarla gelen elçilere,
aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni doğmuş bir devlet değil, yüzyıllar süren
Osmanlı Devleti’nin devamı olduğunun sözcülüğünü yapıyor adeta.
|
Cumhuriyetin ilan edildiği salon - 1.TBMM Binası |
Son olarak, Ulus Meydanı’nda bulunan ilk T.B.M.M. Binası’nı
da görmeden geçmeyin derim. Girişi sadece 1TL olan Kurtuluş Savaşı Müzesi ve 1.TBMM Binası’nı görünce Ulu Önderimiz Atatürk ve silah arkadaşlarına ne çok şey
borçlu olduğumuzu bir kez daha anlıyor insan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder