Hallstatt, Hallstatter
Gölü kenarında, Dachstein dağları
arasında yer alan Avusturya’nın en eski köylerinden biri. 1997 yılında UNESCO
tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne de alınmış. Aynı zamanda tuz
çıkarılan Salzkammergut Bölgesi’nde yer alıyor ve köyde tuz madenleri de
var.
|
Hallstatt |
Bu masalsı köy, Salzburg-Graz arasında, Salzburg’dan 70 km.,
Graz’dan ise 177 km. uzaklıkta yer alıyor. Buraya karayoluyla gidilebileceği
gibi trenle hem Salzburg’dan direkt hem de tek aktarmayla Graz’dan gitmek mümkün. Biz
de böyle yapıyor ve Graz’dan 9:45’de bindiğimiz trenle Stainach-Irding istasyonunda 4 dakika süren kısa bir aktarma ile 2
saat 50 dakikada Hallstatt’a ulaşıyoruz. Graz’dan yol biraz uzun olduğu için IC
ya da EC trenleri kullanarak seyahat etmek gerekiyor. Durum böyle olunca da
tren biletleri pek ucuz sayılmaz. Gidiş- dönüş yolculuk için kişi başı 75 Euro
ödüyoruz.
|
İstasyon |
|
Trenimiz |
|
İstasyondan İskeleye Doğru... |
|
İstasyondan Hallstatter Gölü... |
Tren istasyonuna ulaştıktan sonra her treni karşılayan
teknelerle tek yön 2.5 Euro ödeyerek Halsttatter
Gölünün karşı yakasına geçerek köyün iskelesine ulaşıyoruz. Köye 10:00-17:00
saatleri arasında araba giremiyor. Eğer özel araçla gelirseniz girişteki otoparka
aracınızı park edip yürümeniz gerekiyormuş ve sezonda hele geç saatlere
kalınırsa park yeri bulmak imkansız oluyormuş.
|
Göl & Tekne |
Bu kısa bilgiden sonra artık biraz da Hallstatt’a sizleri
nelerin beklediğinden bahsedeyim:
Hallsttatt’a tekneyle vardığınız iskele, Marktplatz denilen kasaba meydanına çok
yakın. Hemen yukarıda ise Katolische Kirche (Katolik Kilisesi)
var. Bu kiliseye ulaşmak için tekneyle
indiğiniz noktadan sağa ya da sola devam ettiğinizde karşınıza çıkan
merdivenleri kullanmanız gerekiyor. Ancak merdivenler hayli yüksek. Yükseldikçe göle doğru baktığınızda önümüze çıkan manzara müthiş. Karlı
dağların göle yansımasıyla kartpostalları aratmayacak harika görüntüler bizi
kendine hayran bırakıyor.
|
İskele |
|
Markplatz |
|
Hallstatter Gölü |
Biz, kiliseye çıkmadan önce tekneden indiğimiz iskeleden sahile
paralel yaya yolundan sol yönde devam ederek hemen iskelenin yanında kasabanın
iki büyük kilisesinden biri olan Evangelische Kirche (Evangelist Kilisesi)‘yi
görüyoruz. Hallstatt’ın, Lahn
kasabasıyla birleştiği noktaya ulaştıktan sonra geriye dönerek gölü
fotoğraflamak için seyir terasına doğru merdivenlerden çıkıyoruz. Bu
merdivenler Markplatz’a çok yakın bir
noktada. Seyir terasından diğer yöne devam ederek hafif bir iniş ve sonra
tırmanışla Katolik Kilisesine ulaşıyoruz.
|
Hallstatt |
|
Evangelische Kirche (Kilise) |
|
Seyir Terasından... |
|
Lahn İskelesi |
Kilisenin bahçesinde aynı zamanda kasabanın mezarlığı da
var. Ancak burası küçük bir alan olduğundan eskiden dönem dönem buradan
çıkarılan kemikler, Beinhaus denilen hemen kilisenin yanındaki bir binada kayıt
altına alınarak sergilenirmiş. 70’li yıllarda bu uygulama durdurulmuş. Katolik
Kilisesinin gölü izleyebileceğiniz teras bölümünü de ziyaret ediyoruz. Burası
da hemen mezarlık bölümünün yanında yer alıyor.
|
Mezarlık |
Kiliseden sonra, geldiğimiz yönün aksine devam ederek
merdivenlerden iniyor ve bu kez de sahile paralel yoldan Hallstatt’ın diğer
ucuna gidip hem gölü hem de masal evlerini andıran kasaba evlerini fotoğraflıyoruz.
|
Evler |
|
Evler |
Hallstatt’ın bir ucundan diğer ucuna 1-2 saate rahatça
gidilebiliyor. Sahil yolu üzerinde de pek çok kafe ve restoranın yanı sıra
hediyelik eşya dükkanları var. Bu
dükkanlarda yöreye özgü değişik otlarla tatlandırılmış tuzlardan tutun da, cam
objelere, bez bebeklere, ahşap ürünlere, bahçe süslerine kadar pek çok ürün
satılıyor.
|
Hallstatt |
Mart ayında gittiğimizden henüz sezon açılmadığı için restoranların
bazıları kapalıydı. Biz, göle terası da olan Polreich adındaki restoranda tavuk schnitzel yedik ve kişi başı 15
Euro ödedik. Ancak hayli talep gören bir yer olduğu için özellikle yoğun saatlerde
yer bulmak zor olabilir. Hele göl manzaralı yerler karaborsa denebilir:)
|
Polreich |
|
Polreich'den... |
Hallstatt’ın tuz madenleri ile de ünlendiğinden
bahsetmiştim. Eğer mevsiminde gelirseniz, füniküler ile çıkarak hem bu
madenleri ziyaret edebilir hem de göle en yüksek noktadan bakarak bambaşka bir
tecrübe yaşayabilirsiniz. Biz gittiğimizde ne yazık ki madenler kapalıydı. Kasım-Nisan
döneminde kapalı olan tuz madeni turunu, açık olduğu dönemde füniküler bedeli dahil 30 Euro ödeyerek yapmak mümkünmüş.
Uzun sözün kısası , gölün dinginliği ve bir tabloya benzeyen
görüntüsü ziyaret edenleri bambaşka bir dünyaya götürüyor. Yolunuz Avusturya’ya
ve özellikle de Salzburg’a düşerse mutlaka rotanızı Hallstatt’a da çevirin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder