Leipzig, eski Doğu Almanya’nın en bilinen şehirlerinden biri
ve günümüzde de Saksonya eyaletinde üniversitesi ile de ünlü önemli bir eğitim
ve fuar şehri. Leipzig’e Istanbul’dan THY’nın tarifeli seferleriyle 2.5 saatte ulaşım mümkün. Havalimanı Leipzig Halle
şehre yaklaşık 22 km. uzaklıkta ve havalimanından şehir merkezine ulaşım için
en pratik yol tren. Hemen havalimanı geliş terminalinden işaretleri takip
ederek uzunca bir yaya yolunu takip
ederek ulaşılan istasyonda makinelerden Fahrkarte
denilen biletimizi alıyor ve trene binmeden önce istasyonda bulunan
makinelerden onaylatarak biletimizi geçerli hale getiriyoruz. Trene binmeden
önce bileti onaylatmak gerek, aksi takdirde ceza ödemek durumunda
kalabilirsiniz.
|
Leipzig |
|
Hauptbahnhof |
Havalimanı ile tren istasyonuna uzanan camlı tünel üzerinde
aynı zamanda havayollarının check-in kontuarları ve turizm şirketlerinin
ofisleri de mevcut. Eğer havalimanından taksi ile şehir merkezine gitmek
isterseniz Terminal B/Geliş tarafına geçilmesi gerekiyor.
Uçağımız geç bir saatte olduğundan havalimanına ulaştığımızda
saat 16:30du ancak trenle pratik bir şekilde 18:00’de şehir merkezindeki
otelimizdeydik. Havalimanından, Leipzig Hauptbahnof (Ana Tren Garı) arası
yolculuk 15 dakika kadar sürüyor ve ücreti tek yön 4.5 Euro.
|
Havalimanı , Tren istasyonuna giden tünel |
|
Havalimanı , Tren istasyonuna giden tünel
|
Otelimiz Radissson Blu tam şehrin göbeğinde, Opera Binası,
eskiden dokuma fabrikası olup şimdilerde Leipzig Senfoni Orkestras’na ev
sahipliği yapan ve Konser Salonu olarak kullanılan Gewandhaus ve Leipzig Üniversitesinin kampüsü ile çevrelenmiş
Augustusplatz’da. Hazır yeri gelmişken yine bu meydanda Gewandhaus’un ilk sahibesi olan ve o zamanlar halk arasında pek de
sevilmeyen birinin şehre hediyesi olan bir çeşme de yer alıyor. Ayrıca Augustusplatz’daki üniversite kampüsünün
açık bir kitaba benzeyen kulesinde bir de restoran ve kafenin yer aldığı “Panorama Tower” (Seyir Kulesi) mevcut. Burası şehre kuşbakışı
bakabileceğiniz en güzel noktalardan biri.
|
Opera |
|
Gewandhaus |
Eşyalarımızı otele biırakıp kısa da olsa şehri tanımaya
çıkıyoruz. Şehir merkezi birkaç saatte gezilebilecek kadar küçük. Görülmesi
gereken çoğu yer Augustusplatz’dan
başlayan Grimmaische Strasse ve bu
caddeye açılan sokaklarda yer alıyor. Burası bir yaya yolu ve üzerinde pek çok
mağaza ve kafe de var.
|
Grimmaische Strasse |
Grimmaische Strasse’den
devam edip 2. sağdan saparak Nikolai Strasse’den devam ederek şehrin en önemli
iki kilisesinden biri olan Nikolai Kilisesi’ne
ulaşıyoruz. Bu kilisenin iç dekorasyonu pastel renklerle boyanmış lotus çiçeği
temalı motifleriyle görülmeye değer ancak kilise içinde fotoğraf çekmek yasak.
Kiliseden tekrar Grimmaische
Caddesi’ne dönüp devam ettiğimizde, şehrin en eski meydanı olan Markt Meydanı’na ulaşıyoruz. Burada yer
alan Altes Rathaus (Eski Belediye Binası)
şu an müze olarak kullanılıyor. Hemen bu binanın karşısından Grimmaischer Caddesi üzerindeki Madler Pasajı ise şehrin görülmesi
gereken başka bir noktası. Birkaç kolu olan pasaja mutlaka girip göz atmanızı
ve fotoğraf çekmenizi öneririm. Yine bu pasajda yer alan Auerbachs Keller, Sakson yemeklerini bulabileceğiniz Almanya’nın en
meşhur restoranlarından biriymiş. Ancak mutlaka rezervasyon yapmak gerekiyor.
|
Madler Passage |
|
Madler Passage |
Markt Meydanı’nın
arkasına doğru devam ederek ulaşılan Bartels
Hof şu an yenilenme görüyor olsa da şehirde görülmesi gereken yerlerden
biri. Bu avlu, içeri doğru devam eden oldukça büyük bir avlu ve etrafından
küçük mağazalar yer alıyor.
|
Bartels Hof |
Buradan Barfussgasschen
Sokağı’ndan (ki anlamı çıplak ayaklar demekmiş) sola doğru devam ederek
ulaşılan küçük meydanda Zum Arabischen
Coffee Baum denilen Kahve Müzesi ve dünyanın en eski kahve evi yer alıyor. Barfussgasschen Sokağı Leipzig gece
hayatının adresiymiş ve daha çok barlar sokağı kıvamında bir ara sokak.
|
Zum Arabischen Coffee Baum |
|
Barfüssgasschen |
Barfuusgasschen
Sokağının solundan sola doğru kıvrılarak Thomaskirche
(St. Thomas Kilisesi)’ne ulaşıyoruz. Hemen bu kilisenin yanıbaşında bu
şehirde doğmuş ünlü besteci Bach’ın şu an müze olan evi (Bosehaus)
yer alıyor. Bach’ın mezarı da şu an Thomaskirche
içinde koruma altına alınmış.
|
Bosehaus |
|
Thomaskirche |
|
Thomaskirche |
Buradan biraz daha güneye şehri çevreleyen bulvarlardan biri
olan Martin Luther Ring’den devam ederek ulaştığımız noktada Neues Rathaus (Belediye Binası)’na
ulaşıyoruz. Bu bina da gerçekten bakmaktan ve fotoğraflamaktan zevk alacağınız
bir yer.
Şehrin merkezinde görülmesi gereken bu yerlerin dışında pek
çok müze de mevcut. Ayrıca şehrin güneydoğusunda yer alan ve hem
Hauptbahnhof’dan hem de Augustusplatz’dan 15 numaralı tramvay ile ulaşılan
Völkerschlachtdenkmal (Halkların Savaşı Anıtı) 150 metrelik yüksekliği ile
Avrupa’nın en büyük anıtı olma özelliğine sahipmiş. Bu anıt Almanların
Napolyon’a karşı kazandığı zaferin 100.yılı sebebiyle yapılmış. Ancak biz
gittiğimizde burası kapalıydı o yüzden 500 basamakla çıkılan 91 metrelik seyir
kulesine çıkamadık. Kış sezonunda saat 16:00’a kadar açık olan anıt,
Nisan-Kasım ayları arasındaki yaz döneminde 18:00’e kadar hizmet veriyormuş.
|
Völkerschlachtdenkmal |
Leipzig’de ne yenir derseniz, Saksonya mutfağını
tadabileceğiniz Auerbechs Keller
dışında eski Belediye Binası’nın altında yer alan Rathaus Keller de yine yöresel yemekleri bulabileceğiniz bir mekan. Ayrıca benim de
birkaç şehirde daha şubesine rastladığım Hans
im Glück adındaki hambugerci Almanya’da daha çok gençlerin rağbet
gösterdiği ve sağlıklı etleri ile bilinen güzel bir hamburgerci. Bunun dışında Markt’da yer alan Alex hem bir bar hem de cafe ve hafif yemekler için tavsiye
edebileceğim bir yer. Alex’in de Almanya’da birkaç şubesi var. Bunun yanında
Markt’da yer alan Spizz Cafe hem kahve
içip soluklanmak için uğranılabilecek hem de geceleri birşeyler içilebilecek
bir caz klübü. Sabah kahvaltı için de tercih edilebilecek bir mekan. Bir de Barfüssgasschen Caddesinin batı ucunda
yer alan 100 Wasser adlı kafe, sabah
kahvaltısı ya da birşeyler içmek için uğrayabileceğiniz güzel bir mekan. Son olarak Lukas adlı kafe de sabah kahvaltısı menüleri ve pastane ürünleri ile ziyaret debileceğiniz başka bir mekan.
|
Hans im Glück |
Leipzig büyük beklentilerle gitmediğim halde gezmekten zevk
aldığım bir şehir olarak anılarıma eklediğim bir kent oldu. Gezmesi kolay, merkezdeki
pek çok mağazası ile başka Alman şehirlerine göre daha fazla alışveriş imkanı
sağlayan ve üniversitesi ile de genç nüfusu barındırdığından oldukça canlı ama bir
o kadar da derli toplu bir şehir burası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder