27 Mart 2017 Pazartesi

DRESDEN



Almanya’nın Floransa’sı olarak bilinen Dresden, aynı zamanda Saksonya eyaletinin de başkenti. Dresden, Leipzig’in 100 km. güneydoğusunda, trenle yaklaşık 1.5 saatte ulaşılan şirin bir kent. Biz de sabah bindiğimiz trenle 10:30’da Dresden’e ulaşıyoruz. Tren bileti gidiş-dönüş 16 Euro. Ancak 1 saatte giden ve daha az durakta duran IC ile gitmeyi tercih ederseniz bilet fiyatı 35 Euro civarına yükseliyor.

Elbe
 

Dresden, içinden geçen Elbe Nehri ile iki yakaya bölünmüş. Ana Tren İstasyonu Hauptbahnhof nehrin güney tarafında kalıyor. Şehir merkezine ulaşmak için Prager Strasse üzerinden kuzeye doğru biraz  yürümek gerekiyor. Burası hayli geniş bir yaya yolu ve üzerinde pek çok mağaza, kafe ve restoran var. Buradan ilerleyerek geniş ama geniş olma dışında pek bir özelliği olmayan Altmarkt Meydanı’na ulaşıyoruz. 

Prager Strasse



 
Altmarkt


Buradan sağa doğru ilerlediğimizde karşımıza Frauenkirche çıkıyor. Bu kilise, barışın simgesi Kadınlar Kilisesi olarak 1743’de tamamlanmış. Ancak 1945’de şehrin neredeyse tamamını yerle bir eden bombalanma sırasında nasibini almış ve yerle bir olmuş. 1990’larn başında yenileme çalışmalarına başlanmış ve 2005’de yeniden açılmış. Kilisenin içi oldukça büyük ve yüksek ama bir o kadar da sade. 

Frauenkirche & Neumarkt
 

Frauenkirche’nin bulunduğu Neumarkt Meydanı’nın hemen yakınındaki  Albertinum eskiden cephanelik olarak kullanılıyormuş ancak günümüzde sanat galerisi olarak hizmet veriyor ve romantik dönemden modern döneme kadar uzanan geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor.


Neumarkt’dan nehre doğru ilerlediğimizde nehrin ve nehir üzerindeki Augustusbrücke (Augustus Köprüsü)’nin harika fotoğraflarını çekebileceğimiz Brühlsche Terasse denilen bölüme geliyoruz. Nehre yüzümüzü döndüğümüzde bu terasın sol tarafında kalan kısım, Barok tarzındaki muhteşem binalarıyla Dresden’in merkezi. Karşı kıyıdan ya da nehir üzerindeki köprülerden bu terasa bakarak gerçekten bir kültür ve sanat şehrinde olduğumuzu anlıyoruz.

Brühlsche Terasse

Brühlsche Terasse'dan şehre bakış

Brühlsche Terasse'dan Elbe & Augustusbrücke

Hemen seyir terasının altında yer alan Kunst Cafe Antik adındaki antikalarla dolu dekorasyonu ile ilgi çekici bir kafede kahve molası veriyoruz. Biraz ısınıp dinlendikten sonra tekrar terasa ve devamında da Residenzschloss denilen Rönesans Dönemi’nden kalma eski kraliyet sarayının yer aldığı Schlossplatz’a ulaşıyoruz. Bu meydanda nehrin karşı kıyısına geçilen köprilerden en bilineni Augustusbrücke de var.

Kunst Cafe Antik


Schlossplatz


Residenzschloss
 

Residenzscloss’un hemen yanında yer alan ve bir zamanlar kraliyet ahırı olarak kullanılan ve günümüzde Ulaşım Müzesi olan  Johanneum’un duvarının dış kısmını süsleyen porselenden yapılmış yaklaşık 100 metre uzunluğundaki Fürstenzug adı verilen mozaiği mutlaka görmenizi ve fotoğraflamanızı tavsiye ederim. Üzerinde 25.000 parça bulunuyormuş ve her biri 1904-1907 yılları arasında Wilhelm Walther tarafından boyanmış. 

Fürstenzug


Biraz daha ilerlediğimizde Semperoper adındaki Opera Binası,  Hofkirche denilen Katolik Kilisesi ve şu an içinde pek çok müzeyi barındıran, görkemli bir avluda kurulu  Zwinger’in çevrelediği Theaterplatz’da buluyoruz kendimizi. 

Semperoper
 

Zwinger, çok büyük bir avlu içinde havuzlar, çeşmeler ve birbirine bağlı 5 köşkten oluşuyor. Bu köşkler, günümüzde kraliyet sanat koleksiyonları, porselen müzesi ve ortaçağ ve rönesans döneminin zırhları ve savaş silahlarının sergilendiği farklı müzelere ev sahipliği yapıyor. 

Zwinger
 

Buradan sonra Augustusbrücke’den geçerek şehrin kuzeyine doğru gidiyoruz. Hemen köprüyü geçer geçmez yine geniş bir yaya yolu olan Hauptstrasse’nin başında altın renkli Augustus Heykeli (Goldener Reiter)  karşılıyor bizi. Buradan devam ederek bu kez Haupstrasse üzerinden ilerleyip Albertplatz’a ulaşıyoruz. Yol üzerinde Hauptstasse’ye açılan sokaklardan birinde yer alan kapalı sabit pazar Markthalle’ye de uğruyoruz.  Markthalle’nin hemen yanındaki Schwarz Markt Cafe’de birşeyler atıştırıp yolumuza devam ediyor ve bu kez Dresden Neustadt istasyonundan dönüş trenimize binerek Leipzig’e doğru yola koyuluyoruz. 

Goldener Reiter

 
Hauptstrasse

Markthalle

Neustadt Dresden Istasyonu


Unutmadan, yine şehrin kuzeyindeki yeni bölümü Neustadt’da Görlitzer Strasse üzerinde yer alan Kunsthofpassage ve buradaki Music House görülmesi gereken yerlerden biri. Burası yağmur yağdığında müzik çaldığı söylenen rengarenk evlere ev sahipliği yapan güzel bir avlu. Pasajın Elementler Avlusu olarak adlandırılan bölümünde yer alan evlerin cephelerinde elementleri temsil eden figürler yer alıyor.


Dresden, kanımca zaman ayırarak detaylı gezilmesi gereken bir şehir. Zamanım kısıtlı olduğundan gereken ilgiyi gösterememiş olsam da her adımında sanat kokan gezip görmekten büyük zevk aldığım bir şehir oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder