Almanya’nın en büyük 2.kenti olan Hamburg, aynı zamanda
Avrupa’nın Rotterdam’dan sonra ikinci büyük limanıymış. Bünyesindeki 100ü aşkın
konsolosluk nedeniyle de “Dünyaya Açılan Kapı” olarak nitelendiriliyormuş. Istanbul’dan Hamburg’a günde birkaç kez
yapılan THY seferleri ve farklı havayollarının seferleri ile 3 saatte ulaşım
mümkün.
|
Alster Gölü |
Havalimanı şehir merkezine yaklaşık 25 km. uzaklıkta.
Havalimanından şehir merkezine taksi ile ulaşımın dışında S1 tren hattıyla da
25 dakikada ulaşım mümkün. S1 İstasyonu,
hem Terminal 1’den hem de Terminal 2’den rahatça ulaşılabilen bir
noktada yer alıyor ve makinelerden alacağınız 3.20 Euro’luk biletlerle seyahat
ediliyor. Dilerseniz günlük, 2 günlük veya 3 günlük biletler de mevcut. Ayrıca
internetten veya belli turizm ofisi noktaları ve kaldığınız otelden alabileceğiniz
Hamburg Kart’ıyla hem kaldığınız müddetçe toplu taşımayı ücretsiz
kullanabiliyor hem de birçok turistik mekana, kanal turlarına ve müzeye
indirimli girme fırsatı yakalıyorsunuz. Hamburg Kart’ın fiyatı 9.9 Euro’dan
başlıyor ve kalacağınız gün sayısı ve kişiye göre değişiyor. Ancak 2 kişi veya
daha kalabalık seyahat ediyorsanız grup bileti almak daha avantajlı.
|
Hauptbahnhof |
Biz de biletimizi alıp S1 ile 25 dakikada Hamburg Hauptbahnhof’a ulaşıyoruz. Ancak
aynı yolla havalimanına dönmek isterseniz dikkat edilmesi gereken bir husus
var. S1 hattının havalimanına giden
rotasında sadece gidiş yönünün ilk 3 vagonu havalimanınan gidiyor, diğer
vagonlar ise belli bir durakta ayrılarak başka bir noktaya gidiyor.
Hauptbahnhof’taki yer işaretleri gidiş yönüne göre konmadığından trene binerken
gidiş yönündeki ilk üç vagona binmek konusuna
dikkat etmek gerek.
|
Binnenalster |
Şehir merkezine ulaşır ulaşmaz tren istasyonuna çok da uzak
olmayan otelimize eşyalarımızı bırakıp zaman kaybetmeden şehri tanımaya
başlıyoruz. Otelden satın aldığımız Hamburg Kart ile U1 hattıyla ilk olarak Alster Gölü’nün kenarında tekne
turlarının da kalktığı nokta olan Jungferstieg’e
gidiyor ve Binnenalster (İç Alster Gölü)çevresinde kısa yürüyüş yaptıktan
sonra 13:30’daki göl turuna katılıyoruz. Rehberli bir tur olsa da mevsim
dolayısıyla sadece Almanca rehberlik
verilen turda, hem Binnenalster (İç Alster
Göl)’ü hem de Aussenalster (Dış Göl)’ü kapsamlı olarak görüyoruz. 1 saatlik turun
bedeli 15 Euro. Ancak Hamburg Kart’ımız olduğundan indrimli olarak 13 Euro
ödüyoruz.
|
Binnenalster |
|
Aussenalster |
|
Aussenalster |
Göl turumuzdan sonra hemen gölün yakınında Altstadt
bölgesinde yer alan Rathaus (Belediye
Binası) ve bu çevredeki St. James Kilisesi
ile St. Petri Kilisesi’ni görüyoruz.
Ayrıca Rathaus Meydanı’nın bulunduğu bölgeye eski şehrin merkezi kabul edildiği
için Alter Wall deniliyor. Rathaus Meydanı’ndan başlayan Mönckebergstrasse, Jungferstieg ve kanallar üzerinden köprülerle geçilen şehrin daha
yeni bölgesi Neuer Wall’da yer alan Gansemarkt arasında kalan bölge tam bir
alışveriş cenneti. Burada hem pahalı markaların mağazalarını hem de pek çok
zincir markaların mağazalarını görmek mümkün. Burada biraz dolaşıp nehir
kenarında Alex adında Almanya’da
başka yerlerde şubesi bulunan kafe barda birşeyler atıştırıyoruz. Bu bölgede
hemen Alex’in karşısından içeri
açılan sokakta pek çok pasaj var. Bunların en bilinenleri Kaufmannhaus ve Bleichenhof.
Bir de hemen Jungferstieg’de yer alan
Europa Passage en büyüklerinden.
|
Rathaus Meydanı |
|
Rathaus |
|
Rathaus Meydanı |
|
Neuer Wall |
Hamburg’un Red Light
District’i olarak da bilinen Reeperbahn
Strasse’ye gitmek üzere metroya binip bu kez Reeperbahn istasyonunda iniyoruz. Özellikle Cuma ve Cumartesi
geceleri burası hayli kalabalık oluyormuş. Cumartesi akşamları, sabahın ilk
ışıklarına kadar eğlenenler Pazar sabahı 5:00de açılan Balık Pazarı (Altona Fischmarkt)’a uğrayıp burada
kahvaltı edip evlerine öyle dönüyorlarmış. Bizim şehirde geçirecek Pazar
günümüz olmadığından hem Reeperbahn’ı
hem de balık pazarını bir öğleden sonra görüp fotoğraflamakla yetiniyoruz. Reeperbahn’ın bir özelliği de bir döneme
imza atan Beatles grubunun meşhur olmadan önce ilk konserlerinden birini burada
yer alan bir meydanda vermiş olmasıymış ve buraya da Beatlesplatz adı verilmiş.
|
Reeperbahn |
|
Beatlesplatz |
|
Fischmarkt (Balık Pazarı) |
|
Fischmarkt (Balık Pazarı) |
|
Fischmarkt (Balık Pazarı) |
Reeperbahn
Caddesi’nin doğu ucu St. Pauli ve
buranın nehre yakın tarafında Landungsbrücken
durağı ve buradan başlayan rıhtım bölgesi yer alıyor. Nehir kenarında Landungsbrücke ile Fischmarkt (Balık Pazarı) arasında 10 iskeleden oluşan uzun bir
rıhtım bölgesi var. 6. ve 7. İskelelerin arasında da 1910 tarihli tarihteki en
eski tüp geçitlerden biri olan AlterElbtunnel
(Eski Elb Tüneli) yer alıyor. Bu tünele inerek yürüyüp karşı yakaya geçmek
ve orada yer alan seyir noktasından eski şehri fotoğraflamak şehirde yapılması
gereken ritüellerden biri. Tünelde aynı zamanda kısıtlı da olsa araç geçişi var
ve arabalar asansörle tünele indirilip çıkarılıyor. Bu asansörlerden araç
olmadığı zamanlar insanlar da faydalanıyor. Tünel, Elbe nehrinin 21 metre
altında inşa edilmiş.
|
Elbtunnel |
|
Tünelin karşı yakasından St. Michaelis Kilisesi |
|
Rıhtımlar Bölgesi |
|
Landungsbrücken Durağı |
St. Pauli Bölgesi’nde
görülmesi gereken noktalardan biri de St.
Michaelis Kilisesi. Buraya ayrıca Landungsbrücken durağından ya da Baumwall durağından birkaç dakikalık yürüyüşle de ulaşmak mümkün.
Kilise, kış sezonunda 17:30’a kadar yaz sezonun da ise 19:30’a kadar açıkmış.
|
St. Michaelis Kilisesi |
Fuar (yani Messe)’ye yakın bir noktada yer alan Planten un Blomen Parkı da Hamburg
halkının dinlenmek ve haftasonlarında hoşça vakit geçirmek için uğradıkları bir
yer. Buraya, Messe’ye giden otobüslerle rahatça ulaşılabildiği gibi Gansemarkt’ın biraz kuzeyinde yer alan Stephanplatz’dan da ulaşmak mümkün. Ancak bizim gittiğimiz
dönemde mevsimden dolayı olsa gerek parkın pek de etkileyici olmadığını
söylemem gerek. Bu parkın içinde bir de göl yer alıyor.
|
Planten un Blomen |
|
Planten un Blomen |
Ayrıca, 2. Dünya Savaşı sırasında büyük zarar görüp yıkılan
ve şu an yenileme çalışmaları devam ettiğinden büyük bir iskele ile çevrili St. Nikolai Kilisesi, neredeyse şehrin her
yerinden rahatça görülebiliyor. Ancak Kilise, şu an bir kilise değil, bir anıt
olarak hizmet veriyor.
Şehrin Hafencity
adı verilen güneyinde yer alan ve St.
Nikolai Kilisesi’nden devam ederek kanal üzerindeki köprülerle ulaştığımız
bölümünde yer alan Miniatur Wunderland,
dünyanın en büyük tren yolu maketinin sergilendiği yer. Burası aynı zamanda
Avusturya, Amerika, İsviçre, kalkan ve inen uçaklarıyla bir havalimanı ile
Hamburg’un bazı kesimlerinin maketlerinin de yer aldığı büyük bir sergi alanı.
Giriş ücreti ise 13 Euro olan Miniatur
Wunderland, gezerken zevk aldığımız
noktalardan biri oluyor.
|
Miniatur Wunderland |
|
Miniatur Wunderland |
|
Miniatur Wunderland |
|
Miniatur Wunderland |
Hazır yeri gelmişken, Hafencity, aynı zamanda Elbphilarmonie ya da kısaca Elphi olarak bilinen ve Ocak 2017'de açılan konser salonuna ev sahipliği yapıyor. Burası dünyanın en büyük ve akustik olarak en ileri konser salonlarından biriymiş. Elphi, 108 metre yüksekliği ile Hamburg'un yaşanılan en yüksek binası olma ünvanını da elinde tutuyormuş.
Son olarak Hamburg’da ne yenir derseniz, Almanya’nın
klasikleri dışında, özellikle liman kenti olmasından dolayı deniz ürünleri pek
meşhurmuş. Alster Gölü kenarında yer alan Alex
ve hemen buranın yanındaki Mio gün
içinde veya akşamları uğrayıp birşeyler içmekten ya da atıştırmalık bir şeyler
yemekten zevk alacağınız mekanlar. Ayrıca Rathaus’a
yakın köprülerden biri olan Adolphsbrücke’nin
başında yer alan Brauhaus Joh.Albrecht
tavsiye edebileceğim diğer bir restoran. Bunun dışında Rathaus Meydanı yakınındaki beyaz portiko’lu Alsterarkaden’de
yer alan Arkaden adlı kafe ve yine
Jungferstieg’de yer alan Joe & the
Juice adlı kafeleri tavsiye edebilirim.
|
Alsterarkaden |
|
Arkaden Cafe |
|
Mio |
Hamburg Avrupa’nın büyük bir liman kenti olmasının yanısıra
kanalları ve kanallarının üzerinde yer alan köprüleriyle Almanya’nın Venedik’i
olarak da biliniyor. Hamburg kanalları üzerinde Venedik’tekinden daha fazla
köprü varmış. Bu güzel şehirde çok kısıtlı zamanımız olduğundan ne yazık ki müze
gezme firsatımız olmadı, ancak zamanınız varsa görülebilecek pek çok sanat
müzesinin olduğu bilgisini de eklemeliyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder