Katanya’nın güneyindeyiz
bu kez. İlk durağımız Katanya’nın yaklaşık 90 km. güneyindeki Noto oluyor. Noto’ya varır varmaz
bal rengi binaları dikkatimizi çekiyor. Buradaki toprak yapısından dolayı bal rengi
taşlardan inşa edilmiş barok yapılardan oluşan Noto, adeta bir film
setindeymişiz gibi hissettiriyor bize.
|
Noto |
Şehir kapısından (Porta Reale) geçerek girdiğimiz Noto’nun
eski merkezine izinli araçlar hariç sadece yaya olarak girilebiliyor. Biz de Porta Reale’den girer girmez karşımıza
çıkan ana caddeden geçerken sırasıyla Santissimo
Salvatore, Duomo (San Nicolo Katedrali) ve San Domenico Kilise’lerini görüyor ve
fotoğraflıyoruz. Her yıl Mayıs ayının
3.haftası düzenlenen şenlikte çiçeklerle donatılan sokak da görülmesi gereken
diğer bir nokta. Bir de bu sokağa girer girmez sol tarafınızda muhteşem
bir barok bina sizi selamlıyor olacak.
|
Porta Reale |
|
Noto |
|
Noto |
|
Çiçek Sokağı :) |
|
Santissimo
Salvatore |
|
Duomo |
Noto’ya yaptığımız bu
kısa ziyaret ve kahve molasından sonra biraz daha kuzeyde Katanya ve Noto
arasında yer alan Siracusa’ya doğru yola çıkıyoruz. Siracusa’nın bir ada olan
ortaçağ bölümü Ortigia olarak biliniyor. Antik şehir bölümü ise Ortigia’dan
arabayla 10-15 dakika uzaklıkta yer alıyor.
|
Ortigia |
|
Ortigia |
İlk olarak Ortigia’ya
gidiyor ve aracımızı park ettikten sonra şehri yaya olarak keşfe başlıyoruz.
Burası aynı zamanda Arşimet’in şehriymiş. Arabayı park edip şehir merkezine
giden köprüden geçer geçmez Antik Apollo Tiyatrosu kalıntıları karşılıyor bizi.
Biraz daha ilerlediğimizde, Arşimet Meydanı’na ulaşıyoruz. Bu meydanın adı
Arşimet Meydanı olsa da meydanın en önemli yapısı Artemis Heykeli.
|
Apollo Tiyatrosu |
|
Arşimet Meydanı |
Burayı da gördükten sonra
artık şehrin tam içine doğru dalıyor ve Duomo Meydanı'na ulaşıyoruz. Sonrasında
sahile ulaştığımız noktada bir havuz ve havuzda yer alan papirüsleri görüyoruz.
Eski dönemlerde yazmanın en önemli gereci olduğundan papirüsler hayli
kıymetliymiş. Tam bu noktada başlayan ve sahile paralel uzanan pek çok restoran
var. Biz de bunların ilkinde bir şeyler yiyoruz ama açıkçası servisinden pek
memnun kalmadığım için tavsiye edemeyeceğim. Onun yerine, şehir içinde yer alan
pek çok şirin restorandan birini
deneyebilirsiniz.
|
Duomo Maydanı |
|
Papirüs havuzu |
|
Ortigia sokakları |
|
Bir restoran... |
|
Ortigia sokakları... |
|
Ortigia sokakları... |
|
Ortigia sokakları... |
Yemek sonrasında biraz
daha Ortigia sokaklarında dolaşıp kayboluyor ve harika fotoğraflar çektikten
sonra günümüzün son durağı Siracusa’nın Antik kalıntılarını görmek üzere tekrar
yola koyuluyoruz. Siracusa’nın Antik Şehir Bölümü'nü gezmek
için 10 Euro ödüyor ve antik alana girdiğimizde sırasıyla Antik Yunan
Tiyatrosu’nu, Taş Ocaklarını ve Antik Roma Tiyatrosu kalıntılarını görüyoruz.
Taş Ocaklarının yeşillikler içinden geçilen yolu ve büyük bir kulağa benzetilen
kapısından geçerek ulaşılan mağara bölümü sıcak günün sonunda bize cennet gibi
geliyor. Belki de bu yüzden Taş Ocağı bölümü “Cennet” olarak anılıyormuş.
|
Antik Yunan Tiyatrosu |
|
Taş Ocaklarına giden yol |
|
Taş ocağı |
|
Antik Roma Tiyatrosu |
Burayı da gördükten sonra
biriktirdiğimiz güzel anıları da yanımıza alarak artık Katanya’ya dönme vaktimiz
gelip çatıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder