Norveç’in başkenti Oslo’ya
THY’nin tarifeli seferi ile yaklaşık 3.5 saatte ulaşıyoruz. Havalimanı, şehir
merkezinden 35 km. uzaklıkta ve merkeze gitmek için taksi dışında shuttle
otobüs, lokal tren ve “Flytoget” adındaki özel bir tren kullanabilirsiniz. Bunlardan en pratik olanı lokal tren.
Hem lokal tren hem de Flytoget 25
dakikada şehir merkezine ulaşıyor. Tek farkları ”Flytoget”in fiyatının lokal trene göre pahalı olması ama hem daha
az talep gördüğü hem de sadece havalimanı ve şehir merkezi arasında çalıştığı için
daha tenha olması. Biz de hemen
havalimanı binası içinden erişilebilen tren istasyonuna gidiyor ve girişindeki
makinelerden bilet alarak lokal trenle şehir merkezine gidiyoruz. Bilet ücreti
kişi başı 93 Norveç Kronu (yaklaşık 40 TL).
|
Oslo S |
Trenimize bindikten yarım
saat sonra merkez tren istasyonunda (yani Oslo S durağında) ve dolayısıyla
şehir merkezine çok yakın olan otelimizdeyiz. Eşyalarımızı bırakıp hemen dışarı
çıkıyor ve Oslo’yu tanımaya başlıyoruz. İlk durağımız, Aker Brygge denilen liman bölgesi oluyor. Otelden çıkıp Oslo’nun merkezi sayabileceğimiz
Karl Johans Caddesi’nden ilerleyerek,
önce sağda Katedrali sonra biraz daha ilerleyerek Parlamento Binası’nı
görüyoruz. Bu yolun en sonunda ise parkın içinde Kraliyet Sarayı yer alıyor. Aker Brygge’ye ulaşmak için ise
Parlamento Binası’nı geçer geçmez sola dönerek City Hall (Belediye Binası)nın
yanından geçip deniz tarafına ilerlemek gerekiyor. Karl
Johans Caddesinde Parlamento Binası’nın hemen karşısında Oslo’nun en meşhur
ve belki de binası en göze çarpan oteli Grand
Hotel yer alıyor. Yine bu meydanda parkın hemen yanında National Theater (Ulusal
Tiyatro)nun güzel binası da karşımıza
çıkıyor. Parlamento Binası, Grand Hotel ve hemen bu meydandaki parkı
fotoğraflayıp City Hall (Belediye
Binası)na doğru ilerliyoruz. City Hall, aynı zamanda Nobel Barış ödüllerinin
verildiği binaymış. Hemen yanında Nobel
Peace Center (Nobel Barış Merkezi) yer alıyor. Nobel ödülü verildikten sonra, ödülü alan
kişi, bir gelenek olarak Grand Hotel’in balkonundan halkı selamlarmış.
|
Katedral |
|
Parlemento Meydanı ve Grand Hotel |
|
Parlemento Binası |
|
City Hall |
|
Nobel Barış Merkezi |
Belediye Binası’nın
bulunduğu geniş meydanda pek çok hediyelik eşya dükkanı ve restoran, kafe var.
Ancak biraz daha sabredip liman bölgesindeki kafe ve restoranlarda mola vermenizi
tavsiye ederim. Limanı karşımıza aldığımızda sol tarafta Akershus Kalesi sağ tarafımızda ise yeni yapılan modern yapılı
liman bölgesi Aker Brygge yer alıyor.
Bu ikisinin arasında ise adalara giden feribotlar ve deniz otobüsleri ile fiyort
turu yapan turistik teknelerin kalktığı iskeleler yer alıyor. Aker Brygge’nin denizle buluştuğu en uç
noktada ise Modern Sanat Müzesi, Astrup Fearnley Museum of Modern Art
var.
|
Aker Brygge |
|
Aker Brygge |
|
Astrup Fearnley |
|
Aker Brygge'den Kale |
Oslo denilince benim ilk aklıma
gelen yer Aker Brygge. Burada mutlaka
zaman geçirin. Buradan körfezin ve görülebilen adaların manzarasını ve
yakalayabilirseniz güneş batımını mutlaka seyredin. Güneş batımı demişken, yaz
aylarında öyle alıştığımız gibi erken saatlerde batmıyor güneş buralarda. Saat
23:00’e gelirken batmaya başlıyor ve ben gökyüzünün tamamen simsiyah olduğuna
tanık olamadım. Tabi kış aylarında da tam aksine güneş bir türlü doğmuyormuş...
|
Lekter'n |
|
Aker Brygge |
|
Lekter'n |
Ertesi gün ilk durağımız
Kale oluyor. Kaleyi gezdikten sonra liman bölgesine inerek 3 No’lu rıhtımdan
kalkan Viking Gemisi görünümlü yelkenli tekne ile Adalar’ın yakınından geçen ve
böylece fiyordun değişik bölgelerini görme şansı tanıyan 2 saatlik fiyort turu yapıyoruz.
Tur ücreti 299 Kron (yaklaşık 140 TL). Adalar arasında dolaşmak bölgeyi tanımak
açısından zevkli ama adaların çoğu doğal koruma alanı olduğundan pek fazla ev
yok, üzerinde yaşanılan birkaç adadaki evin de arsaları hazineye aitmiş ve bu
yüzden de evler pek el değiştiremiyormuş.
|
Kale |
|
Kale |
|
Kale |
|
Fiyort Gezi Gemisi |
|
Adalar |
|
Fiyort turu |
Öğleden sonra bu kez
rotamızı şehrin biraz daha kuzeyinde yer alan daha bohem bir bölge olan Grünerlokka’ya çeviriyoruz. Buraya
giderken geçtiğimiz Damstredet, çok
şirin eski evlerin olduğu yokuşlu küçük bir sokak.
|
Damstredet |
|
Damstredet |
Grünerlokka , Katedralin kuzeyinde kalan Youngstorget
Meydanı’nın daha kuzeyinde Akerselva Nehri’nin
kuzeydoğusunda yer alan bir bölge. Buradaki Olaf
Ryess Plass (Olaf Ryess Meydanı) ile buraya açılan caddeler, kafeler ve
restoranlarla dolu. Ayrıca nehir kenarında yer alan Bla adındaki mekan ile hemen yanındaki Bortenfor mola vermek isteyeceğiniz yerler. Grünerlokka’ya ulaşmadan önce nehrin diğer yakasında yer alan
grafitilerle dolu Ingens Gate geçidi
ve civarındaki sokaklar görülmeye değer.
|
Youngstorget |
|
Grünerlokka |
|
Grünerlokka - Ingens Gate |
|
Grünerlokka |
|
Bortenfor |
Oslo’nun olmazsa
olmazlarından biri de National Gallery
(Ulusal Galeri). Buraya giriş Perşembe günleri ücretsiz, onun dışındaki
günlerde 100 Kron (yaklaşık 40 TL). Sergilenen eserlerden en bilineni ve
önemlisi de Munch’un “Scream” (Çığlık)
adlı tablosu. Sanatçının şehirde ayrı bir müzesi daha var. Ulusal Galeri’yi ziyaret ettikten sonra 12 No’lu tramvaya
binerek Vigeland Parkı’na gidiyoruz. Vigeland Park, ismini burada granitten
yapılmış harika eserleri sergilenen Vigeland’dan
alıyor ve hemen yanında yer alan Frogner
Park ile bir gölle ayrılıyor. Parktaki harika sanat eserleri ve
tabi gölün manzarası Oslo’ya gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerler.
|
Scream - Çığlık Tablosu |
|
Vigeland Park |
|
Vigeland Park |
|
Vigeland Park |
|
Vigeland Park |
|
Frogner Park |
Biz de parkı ziyaret
ettikten sonra satın aldığımız günlük bilet ile bu kez Adalar’ın birini ziyaret
etmek için tekrar 12 No’lu tramvay ile liman bölgesine gidiyoruz. Günlük
biletle 24 saat içinde tüm toplu taşıma araçlarına binilebiliyor ve bu biletin
ücreti 90 Kron (yaklaşık 40 TL). Biletler ya istasyonlarda ve duraklarda yer
alan makinelerden ya da şehirdeki herhangi bir “7 Eleven” mağazasından satın
alınabiliyor. Ancak ilk kullanıldığında otobüs, feribot ya da tramvay
girişlerinde yer alan makinelerden aktive edilmesi gerekiyor.
|
Hovedoya |
Biz de limandan bu kez
deniz otobüsüne binerek en yakındaki ve en büyüğü olduğunu duyduğumuz Hovedoya Adası’na gidiyoruz. 10 dakikada
adadayız ancak hem bindiğimiz deniz otobüsü hem de adanın plajı hayli
kalabalık. Adada plaj ve yat limanı dışında bir de ormanlık alan var ve
insanlar buralarda piknik yapıyorlar. Fazla bir yerleşim olmadığından ve denizi
de bizler gibi Akdeniz ve Ege’nin harika sularına alışık insanlar için pek
cazip gelmediği için bir sonraki deniz otobüs ile anakaraya Oslo merkeze
dönüyoruz.
Bu kez hedefimiz, lisedeyken kitabını okuduğum Kon-Tiki adlı sal
ile ekibiyle Güney Amerika’dan Paskalya Adası’na yolculuk eden Thor Heyardahl’ın
yaşamı boyunca yaptığı değişik deniz keşiflerinin sergilendiği Kon-Tiki Müzesi.
Müzeye gitmek için 30 No’lu otobüsle Bygdoy
Bölgesi’ne gidiyoruz. Burası Viking Gemi Müzesi, Norveç Deniz Müzesi, Norsk Folkemuseum denilen ve açık havada
eski ahşap Norveç evlerinin sergilendiği müzenin de yer aldığı bir yarımada. Ayrıca
bahçe içinde güzel evlerin yer aldığı oldukça yeşil bir yerleşim bölgesi.
|
Kon-Tiki |
Oslo’da tam anlamıyla
gezip müzeleri de görmek isterseniz 3-5 güne ihtiyaç var. Biz zaman bulup
gidemedik ama zamanınız kalırsa trenle gidilebilecek yerlerden biri de 45
dakika uzaklıktaki Fredrikstad. Buranın da eski şehir bölümü görülecek yerler arasında
sayılıyor. Ve de Holmenkollen Bölgesi’nde
1923’de kurulmuş Kayak Merkezi, Ski
Museum (Kayak Müzesi) ve içinde yer alan Ski JumpTower denilen atlama kulesine ev sahipliği yapıyor. Yüksekliğinden
dolayı şehrin harika manzarasının görüldüğü söylenen nokta da görülecekler
listesinde ama biz zamansızlıktan burayı göremiyoruz.
Gelelim Oslo’da ne
yenilir konusuna... Norveç’te bütün İskandinav ülkelerinde olduğu gibi balık ve
özellikle de somon ağırlıklı yemekler mevcut. Youngstorget Meydanı’ndaki “Fiskeriet”
lokal balık yemeklerinden tatmak ve kremalı balık çorbasından içmek için çok
doğru bir seçenek. Yeri, hemen İşçi Partisi Binası ve Halk Tiyatrosu’nun olduğu
devasa binanın alt katında. Fiyatları da Norveç’teki diğer yerlere göre hayli
uygun sayılır. Ana yemekler 160-260 Kron aralığında (yaklaşık 75-120 TL aralığı).
Hemen Radhusgata’da Kale’nin yanında
yer alan Cafe Skansen de somon balığı
denemek için güzel bir seçenek. Ana yemekler 250-300 Kron (110-140 TL civarı)
aralığında. Youngstorget Bölgesi’ndeki
şubesinde tattığımız hamburgerini çok beğendiğimiz Illegal adlı hamburgerci de canınız hamburger çekerse tavsiye
edebileceğim bir yer. Bir şubesi de Grünerlokka’da
var. Kahvaltı için ise kaldığımız otelin alt katında yer alan RentMel’i ve harika hamur ürünleriyle United Bakeries önerebileceğim mekanlar.
United Bakeries, Parlamento Binası’nı
biraz geçtikten sonra Karl Johans
Caddesi’nin üzerinde parkın karşısında sağda yer alıyor. Kafeden çıkıp sağa ilk
sokağa döndüğünüzde ise Ulusal Galeri’desiniz. Ayrıca Aker Brygge’de Jamie’s, TGIF gibi pek çok zincir restoranın
şubesi var. Aker Brygge’nin hemen
girişindeki Lekter’n bir şeyler içmek ve müzik dinlemek isterseniz
uğrayabileceğiniz bir bar. Manzarası da denizin hemen yanında olduğu için
görülmeye değer. Ancak Oslo gerçekten pahalı bir şehir, yemek içmek için
ödenen parayı TL’ye çevirdiğinizde dudak uçuklatıyor. O yüzden TL hesaplamaya
hiç geçmeden Kron olarak düşünmekte fayda var:)
|
Illegal Burger |
|
Fiskeriet |
Oslo, beklediğimden daha
büyük bir şehir olarak karşıladı beni. Çok fazla görülecek yeri, müzesi var. Gezerken
zevk alacağınız pek çok noktası var ve Güney Avrupa şehirleriyle kıyaslandığında
çok daha güvenli. Buraya yolunuz düşerse en az 4-5 gün ayırmakta fayda var ki
etrafındaki yerler de görülebilsin. Biz de dolu dolu geçen dört güzel günün
ardından güzel anılar biriktirerek ayrılıyoruz bu İskandinav şehrinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder