Antik çağlardaki adı Mimas olan Mordoğan Köyü, Karaburun’a
çok yakın bir mevkide yer alıyor. Havalimanından yaklaşık 1 saatte ulaştığımız
Mordoğan, aynı zamanda nergis çiçeğinin de ana yurdu sayılıyormuş. Her yıl
aralık ayından şubat sonuna kadar Mordoğan ile Karaburun arasındaki tarlaların
beyaz ve sarı renkteki nergislerle süslü olduğu söylenir. Ancak biz gittiğimizde
henüz nergisler tam açmadığından Karaburun’un Yeni Liman bölgesinde açılan ufak
pazarı dışında fazlaca bir nergis görme şansımız olmadı. Ancak orada gördüğümüz
nergisler bile hem görüntüsü hem de kokusu ile bizleri büyüledi.
Nergis pazarı |
Nergis pazarı |
Yeni Liman |
Ege Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre Karaburun
ve Mordoğan’daki 650 dönümlük alanda yılda yaklaşık 25 milyon nergis çiçeği
yetiştiriliyormuş. Kış çiçeklerinden biri olan ve bu sebeple de soğuğa
dayanıklı olan nergis, ocak ayının sonundan mart ayına kadar çiçek açıyormuş.
Çin inanışına göre nergis çiçeklerinin yeni yılın ilk günlerinde açması o yılın
bereketli olacağı anlamına geliyormuş.
Hazır yeri gelmişken biraz da nergisin adının geldiği
Narkissos efsanesinden bahsedelim. Efsane bu ya, dünyanın en güzel erkeği
Narkissos Karaburun’da yaşarmış ve civarda yaşayan bütün kızlar hatta periler
bile ona aşıkmış. Ondan yüz bulamayan perilerden biri Tanrı Zeus’a gidip onu
cezalandırmasını istemiş. Zeus da onun isteğini kabul edip “Başkalarını
sevmeyen kendini sevsin” diyerek Narkissos’u kendini aşırı beğenir hale
getirmiş. Bir gün kendi aksini suda gören Narkissos yine kendine bakarken düştüğü
gölde ölünce düştüğü yerde nergis çiçekleri çıkmış. Periler de rengi ve
kokusuyla çok beğendikleri bu çiçeğe nergis adını vermişler.
Nergisin hikayesinden sonra biraz da Mordoğan’da
göreceklerinizden bahsedelim. Aslında Karaburun’un bir mahallesi olan Mordoğan,
taş evleri ve 14.yüzyılda inşa edilen Ayşe Kadın Camii ile biliniyor. Kesme taş
kullanılarak tek kubbeli inşa edilen camii, Ayşe isimli genç bir kızın ölürken
son arzusu olan “çeyizimi satın, cami yaptırın” vasiyeti üzerine annesi
tarafından yaptırılmış. Buranın en önemli özelliği Ayşe Kadın’ın çeyizlerindeki
nakışlarından yola çıkılarak kubbesine nakşedilmiş resimler. Ancak ne yazık ki bu
boyamalar nemden dolayı biraz hasar görmüş durumda. Bir de caminin hemen
yanında Müesser Aktaş adlı emekli bir öğretmenin eskiden kendi okuduğu okulda
kendi çabalarıyla bir araya getirdiği küçük Etnografya Müzesi’ni de görmeden geçmeyin derim.
Mordoğan |
Ayşe Kadın Cami |
Ayşe Kadın Cami |
Mordoğan |
Mordoğan |
Müze |
Müze |
Müze |
Müze |
Müze |
Müze |
Mordoğan |
Mordoğan’dan sonraki durağımız önce Karaburun Yeni Liman
Bölgesi sonra da Karaburun sahili oluyor. Buradaki balık lokantalarının birinde
balık yiyerek yapılması gerekenleri tamamlayıp yolumuza Urla’ya doğru devam ediyoruz.
Karaburun |
Karaburun |
Karaburun |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder