Gaziantep benim için defalarca iş için gittiğim ve iş
sebebiyle kebapçıları ve iş yerimin dışında pek bir yerini göremediğim bir
yerdi. Belki de onlarca kez yolumun düştüğü şehri gezip tanımak bu sefere
kısmet oldu.
Bu kez uçakla gelmek yerine Adıyaman’dan yola çıkarak
kara yoluyla Gaziantep’e ulaştık. Yol üzerinde sırasıyla Fırat Nehri üzerindeki
Atatürk Barajı, dillere destan Halfeti ve Birecik durak noktalarımız oldu.
|
Kuşbakışı Atatürk Barajı |
Atatürk Barajı, oldukça geniş bir alanda ve uçaktan Adıyaman
Havalimanına inerken harika görüntüler veriyor. Bu görüntülerden sonra Atatürk
Barajı seyir terasından baraj gölüne uğradık. Sonrasında Urfa’ya doğru
ilerleyerek şehrin siyah gülleriyle ünlü kasabası Halfeti’ye ulaştık. “Yavaş
Şehir – Citta Slow” Halfeti, bir güneydoğu kasabasından ziyade bir sahil
kasabasındaymış izlenimi veriyor insana. Şanlıurfa’nın yaklaşık 100 km.
batısındaki Halfeti’nin bir bölümü sular altına kalmış. Sulara gömülen
kasabanın sadece minareleri görünen camileri gerçek üstü bir görünüm veriyor.
Fırat’ın doğu yakasında kurulan Halfeti’nin yanı başında Birecik ve buranın
hemen karşısında da Gaziantep var. Halfeti’nin batık şehrine merkezdeki
teknelerle ulaşılıyor. Teknelerle batık şehir dışında Rumkale’yi de görüyoruz.
Hz.İsa’nın havarilerinin Rumkale’deki bir mağarada İncil’in nüshalarını
çoğalttığı söyleniyor. Biz de bu teknelerle çok zevkli bir yolculuk yapıyor ve
geri dönüp Birecik’e doğru yolumuza devam ediyoruz. Birecik’te Fırat Nehri
kıyısındaki restoranlardan biri olan Gül
Baba’da yörenin meşhur patlıcan kebabının tadına bakıyoruz. Birecik’in
başka bir özelliği de kelaynak kuşları. Kelaynak kuşları, sadece Mısır’daki Nil
Vadisi’ni ve Halfeti-Birecik hattını severmiş. Bugün koruma altına alınan
kelaynaklar için yapılmış güzel bir müze ve koruma alanı da var Birecik’te ve
bölgeye yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim. Bu molalardan sonra Adıyaman’dan
başladığımız yolculuğumuza Gaziantep’e doru devam ediyoruz.
|
Halfeti |
|
Halfeti |
|
Halfeti |
|
Patlıcan Kebabı |
|
Kelaynak Koruma Alanı |
|
Kelaynaklar |
Zeugma Antik Kenti’nin orijinal yerini de görmek için
durakladıktan sonra akşam saatlerinde Gaziantep’e varıyoruz. Şehri gezmek için
tek günümüz var. Bu günün en önemli bölümünü de bir gün önce kurulduğu yeri
gördüğümüz ve adını bir bölümü sular altında kalmış Zeugma Antik Kenti’nden
alan ve kanımca Türkiye’nin en önemli müzelerinden biri olan Zeugma Müzesi’ni
görmeye ayırıyoruz. Bu müze gerçekten çok etkileyici ve görülmesi gereken bir
yer. Burası, Zeugma Antik Kenti’nin şimdilerde sular altında kalan bölümünden
çıkarılan mozaik ve arkeolojik eserlerin sergilendiği bir müze olmasının yanı
sıra “Anadolu’nun Mona Lisa”sı olarak da bilinen “Çingene Kızı” mozaiğinin de
sergilendiği müze… Müzeye giriş 20 TL ve müzekart geçerli.
|
Zeugma |
|
Zeugma |
|
Zeugma Müzesi |
|
Zeugma Müzesi
|
|
Çingene Kızı |
Gaziantep’in bir başka önemli özelliği de Kurtuluş Savaşı yıllarında
Fransız işgaline karşı verdiği mücadele. Hatta adının başındaki “Gazi” ünvanı
da bu kahramanlıklara ithafen verilmiş. Bu kahramanlıkları anlatan Milli
Mücadele Müzesi de şehirde görülmesi/gezilmesi gereken noktalardan bir diğeri. Ayrıca eskiden su kaynağı ve banyo olarak kullanılan Kastel
de hemen Milli Mücadele Müzesinin arkasında yer alıyor.
|
Milli Mücadele Müzesi |
|
Milli Mücadele Müzesi |
|
Milli Mücadele Müzesi |
Gelelim Kale’nin hemen yanı başındaki eski şehir bölümüne…
Antik çağda Dolike olarak bilinen
Gaziantep, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biriymiş ve Kommagene’den
Bizans’a dek pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. 11. Yüzyıldan itibaren de
Türk hakimiyetine girmiş.
Kalenin yakınındaki eski şehir de daha tarihi evlerin yer
aldığı, Kürkçü Han, Tuz Hanı, Mecidiye Hanı, Şıra Han, Bakırcılar Çarşısı gibi
pek çok tarihi bölüme ev sahipliği yapıyor. Bu bölgede Bakırcılar Çarşısını
geçerek ulaştığınız noktada karşınıza bir Gaziantep klasiği olan Tahmis Kahvesi çıkıyor. Hemen buranın
ardında da bir Mevlevihane var.
İkisine de uğramanızı tavsiye ederim.
|
Çarşı |
|
Mevlevihane |
|
Tahmis Kahvesi |
|
Tahmis Kahvesi |
|
Tahmis Kahvesi |
|
Çarşı |
Gaziantep deyince yemeğe, kebaba dem vurmadan yazıyı bitirmek
olmaz. Gaziantep’de eskiden beri bilinen ve hem kebapları hem de tatlılarıyla
meşhur İmam Çağdaş, Kalealtı
bölgesinde yer alıyor. Ancak kanımca burası şimdilerde fazlaca turistik bir hal
almış. Ayrıca merkezde yer alan BayazHan yine
yemeklerinden memnun kalacağımız son dönemin en uğrak noktalarından biri. Ne
yazık ki kebap dışında yöresel yemek yiyebileceğimiz pek bir restorana gitme
fırsatımız olmadı ama merkez bölgede yer alan Aşina lezzetli yöresel yemekler yapan bir yermiş. Son olarak namını
önceden duyduğum ve kahvaltısı ve katmeriyle ün yapmış Orkide Pastanesi’ne de gitme fırsatı yakaladık. Kahvaltı olmasa da
katmerini tattık. Ancak bu mekan hakkında ne yazık ki olumlu bir şeyler
söylemem mümkün değil. Buradan restoranlarla ilgili olumlu/olumsuz çok fazla
yazmayı tercih etmiyorum genelde. Ancak burası için kısaca şöyle bir yorum
yapmakla yetineyim. Katmerinin tadı ne kadar güzelse, hizmeti, insana saygısı,
müşteriye yaklaşımı da bir o kadar kötü. Tat ve hizmet tamamen ters orantılı
yani. Yine de gidip kendim deneyimlemek isterim derseniz, kolay gelsin derim😊
|
Bayazhan |
|
Bayazhan |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder