15 Haziran 2014 Pazar

SYMI - Nam'ı Diğer SÖMBEKİ ADASI



Osmanlıca adı Sömbeki’yi, Sömbek adı verilen küçük teknelerin burada yapılmasından alan ada, Yunanca adı Symi’yi de Yunan mitolojisinde deniz tanrısı Poseidon’un eşi Nymph Symi’den almış. Ege Denizi ile Akdeniz’in buluştuğu bölgede yer alan adanın Rodos’a uzaklığı ise 40 km. 


Liman

Symi’ye, Bodrum’dan 1,5 saatlik bir deniz otobüsü yolculuğu ile ulaşıyoruz. Deniz otobüsü dediğime bakmayın, aslında “hovercraft” denilen araçların sadece suda giden bir versiyonu bindiğimiz. Turkish Sealines’ın, bizim gittiğimiz dönemde, sadece Pazar günleri Bodrum’dan yapılan tarifeli seferi ile Symi’ye ulaşıyoruz. Günübirlik tur alırsanız bu seyahatin bedeli gidiş-dönüş 57 Euro, ancak tek gidiş alırsanız 40 Euro ödüyorsunuz. Biz, sonrasında Kos adasına da geçeceğimiz için 40 Euro ödeyerek tek yön bilet alıyor ve dönüşümüzü Kos üzerinden yapıyoruz.

Bizi getiren tekne...
 

Adaya vardığımızda ilk gözümüze çarpan pastel renkli evleri oluyor. Bu özelliğiyle mavi-beyaz hakimiyeti olan diğer Yunan adalarından hayli farklı bir görüntüsü var. Symi’ye vardığımızda sınır polisinin gelmesi ve bizi tekneden karşılaması için bir süre teknemizin içinde bekliyoruz. Yaklaşık 15 dakika sonra iki polis geliyor ve tek tek pasaportlara bakıyor, ancak pasaportlara damga basılması için gerekli ekipman başka bir binada olduğu için pasaportlarımızı alıyorlar ve bize iki saat sonra gelmemizi söylüyorlar. Günübirlik seyahat edenlerse aynı araçla dönüleceğinden pasaportlarını dönüşte tekne görevlilerinden alacaklar... Biz de bizi almaya gelen otel görevlisinin güveneceğimizi söylemesi üzerine pasaportlarımızı sınır polisinde bırakıp Pedi Beach’de kalacağımız otelin transfer aracına biniyoruz. Tabi aklımız biraz geride bıraktığımız pasaportlarda kalıyor ama yapacak pek bir şey yok. Neyse ki iki saat sonra limana geri döndüğümüzde pasaportlarımıza sağ salim giriş damgası bastırıp gönül rahatlığıyla tatilimize başlıyoruz:)

Marina Bölgesi


Symi küçücük bir ada. Merkezi, tam anlamıyla renkli küçük evleriyle İtalyan kasabalarını andırıyor. Biz, merkez yerine denizinin daha güzel olduğunu duyduğumuz Pedi Beach’de kalıyoruz. Ancak, size tavsiyem şehir içinde kalmanız ve buradan isterseniz her saat başı kalkan otobüsle Pedi Beach’e günübirlik gitmeniz. Akşamları Symi merkezi daha renkli ve yüksek sezonda bile Pedi yönündeki son sefer 23:00’de yapılıyor, biz gittiğimizde Haziran başı olduğundan seferler 22:00’de sonlanıyordu. Taksi her ne kadar bulunması kolay ve 5 Euro dense de gece belli bir saatten sonra taksi bulmak hayli zorlaşıyor ve fiyatları da talep arttıkça katlanıyor.

Symi
 

Pedi Beach’te bizim de kaldığımız Pedi Beach Hotel, orada benim gördüğün tek otel ama isterseniz günübirlik geldiğinizde zaman geçirip tam denizin üstünde yemek yiyebileceğiniz güzel bir restoran da var. Denizi billur gibi gerçekten ama öyle bizim alışık olduğumuz geniş kumsalı pek yok. Pedi Beach’te de Symi merkezdeki sahilde de kumsal hayli dar. Çakıl, kum karışık bir yapısı var. Pedi Beach Hotel, 20 yıl kadar Almanya’da yaşamış Maria ve Spiros tarafından işletilen küçük bir otel. Ama Maria ve Spiros o kadar misafirperverler ki, iki gün kalmamıza rağmen biz ayrılırken arkamızdan su dökmedikleri kalıyor. Türkiye’dekiler dahil, bu denli yakın ilgi gördüğüm pek az otel konaklaması tecrübem olmuştu. Bu arada adaların tümünde Atina’nın aksine Türk olduğumuz duyulunca yakın ilgi görüyoruz. Hele İstanbul’dan geldiğimiz öğrenilince herkes ne kadar şanslı olduğumuzdan ve İstanbul’un ne kadar güzel bir şehir olduğundan dem vuruyor. Haksız da sayılmazlar!


Pedi Beach

Pedi Beach

Symi merkezi, birbirinden 19.yüzyılda inşa edilmiş bir saat kulesiyle ayrılan iki koydan oluşuyor. Merkezde kalmak isterseniz, marinayı, gemilerin yanaştığı limanı  ve saat kulesini geçtikten sonra plaja yakın otelleri seçmeniz daha iyi bir tercih olabilir. Buradaki otellerde kalmadım ama gelip giderken yeri ve genel görüntüsüyle beğendiğim iki otel vardı: Bunlardan ilk olarak hemen saat kulesinin arkasındaki Nireus,diğeri de biraz daha plaja yakın Aliki...

Saat Kulesi
 
Plaj tarafından Saat Kulesi ve Nireus Oteli


Symi merkezde “Little Train” adı verilen ve 40 dakikada size kısa bir ada turu yaptıran trene de binip adayı Yunan müzikleri eşliğinde tanıyabilirsiniz. Buna çok benzer bir trene Sorrento’da da bindiğimi hatırlıyorum. Bu trene binmek isterseniz ücreti 6 Euro. Ancak bizim gittiğimiz akşamüstü saatlerinde henüz sezon da açılmadığından olsa gerek  bu trene, turistlerden çok ada çocuklarının rağbet ettiğini de eklemeden geçmeyeyim:)


Symi

Merkezdeki Plaj

Symi
 

Biz de günümüzü Pedi Beach’de deniz ve güneşten faydalanarak geçirdikten sonra hem Symi’yi daha iyi görmek hem de yemeğimizi yemek için, Pedi’den kalkan otobüs ile Symi’ye geliyoruz. Marina ve liman boyunca pek çok hediyelik eşya, deniz kıyafeti ve doğal sünger satan dükkan var. Süngerin asıl çıktığı ada Kalimnos’muş ama Symi’de de kayda değer miktarda sünger çıkarılıyormuş. Symi daha çok yat turizmine hitap ettiği için bizim Göcek civarındaki gibi daha zevkli hediyelik eşya ve butik dükkanlara rastlayacağınız bir ada. Alışveriş için en iyi mekanlar marinadaki Smms ve köprüyü geçer geçmez içeri girdiğiniz sokaktaki marketten devam ederek ulaştığınız pastane ve dondurmacının hemen yanındaki Mina. Buradaki dondurmacının dondurmalarından da tatmayı ihmal etmeyin. 

Dondurmacı

Symi’de başka nereyi görmeliyim derseniz; Chorio Tepesi derim. Pedi Beach’e giden otobüsler burada da duruyor ve buradan kuşbakışı olarak Symi’ye bakabilirsiniz. Chorio Tepesi’nde 19 yüzyılda inşa edilmiş binada hizmet veren Arkeoloji Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Chorio Tepesinden 375 basamaklı merdivenlerden inerek Gialos diye adlandırılan Liman Bölgesi’ne ulaşılıyor.


Tepeden bakış...


Son olarak Simi merkeze yaklaşık 25km.lik mesafedeki Panomiti Koyu’nda yer alan manastırı ziyaret edebilirsiniz. Biz, hem denizde daha fazla vakit harcamak istediğimizden biraz da ilgi alanımıza girmediğinden manastır ziyaretini yapmadık. Ancak burası, özellikle yaz aylarında anakaradan gelen birçok Yunan turiste hizmet veriyormuş. Burada oda kiralayıp birkaç gün geçiren Yunanlılar kendilerince huzur buluyorlarmış. Ayrıca, manastır içindeki baş melek Mikail ikonasına yüz süren Ortodokslar hacı oluyorlarmış.

Yemek konusuna gelince, Symi’de pekçok alternatif mevcut. Menüler genelde balık-meze üzerine kurulmuş. En bilinen taverna Manos, ama burada fiyatlar hayli pahalı. Buradan biraz daha uygun fiyata iki kardeşin işlettiği Pantelis’i öneririm. Bir de hemen taksi durağının yanında tesadüfen otelde tanıştığımız Türk arkadaşlarımızın bize tavsiye ettiği Teverna Haris (XAPHS diye yazılıyor)’i denemeden geçmeyin. Tattığımız her şey çok lezzetliydi. Özellikle mürekkepbalığı risottosunun bu kadar güzelini İtalya’da bile yemedim. Bir de Simi karidesi dedikleri çok küçük boydaki karidesleri çok lezzetli, mutlaka tadına bakın. İkramları çok iyi ve hesap ta kişi başı içki dahil 20 Euro geldi. Yolunuz düşerse, orada Haris ile birlikte çalışan Dimitris’e selam söyleyin.

Ayrıca, arzu ederseniz Symi limanından ve Pedi Beach’den kalkan teknelerle de 5-6 Euro gibi bir ücret ödeyerek Saint Marina’s ve Saint Nicola’s plajları gibi değişik koylara uğrayan bir tekne turu da yapabilirsiniz. 

Özetlemem gerekirse, Yunan Adaları içinde en zenginlerinden biri ve en romantiği olarak bilinen Symi, pastel renkli evleri ve daracık sokaklarıyla görülmeye değer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder