Osmanlıca adı Sömbeki’yi, Sömbek adı verilen küçük
teknelerin burada yapılmasından alan ada, Yunanca adı Symi’yi de Yunan
mitolojisinde deniz tanrısı Poseidon’un eşi Nymph Symi’den almış. Ege Denizi
ile Akdeniz’in buluştuğu bölgede yer alan adanın Rodos’a uzaklığı ise 40 km.
Liman |
Symi’ye, Bodrum’dan 1,5 saatlik bir deniz otobüsü yolculuğu
ile ulaşıyoruz. Deniz otobüsü dediğime bakmayın, aslında “hovercraft” denilen araçların sadece suda giden bir versiyonu
bindiğimiz. Turkish Sealines’ın, bizim
gittiğimiz dönemde, sadece Pazar günleri Bodrum’dan yapılan tarifeli seferi ile
Symi’ye ulaşıyoruz. Günübirlik tur alırsanız bu seyahatin bedeli gidiş-dönüş
57 Euro, ancak tek gidiş alırsanız 40 Euro ödüyorsunuz. Biz, sonrasında Kos
adasına da geçeceğimiz için 40 Euro ödeyerek tek yön bilet alıyor ve dönüşümüzü
Kos üzerinden yapıyoruz.
Bizi getiren tekne... |
Adaya vardığımızda ilk gözümüze çarpan pastel renkli evleri
oluyor. Bu özelliğiyle mavi-beyaz hakimiyeti olan diğer Yunan adalarından hayli
farklı bir görüntüsü var. Symi’ye vardığımızda sınır polisinin gelmesi ve bizi
tekneden karşılaması için bir süre teknemizin içinde bekliyoruz. Yaklaşık 15
dakika sonra iki polis geliyor ve tek tek pasaportlara bakıyor, ancak
pasaportlara damga basılması için gerekli ekipman başka bir binada olduğu için
pasaportlarımızı alıyorlar ve bize iki saat sonra gelmemizi söylüyorlar.
Günübirlik seyahat edenlerse aynı araçla dönüleceğinden pasaportlarını dönüşte
tekne görevlilerinden alacaklar... Biz de bizi almaya gelen otel görevlisinin
güveneceğimizi söylemesi üzerine pasaportlarımızı sınır polisinde bırakıp Pedi
Beach’de kalacağımız otelin transfer aracına biniyoruz. Tabi aklımız biraz
geride bıraktığımız pasaportlarda kalıyor ama yapacak pek bir şey yok. Neyse ki
iki saat sonra limana geri döndüğümüzde pasaportlarımıza sağ salim giriş
damgası bastırıp gönül rahatlığıyla tatilimize başlıyoruz:)
Marina Bölgesi |
Symi küçücük bir ada. Merkezi, tam anlamıyla renkli küçük
evleriyle İtalyan kasabalarını andırıyor. Biz, merkez yerine denizinin daha
güzel olduğunu duyduğumuz Pedi Beach’de
kalıyoruz. Ancak, size tavsiyem şehir içinde kalmanız ve buradan isterseniz her
saat başı kalkan otobüsle Pedi Beach’e günübirlik gitmeniz. Akşamları Symi merkezi
daha renkli ve yüksek sezonda bile Pedi yönündeki son sefer 23:00’de yapılıyor,
biz gittiğimizde Haziran başı olduğundan seferler 22:00’de sonlanıyordu. Taksi
her ne kadar bulunması kolay ve 5 Euro dense de gece belli bir saatten sonra
taksi bulmak hayli zorlaşıyor ve fiyatları da talep arttıkça katlanıyor.
Symi |
Pedi Beach’te bizim de kaldığımız Pedi Beach Hotel, orada benim gördüğün tek otel ama isterseniz
günübirlik geldiğinizde zaman geçirip tam denizin üstünde yemek yiyebileceğiniz
güzel bir restoran da var. Denizi billur gibi gerçekten ama öyle bizim alışık
olduğumuz geniş kumsalı pek yok. Pedi Beach’te de Symi merkezdeki sahilde de
kumsal hayli dar. Çakıl, kum karışık bir yapısı var. Pedi Beach Hotel, 20 yıl kadar Almanya’da yaşamış Maria ve Spiros
tarafından işletilen küçük bir otel. Ama Maria ve Spiros o kadar
misafirperverler ki, iki gün kalmamıza rağmen biz ayrılırken arkamızdan su
dökmedikleri kalıyor. Türkiye’dekiler dahil, bu denli yakın ilgi gördüğüm pek
az otel konaklaması tecrübem olmuştu. Bu arada adaların tümünde Atina’nın aksine
Türk olduğumuz duyulunca yakın ilgi görüyoruz. Hele İstanbul’dan geldiğimiz
öğrenilince herkes ne kadar şanslı olduğumuzdan ve İstanbul’un ne kadar güzel
bir şehir olduğundan dem vuruyor. Haksız da sayılmazlar!
Pedi Beach |
Pedi Beach |
Symi merkezi, birbirinden 19.yüzyılda inşa edilmiş bir saat
kulesiyle ayrılan iki koydan oluşuyor. Merkezde kalmak isterseniz, marinayı,
gemilerin yanaştığı limanı ve saat
kulesini geçtikten sonra plaja yakın otelleri seçmeniz daha iyi bir tercih
olabilir. Buradaki otellerde kalmadım ama gelip giderken yeri ve genel
görüntüsüyle beğendiğim iki otel vardı: Bunlardan ilk olarak hemen saat
kulesinin arkasındaki Nireus,diğeri
de biraz daha plaja yakın Aliki...
Saat Kulesi |
Plaj tarafından Saat Kulesi ve Nireus Oteli |
Symi merkezde “Little Train” adı verilen ve 40 dakikada size
kısa bir ada turu yaptıran trene de binip adayı Yunan müzikleri eşliğinde
tanıyabilirsiniz. Buna çok benzer bir trene Sorrento’da da bindiğimi
hatırlıyorum. Bu trene binmek isterseniz ücreti 6 Euro. Ancak bizim gittiğimiz
akşamüstü saatlerinde henüz sezon da açılmadığından olsa gerek bu trene, turistlerden çok ada çocuklarının
rağbet ettiğini de eklemeden geçmeyeyim:)
Symi |
Merkezdeki Plaj |
Symi |
Biz de günümüzü Pedi Beach’de deniz ve güneşten faydalanarak
geçirdikten sonra hem Symi’yi daha iyi görmek hem de yemeğimizi yemek için,
Pedi’den kalkan otobüs ile Symi’ye geliyoruz. Marina ve liman boyunca pek çok
hediyelik eşya, deniz kıyafeti ve doğal sünger satan dükkan var. Süngerin asıl
çıktığı ada Kalimnos’muş ama Symi’de de kayda değer miktarda sünger
çıkarılıyormuş. Symi daha çok yat turizmine hitap ettiği için bizim Göcek
civarındaki gibi daha zevkli hediyelik eşya ve butik dükkanlara rastlayacağınız
bir ada. Alışveriş için en iyi mekanlar marinadaki Smms ve köprüyü geçer geçmez içeri girdiğiniz sokaktaki marketten
devam ederek ulaştığınız pastane ve dondurmacının hemen yanındaki Mina. Buradaki
dondurmacının dondurmalarından da tatmayı ihmal etmeyin.
Dondurmacı |
Symi’de başka nereyi görmeliyim derseniz; Chorio Tepesi derim.
Pedi Beach’e giden otobüsler burada da duruyor ve buradan kuşbakışı olarak
Symi’ye bakabilirsiniz. Chorio Tepesi’nde
19 yüzyılda inşa edilmiş binada hizmet veren Arkeoloji Müzesi’ni de ziyaret
edebilirsiniz. Chorio Tepesinden 375
basamaklı merdivenlerden inerek Gialos
diye adlandırılan Liman Bölgesi’ne ulaşılıyor.
Tepeden bakış... |
Son olarak Simi merkeze yaklaşık 25km.lik mesafedeki Panomiti Koyu’nda yer alan manastırı
ziyaret edebilirsiniz. Biz, hem denizde daha fazla vakit harcamak
istediğimizden biraz da ilgi alanımıza girmediğinden manastır ziyaretini
yapmadık. Ancak burası, özellikle yaz aylarında anakaradan gelen birçok Yunan turiste
hizmet veriyormuş. Burada oda kiralayıp birkaç gün geçiren Yunanlılar kendilerince
huzur buluyorlarmış. Ayrıca, manastır içindeki baş melek Mikail ikonasına yüz
süren Ortodokslar hacı oluyorlarmış.
Yemek konusuna gelince, Symi’de pekçok alternatif mevcut.
Menüler genelde balık-meze üzerine kurulmuş. En bilinen taverna Manos, ama burada fiyatlar hayli pahalı.
Buradan biraz daha uygun fiyata iki kardeşin işlettiği Pantelis’i öneririm. Bir de hemen taksi durağının yanında tesadüfen
otelde tanıştığımız Türk arkadaşlarımızın bize tavsiye ettiği Teverna Haris (XAPHS diye yazılıyor)’i denemeden
geçmeyin. Tattığımız her şey çok lezzetliydi. Özellikle mürekkepbalığı risottosunun
bu kadar güzelini İtalya’da bile yemedim. Bir de Simi karidesi dedikleri çok
küçük boydaki karidesleri çok lezzetli, mutlaka tadına bakın. İkramları çok iyi
ve hesap ta kişi başı içki dahil 20 Euro geldi. Yolunuz düşerse, orada Haris
ile birlikte çalışan Dimitris’e selam söyleyin.
Ayrıca, arzu ederseniz Symi limanından ve Pedi Beach’den
kalkan teknelerle de 5-6 Euro gibi bir ücret ödeyerek Saint Marina’s ve Saint
Nicola’s plajları gibi değişik koylara uğrayan bir tekne turu da
yapabilirsiniz.
Özetlemem gerekirse, Yunan Adaları içinde en zenginlerinden
biri ve en romantiği olarak bilinen Symi, pastel renkli evleri ve daracık
sokaklarıyla görülmeye değer...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder