Zagreb aslında Balkanlar'a
gitmiş olmama rağmen uğrama fırsatı bulamadığım şehirdi ve bilet fiyatları da kampanyaya
girince gitmek için iyi bir fırsat olacağını düşündüm. Hemen bir arkadaşımın
aklını çeldim, hepi topu 3 günlük bir gezi olduğundan uzun süreli izin almak da
gerekmiyordu ne de olsa...Uzun bir haftasonu yani..Ucuz uçak biletlerimize bir
de otel rezervasyonu ekledik ve hazırdık artık bu kısa yolculuk için...
Zagreb’e hergün
THY’nın tarifeli seferi mevcut. Biz de bir Cumartesi günü yola çıktık ve kısa
bir yolculuktan sonra vardık Zagreb’e. Bu arada benim gittiğim dönemde Schengen
vizesi yoktu Hırvatistan için. O yüzden vize konusunu da pas geçmiştik ama 1
Nisan 2013 itibariyle artık Hırvatistan’ın herhangi bir şehrine gitmek
isterseniz Schengen vizesi almanız gerekiyor.
|
Otelimiz |
Gelelim Zagreb’e;
küçük bir havalimanı var bu şehirde ve havalimanı ile şehrin arası pek de uzak
sayılmaz. Taksiyle rahatça ulaşabileceğiniz gibi her yarım saatte
havalimanından kalkan “shuttle” otobüslerle çok ucuz bir fiyata şehir merkezine
gidebiliyorsunuz. Biz shuttle kullanmayı tercih ettik. Kalacağımız Sheraton Otel tam şehrin
merkezinde, o yüzden şehri gezmek bizim için pek zor olmadı. Zagreb’te, günlük
ya da birkaç günlük “Zagreb Card” alarak bütün toplu taşıma araçlarına binmek
mümkün. Biz de havalimanından bu kartlardan edindik. İşin güzel tarafı bu kartı
ne zaman aldığınız önemli değil, ilk kullanımda zaman çalışmaya başlıyor.
|
Görülecekler |
Öğleden sonra
otele vardığımızda hemen yürüyerek şehir
merkezine doğru yola çıktık. İlk durağımız “Ban Josip Jelacic ” Meydanı oldu.
Buradaki bir kafede kahvemiz ile birlikte meşhur olduğunu duyduğumuz pastalardan
tattık. Buradan da daha yukarıda bir
meydanda bulunan Meryem Katedrali’ni (The Cathedral of Assumption of the
Blesses Virgin Mary) ziyaret ettik.
|
Meydana giden cadde |
|
Ban Jelacic Meydanı |
|
Katedral |
Burası geniş bir meydanda ve etrafında
çeşitli hatıra eşyaları da satın alabileceğiniz çok sayıda butik var. Buradan
tekrar şehir merkezine gidip önce St. Mark’s Kilisesi’ni, sabahları bir
açıkhava pazarı haline gelen Dolac Market’in kapanmış halini ve El Sanatları
Müzesi’ni (Arts & Crafts Museum) ziyaret ettik. Bu yürüyüşle finikülerin
üst tarafına ulaşmış olduk ve buradan şehrin gün batarken ki görüntüsünün
harika olduğunu söylemek gerek sanırım.
|
Sokaklar |
|
St. Mark Kilisesi |
|
Akşam Yemeği mekanımız |
Zaman epey ilerlediğinden güzel bir
akşam yemeği yemek için önceden kararlaştırdığımız bir restorana uğradık. Otele
vardığımızda saat bayağı ilerlemiş, biz de bayağı yorulmuştuk gezmekten.
|
Zagrep'de gün batarken |
|
Finiküler |
|
Meydana yürürken... |
Sabah güzel bir
kahvaltının ardından yanımıza Zagreb kartlarımızı da alarak şehir turumuza
başladık. İlk durağımız finiküleri kullanarak gittiğimiz ismi bize çok ilginç
gelen “Kırık Kalpler Müzesi” (Museum of Broken Relationships) oldu. Sanat Müzesi, Teknik Müze ve “The Croatian
Museum Naive Art” müzelerini de ziyaret ederek öğle yemeğimizi şehir
merkezindeki “İvica i Marica” (yani
Hansel & Gretel) adlı yerel bir restoranda yedik.
|
Cafe TavaKava- kahvaltı mekanımız |
|
Dolac market |
|
Hansel & Gretel |
|
Museum of Broken Relationships |
|
Barlar Sokağı |
Buradan da şehrin
sokaklarındaki gezimize devam ettik. Bu şehirde bir müze bolluğu olduğunu
görmemek mümkün değil ama bu müzeler birkaçı hariç çok ufak çaplı yerler...
|
Kahvaltımızı beklerken |
Ertesi gün Maksimyr
Park ve şehrin yakınındaki göllerden birini ziyaret etmek üzere nerdeyse şehrin
her noktasına giden tramvaydan faydalandık.
|
Göl manzarası |
|
Tramvaydan görünüm |
Eee kısa zaman çabuk geçiyor tabi, son
günümüzde uçağımız öncesinde sabah açılışı ile birlikte soluğu “Mimara Müzesi”de
aldık. Burada sergilenen eserlerin beni çok etkilediğini ve bu müzeyi beklediğimden
çok daha başarılı bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.
Artık Zagreb’e
veda zamanı geliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder