24 Şubat 2016 Çarşamba

BREMEN

Bu kez yolum, meşhur masalda; bir eşek, bir köpek, bir kedi ve bir horozun müzik yapmak için gelmek istedikleri  Bremen’den geçti. Buraya İstanbul’dan THY’nin seferleriyle direkt gelebileceğiniz gibi yakın bir şehirden de tren ile rahatça ulaşım mümkün. Biz de Münster’den IC treni ile 1.5 saat gibi kısa bir sürede ulaşıyoruz. Tren yolculuğu IC ile yapıldığında, gidiş-dönüş 40 Euro civarında tutuyor, ancak Bahn kartınız varsa bu yolculuğu %25 daha indirimli yapmanız mümkün.

Hauptbahnhof

Hauptbahnhof

Ana tren istasyonu (Hauptbahnhof) şehir merkezine çok yakın. İstasyondan çıkar çıkmaz tam karşıdaki Bahnhofstrasse üzerinden ilerleyerek önce şehrin eski kapılarından biri olan Herdentor’a ulaşıyoruz. Buradaki köprüden geçer geçmez sağ tarafınızda şehrin sembollerinden biri olan Mühle am Wall (Yeldeğirmeni) göze çarpıyor. Biraz daha ilerlediğinizde ise önce bronz domuzcuk heykellerini görüyor sonra da kendinizi Altstadt’ta buluyorsunuz.

Sögestrasse girişi...
Mühle am Wall

Altstadt (yani Eski Şehir) da görülmesi gereken yerler;  Markplatz ve buradaki Rathaus (Belediye Binası),  St. Petri Dom (St. Peter Kilisesi),  Ratskeller, Roland Heykeli ve Bremen Mızıkacıları Heykeli... Burada aynı zamanda bir de turizm ofisi var.  Eğer tren istasyonunun hemen çıkışındaki turizm ofisini kaçırdıysanız buradan da şehir hakkında bilgi alabilir ve bir harita edinebilirsiniz. Bu arada Bremen Mızıkacıları demişken, masalının meşhurluğu ile doğru orantılı büyük bir heykel beklemeyin. Rathaus’un hemen yanıbaşındaki heykel  o kadar da büyük değil ve rivayete göre eşeğin ayakları iki elle tutulursa dileğiniz gerçek oluyormuş. Biz de ritüeli bozmuyor ve Bremen Mızıkacılarındaki eşek kardeşin ayaklarından sıkı sıkı tutuyoruz:) Belli mi olur!

Markplatz

Markplatz

Markplatz

Ratskeller

Markplatz

Markplatz

Bremen’in merkezi etrafı  Weser nehriyle çevrili bir yarımadacıktan  oluşuyor.  Altstadt da bu yarımadanın tam kalbinde. Altstadt’ın hemen yanıbaşında görülmesi gereken bir yer de Liebefrauen Kilisesi. Burayı da ziyaret ettikten sonra hemen turizm ofisinin yanındaki sokaktan ilerleyerek girişi altın kaplama bir röliyef ile belirginleştirilmiş Böttcherstrasse’yi mutlaka görün.  Bremen’in “gizli ana yolu” olarak bilinen bu sokak, sanat galerileri ve daha çok zanaatkarlara ait şirin dükkanların olduğu bir yaya yolu. Dilerseniz bu sokaktaki Ludwig Roselius Museum ve Paula Modersohn-Becker Museum’u 3 Euro karşılığında ziyaret edebilirsiniz. Bir de saat 12de belli bir temayla çalan saat, yani Glockenspiel da bu sokağın sonuna yakın bir noktada.

Böttcherstrasse

Böttcherstrasse

Böttcherstrasse

Böttcherstrasse’nin nehre yakın noktasından karşıya geçip biraz sağ tarafa yürüdüğünüzde St. Martini Kirche (Kilisesi)’ne ulaşılıyor ve biraz daha ilerlerseniz yazın çok hareketli olduğunu duyduğumuz, kafe ve restoranlarıyla meşhur Schlachte Bölgesi’ne ulaşıyoruz. Hem hava yağmurlu olduğundan, hem de henüz saat erken olduğundan biz gittiğimizde bu bölge hayli tenhaydı.

Schlachte

Buradan sonra nehir boyunca  ters yönde ilerleyerek en güney uçtaki Schnoor’a gidiyoruz. Weser Promenade üzerinden ilerleyip işaret levhalarını takip ederek şehir içine doğru girdiğimizde kendimizi Schnoor’da buluyoruz. Burası da hediyelik eşya dükkanlarının bolca olduğu, bir de çok şirin bir çay evinin yer aldığı şirin mi şirin bir köşe. Gelmişken buraya mutlaka uğrayın derim. Schnoor ziyaretimizi tamamlamadan önce buradaki Teestübchen’de bir çay molası veriyoruz.

Weser Promenade

Weser Promenade

Schnoor

Schnoor

Schnoor

Schnoor

Teestübchen

Teestübchen

Schnoor’dan sonra dönüşe geçmeden önce son olarak Ostertor-viertel ya da kısaca Viertel olarak bilinen ve daha bohem hayatı  gözlemleyeceğiniz bölgedeyiz. Buraya  Schnoor’dan çıkarak AmWall caddesini takip edip sağınızda Kunsthalle (Sanat Galerisi) ve sonrasında Bremen Tiyatrosu’nun büyük ve renkli yapısını geçip Ostertorsteinweg boyunca ilerleyerek ulaşıyoruz. Viertel’de pek çok kafe ve restoran var. Ana caddeye açılan sokaklar da hayli renkli ve çoğu grafitilerle süslü.

Viertel

Viertel

Viertel

Viertel

Viertel

Bremen’de ne yenir, ne içilir derseniz akla ilk gelen Beck’s birası olur, zira Bremen aynı zamanda Becks birasının üretildiği şehir. Beck’s fabrikası şehrin yeni bölümünde yer alıyor. Biz vakit darlığından buraya gidemedik ama zamanınız varsa ziyarete açık bir bölümü varmış. Markplatz’da yer alan Ratskeller  bira tadımı yapmak için çok nostaljik ve görülesi bir yer. Bunun dışında Schlachte Bölgesi’nin hemen girişindeki Luv da hayli poüler bir mekanmış. Ayrıca, Viertel Bölgesi’nde de pek çok kafe ve restorandan birini deneyebilirsiniz. Bir de hemen Altstadt’ın girişindeki Sögestrasse üzerinde yer alan ve 1889’dan beri hizmet veren Cafe Knigge, bir Alman klasiği “kaffee & kuchen”  (kahve ve pasta) ikilemesi için ziyaret edilebilecek mekanlardan.

Cafe Knigge


Bremen, gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım sürprizlerle dolu bir şehir. Dolayısıyla, yolunuz Almanya’nın kuzeyine düşerse mutlaka görmek için zaman ayırmanızı önerebileceğim şehirlerden biri.

1 yorum: