Bu kez yolum, meşhur masalda; bir eşek, bir köpek, bir kedi
ve bir horozun müzik yapmak için gelmek istedikleri Bremen’den geçti. Buraya İstanbul’dan THY’nin
seferleriyle direkt gelebileceğiniz gibi yakın bir şehirden de tren ile rahatça
ulaşım mümkün. Biz de Münster’den IC treni ile 1.5 saat gibi kısa bir sürede
ulaşıyoruz. Tren yolculuğu IC ile yapıldığında, gidiş-dönüş 40 Euro civarında tutuyor,
ancak Bahn kartınız varsa bu yolculuğu %25 daha indirimli yapmanız mümkün.
|
Hauptbahnhof |
|
Hauptbahnhof |
Ana tren istasyonu (Hauptbahnhof) şehir merkezine çok yakın.
İstasyondan çıkar çıkmaz tam karşıdaki Bahnhofstrasse
üzerinden ilerleyerek önce şehrin eski kapılarından biri olan Herdentor’a ulaşıyoruz. Buradaki
köprüden geçer geçmez sağ tarafınızda şehrin sembollerinden biri olan Mühle am Wall (Yeldeğirmeni) göze çarpıyor.
Biraz daha ilerlediğinizde ise önce bronz domuzcuk heykellerini görüyor sonra
da kendinizi Altstadt’ta
buluyorsunuz.
|
Sögestrasse girişi... |
|
Mühle am Wall |
Altstadt (yani
Eski Şehir) da görülmesi gereken yerler; Markplatz
ve buradaki Rathaus (Belediye
Binası), St. Petri Dom (St. Peter Kilisesi),
Ratskeller, Roland Heykeli ve Bremen Mızıkacıları Heykeli... Burada
aynı zamanda bir de turizm ofisi var.
Eğer tren istasyonunun hemen çıkışındaki turizm ofisini kaçırdıysanız
buradan da şehir hakkında bilgi alabilir ve bir harita edinebilirsiniz. Bu
arada Bremen Mızıkacıları demişken, masalının meşhurluğu ile doğru orantılı
büyük bir heykel beklemeyin. Rathaus’un
hemen yanıbaşındaki heykel o kadar da
büyük değil ve rivayete göre eşeğin ayakları iki elle tutulursa dileğiniz
gerçek oluyormuş. Biz de ritüeli bozmuyor ve Bremen Mızıkacılarındaki eşek
kardeşin ayaklarından sıkı sıkı tutuyoruz:) Belli mi olur!
|
Markplatz |
|
Markplatz |
|
Markplatz |
|
Ratskeller |
|
Markplatz |
|
Markplatz |
Bremen’in merkezi etrafı
Weser nehriyle çevrili bir
yarımadacıktan oluşuyor. Altstadt
da bu yarımadanın tam kalbinde. Altstadt’ın
hemen yanıbaşında görülmesi gereken bir yer de Liebefrauen Kilisesi. Burayı da ziyaret ettikten sonra hemen turizm
ofisinin yanındaki sokaktan ilerleyerek girişi altın kaplama bir röliyef ile
belirginleştirilmiş Böttcherstrasse’yi
mutlaka görün. Bremen’in “gizli ana yolu”
olarak bilinen bu sokak, sanat galerileri ve daha çok zanaatkarlara ait şirin
dükkanların olduğu bir yaya yolu. Dilerseniz bu sokaktaki Ludwig Roselius Museum ve Paula
Modersohn-Becker Museum’u 3 Euro karşılığında ziyaret edebilirsiniz. Bir de
saat 12de belli bir temayla çalan saat, yani Glockenspiel da bu sokağın sonuna yakın bir noktada.
|
Böttcherstrasse |
|
Böttcherstrasse |
|
Böttcherstrasse |
Böttcherstrasse’nin
nehre yakın noktasından karşıya geçip biraz sağ tarafa yürüdüğünüzde St. Martini Kirche (Kilisesi)’ne ulaşılıyor
ve biraz daha ilerlerseniz yazın çok hareketli olduğunu duyduğumuz, kafe ve
restoranlarıyla meşhur Schlachte
Bölgesi’ne ulaşıyoruz. Hem hava yağmurlu olduğundan, hem de henüz saat erken
olduğundan biz gittiğimizde bu bölge hayli tenhaydı.
|
Schlachte |
Buradan sonra nehir boyunca ters yönde ilerleyerek en güney uçtaki Schnoor’a gidiyoruz. Weser
Promenade üzerinden ilerleyip işaret levhalarını takip ederek şehir içine
doğru girdiğimizde kendimizi Schnoor’da
buluyoruz. Burası da hediyelik eşya dükkanlarının bolca olduğu, bir de çok
şirin bir çay evinin yer aldığı şirin mi şirin bir köşe. Gelmişken buraya
mutlaka uğrayın derim. Schnoor ziyaretimizi
tamamlamadan önce buradaki Teestübchen’de
bir çay molası veriyoruz.
|
Weser Promenade |
|
Weser Promenade |
|
Schnoor |
|
Schnoor |
|
Schnoor |
|
Schnoor |
|
Teestübchen |
|
Teestübchen |
Schnoor’dan sonra
dönüşe geçmeden önce son olarak Ostertor-viertel
ya da kısaca Viertel olarak bilinen
ve daha bohem hayatı gözlemleyeceğiniz bölgedeyiz.
Buraya Schnoor’dan çıkarak AmWall caddesini takip edip sağınızda Kunsthalle (Sanat Galerisi) ve
sonrasında Bremen Tiyatrosu’nun büyük
ve renkli yapısını geçip Ostertorsteinweg
boyunca ilerleyerek ulaşıyoruz. Viertel’de
pek çok kafe ve restoran var. Ana caddeye açılan sokaklar da hayli renkli ve
çoğu grafitilerle süslü.
|
Viertel |
|
Viertel |
|
Viertel |
|
Viertel |
|
Viertel |
Bremen’de ne yenir, ne içilir derseniz akla ilk gelen Beck’s birası olur, zira Bremen aynı
zamanda Becks birasının üretildiği
şehir. Beck’s fabrikası şehrin yeni bölümünde yer alıyor. Biz vakit darlığından
buraya gidemedik ama zamanınız varsa ziyarete açık bir bölümü varmış. Markplatz’da yer alan Ratskeller bira tadımı yapmak için çok nostaljik ve
görülesi bir yer. Bunun dışında Schlachte
Bölgesi’nin hemen girişindeki Luv da hayli
poüler bir mekanmış. Ayrıca, Viertel Bölgesi’nde
de pek çok kafe ve restorandan birini deneyebilirsiniz. Bir de hemen Altstadt’ın girişindeki Sögestrasse üzerinde yer alan ve 1889’dan
beri hizmet veren Cafe Knigge, bir
Alman klasiği “kaffee & kuchen” (kahve
ve pasta) ikilemesi için ziyaret edilebilecek mekanlardan.
|
Cafe Knigge |
Bremen, gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım
sürprizlerle dolu bir şehir. Dolayısıyla, yolunuz Almanya’nın kuzeyine düşerse
mutlaka görmek için zaman ayırmanızı önerebileceğim şehirlerden biri.
cok güzel yazmişsın Esracm, ellerine sağlık ...
YanıtlaSil