26 Nisan 2018 Perşembe

VAN DİYARI...


İstanbul’dan iki saatlik uçak yolculuğu ile ulaşılan ve İran sınırımızda yer alan en doğu illerimizden biri olan Van, aynı zamanda ülkemizin en büyük gölüne de ismini veriyor. Ancak bizim Van Gölü diye bildiğimiz göl, yöre halkı tarafından 125 km.lik büyüklüğü ve sodalı suyuyla Van Denizi olarak adlandırılıyor.


Sabah erken saatlerde bindiğimiz uçakla iki saatlik bir yolculukla ulaştığımız Van’da ilk durağımız, gölün güneyinden devam edip  sahil kasabası  Edremit’ten geçerek ulaştığımız Tatvan oluyor. Yolda yağmurla başlayan yağış, yaklaşık 150 km’lik yolu tamamlayıp Ahlat’a yaklaştıkça yerini kara bırakıyor. Ahlat, aynı zamanda bilinen en büyük Selçuklu Mezar kalıntılarına da ev sahipliği yapıyor. Gerçekten görülmesi gereken bir yer. Hava bize yardım ediyor ve mezarlığa vardığımızda yağış biraz etkisini azaltıyor. Buraya giriş 5 TL ve müzekart ile ücretsiz gezilebiliyor.

Ahlat Yolu

Ahlat Selçuklu Mezarlığı

Ahlat Selçuklu Mezarlığı

Ahlat Selçuklu Mezarlığı

Ahlat Selçuklu Mezarlığı



Burayı gördükten sonra Ahlat’a dönüyor ve Meltem Restoran’da büryan tadıyoruz. Büryan, oğlak etinden yapılan bir tür tandır. Ancak restoranda servis hayli yavaş  ve fiyatları oldukça turistik. Toplu bir fiyat alınmış olmasına rağmen, İstanbul’da daha ucuz büryan yemişliğim olduğundan buradaki fiyat seviyesi ve restoranın kalite dengesi düşünüldüğünde durum beni şaşırtıyor. 

Büryan



Yemekten sonra hedefimiz, ismini Babil Hükümdarı Nemrut’tan alan dünyanın ikinci, Türkiye’nin en büyük krater gölünü görmek olsa da hava durumu bu turu gerçekleştirmemize izin vermiyor ne yazık ki.  Biz de Van’a geri dönerek biraz şehir dışında yer alan Hilton Oteli’ne yerleşmeden önce merkezdeki ana caddelerden biri olup kaleye kadar uzanan Melen Caddesi’nde yer alan Arubani adlı yöresel ürünler satan galeriye uğruyoruz. Burada bir tür gümüş işleme sanatı olan “savat” yapımı hakkında bilgilendiriliyoruz. Bu galerinin bahçesinde yöre halkının “pişik”, bizim “Van Kedisi” olarak bildiğimiz kedilerin yerinde  görülebileceği bir “Kedi Evi” de var. Ancak daha bakımlı ve daha fazla sayıda pişik görmek niyetindeyseniz burası yerine, şehrin girişindeki  Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kampüsü’nde yer alan Kedi Evi ve Araştırma Merkezi’ni görmenizi tavsiye ederim. Orijinal Van Kedisi’nin her iki gözü de ayrı renk oluyormuş ve beyaz tüylerinin bir miktarı hafif sarı renkte oluyormuş. Bu türler bitmekte olduğundan satın alınması mümkün değil. Ancak her iki gözü mavi ya da her iki gözü de sarı renkte olanlardan satın almak mümkünmüş. Üniversitede yer alan Van Kedisi araştırma merkezinde erkek ve dişi kediler birbirine zarar vermesin diye ayrı bölümlerde tutuluyorlar ve doğum yapmış Van kedileri ve yavruları ise  1.5 TL verilerek girilen farklı bir yerde bakılıyor. Bu ziyaretten sonra hayli erken başlayan ilk günümüzü tamamlayarak otele dönüyoruz.  

Arubani

Van Kedisi
 

Ertesi gün ise rotamızı bu kez Van Gölü’nün kuzeyine çeviriyoruz. Rotamız, Çaldıran üzerinden Doğubeyazıt’a gitmek.  Yol üzerinde Muradiye Şelalesi’ne uğradıktan sonra Doğubeyazıt’ta yer alan İshak Paşa Sarayı’nı görüyoruz. Burası da mutlaka görülmesi gereken noktalardan biri. Girişi 5 TL ama müze kartınız varsa ücretsiz. Saray, Pazartesi günleri kapalıymış. Bu saraya hayran kalıyoruz ancak yapılan restorasyon çalışmaları ne yazık ki hepimizde hayal kırıklığı yaratıyor. Tepelerini kapatmak için kullanılan beyaz çelik ve pimapen karışımı cam malzemelerin tarihi mimari ile uyumsuzluğu hepimizi üzüyor. Burayı ziyaret ettikten sonra Doğubeyazıt’ta Ararat adlı restoranda öğle yemeğimizi yiyoruz. Burada kuşbaşılı peynirli pidenin tadına bakabilirsiniz. Yöreye özgü sıcak servis edilen ayran aşı çorbasının ve "abdigör köftesi"nin de tadına bakmanızı tavsiye ederim. Ayrıca restoranın bahçesinde yer alan halı galerisinde yöre kadınları tarafından dokunan halılar satılıyor. Buraya da mutlaka bir göz atın derim.

Muradiye Şelalesi

Muradiye Şelalesi

Doğubeyazıt'a giderken...

Doğubeyazıt'a giderken...


Doğubeyazıt'a giderken...



İshak Paşa Sarayı - Camii

İshak Paşa Sarayı

İshak Paşa Sarayı

İshak Paşa Sarayı

İshak Paşa Sarayı'ndan Doğubeyazıt manzarası

İshak Paşa Sarayı

Abdigör Köftesi
 
Ararat Halı & Kilim

Ararat Halı & Kilim
 

Buradaki ziyaretimizi tamamladıktan sonra yine merkeze dönerek bu kez Van’ın ana caddelerinden biri olan Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer alan Mirvan adlı mağazadan yöresel ürünlerden satın alıyoruz. Van’ın en bilinen ürünleri otlu peynir ve bal. Ancak otlu peynir, oldukça tuzlu bir peynir, almak niyetindeyseniz tadına bakarak almanızda fayda var.

Van'a doğru...

Van

Van’daki ikinci günümüzü de böyle tamamladıktan sonra son günümüze  otelimizin hemen ilerisinde yer alan meşhur Sütçü adlı mekanda Van kahvaltısı yaparak başlıyoruz. Öğleden sonraki uçağımıza gitmeden önce adı dillere destan Akdamar Adası ve bu adada yer alan kiliseyi görüyoruz. Bu gezi Van’a yolunuz düşerse mutlaka yapılması gereken bir tur. Gevaş’tan kalkan teknelerle 15 dakikada adaya ulaşılıyor ve burada harika manzara eşliğinde kiliseye çıkılıyor. Buranın girişi de 10 TL ve yine müzekart ile ücretsiz gezilebiliyor.  Adanın değişik noktalarını da fotoğrafladıktan sonra tekrar tekne ile Gevaş’a dönüyoruz. Bu tekne gezisinin ücreti kişi başı 15 TL.  Gevaş’a ulaştıktan sonra bu kez yönümüzü Van Kalesi’ne çeviriyoruz. Ne yazık ki Kaleye çıkacak kadar vaktimiz olmuyor. Girişi 5 TL olan Kale de müzekartınız varsa ücretsiz gezilebiliyor. Kaleye tam çıkamasak da kaleyi dört bir yandan gezince ne büyük bir yapı olduğunu görmek insanı hayrete düşürüyor. Son olarak, Kale’nin arka tarafında yer alan ve Mimar Sinan’ın çizimini yaptığı ancak yerli bir mimar tarafından yapılan altın mihrabıyla bilinen Hüsrev Paşa Cami’ni ziyaret ediyor ve yine bu bölgede Van eski şehrinden geriye kalan ve üzeri neredeyse yarıya kadar toprakla örtülü cami minaresini de gördükten sonra uçağımıza yetişmek üzere havalimanının yolunu tutuyoruz.

Sütçü

Gevaş'a giderken...

Gevaş'a giderken

Van Gölü

Akdamar Adası

Ada'dan Van Gölü

Kilise

Van Gölü

Akdamar Adası

Van Gölü

Van Kalesi

Van Kalesi

Hüsrev Paşa Cami

Hüsrev Paşa Cami

Hüsrev Paşa Cami

Hüsrev Paşa Cami
Van Eski Şehri'nden kalanlar...

Van şehir merkezi, düzensizliği, kalabalığı ve kuralsızlığı ile beni biraz hayal kırıklığına uğratmış olsa da etrafındaki doğal güzellikleri ve özellikle Akdamar Adası ülkemizin en güzel değerlerinden ve kanımca mutlaka görülmeli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder