Birkaç yıl önce bir
Kariye Müzesi gezisi sonrası yolum, İstanbul’da mutfağını çok sevdiğim Asitane Restoran’a düşmüştü. Harika bir
yemek yedikten sonra arabayla kaybolup Fatih’in arka sokaklarına (zannederim
Çarşamba semtine) girmiş bulunduk. İlk defa “Aaaa burası gerçekten İstanbul mu?”
hissine kapıldığımı çok net hatırlıyorum
ve kaybolmak için hiç de doğru bir yer seçmediğimi düşünmüştüm. O gün bugündür
de Fatih denildi mi bu tecrübemi hatırladığımdan bu semtle ilgili önyargım
vardır.
|
Fatih Cami |
Geçtiğimiz günlerde
İstanbul’u ziyarete gelen sevgili arkadaşım Sıdıka, bir sabah; “haydi bugün
Fatih’te ‘Büryan Kebap’ yemeğe gidiyoruz dediğinde başta aynı önyargıyla
yaklaştım. Bilenler bilir, (bazı arkadaşlarım arasında espri konusu bile olan) her
yıl rengi değişen bir defterim vardır ve benim için önemli olayları buraya not
ederim, bir çeşit ajanda yani.. Bu yönden çok benzeştiğim arkadaşım da benzer
bir defteri ; görülmeye değer yerler, restoranlar ve tarifler için tutar.
Haliyle bu defter onun için olduğu kadar benim için de çok değerlidir. Buradan
birçok kayda değer bilgi ediniriz ve onunla birlikte buraları test etmek de
ayrı bir zevktir. Dolayısıyla önerdiği yerin de, bu harika defterden çıktığını
bildiğimden yeni yer deneme merakıma da engel olamayarak hemen üstüne atladım
bu teklifin...
Fatih’te ilk
durağımız Zeyrek’e çok yakın İtfaiye Caddesi’nin üzerinde yer alan “Kadınlar
Pazarı” oldu. Burası genelde etrafında Siirt’li esnafın restoran, kıraathane ve
kasap dükkanlarının bulunduğu küçük bir yeşil alan. Aynı zamanda bazı apartmanlar
da olduğundan hem işyeri hem de evlerin yoğun olduğu bir bölge. Ancak, çok
fazla kasap dükkanı oluşundan olsa gerek kesif bir et kokusu var ortamda. Bizim
gideceğimiz “Büryan Kebapçısı Şeref”in yeri de hemen bu meydanın girişinde
sağda yer alıyor. Şimdiye kadar adını sıkça duyduğum ama hiç tatmadığım bir
şeydi Büryan Kebap. Tandır tadında
kuşbaşı et görüntüsünde sıcak pide üzerinde servis edilen kebap çok
lezzetliydi, bir de burada tattığım Perde Pilavı’nı çok beğendim.
|
Perde Pilavı |
|
Büryan Kebap hazırlanıyor... |
Yemek sonrası
meydandaki bir kıraathanede kahve molası verdikten sonra, Kıztaşı adındaki yeri aramaya koyulduk. Çünkü bu taşın hemen
yakınındaki Sofular Caddesi üzerinde
yer alan Barbaros Yoğurtçusu’nda
yoğurdun tadına bakmaktı hedefimiz. Fatih Caddesini geçip sağa kıvrılıp
ilerlediğimizde Kıztaşı hemen
karşımızdaydı. Buradan esnafın da yardımıyla yoğurtçuyu bulmak pek de zor olmadı
doğrusu. Barbaros’da yediğim yoğurt
benim ağız tadıma çok uygun geldi, hatta son zamanlarda yediğim Kanlıca
Yoğurtlarından daha başarılı bana göre...
|
Yoğurtçu Barbaros |
Buradaki son
durağımız ise defterimizin bize önerdiği Fatih
Sarması satan dükkan oldu. Açıkçası, “sarma” deyince, kadayıf hamuru ya da
baklava hamuruna benzer bir hamura sarılı bir tatlı bekliyordum. Fatih Sarması ise
daha çok revaniye benzeyen, yağsız, şerbetli, kayısı marmelatı ile
zenginleştirilmiş bir çeşit hamur tatlısıymış. Oraya gelene kadar hayli doyduğumuzdan
sarmalarımızı paket ettirdikten sonra artık dönüşe geçmeye hazırdık.
|
Kıztaşı |
|
İlköğretim Okulu |
|
Nato Kafa Kafe:) |
Önceki
tecrübemden çok farklı bir deneyim oldu İstanbul’un benim için hiç bilinmeyen
bu noktasına yolculuk...Yediklerimin de tadı hala damağımda... Sıdıka’nın defterinden
çıkacak yeni mekanlar ve tatları merakla bekliyorum:)
Esracığım,canım benim...İstanbul'un lezzetlerinin yanı sıra senin
YanıtlaSildostluğunu da paylaşmak beni çok mutlu ediyor.Sıcacık pide üzerinde güzel kokan Büryan kebabının ikimizde ilk kez tadına baktık ama ben senin dostluğunun tadını çok iyi biliyorum arkadaşım...Çok teşekkürler...
:)
YanıtlaSilDenemeye değer bir gezi : )
YanıtlaSil