Cenova, yani İngilizce adıyla Genoa, İtalya’nın
kuzeybatısında Ligurya bölgesinin başkenti... Yaklaşık 600,000 olan nüfusuyla
da özelikle kuzey Afrika’dan hayli göç alan bir şehir burası. Cenova eski şehir
merkezinin Le Strade Nuove (Yeni
Sokaklar) ve Palazzi dei Rolli
(Rolli'lerin Sarayları)'ndan oluşan büyük bir kısmı 2006’dan itibaren UNESCO
Dünya Mirasları listesine alınmış. Aynı zamanda zengin sanat, müzik,
gastronomi, mimarı ve tarihsel özellilkleri nedeniyle de 2004 yılı Avrupa
Kültür Başkenti olmuş bir şehir Cenova.
|
Cenova - Via Balbi'de bir geçit... |
Havalimanı şehre fazla uzak değil. Adını Cenova’da doğan
Kristof Kolomb’dan alan Cristoforo Colombo Havalimanı oldukça küçük. Havalimanından
şehre taksi ile gidebileceğiniz gibi kişi başı 6 Euro ödeyerek Volabus adı verilen “shuttle”
otobüslerle merkeze, hem Brignole hem
de Principe tren istasyonlarına yarım
saatte ulaşım mümkün. Biz de bu servisi kullanarak hızlı bir şekilde merkeze
ulaştıktan sonra eşyalarımızı otele bırakıp şehri tanımaya başlıyoruz.
|
Havalimanı denizin içinde gibi... |
Principe Tren
İstasyonunun da bulunduğu Piazza
Acquaverde Meydan’ından Via Balbi
üzerinden devam ederek Piazza della
Nunziata’ya ulaşıyoruz. Burası küçük bir meydan ve hali hazırda yol inşaatı
da devam ettiğinden trafiği biraz karışık. Tam karşımızda buraya adını veren Annutziata del Vastato Kilisesi var. Buradan
devam ederek Via P.Bensa Caddesi
üzerinden, Via Cairoli’den sağa
saparak tam eski şehrin kalbine doğru ilerliyoruz. Bu caddenin sonunda
karşımıza çıkan ilk küçük meydan; Piazza della
Meridiana. Sonrasında ise, şu anda çoğu müze olan ve Unesco tarafından
koruma altına alınan eski binaların yer aldığı Via Garibaldi’ye ulaşıyoruz. Burası eski şehrin tam merkezi ve aynı
zamanda bir yaya yolu.
|
Annutziata del Vastato |
|
Via Garibaldi |
Via Garibaldi’den
eski şehrin içinde devam etmek yerine yolumuzu biraz daha uzatarak Piazza della Fontane Marose’den Sal.Santa Caterina’yı kullanarak Piazza Corvetto’ya ulaşıyoruz. Bu büyük meydandan, Via SS. Giacomo e Filippo Caddesi’ni takip edip Via Serra’ya ulaşıp şehrin en büyük tren
istasyonunun bulunduğu Piazza Brignole’de
buluyoruz kendimizi. Hemen bu meydanın biraz ilerisinde yer alan Piazza G. Verdi Meydanı’nı da gördükten
sonra şehrin en merkezi caddelerinden biri olan ve aynı zamanda nispeten ucuz
alışveriş yapabileceğiniz Via XX
Settembre’ye ulaşıyoruz. Ancak
Piazza Verdi’nin yanıbaşında, yeşillik ve çiçeklerle yapılmış gemi motifli Piazza della Vittoria Meydanı’nı
görmeden geçmeyin.
|
Piazza Corvetto |
|
Brignole Tren İstasyonu |
|
Piazza della Vittoria |
|
Via XX Settembre |
Via XX Settembre caddesi
daha çok Eminönü ve Mahmutpaşa’da rastlayabileceğiniz tarzda dükkanları
bulabileceğiniz çok da ilginç olmayan bir cadde. Burada aynı zamanda Mercato Orientale denilen daha çok doğu
kaynaklı ürünlerin satıldığı bir de Pazar var. Via Settembre’den eski şehre doğru devam ederek Piazza de Ferrari’ye ulaşıyoruz. Bu
meydan eski şehrin en önemli meydanlarından biri ve hemen yanıbaşında Palazzo Ducale yer alıyor. Piazza de Ferrari’den Via Dante yönünde ilerlediğimizde hemen
sağ tarafımızda Kristof Kolomb’un doğduğu
evi ( Casa di Colombo) görüyoruz.
Ancak kapalı olduğundan evi ziyaret edemiyoruz. Burayı ziyaret etmek isterseniz
ücreti 3 Euro imiş ve hergün 18:00’e kadar açık.
|
Via XX Settembre |
|
Via Dante'de bir pasaj |
|
Casa di Colombo |
|
Piazza de Ferrari |
Kristof Kolomb’un evinden sonra rotamız, Via di Porta Soprano’dan devam ederek
tekrar ulaştığımız Piazza de Ferrari’deki
Palazzo Ducale oluyor. Yapımı
1200'lere dayanan bu büyük bina şimdilerde pek çok sosyal etkinlğe ev sahipliği
yapıyormuş ve Temmuz 2001’de de G8 Zirvesi’ne ev sahipliği yapmış.
|
Via di Porta Soprano |
|
Palazzo Ducale |
Palazzo Ducale’nin
hem Piazza de Ferrari hem de Piazza Matteo’da iki ayrı kapısı var.
Biz de, Piazza Matteo tarafındaki
kapısından çıkarak S.Lorenzo Kilisesi’ne
ulaşıyoruz. Buradan sonra bir yaya yolu olan Via S. Lorenzo’dan devam ederek denize yani tarihi liman denilen Porto Antico Bölgesi’ne ulaşıyoruz. Porto
Antico gerçekten oldukça hareketli
bir bölge. Hemen girişinde Eataly
gözümüze çarpıyor. İtalya’da Eataly’e
gitmeyi ilk gün için tercih etmesek de bir sonraki gün yemeğimizi burada
yiyoruz. Eataly’nin üst katta yer alan restoranından liman manzarası bir
harika. Porto Antico’nun hemen yanıbaşında Avrupa’nın en büyük
akvaryumlarından biri var. Hayvanat bahçeleri ve akvaryumlar pek ilgi alanım
olmadığı için burayı es geçiyorum. Unutmadan, Polanski’nin Korsan (Pirates) filminde kullanılmış korsan gemisi de bu limanda
sergileniyor ve 5 Euro karşılığı gezilebiliyor. Yine Porto Antico’da halatlarla
çekilerek yukardan şehri izleyebileceğiniz bir asansör kurulmuş.
|
S.Lorenzo |
|
Via S. Lorenzo |
|
Porto Antico |
|
Korsan Gemisi |
|
Liman Bölgesi |
|
Porto Antico |
Hazır asansör demişken, Piazza
del Portello’daki asansörle Spianata
di Castelletto’ya çıkarak şehri kuşbakışı izlemeyi de ihmal etmeyin derim. Yukarı
yürüyerek çıkabileceğiniz gibi hemen bu meydandaki asansör girişinde yer alan
makinalardan 0.90 Euro’ya bilet alarak bir dakika içinde yukarı çıkabilirsiniz. Dönerken
de, diler aynı yolu kullanarak aşağı inebilir ya da yürüyerek inmeyi
deneyebilirsiniz.
|
Spianata
di Castelletto |
|
Spianata
di Castelletto'dan görünüm |
|
Asansör |
|
Asansörün giriş bölümü |
Artık vakit hayli ilerlediğinden ve biz de gün boyu oldukça
yorulup kahve içmek dışında bir mola vermediğimizden artık yemek yemek için
tekrar şehir merkezine dönüyoruz. Akşam yemeği mekanımız, otelden tavsiyesini
aldığımız Squarciafico. Hemen
S.Lorenzo Kilisesi’nin arkasındaki sokakta yer alan bu restoran öğlen
12:30-14:30, akşam da 19:00’dan sonra hizmet veriyor. Onun dışında dıştan
restorana benzemeyen kale kapısı gibi kapalı bir kapısı var. Ancak, buraya
gittiğimize değiyor ve gerçekten çok lezzetli bir yemek yiyoruz. Çok turistik olmayan daha çok yerli halkın geldiği
bir mekan burası. Özellikle bir Cenova klasiği olan pesto soslu mendil
makarnanın tadına bakmayı unutmayın.
Cenova, pesto sosonun yanısıra focaccia
adıverilen bir nevi pide ya da ekmeğiyle ve farinata
adı verilen nohut, un, tuz ve suyla hazirlanip bakir tepside pişirilen bir çeşit
hamur işi ile de tanınıyor. Şehirde focaccia
satan pek çok fırın var ama otelden bize söylendiğine göre Via Balbi üzerindeki La Focacceria bunlardan en ünlülerinden
birisiymiş.
|
Squarciafico |
|
farinata & focaccia |
Osmanlılar döneminde sıkça adına rastladığımız
Cenevizlilerin merkezi olmuş bu şehirde, gençlerin çoğu İtalyanca dışında Türkçe
ve Arapça’nın karışımından oluşan Cenevizce de konuşuyormuş. Cenova’dan aklında
ne kaldı derseniz, neredeyse bütün Cenova binalarını kaplayan yeşil panjurlar diyebilirim sanırım. Ancak Cenova, fazla göç
almasından olsa gerek hem diğer İtalyan şehirlerine göre daha pis hem de Napoli
kadar olmasa da güvenlik konusunda pek de rahat etmediğim bir şehir olarak
aklımda kaldı. Tabi çok merkezi bir bölgede yer aldığından özellikle bizim de
yaptığımız gibi Cinque Terre ve Portofino gibi direkt uçağın olmadığı bölgelere
de buradan trenle hızlı bir şekilde ulaşmak mümkün.
|
Cenova Eski Şehir |
Geçen hafta Genova'daydım , birşey için internette dolaşırken yazınıza rastladım.Elinize sağlık,çok güzel anlatmışsınız,turda eksik kalan bilgilerimi tamamladım,Emeğinize teşekkürler,iyi gezmeler.
YanıtlaSilÇok teşekkürler...
Sil