Lüksemburg, Belçika,
Almanya ve Fransa’nın arasında yer alan küçük bir ülke. Ancak Avrupa Birliği’nin
pek çok kurumuna ev sahipliği yapan, kişi başına düşen milli geliri de en fazla
olan ülkesi. Bu özelliğinden olsa gerek özellikle hafta içi çalışan ve iş
seyahati için gelenlerle birlikte nüfusu hayli artış gösteriyormuş.
|
Lüksemburg |
Lüksemburg Findel
Havalimanı küçük ama düzenli bir havalimanı. İstanbul’dan her
gün THY’nin tarifeli
seferleri var. Havalimanı, şehir merkezine yaklaşık 7 km. uzaklıkta ve taksinin
yanı sıra her 10 dakikada bir kalkan 16
numaralı otobüsle de 2 Euro karşılığında 20 dakikada merkeze ulaşım mümkün. Tatil günleri ise bu otobüslere ücretsiz biniliyor.
|
Lüksemburg Sokakları |
|
Adolphe Köprüsü'nde gün doğarken... |
|
Lüksemburg |
Lüksemburg, iki katlı bir
şehir olarak tanımlanabilir. Şehri ikiye bölen Alzette Nehri’nin iki yanındaki yeşil bölge Petrusse Vadisi olarak biliniyor. Şehrin merkezi üstte kalan kuzeybatı tarafında yer alıyor.
Burada görülmesi gereken en önemli noktalar; her ayın ikinci ve dördüncü
Cumartesi günü kurulan bit pazarının ve noel pazarının da kurulduğu Place d’Armes, turizm ofisi ve Belediye
Binası’nın da yer aldığı ve her Cumartesi bir pazarın kurulduğu Place Guillaume II olarak sayılabilir.
Yine bu üst bölümde yer alan Notre Dame
Katedrali ve St. Michael Kilisesi
görülmesi gereken yerlerden. Notre Dame Katedrali’nin hemen yanında
nehir kenarında yer alan Anayasa Meydanı’ndaki Altın Kız Heykeli de şehre gelen
turistlerin sıkça ziyaret ettiği başka bir nokta. Bu heykel, savaşta hayatını kaybeden
Lüksemburg askerleri için yapılmış. Ayrıca Grand
Rue adındaki yaya yolu hemen Place d’Armes’ın
kuzey tarafında bir üst sokak ve şehrin
en önemli alışveriş caddesi.
|
Place d'Armes - Bit Pazarı |
|
Place d'Armes |
|
Place d'Armes |
|
Place Guillaume II'de pazar |
|
Place Guillaume II |
|
Place Guillaume II |
|
Place Guillaume II |
|
Place d'Armes |
|
Place d'Armes |
|
Grand Rue |
|
Notre Dame Katedrali |
Bir dükalık olan
Lüksemburg’un Büyük Dük Sarayı adıyla anılan yönetim binası da bu bölgede yer
alan başka bir yapı. Hem Dük ve Düşes’in ikametgahı olarak kullanılan bu yapı
aynı zamanda devlet işlerinin yürütüldüğü bir idare ofisi ve resmi davetlerin
de gerçekleştirildiği yer. Yılın belli dönemlerinde de rehberli turlarla gezilebiliyormuş.
Yine bu bölgede yer alan önemli yapılardan biri de Ulusal Tarih ve Sanat
Müzesi. Bünyesindeki daimi serginin ücretsiz gezilebildiği müzenin geçici
sergilerini ziyaret etmek için 7 Euro ödeniyor.
|
Büyük Dük Sarayı |
Şehrin üst bölümünden
aşağıya inmek için St.Michael
Kilisesini sağınıza alarak dümdüz devam edip çok güzel manzaralı Chemin de la Corniche’den aşağı vadiye
doğru gidebilir ya da şehrin üst kısmıyla alt kısmını bağlayan asansörü
kullanabilirsiniz. Önerim, bu yolun zevkine vararak yürüyerek inip asansörle çıkmanız olacak. Chemin de la Corniche
yolunun hemen başlangıcında yer alan köprünün alt tarafında Bock Casemates (Casemates du Bock – ya da
Türkçe ismiyle Bock Kazamatları) bulunuyor. Dışarıdan görmenin yanında içeriden
gezmek ve müzesinden detaylı bilgi almak isterseniz hemen köprünüm alt
tarafındaki kapıdan 7 Euro ödeyerek bir tur almak mümkün.
|
Grund'a doğru... |
|
Chemin de la Corniche |
Gelelim şehrin alt
bölümüne... Chemin de la Corniche’den
devam ederek ulaşılan nokta Grund Mahallesi,
şehrin en eski kısımlarından biri. Hemen girişinde yer alan ve Alzette Nehri’nin
üzerinde yer alan köprüden manzara bir harika ve etrafında pek çok kafe ve
restoran var. Grund’da yer alan en önemli yapı da eskiden bir
manastır olan şimdilerde ise sosyal aktiviteler, sergiler için kullanılan Neumünster Abbey (Neimenster). Hemen yanında ise St.
John Kilisesi (Eglise Saint
Jean-Baptiste) yer alıyor. Ben gittiğimde Neumünster’de güzel bir resim sergisi vardı ve buradaki sergiler
ücretsiz gezilebiliyor. Yine bu bölgedeki Rue
du Rham Sokağı, biraz yukarı doğru
çıkarak ulaşılan eski kale surlarının kalıntılılarının oluşturduğu Plateau du Rham’da noktalanıyor. Bu
bölgeyi haftanın belli günleri yapılan rehberli turlarla gezmek daha doğru. Wenzel Rotası olarak bilinen bu turlar
yaz aylarında daha sık olmakla beraber benim gittiğim kış aylarında sadece Çarşamba
ve Cumartesi günleri saat 15:00’de yapılıyor ve tur 3 saat sürüyormuş. Ücreti
18 Euro olan bu tura ne yazık ki turun olduğu saatlerde şehirde olamadığımdan
katılamadım. Place Guillaume II’deki
turizm ofisinden bu turlarla ilgili bilgi almanın yanı sıra aynı yerden bilet de
almak mümkün.
|
Grund'a doğru... |
|
Neumünster |
|
Grund |
|
Grund'dan üst şehir |
|
Plateau du Rham |
|
St.
John Kilisesi |
|
Grund |
Alzette Nehri üzerinde pek çok köprü ve viyadük var. Ancak bunların en bilineni ve
en yenisi tren garının olduğu bölümle eski şehri bağlayan Adolphe Köprüsü. Bu köprü, 100 yılı aşan yaşına rağmen şehrin
kullanıma açılan en son köprüsü olmasından dolayı halk arasında “yeni köprü”
olarak anılıyormuş.
|
Adolphe Köprüsü |
Son olarak, havalimanı
yolu üzerinde yer alan ve şehirdeki Avrupa Birliği binalarıyla pek çok
iş yerine, modern tiyatro binası ile Filarmoni Binasına ve MUDAM olarak bilinen Modern
Sanat Müzesi ‘ne ev sahipliği yapan Kirchberg
semtini de Lüksemburg’un modern yüzünün güzel temsilcisi olarak niteleyebilirim.
|
Filarmoni |
|
MUDAM |
|
MUDAM |
|
MUDAM |
|
MUDAM |
|
Kirchberg |
Şehirde ne yenilir
konusuna gelince. Pek çok kafe ve restorana ev sahipliği yapan şehir merkezi ve
Grund Bölgesi yeme-içme için oldukça
fazla seçenek sunuyor. Ancak olur da bir Pazar bu şehre yolunuz düşerse, şehri
üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi bulmanız çok olası. Çoğu restoran ve kafenin
de kapalı olduğu Pazar günleri tüm mağazalar da kapalı. Şehir merkezindeki
Kaempff-Kohler birşeyler yemek ve yerel Pinot
Gris şarabının tadına bakmak için önerebileceğim bir kafe-restoran. Ayrıca,
burada üretilen şampanya-şarap benzeri
içkiye “cremon” deniliyor çünkü Fransızlar
kendi ürettikleri şampanya isminin kullanılmasını yasaklamışlar. Place d'Armes'daki Cafe de Paris, Le Square, La Boucherie denediğimiz ve memnun kaldığımız diğer restoranlar. Şehir
merkezinde Chocolate House ve Cathy Goedert gibi pek çok çikolata ve
pastane benzeri kafe de birşeyler yemek ve içmek için güzel mekanlar. Kahveler
genelde 3-4 Euro civarında. Bir de
Ulusal Sanat ve Tarih Müzesi’nin kafesi Njörd,
hem seyirli hem de sevimli bir kafe. Bir şeyler atıştırmak isterseniz de
fiyatları Lüksemburg standartlarına göre epey uygun.
|
Chocolate House |
|
Kaempff-Kohler |
|
La Boucherie |
Lüksemburg, bir günde
rahatlıkla gezilebilecek büyüklükte bir şehir. Toplu taşıma da genelde otobüs
ile sağlanıyor. Tek biniş ücreti 2 Euro ama günlük kart alırsanız 4 Euro
ödeniyor. Ancak, merkezi hiçbir toplu taşımaya ihtiyaç olmaksızın yaya olarak gezmek
mümkün. Mart 2020'den itibaren ise toplu taşıma Lüksemburg genelinde ücretsiz hale gelecekmiş. Çoğu sokak zaten araç girişine izin vermediğinden, merkezi gezmenin en
iyi yolunun yürümek olduğunu söyleyebilirim. Halk, Fransızca ve Almanca
konuşuyor ve İngilizce çok konuşulan ve tercih edilen bir dil değil. Çoğu
restoranda İngilizce menü bile pek bulunmuyor.
Bu küçücük şehrin dünyada kişi başına düşen milli gelirde şampiyon
olması hayrete düşürüyor insanı. Pazar günleri de olur da bu şehirde vakit
geçirmek zorunda kalırsanız ve arabanız varsa şehirde kalmayıp çevredeki Avrupa Birliği anlaşmasına ev sahipliği yapmış
Schengen veya şampanyanın çıktığı Champagne gibi şehirleri ziyaret etmenizi
öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder