Yıllarca bizlerin Talin olarak
bilip tanıdığı şehrin gerçek adının Tallinn şeklinde uzatılarak yazılıp
okunduğunu öğrenince pek bir şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Baltık
Cumhuriyetlerinin kuzeyinde yer alan Estonya’nın başkenti olan bu şirin kent,
Rusya’dan bağımsızlığını diğer Baltık Cumhuriyetleri ile birlikte 1991’de
kazanmış ve 2014’de de hem Avrupa Birliği hem de NATO üyesi olmuş.
Sabah saatlerinde Riga’dan
karayoluyla yola çıkarak Tallinn’e kadar olan 300 km.lik yolu kat ederken önce Parnu adındaki şirin kasabada mola veriyoruz.
Eğer siz de bizim gibi iki şehir arasında karayoluyla seyahat ediyorsanız, Parnu’yu ziyaret etmeden geçmeyin derim.
Ziyaretimiz sırasında Parnu’da her
yıl yapılan festivale denk geliyoruz. Bu yüzden bu şirin kasaba oldukça canlı
ve renkli. Kasabayı baştan başa kesen yaya yolu Pikk Caddesi’ni keşfedebilir ya da Parnu Nehri kenarındaki sahilde zaman geçirebilirsiniz.
|
Parnu |
|
Parnu |
|
Parnu |
|
Parnu |
Biz de buradaki molanın
ardından karayoluyla yolumuza devam edip 15:30 civarı Tallinn’e ulaşıyoruz.
Otelimiz hemen şehir merkezinde. Hal böyle olunca biz de eşyalarımızı otele
bırakır bırakmaz yaya olarak şehri tanımaya başlıyoruz.
|
Talin Sokakları |
Tallinn’in eski merkezi üst ve alt şehir olmak üzere iki bölümden
oluşuyor. İlk olarak alt şehri gezip üst şehri gezmeyi ertesi güne bırakıyoruz.
Şehre girdiğimiz noktada Özgürlük Meydanı (Vabaduse
Valjak) karşımıza çıkıyor. Buradan düz devam ederek eski şehrin en önemli caddesi olan (yaya yolu)
Harju’ya ulaşıyoruz. Buradaki ilk
önemli yapı sol tarafımızdaki St. Nicholas Kilisesi. Buradan ilerleyip Town
Hall Square (Raekoja Plats) yani
Belediye Binasının bulunduğu meydana ulaşıyoruz. Şehrin Ana Katedrali de bu
meydana çok yakın. Burası çok renkli bir meydan ve etrafı pek çok restoran,
kafe, bar ve hediyelik eşya dükkanıyla
dolu. Her hafta sonu meydanda bir de açık pazar kuruluyormuş. Biz de buna denk
geldiğimiz için çok şanslıyız.
|
Özgürlük Meydanı |
|
St. Nicholas Kilisesi |
|
Town Hall Square (Meydan) |
|
Town Hall Square (Meydan) |
Meydandan geçerek sağ
tarafa yöneldiğimizde Tarih Müzesi çıkıyor karşımıza. Hemen müzenin yanındaki
tarihi geçitten ilerleyip Lai Sokağı’na
ulaşıyoruz. Lai Sokağı’ndan aşağı
doğru ilerlediğimizde yolun sonunda St.
Olav Kilisesi var. Ama biz kiliseye varmadan sağa kıvrılıp Pikk Caddesi boyunca ilerleyip önce Vene Sokağı’na ulaşıp buradaki Ortaçağ’dan
kalma St. Katerins’den geçiyoruz.
Geçitten sonra ulaştığımız Viru’dan
sağa doğru devam ettiğimizde bu yol bizi tekrar Belediye Binasının bulunduğu
ana meydana ulaştırıyor.
|
Lai Sokağı & St. Olav Kilisesi |
|
Pikk Sokağı |
|
St. Katerins Geçidi |
|
Viru |
Gelelim Eski Şehrin üst
bölümüne... Burayı keşfetmeyi ertesi güne bırakmıştık. Ertesi gün ilk olarak 1980
Moskova Kış Olimpiyatları sırasında Su Sporları Merkezi olarak inşa edilmiş ve
Su Sporları yarışmalarının yapıldığı bölgeye aracımızla gidiyoruz. Yol üzerinde
şu an oldukça lüks ve müstakil evlerin bulunduğu Pirita Bölgesi’nden geçiyoruz. Türk Büyükelçiliğinin de burada
olduğunu öğreniyoruz.
Sonraki durağımız şehrin
biraz dışındaki Rocca Al Mare Estonya
Açık Hava Müzesi oluyor ama burayı gezerken bardaktan boşanırcasına yağan
yağmurdan dolayı işimiz biraz zorlaşıyor. Burası geniş bir alanda kurulmuş ve
tarih boyunca Estonya Halkının yaşadığı evlerin sergilendiği canlı bir müze.
Zaman zaman yerel kostümler içindeki dansçılar yerel danslardan örnekler de
sergiliyorlar.
|
Estonya Etnografya Müzesi - Rocca Al Mare |
|
Estonya Etnografya Müzesi - Rocca Al Mare |
|
Estonya Etnografya Müzesi - Rocca Al Mare |
|
Estonya Etnografya Müzesi - Rocca Al Mare |
Buradaki ziyaretimizi de
tamamladıktan sonra bu kez üst şehri keşfetmek üzere Tallinn’in merkezine
dönüyoruz. Burada şehrin üst kapısından giriş yaptıktan sonra seyir teraslarını,
Danimarkalı Kralı’ın Bahçesi’ni, Alexander
Nevski Katedral’ini, Toompesa
Kalesi ve Tall Herman’ı görüyoruz. Üst şehirle alt şehri bağlayan Luhike Jalg (Kısa Adım Geçidi) ve Pikk Jalg (Uzun Adım Geçidi) olmak üzere
iki sokak var. Biz, Luhike Jalg’den
eski şehrin alt bölümüne iniyoruz. Eskiden, Pikk
Jalg Sokağı mal ve eşyaların taşınması için kullanılırken, Luhikejalg daha çok insanların iki bölüm
arasında gidip gelmesi için kullanılırmış.
|
Alexander Nevsky Katedrali |
|
Seyir Terasındean... |
|
Pikk Jalg |
Şehirle ilgili bu
bilgilerden sonra gelelim Tallinn’de neler yenilir konusuna... Tallinn’de de diğer
Baltık ülkelerinde olduğu gibi balık ağırlıklı bir mutfak mevcut. Pikk Sokağı’nın
hemen başındaki Kalev’de marzipan çok
meşhur. Özellikle ikinci katından eski şehrin sokaklarını izlemek çok zevkli. Kahve veya çay içmek için bu şık kafeye uğramanızı
tavsiye ederim. Belediye Meydanında pek çok restoran var. Buradaki Maikrahu adındaki restoranda yerel
kostümlü servis elemanları eşliğinde lokal yiyeceklerden tadabilirsiniz, ancak
oldukça turistik bir yer. Meydana açılan sokaklardan biri olan Dunkri Sokağı’nın hemen başındaki Beer House da güzel bir mekan.
Akşamları 9:30 civarı yerel dans gösterileri de oluyor ve canlı müzik de var.
|
Kalev |
|
Beer House |
Diyebilirim ki, Tallinn
ayrılırken “iyi ki geldim” dediğim şehirlerden biri oluyor. Yalnız yağmur daha
bir değişik yağıyor bu şehirde. Yaz ortasında durup dururken bardaktan
boşanırcasına başlayan yağmur yarım saat sonra bir anda kesilip hava günlük
güneşlik oluveriyor. Yağmuru aklımda en çok kalan noktalardan biri oldu bu
şirin şehirde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder