İspanya’nın Katalonya
Bölgesinde yer alan Valensiya ismini Latince “güç” anlamına gelen “valetina”dan alıyormuş. İspanya’nın
beşinci büyük şehri olan Valensiya aynı zamanda ülkenin meşhur pirinç yemeği “paella”nın
da doğduğu yer ünvanını taşıyor.
|
Xativa |
İstanbul’dan Valencia’ya
yolculuk yaklaşık 3 saat sürüyor. Havalimanı, şehrin 8 km. kadar dışında. Ancak
hemen havalimanının içinden her 10 dakikada bir kalkan 3 ve 5 numaralı metro
seferleriyle yarım saatte şehir merkezine ulaşım mümkün. Eğer yer üstünden
gitmeyi tercih ederseniz yine havalimanı çıkışından her yarım saatte bir hareket
eden otobüsleri de kullanabilirsiniz. Metro ücreti gidiş-dönüş 5.5 Euro ve tren
istasyonunun girişindeki gişeden bilet almak gerekiyor. Otobüs biletini ise
otobüsün içinde satın almak mümkünmüş.
Biz de çok kalabalık
olmayan Valensiya havalimanına vardıktan yaklaşık bir saat sonra metro ile otelimizin
bulunduğu Xativa istasyonuna
ulaşıyoruz. Burası, Belediye Binası ve tarihi Postane Binasının da bulunduğu Plaza del Ayuntamiento’ya en yakın
istasyon ve Nord Estacion denilen
Kuzey İstasyonu’na da yine buradan ulaşılıyor.
|
Plaza del Ayutamiento |
Valensiya’nın içinden
eskiden Turia Nehri geçermiş ve eski
şehir, bu nehrin güneybatısında kurulmuş. Ancak 1957de yaşanan bir sel
felaketinden sonra nehir yatağının yönü değiştirilmiş ve eskiden nehir olan
uzun bir park alanı elde edilmiş. Nehrin adıyla anılan parkın eskiden nehir
üzerinde hizmet veren köprüleri de görülmeye değer. Turia park alanının sonuna
yakın bir noktasında inşa edilen Ciudad
de las Artes y Ciences (City of Arts and Sciences – Sanat ve Bilim Şehri)
de altı modern binaya ev sahipliği yapıyor. Bunlar; L’Oceanografic (Akvaryum), L’Hemispheric
(Gökyüzü Gözlem Evi), El Palau de les
Arts Reina Sofia (Opera Binası), L’Agora
(Konser Salonu), El Museu de les Ciences
Principe Felipe (Prens Filip Bilim Müzesi), L’Umbracle (Sanat ve Bilim Kompleksi'nin ana girişi olarak da hizmet
veren ve içinde büyük bir bahçenin de yer aldığı bölüm). Hemen bu kompleksin
diğer ucu Menorca Caddesi’ne açılan El Pont de L’Assut de L’Or adındaki
modern köprü ile sonlanıyor.
|
Turia Bahçeleri |
|
Turia Bahçeleri |
|
Sanat ve Bilim Şehri |
|
L’Umbracle |
Şehrin eski bölümü ise Plaza del Ayuntamiento’nun biraz
kuzeyinde ama nehrin güneyinde yer alıyor. Bu bölümde görülmesi gereken en
önemli yapılar da, Katedral ve Miguelete
denilen kulesi ile buraya çok yakın bir noktada yer alan Saat Kulesi. Bu iki
yapı, Plaza de la Reina ve Plaza de la Virgen denilen ve hemen arka
arkaya karşımıza çıkan iki ana meydanın etrafında toplanmış. Plaza de la Virgen’i mutlaka gece de
ziyaret etmek gerek. Buradaki Turia Çeşmesi de şehrin sembollerinden biri olarak kabul ediliyor. Eski şehrin Barrio del Carmen denilen tarihi bölümüne de hemen bu meydanın etrafından açılan
sokaklardan ulaşılıyor. Burada hepsi birbirinden renkli bol duvar çizimine
rastlamak mümkün. Eski şehirde, Plaza Santa Cruz ve Plaza Manises gibi küçük ama görmekten zevk aldığımız birçok meydan
karşımıza çıkıyor. Bu bölümün en kuzeyinde ise şehrin eski kapılarından biri
olan ve Turia bahçelerine açılan Torres
de Serranos Kapısı yer alıyor. Bu meydanın hemen önündeki Plaza Fueros da görülmesi gereken başka
bir meydan.
|
Plaza de la Reina |
|
Plaza de la Virgen |
|
Turia Çeşmesi |
|
Eski Şehir |
|
Eski Şehir |
|
Eski Şehir |
|
Eski Şehir |
|
Eski Şehir |
Katedrale yakın bir
noktadaki Mercado Central de kapalı
bir pazar. Yemek-içmek için pek çok alternatifi burada bulmak mümkün. Bir şey
almayacaksanız bile sadece renkli tezgahlarını fotoğraflamak için uğramaya
değer. Mercado Central’in hemen
yanında Santos Juanes Kilisesi ve
onun hemen karşısında da UNESCO tarafından koruma altına alınan Lonja de la Seda (Eski İpek Borsası
Binası) yer alıyor. Burayı gezmek için 2 Euro ödemek gerekiyor.
|
Mercado Central |
|
Mercado Central |
|
Mercado Central |
|
Lonja de la Seda |
|
Lonja de la Seda |
|
Lonja de la Seda |
Calle Colon (Colon Caddesi) yine şehir merkezindeki en önemli alışveriş caddelerinden
birisi. Üzerinde pek çok mağaza var. Bu cadde, Xativa istasyonundan başlayıp şehir merkezinin güneybatı sınırını oluşturarak Porta de la Mar’a kadar uzanıyor. Bu caddeye açılan Jorge Juan Sokağı’ndan devam edince de Mercado Colon adındaki ikinci bir pazar alanına
ulaşılıyor. Burada daha çok hediyelik eşya ve aksesuar satan tezgahlarla kafe
ve barlar yer alıyor.
|
Mercado Colon |
Porta de la Mar ise El Palmar’a giden 25 No’lu
otobüslerin kalktığı durağın da bulunduğu bir meydan. Valensiya’ya 12 km. uzaklıktaki El Palmar “paella”nın ham maddesi olan pirincin yetiştiği bölge ve Albufera gölü etrafındaki Milli Parkı
içinde. El Palmar, oldukça küçük bir kasaba. Burada küçük bir nehir turu
alabilir ve paella restoranlarının birinde, paella’nın başkentinde, meşhur İspanyol
pilavının tadına bakabilirsiniz.
|
El Palmar |
|
El Palmar |
|
El Palmar |
Valensiya şehir merkezine en yakın plaj, Malvarrosa plajı ve şehirden 32 no’lu
otobüsle buraya ulaşım mümkün. Otobüs ve metroyu kullanmak için günlük
kartların yanı sıra birden fazla kişinin kullanabileceği 10 kullanımlık
kartlardan da almak mümkün. Toplu taşıma ücretleri tek biniş için 1.5 Euro, 10’luk
kartlar ise 10.50 Euro. Bu kartları şehir içinde pek çok yerde bulunan büfe ve ‘tabacco’ adındaki tütün ürünleri satan
dükkanlardan alabilirsiniz.
|
Malvarrosa |
|
Malvarrosa |
Gelelim Valensiya mutfağına...
Dediğim gibi Valensiya paella’nın
doğduğu şehir. Hem şehir merkezinde hem de o meşhur pirincin yetiştiği El Palmar’da pek çok iyi paella
restoranı varmış. Biz El Palmar’daki Mornell’de yedik ve de hayli memnun
kaldık. Malvarrosa’daki Casa Carmela da bu işi iyi
yapanlardanmış. Ancak her saat açık olmuyor, o yüzden mutlaka rezervasyon yapıp
saatlerini sormak gerek. Genelde öğle yemeği servisi 16:00 gibi kapanıyor ve
kış sezonunda genelde akşamları kapalıymış. Ayrıca bir İspanya klasiği tapas da, Valensiya
da sıkça karşılaştığımız bir tat oluyor. Reina
Meydanına açılan Saint Vicent Martir Caddesi
üzerinde yer alan Orio da güzel bir
tapas bar. Tezgahtaki tapas alternatiflerinden seçim yaparak istediğinizi yiyor
ve seçtiğiniz tapas’ların kürdanlarını sayarak garsona hesabınızı ödüyorsunuz. Her
tapas/kürdan 2.1 Euro :) Yine aynı caddenin güney ucunda yer alan Taberna Antonio
Manuel de hem bir tapas bar, hem de tavşan eti gibi yerel yiyecekleri de
deneyebileceğiniz bir restoran. Ayrıca
Valensiya’ya özgü “horchata” adındaki
badem sütünün de tadına bakmak gerek. Şekerli ve şekersiz çeşitleri olan bu
içeceği gelmişken tadın derim. Genelde “donut”a
benzeyen ama daha hafif tatlı olan “fartons”
denilen bir kek ile tüketiliyor.
|
El Palmar - Paella |
|
Horchata & Fartons - Mercado Colon |
Valensiya aynı zamanda portakal ve narenciye ağaçları
ile de ünlüymüş. Ancak orada bulunduğumuz Ekim ayında henüz portakal
çiçekleri açmadığından o meşhur portakal kokularından nasibimizi alamadık. Valensiya,
özellikle şehir merkezinde yer alan ihtişamlı binaları ile küçük ama bir o
kadar da büyük ve görülmeye değer bir şehir olarak anılarımızdaki yerini aldı.