11 Ağustos 2018 Cumartesi

MOĞOLİSTAN


Orta Asya’dan başlayan büyük göçlerle dünyaya yayılan Türklerin hikayesinin başladığı Orta Asya’nın hemen kuzeyinde yer alan Moğolistan, aynı zamanda ilk olarak adını ilkokul çağlarımızda duyduğumuz Orhun Yazıtlarının da anavatanı. Bu sebeple de biz Türkler için ayrı bir önemi var sanki...

Ulan Batur
 

Moğositan’ın başkenti Ulan Batur’a,  THY’nin haftanın belirli günlerinde yapılan seferleriyle Bişkek üzerinden yaklaşık 10 saatlik bir uçak yolculuğu ile ulaşmak mümkün. Biz de akşam 7:00de bindiğimiz uçakla 5 saatlik saat  farkının da etkisiyle ertesi gün öğlen saatlerinde ulaşıyoruz Ulan Batur’a.

Moğolistan 1.5 milyon km2lik yüz ölçümüne karşılık sadece 3 milyonluk nüfusa sahip. Ancak tüm bu insanlar sanki başkent Ulan Batur’da toplanmışçasına başkentte yollar her daim kilit ve şehir inşa edilen yüksek binalar sebebiyle daha çok büyük bir şantiyeyi andırıyor. Trafik saat kaç olursa olsun hep durmuş ve trafik kuralları pek de uğramıyor oralara:)  Bir de trafikte yer alan arabaların kimi sağ kimi sol taraftan direksiyonlu. Bu araçların çoğu Japonya, Kore, Avusturalya gibi ülkelerden ikinci el olarak gelen araçlar olduğundan durum böyleymiş. 

Gelelim başkent Ulan Batur’da görülecekler listesine... Havalimanı şehir merkezine 20km mesafede olmasına rağmen yukarıda bahsettiğim trafikten dolayı merkeze ulaşmak hayli zaman alıyor. İlk olarak şehrin biraz dışındaki “Black Market” denilen açık pazara gidiyoruz. Burası bizim semt pazarlarının bir benzeri ama satılan ürünlerin pek kaliteli olduğunu söyleyemeyeceğim. Oldukça kalabalık bir yer ve bir şeyler almaktan ziyade birkaç fotoğraf çekmekle yetiniyoruz biz. 

Black Market

Black Market

Black Market
 

Uzun yolculuğun da etkisiyle ve neredeyse 20 saattir uykusuz olduğumuzdan biraz dinlenmek için otelimize gidiyor ayaklarımızı biraz uzatıp gözlerimizi dinlendirdikten sonra önce Moğolistan Tarih Müzesi’ni ziyaret ediyor ve hemen buranın yanı başında Parlamento’nun da bulunduğu Sukhbaatar Meydanı’nı görüyoruz. Bu meydanda ayrıca Kongre ve Sergi Binası, Opera Binası, Blue Sky Tower adındaki modern ofis kulesi, saat kulesinin bulunduğu Tarihi Postane Binası ve Valilik Binası bulunuyor. Daha sonra akşam yemeği için Modern Nomads isimli restorana giderek yerel yemeklerden oluşan güzel bir yemek yiyoruz. Moğolistan’da yerel yemeklerin hemen hepsi etle hazırlanıyor ve at eti dahil pek çok çeşit et yeniyor. O yüzden hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bu bölgede tazeliğinden emin olduğunuz etlerden tatmak mümkün ancak ağız tadınıza uygun olanını seçmek konusunda biraz dikkatli olmak gerekiyor.

Modern Nomads

Parlemento

Blue Sky Tower

Sukhbaatar Meydanı

Sukhbaatar Meydanı
 

Moğolistan’daki ikinci günümüzde başkent Ulan Batur’un yaklaşık 100 km. kadar batısında yer alan turistik bir “Yurt” Çadır Kampı Mongol Nomadic adlı kampa gidiyoruz. Burası aynı zamanda konaklama da yapılan ve bizim de gezinin sonuna doğru bir gece konaklayacağımız kamp. Sabah saatlerinde kampın hemen yakınında kurulu göçebe köyünü gezerek göçebe halkın yaşantısını yerinde görme fırsatı yakalıyor ve deve, at ve yaka binme tecrübesi yaşıyoruz. Öğle yemeğini de Mongol Nomadic kampında yedikten sonra belirli zamanlarda Moğollar denilince akla gelen üç önemli spor olan binicilik, güreş ve okçuluk gösterilerinin yapıldığı Naadam şenliklerini izliyoruz. Şenlikler sonrası yine trafiğin de etkisiyle hayli uzun bir yolculuk sonrası Ulan Batur merkeze ulaşıyor ve Meydan’a çok yakın Mexikhan adlı Meksika restoranında yine et ağırlıklı güzel bir yemek yiyor ve çok memnun kalıyoruz. 

Göçebe Köyü'nden manzaralar...

Göçebe Köyü'nden manzaralar...

Göçebe Köyü'nden manzaralar...

Mongol Nomadic

Göçebe Köyü'nden manzaralar...

Mongol Nomadic

Şenlikler

Şenlikler

Şenlikler
 

Ertesi gün, bu kez Ulan Batur’un doğusuna giderek Tonyukuk Yazıtları’nı görüyor ve sonrasında Cengiz Han’ın en büyük Anıtı’nı ziyaret ediyoruz. Buraya giriş 8500 Tügrik (yaklaşık 15 TL). Anıtın en alt katında bir de bal mumu müzesi var. Buradan Terelj Milli Parkı’na doğru yola devam ediyoruz. Yol dediğime bakmayın, Moğolistan’da merkez Ulan Batur’un dışında hele milli parklara ve kamplara giden yolların çoğu daha çok “off-road” kıvamında. Milli Park’ta yer alan başka bir kamp tesisinde öğle yemeğimizi yedikten sonra Aryapala Manastırı/Tapınağı’na gidiyoruz. Burası fil başı şeklinde inşa edilmiş ve 180 basamakla çıkılan yüksek bir tapınak ve yol boyunca Buda’nın sözleri bizi tapınağa kadar yönlendiriyor. Yukarıdan vadi manzarası da bir o kadar harika ve dinlendirici. O kadar yolu tırmandıktan sonra, bu manzara güzel bir sürpriz oluyor bize. Yine Terelj Milli Parkı’nda turistik olan noktalardan biri de şekli sebebiyle “Kaplumbağa Kayası” olarak bilinen büyük kaya parçası. Tapınağa giderken tırmanışa geçmeden önce solumuzda kalan kayayı biz de her turist gibi görmeden geçmiyoruz:) Manastırdan sonra yine uzun bir yolculukla Ulan Batur’a ulaşıp otelimize çok yakın "Namaste" adlı Hint Restoranı’nda akşam yemeğimizi yiyor ve çok da memnun kalıyoruz.


Yoldan manzaralar...

Tonyukuk Yazıtı

Tonyukuk Yazıtı

Cengiz Han Anıtı

Anıttan Manzara

Kaplumbağa Kayası

Aryapala

Aryapala

Aryapala

Yoldan Manzaralar...
 

Bundan sonraki iki gecemizi bizim için bambaşka bir deneyim olacak Yurt Kamplarında geçirecek olmanın heyecanı ve biraz da endişesiyle ertesi sabah Ulan Batur’un batısında yaklaşık 600 km. uzaklıktaki Karakurum’a doğru yola çıkıyoruz. Uzun yolda mola verilebilecek temizlik ve konforda yer bulmak zor olsa da öğle yemeği yediğimiz Kamp’tan biraz önce böyle bir yere rastlayıp yolun yorgunluğunu biraz atmaya çalışıyoruz. Buradaki markette pek çok Türk malı ürüne de rastlıyoruz... Karakurum’a öğleden sonra vardığımızda ilk olarak Orhun Anıtları Müzesi’ni ziyaret edip burada Bilge Kağan ve Kültigin Yazıtların orijinallerini görüyoruz. Yazıtların bulunduğu yerlere ise replikaları konmuş ve buraları da gördükten sonra Karakurum Müzesi’ni ve oradan da büyük bir Budist Tapınağı olan Erdene Zoo Tapınak/Manastırı’nı ziyaret ediyoruz. Burası, ayrı bölümleri olan bir tapınaklar bütünü olarak özetlenebilir. Manastır ziyareti sonrasında 3 Atalar Anıtı’na çıkıyor ve buradan da Orhun Vadisi ve Karakurum’u kuş bakışı izliyoruz. Anıttan sonra bir de Orhun Nehri’ni yakından gördükten sonra hemen nehir yakınındaki kampımıza geçiyoruz. Kamplar genelde ortak tuvaletli ancak bazı odalarında çadırlar içine özel tuvaletler eklenmiş. Bizim de kaldığımız yurt çadırları bu şekilde seçilmiş ancak yine de çadır hayatı biraz özveri gerektiriyor.

Yoldan Manzaralar...


Bilge Kağan'a Doğru...

Bilge Kağan Yazıtı

Karakurum Müzesi

Erdene Zoo

Erdene Zoo

Üç Atalar Anıtı

Anıttan Karakurum'a Bakış...

Orhun

Yurt Kampı
 
Yurt Kampı


Ertesi gün geldiğimiz yoldan geri dönerek yolda, Moğolistan’ın çöllerinden biri olan ve kaba tabiriyle “çakma” Gobi olarak nitelediğimiz Elsen Tasarkhai’de kurulu çadır kampında göçebe hayatlara konuk oluyor ve deveye biniyoruz. Buradan sonra hayli off-road bir rotayla 3 saat gibi uzun bir sürede ulaştığımız Erdene Khamba Budist Tapınağı’nı da ziyaret ediyoruz. Ancak burada bulunan orijinal tapınak harabe durumda. Yakınında nispeten yeni olan tapınak faal durumunda ve ziyaret ediliyor. Tapınağı gördükten sonra gece konaklayacağımız ve Moğolistan’daki ikinci günümüzde de misafir olduğumuz Mongol Namadic Yurt Kampı’na doğru yola devam ediyoruz. Uzun ve yorucu bir yolculuk sonrası akşam saatlerinde kampa varıyoruz ve burada da kendi tuvaletleri olan çadırlarımıza yerleşiyoruz. Buradaki çadırlar bir gün önce kaldığımız kamptan daha özenli ve direkler üzerine kurulduğundan daha rahat ediyoruz.

Erdene Khamba

Mongol Nomadic

Mongol Nomadic
 

Moğolistan’daki altıncı günümüzde Ulan Batur’a dönmeden önce yine off-road bir rotayı takip ederek Hustai Milli Parkı’na gidiyor ve burada parkın alamet-i farikası ”takhi” atlarını görmek üzere aracımızla bir nevi safari yapıyoruz. Milli Parkın girişindeki tesiste öğle yemeği açık büfe olarak servis ediliyor ve burada atların tarihini anlatan bir video izleme bölümü ile küçük bir sergi de var. Hustai Milli Parkı içindeki yollar da rehbersiz bulunabilecek cinsten değil. O yüzden burayı gezmek için mutlaka yerel bir rehber almak gerek çünkü arazi ortasında yol diye düşünmediğimiz toprak patikaların aslında yol olduğunu rehberimiz sayesinde görüyoruz. Buraya Avrupalı turistler, motorları ve dağ bisikletleri ile de turlar düzenliyorlarmış. Yine milli park içinde Ungut Anıtları’nı ve dünyada en uzun sıralanmış “balbal” silsilesini de görüyor ve 3000 yıllık Türk mezar kalıntılarına uğruyoruz. Dönüş yoluna geçerken rehberimiz tesadüfen seçtiği bir göçmen çadırını ziyaret etmemizi sağlıyor. Anne babaları kısaca UB dedikleri Ulan Batur’a gitmiş olan 3 kız kardeş ve kuzenlerinden oluşan çadır sakinleri temiz kıyafetleri, cana yakınlıklarıyla bizi kendilerine hayran bırakıyor. Bizimle İngilizce konuşan en büyük kız kardeşin Ulan Batur’da üniversitede işletme okuduğunu öğreniyoruz. Bu ziyaretten sonra yolumuza devam edip yine uzun ve yorucu bir yolculukla başkente ulaşıyoruz ve otele gitmeden önce bu kez bir değişiklik yapıp akşam yemeğimizi bir İtalyan restoranında yiyoruz:)

Hustai

Hustai

BalBal'lar...

Hustai

Hustai
 

Ve geliyoruz geri dönüş yolculuğu öncesi Ulan Batur’da geçecek son günümüze. Ulan Batur’da otelimize de çok yakın olan Tibet Budist Gandan Manastırı’nı görerek güne başlıyor ve bir Şaman ayini izliyoruz. Günün sonrasında programda, Moğolistan’ın olmazsa olmazı kaşmir alışverişi yapmak için uğradığımız  çok katlı devlet mağazası “Goyol” var . Burada uygun fiyatlı yerel hediyelik ürünler de bulmak mümkün. Son günümüzde öğle yemeğini yediğimiz tapınağa yakın Gandan Live adlı mekandan da hayli memnun kalıyoruz. Alışveriş öncesi uğradığımız Zaisan Anıtı ve bu anıtın bulunduğu tepe de şehri kuş bakışı izleyebileceğiniz güzel bir nokta. Ancak çıkış için ciddi sayıda basamak çıkmanız gerekiyor. Görülecekler listemizde olmadığı halde  şehir merkezinde “Ankara Caddesi”ni ve bu caddede “Mevlana Anıtı”nı görmek hayli şaşırtıyor bizi. Ve Moğolistan’da görülecek yerler listemizin kapanışını Tumen Ekh adlı grubun folklorik şarkı, dans gösterilerinden oluşan turistik şovuyla yapıyoruz. Bu şov oldukça turistik ve yer bulabilmek için önceden bilet almak gerekiyor. Buranın girişi, Ulusal Çocuk Parkı’nın batı girişinin yanında. Son gecemizde akşam yemeğimizi yine Moğollara uygun bir şekilde “bd’s Mongolian Barbeque” adlı restoranda tam Moğol usulünde yiyoruz. Burada açık büfe ile birlikte kendiniz seçip pişirttiğiniz etlerden oluşan menünün kişi başı fiyatı 29900 Tügrik (yaklaşık 13 USD).

Gandan Manastırı’

Gandan Manastırı’

Gandan Manastırı’

Gandan Manastırı’

Gandan Live

Zaisan Tepesi

Zaisan Anıtı

Goyol
 
Tumen Ekh

Tumen Ekh
 
bg Mongolian Barbeque
 

Moğolistan çok uzaklarda ama biz Türklere bir o kadar yakın bir ülke. Dolu dolu geçen dokuz günün sonunda buradan ayrılırken çok farklı tecrübeler yaşamış olmanın tatlı yorgunluğu ile 12 saat sürecek uzun uçak yolculuğumuza başlıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder