Orta Asya’dan başlayan büyük göçlerle dünyaya yayılan
Türklerin hikayesinin başladığı Orta Asya’nın hemen kuzeyinde yer alan
Moğolistan, aynı zamanda ilk olarak adını ilkokul çağlarımızda duyduğumuz Orhun
Yazıtlarının da anavatanı. Bu sebeple de biz Türkler için ayrı bir önemi var
sanki...
|
Ulan Batur |
Moğositan’ın başkenti Ulan Batur’a, THY’nin haftanın belirli günlerinde yapılan
seferleriyle Bişkek üzerinden yaklaşık 10 saatlik bir uçak yolculuğu ile
ulaşmak mümkün. Biz de akşam 7:00de bindiğimiz uçakla 5 saatlik saat farkının da etkisiyle ertesi gün öğlen
saatlerinde ulaşıyoruz Ulan Batur’a.
Moğolistan 1.5 milyon km2lik yüz ölçümüne karşılık sadece 3
milyonluk nüfusa sahip. Ancak tüm bu insanlar sanki başkent Ulan Batur’da
toplanmışçasına başkentte yollar her daim kilit ve şehir inşa edilen yüksek
binalar sebebiyle daha çok büyük bir şantiyeyi andırıyor. Trafik saat kaç
olursa olsun hep durmuş ve trafik kuralları pek de uğramıyor oralara:) Bir de trafikte yer alan arabaların kimi sağ
kimi sol taraftan direksiyonlu. Bu araçların çoğu Japonya, Kore, Avusturalya
gibi ülkelerden ikinci el olarak gelen araçlar olduğundan durum böyleymiş.
Gelelim başkent Ulan Batur’da görülecekler listesine...
Havalimanı şehir merkezine 20km mesafede olmasına rağmen yukarıda bahsettiğim
trafikten dolayı merkeze ulaşmak hayli zaman alıyor. İlk olarak şehrin biraz
dışındaki “Black Market” denilen açık pazara gidiyoruz. Burası bizim semt
pazarlarının bir benzeri ama satılan ürünlerin pek kaliteli olduğunu
söyleyemeyeceğim. Oldukça kalabalık bir yer ve bir şeyler almaktan ziyade birkaç
fotoğraf çekmekle yetiniyoruz biz.
|
Black Market |
|
Black Market |
|
Black Market |
Uzun yolculuğun da etkisiyle ve neredeyse 20 saattir uykusuz
olduğumuzdan biraz dinlenmek için otelimize gidiyor ayaklarımızı biraz uzatıp
gözlerimizi dinlendirdikten sonra önce Moğolistan Tarih Müzesi’ni ziyaret
ediyor ve hemen buranın yanı başında Parlamento’nun da bulunduğu Sukhbaatar Meydanı’nı görüyoruz. Bu
meydanda ayrıca Kongre ve Sergi Binası, Opera Binası, Blue Sky Tower adındaki modern ofis kulesi, saat kulesinin bulunduğu
Tarihi Postane Binası ve Valilik Binası bulunuyor. Daha sonra akşam yemeği için
Modern Nomads isimli restorana giderek
yerel yemeklerden oluşan güzel bir yemek yiyoruz. Moğolistan’da yerel
yemeklerin hemen hepsi etle hazırlanıyor ve at eti dahil pek çok çeşit et
yeniyor. O yüzden hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bu bölgede tazeliğinden
emin olduğunuz etlerden tatmak mümkün ancak ağız tadınıza uygun olanını seçmek
konusunda biraz dikkatli olmak gerekiyor.
|
Modern Nomads |
|
Parlemento |
|
Blue Sky Tower |
|
Sukhbaatar Meydanı |
|
Sukhbaatar Meydanı |
Moğolistan’daki ikinci günümüzde başkent Ulan Batur’un yaklaşık
100 km. kadar batısında yer alan turistik bir “Yurt” Çadır Kampı Mongol Nomadic adlı kampa gidiyoruz.
Burası aynı zamanda konaklama da yapılan ve bizim de gezinin sonuna doğru bir
gece konaklayacağımız kamp. Sabah saatlerinde kampın hemen yakınında kurulu
göçebe köyünü gezerek göçebe halkın yaşantısını yerinde görme fırsatı yakalıyor
ve deve, at ve yaka binme tecrübesi yaşıyoruz. Öğle yemeğini de Mongol Nomadic kampında yedikten sonra belirli
zamanlarda Moğollar denilince akla gelen üç önemli spor olan binicilik, güreş
ve okçuluk gösterilerinin yapıldığı Naadam
şenliklerini izliyoruz. Şenlikler sonrası yine trafiğin de etkisiyle hayli
uzun bir yolculuk sonrası Ulan Batur merkeze ulaşıyor ve Meydan’a çok yakın Mexikhan adlı Meksika restoranında yine et
ağırlıklı güzel bir yemek yiyor ve çok memnun kalıyoruz.
|
Göçebe Köyü'nden manzaralar... |
|
Göçebe Köyü'nden manzaralar... |
|
Göçebe Köyü'nden manzaralar... |
|
Mongol Nomadic |
|
Göçebe Köyü'nden manzaralar... |
|
Mongol Nomadic |
|
Şenlikler |
|
Şenlikler |
|
Şenlikler |
Ertesi gün, bu kez Ulan Batur’un doğusuna giderek Tonyukuk Yazıtları’nı
görüyor ve sonrasında Cengiz Han’ın en büyük Anıtı’nı ziyaret ediyoruz. Buraya
giriş 8500 Tügrik (yaklaşık 15 TL). Anıtın en alt katında bir de bal mumu müzesi
var. Buradan Terelj Milli Parkı’na
doğru yola devam ediyoruz. Yol dediğime bakmayın, Moğolistan’da merkez Ulan
Batur’un dışında hele milli parklara ve kamplara giden yolların çoğu daha çok “off-road” kıvamında. Milli Park’ta yer
alan başka bir kamp tesisinde öğle yemeğimizi yedikten sonra Aryapala Manastırı/Tapınağı’na
gidiyoruz. Burası fil başı şeklinde inşa edilmiş ve 180 basamakla çıkılan
yüksek bir tapınak ve yol boyunca Buda’nın sözleri bizi tapınağa kadar
yönlendiriyor. Yukarıdan vadi manzarası da bir o kadar harika ve dinlendirici.
O kadar yolu tırmandıktan sonra, bu manzara güzel bir sürpriz oluyor bize. Yine
Terelj Milli Parkı’nda turistik olan
noktalardan biri de şekli sebebiyle “Kaplumbağa Kayası” olarak bilinen büyük
kaya parçası. Tapınağa giderken tırmanışa geçmeden önce solumuzda kalan kayayı
biz de her turist gibi görmeden geçmiyoruz:)
Manastırdan sonra yine uzun bir yolculukla Ulan Batur’a ulaşıp otelimize çok
yakın "Namaste" adlı Hint Restoranı’nda
akşam yemeğimizi yiyor ve çok da memnun kalıyoruz.
|
Yoldan manzaralar... |
|
Tonyukuk Yazıtı |
|
Tonyukuk Yazıtı |
|
Cengiz Han Anıtı |
|
Anıttan Manzara |
|
Kaplumbağa Kayası |
|
Aryapala |
|
Aryapala |
|
Aryapala |
|
Yoldan Manzaralar... |
Bundan sonraki iki gecemizi bizim için bambaşka bir deneyim
olacak Yurt Kamplarında geçirecek olmanın heyecanı ve biraz da endişesiyle
ertesi sabah Ulan Batur’un batısında yaklaşık 600 km. uzaklıktaki Karakurum’a
doğru yola çıkıyoruz. Uzun yolda mola verilebilecek temizlik ve konforda yer
bulmak zor olsa da öğle yemeği yediğimiz Kamp’tan biraz önce böyle bir yere
rastlayıp yolun yorgunluğunu biraz atmaya çalışıyoruz. Buradaki markette pek
çok Türk malı ürüne de rastlıyoruz... Karakurum’a öğleden sonra vardığımızda
ilk olarak Orhun Anıtları Müzesi’ni ziyaret edip burada Bilge Kağan ve Kültigin
Yazıtların orijinallerini görüyoruz. Yazıtların bulunduğu yerlere ise
replikaları konmuş ve buraları da gördükten sonra Karakurum Müzesi’ni ve oradan
da büyük bir Budist Tapınağı olan Erdene Zoo Tapınak/Manastırı’nı ziyaret ediyoruz.
Burası, ayrı bölümleri olan bir tapınaklar bütünü olarak özetlenebilir.
Manastır ziyareti sonrasında 3 Atalar Anıtı’na çıkıyor ve buradan da Orhun
Vadisi ve Karakurum’u kuş bakışı izliyoruz. Anıttan sonra bir de Orhun Nehri’ni
yakından gördükten sonra hemen nehir yakınındaki kampımıza geçiyoruz. Kamplar
genelde ortak tuvaletli ancak bazı odalarında çadırlar içine özel tuvaletler
eklenmiş. Bizim de kaldığımız yurt çadırları bu şekilde seçilmiş ancak yine de
çadır hayatı biraz özveri gerektiriyor.
|
Yoldan Manzaralar... |
|
Bilge Kağan'a Doğru... |
|
Bilge Kağan Yazıtı |
|
Karakurum Müzesi |
|
Erdene Zoo |
|
Erdene Zoo |
|
Üç Atalar Anıtı |
|
Anıttan Karakurum'a Bakış... |
|
Orhun |
|
Yurt Kampı |
|
Yurt Kampı |
Ertesi gün geldiğimiz yoldan geri dönerek yolda, Moğolistan’ın
çöllerinden biri olan ve kaba tabiriyle “çakma” Gobi olarak nitelediğimiz Elsen Tasarkhai’de kurulu çadır kampında
göçebe hayatlara konuk oluyor ve deveye biniyoruz. Buradan sonra hayli off-road
bir rotayla 3 saat gibi uzun bir sürede ulaştığımız Erdene Khamba Budist Tapınağı’nı da ziyaret ediyoruz. Ancak burada
bulunan orijinal tapınak harabe durumda. Yakınında nispeten yeni olan tapınak
faal durumunda ve ziyaret ediliyor. Tapınağı gördükten sonra gece konaklayacağımız
ve Moğolistan’daki ikinci günümüzde de misafir olduğumuz Mongol Namadic Yurt Kampı’na doğru yola devam ediyoruz. Uzun ve
yorucu bir yolculuk sonrası akşam saatlerinde kampa varıyoruz ve burada da
kendi tuvaletleri olan çadırlarımıza yerleşiyoruz. Buradaki çadırlar bir gün
önce kaldığımız kamptan daha özenli ve direkler üzerine kurulduğundan daha
rahat ediyoruz.
|
Erdene Khamba |
|
Mongol Nomadic |
|
Mongol Nomadic |
Moğolistan’daki altıncı günümüzde Ulan Batur’a dönmeden önce
yine off-road bir rotayı takip ederek Hustai
Milli Parkı’na gidiyor ve burada parkın alamet-i farikası ”takhi” atlarını görmek üzere aracımızla
bir nevi safari yapıyoruz. Milli Parkın girişindeki tesiste öğle yemeği açık
büfe olarak servis ediliyor ve burada atların tarihini anlatan bir video izleme
bölümü ile küçük bir sergi de var. Hustai
Milli Parkı içindeki yollar da rehbersiz bulunabilecek cinsten değil. O
yüzden burayı gezmek için mutlaka yerel bir rehber almak gerek çünkü arazi
ortasında yol diye düşünmediğimiz toprak patikaların aslında yol olduğunu rehberimiz
sayesinde görüyoruz. Buraya Avrupalı turistler, motorları ve dağ bisikletleri
ile de turlar düzenliyorlarmış. Yine milli park içinde Ungut Anıtları’nı ve dünyada en uzun sıralanmış “balbal” silsilesini
de görüyor ve 3000 yıllık Türk mezar kalıntılarına uğruyoruz. Dönüş yoluna
geçerken rehberimiz tesadüfen seçtiği bir göçmen çadırını ziyaret etmemizi
sağlıyor. Anne babaları kısaca UB dedikleri Ulan Batur’a gitmiş olan 3
kız kardeş ve kuzenlerinden oluşan çadır sakinleri temiz kıyafetleri,
cana yakınlıklarıyla bizi kendilerine hayran bırakıyor. Bizimle İngilizce
konuşan en büyük kız kardeşin Ulan Batur’da üniversitede işletme okuduğunu
öğreniyoruz. Bu ziyaretten sonra yolumuza devam edip yine uzun ve yorucu bir
yolculukla başkente ulaşıyoruz ve otele gitmeden önce bu kez bir değişiklik
yapıp akşam yemeğimizi bir İtalyan restoranında yiyoruz:)
|
Hustai |
|
Hustai |
|
BalBal'lar... |
|
Hustai |
|
Hustai |
Ve geliyoruz geri dönüş yolculuğu öncesi Ulan Batur’da
geçecek son günümüze. Ulan Batur’da otelimize de çok yakın olan Tibet Budist Gandan Manastırı’nı görerek
güne başlıyor ve bir Şaman ayini izliyoruz. Günün sonrasında programda, Moğolistan’ın
olmazsa olmazı kaşmir alışverişi yapmak için uğradığımız çok katlı devlet mağazası “Goyol” var . Burada
uygun fiyatlı yerel hediyelik ürünler de bulmak mümkün. Son günümüzde öğle
yemeğini yediğimiz tapınağa yakın Gandan Live
adlı mekandan da hayli memnun kalıyoruz. Alışveriş öncesi uğradığımız Zaisan Anıtı ve bu anıtın bulunduğu tepe
de şehri kuş bakışı izleyebileceğiniz güzel bir nokta. Ancak çıkış için ciddi
sayıda basamak çıkmanız gerekiyor. Görülecekler listemizde olmadığı halde şehir merkezinde “Ankara Caddesi”ni ve bu
caddede “Mevlana Anıtı”nı görmek hayli şaşırtıyor bizi. Ve Moğolistan’da
görülecek yerler listemizin kapanışını Tumen
Ekh adlı grubun folklorik şarkı, dans gösterilerinden oluşan turistik şovuyla yapıyoruz. Bu şov oldukça turistik ve yer bulabilmek için önceden bilet
almak gerekiyor. Buranın girişi, Ulusal Çocuk Parkı’nın batı girişinin yanında.
Son gecemizde akşam yemeğimizi yine Moğollara uygun bir şekilde “bd’s Mongolian Barbeque” adlı restoranda
tam Moğol usulünde yiyoruz. Burada açık büfe ile birlikte kendiniz seçip
pişirttiğiniz etlerden oluşan menünün kişi başı fiyatı 29900 Tügrik (yaklaşık
13 USD).
|
Gandan Manastırı’ |
|
Gandan Manastırı’ |
|
Gandan Manastırı’ |
|
Gandan Manastırı’ |
|
Gandan Live |
|
Zaisan Tepesi |
|
Zaisan Anıtı |
|
Goyol |
|
Tumen Ekh |
|
Tumen Ekh |
|
bg Mongolian Barbeque |
Moğolistan çok uzaklarda ama biz Türklere bir o kadar yakın
bir ülke. Dolu dolu geçen dokuz günün sonunda buradan ayrılırken çok farklı
tecrübeler yaşamış olmanın tatlı yorgunluğu ile 12 saat sürecek uzun uçak
yolculuğumuza başlıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder